Background Image
Table of Contents Table of Contents
Previous Page  30 / 84 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 30 / 84 Next Page
Page Background

dosya

Özel gereksinimli bireylerin

aileleri biz eğitimcilerin

en önemli çalışma ve yol

arkadaşları aslında.

Örneğin, özel gereksinimli bir

öğrencisi bulunan bir okulda

çocuğun gereksinim duyduğu

tüm hizmetler -fizyoterapi,

dil ve konuşma terapisi gibi-

sağlanmalıdır. Kapsayıcı eğitim

ya da bütünleştirme de denilen

bu felsefe, aslında yalnızca özel

eğitimle ilgili de değildir ve tüm

farklılıkların doğal olduğunu,

çeşitliliğin aslında önemli bir

zenginlik olduğunu vurgular.

Ülkemizde çeşitli çalışmalar

ve yasal düzenlemelerde

bütünleştirme adıyla geçse de

aslında uygulamalar kaynaştırma

uygulamalarıdır.

Türkiye’de bu iki eğitim

modelinin uygulanmasında

sıkıntılar yaşanıyor mu? Nerede

zorluk yaşanıyor?

Biraz önce vurguladığım gibi

ülkemizde şu an uygulanan

sistem daha çok kaynaştırmadır.

Hatta kaynaştırma eğitiminde,

yarı zamanlı kaynaştırmada

bile zorluklar yaşıyoruz.

Zira toplumdaki ve maalesef

eğitimcilerdeki bilgi eksikliği

ve önyargılar özel gereksinimli

çocuklarımızın okullara, parklara,

alışveriş merkezlerine, toplu taşıma

araçlarına kabulünde bile birçok

zorluk çıkarıyor karşımıza.

Engelli bireylerde erken

müdahale çalışmaları ne derece

önemli? Türkiye’deki okullarda

erken müdahale çalışmaları

yeterli midir?

Bu konu daha önce de

vurguladığım gibi çok önemli.

Bir çocuğun engel durumu

inancını kazanmalıyız bence.

Toplumu özel gereksinimli bireylerle

ilgili yanlış inanç ve önyargılarından

kurtarmamız gerekiyor.

“Kaynaştırma” ve “dâhil etme”

eğitimi nedir? Aralarındaki farkı

anlatabilir misiniz?

Kaynaştırma (integration),

dünyada 1980’lerde ortaya

konmuş bir yaklaşımdır. Özel

gereksinimli çocuklarla tipik

gelişim gösteren çocukların aynı

ortamlarda ve aynı şartlar altında

eğitim almasını ifade eder. Ancak,

bu eğitim yaklaşımında çocuğun

özel gereksinim durumunun

sayısı, türü ve derecesine göre

bazen yarı zamanlı genel, yarı

zamanlı özel eğitim sınıflarında

veya okulların bünyesinde açılan

özel eğitim sınıflarında eğitim

görmek de kaynaştırma uygulaması

olarak düşünülür. 1990’larda

ortaya atılan ve dahil edici eğitim

(inclusive) adı verilen yaklaşım

ise çocuğun durumu ne olursa

olsun yaşıtlarıyla aynı olanaklardan

yararlanmasının onun yasal, eğitsel

ve insani bir hakkı olduğunu ve

bu konuda eğitim kurumlarının

her türlü sorumluluğu ve önlemi

alması gerektiğini savunmaktadır.

özel eğitim kurumlarınınsa gerek

doğrudan, gerekse kaynak merkezler

olarak hizmet verdiği uygulamalar.

Bir de hem çocuk, hemde aile için

yaşamsal önemi olan ve etkileri ömür

boyunca sürecek erken çocukluk

yıllarında yapılması gereken erken

müdahale çalışmalarını pek çok

ülkenin sistematik hale getirdiğini

görüyoruz ki bizimülkemizde bu

konuda sistemli ve kalıcı çalışmalar

yeterli değil.

Türkiye’de özel eğitimde ne

durumdayız?

Hepimizinmalumu olduğu üzere son

yıllarda özel eğitime yapılan yatırım

ve verilen destek oldukça fazla. Bu

çok sevindirici bir durum elbette.

Ancak, sanırım kolektif bir toplum

olmamızdan kaynaklı, grubun veya

topluluğun iyiliğini önceleyen bakış

açımız özel gereksinimli çocuklar ve

ailelerinin haklarını elde etmelerinin

önünde büyük bir engel. Özel eğitim

okullarının sayısı arttı, müfredatları

yenilendi, geliştirildi, özel eğitim

ve rehabilitasyonmerkezleri yurt

çapında çok yaygın, akademik ilgi

ve çalışmalar yoğun, birçok ulusal

ve uluslararası proje ve çalışma

yürütülmekte. Ancak yine de

yaşıtlarının gittiği mahalledeki

okulda eğitim görmek isteyen

çocuğun kabul görmemesi, yasal

olarak suç olduğu halde okula

alınmaması veya gelmesin diye ikna

edilmesi halen çok olası, hatta çoğu

zaman durum bu. Bunun bizim gibi

güzel hasletlere sahip bir kültürde

oluyor olması bana ciddi üzüntü

veriyor. Özel gereksinimi ne olursa

olsun, gelişimsel durumu ne kadar

geriden gelsin çocuk çocuktur

Okuduğum bir yazıda

görme engelli bir

hanıma bir gazetecinin

sorduğu, “Engelli bir

birey olarak toplumdan

beklentiniz nedir?”

sorusuna, hanım şöyle

bir yanıt vermişti. “Eşit

olma hakkı ve farklı

olma şansı”.

Yeşilay

30

YAŞAM BECERİLERİ HAYAT KURTARIYOR