

Kore’den döndükten sonra eşimle
tanıştık ve evlendik. Evlendikten
sonra da doğal olarak bir iş sahibi
olmak gerekiyordu ki hem kiramı
ödeyeyimhemde çocuk sahibi
olmak, yuva kurmak için çalışmam
gerekiyordu. Ne yapacağımı da
bilmiyordum. Uzun zaman ben
kendi imkanlarımla çalıştım. 1970
yılında fabrikatör olan kayınpederim
ile ortaklaşa bir iş; iplik işi kurduk
ve 27 yıl boyunca da iplikçiydim. 80
yılında fotoğrafa yeniden bulaştığım
zaman hem fotoğrafçı oldumhem
de iplikçi. 97 yılında iplik işleri
bozulunca ben işsiz kaldım ama işsiz
değildim çünkü fotoğrafçıydım. O
15 yıl boyunca çok emek verdiğim
için zaten herkes beni tanıyordu.
Kısa zaman da da insanları kafasına
yerleşmiş adımla da profesyonel
işler yapmaya başladık ve burası da
bir firma ve hala da yapıyoruz. Ara
verdiğim yıllarda ayrıca antikacılıkla
da ilgileniyordum; pul koleksiyonum
vardı, pul biriktiriyordum…
Yurt içinden, yurt dışından birçok
ödül sahibi olmanın yanı sıra çok
da seviliyorsunuz. Kısa bir süre
önce Cumhurbaşkanlığı Kültür
ve Sanat Büyük ödülü takdim
edildi size... Ogün ile ilgili neler
söylemek istersiniz?
Evet birçok ödülüm var ama
içlerinde Cumhurbaşkanlığı Kültür
ve Sanat Büyük ödülünden çok daha
önce aldığım ve benim için çok
özel bir yeri olan bir ödül daha var
o da 2012 yılı Kültür Bakanlığı’nın
ödülü. O zaman Başbakan olan
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip
Erdoğan tarafından bana verilen bir
ödüldü. Kültür Bakanlığının Büyük
Sanat ödülüydü ve 4 kişi ile; Ara
Güler, Sıtkı Fırat, Sabit Kalfagil hoca
ve ben ile paylaştırdılar. O zaman
ben bu ödül için “Bir sanatçının
yaşarken alabileceği en yüksek ödül!”
demiştim ki yanılmışımdemek
ki daha yükseği de varmış o da
Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat
Büyük ödülü. Aslında daha önce
fotoğrafa hiç ödül vermemişlerdi,
resme, müziğe, heykele mutlaka
edebiyata, tiyatroya, farklı
ki hemen benden bir konuşma
istenecek ben de herhangi bir
hata yapmamak için konuşmamı
okuyarak yaptım. Herkese teşekkür
ettim ki özellikle eşime çünkü ona
olan sevgimi ben fotoğraf sanatıyla
paylaştım. Fotoğraf sandığınızdan
çok fazla zamanımı alıyor, kalkıp
kaç gün çekimlere gidiyorsunuz,
toplantılara katılıyorsunuz. Yine de
fotoğrafçılık sayesinde çok renkli bir
hayatımız oldu.
Sizin izinizi takip eden, etmek
isteyen gençlere bir kaç tavsiye
vermek ister misiniz?
Ben fotoğrafa ne zaman başladım
50’lerde. Ben fotoğrafa başladığımda
Türkiye’de 20 tane fotoğrafçı yoktu.
80’lerde tekrar fotoğrafa başladığım
zaman isimlerini sayabileceğiniz
disiplinlere veriyorlardı da fotoğrafa
ödül verdiklerini hatırlamıyorum.
İlk defa olduğu için de herhangi bir
beklentimiz yoktu. Ödül törenine
bir kaç hafta kala hepimizin
yakından tanıdığı, bildiği ama hiç
tanışmadığım İskender Pala’dan davet
telefonu aldım. Size bir müjdemiz var,
Cumhurbaşkanımız’ın seçimi ile sizi
fotoğraf dalında yılın büyük kültür ve
sanat ödülüne layık gördük dediler.
Tabi başta bu bir şaka mı, birileri beni
işletiyor mu diye düşündüm çünkü
insanlar yapıyorlar bu tarz şakalar ya
da sahtekarlıklar. Ama böyle bir şey
olmadığı hemenmeydana çıktı. İki
gün sonra Cumhurbaşkanlığından
bir kalabalık ekip geldi ve iç ve dış
çekimlerle, eski fotoğraflarımla kısa
bir film yaptılar. Sonra Ankara’ya
gittik, hazırlıklıydık elbette. Emindim
,IVLERKM FMV WEREXpØ WEHIGI JSXSĴVEJpØ HIĴMP
WIVKM EpEFMPMV K}WXIVM ]ETEFMPMV HIVW ZIVIFMPMV ZI
FMPHMOPIVMRM KIRpPIVI EOXEVEFMPMV EQE FYRPEV LIT
KIpMGM ĽI]PIVHMV /EPØGØ SPER OMXETPEVHØV ZI FYRY
EPXØRØ pM^I pM^I W}]PIQIO MWXM]SVYQ
i#FO GPUPĈSBGB OF [BNBO
CBĆMBEN MFSEF #FO
GPUPĈSBGB CBĆMBEĈNEB
5àSLJZF EF UBOF
GPUPĈSBGÎ ZPLUV w
ZBĆBN
Yeşilay
44