Background Image
Previous Page  55 / 84 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 55 / 84 Next Page
Page Background

ŞUBAT 2019 55

Ankara doğumlu sanatçı, lise yıllarında Geleneksel Süsleme

Sanatları üzerine eğitim aldı. Amerikan Newport International

Üniversitesi’nde Davranış Bilimleri ve İstanbul Aydın Üniversitesi

Sanat Yönetimi bölümlerinde lisans eğitimini tamamlayan Fatma

Zeynep Çilek Çimen, sanatla olan bağı doğrultusunda ilerleyerek

sanat terapistliği alanında eğitimine devam etti. Eserleri yurt içi

ve yurt dışında birçok sergide yer alan Çimen, Nişantaşı’ndaki

atölyesinde çalışmalarına devam ediyor.

FATMAZEYNEPÇİLEKÇİMENKİMDİR?

Dünya bizim kültürümüzü merak ediyor. Çünkü

FM^ LIR‚^ WEREXØQØ^Ø H‚R]E]E TE^EVPEQEHØO &Y

ERPEQHE OETEPØ FMV OYXY KMFM]M^ ZI KM^IQPM]M^

görünüm oluşturdum. Aslında

bir Rönesans resmine gönderme

yapan performans sanatçısı

sayılabilirim.

Sanatınızın belli bir tarzı

var mı? Eserlerinizde

nasıl bir mesaj vermeyi

amaçlıyorsunuz?

Bana göre, üslup insanın

içinden gelir, gidip bir

yerden alamazsın. Sanatçı,

üslubu başka bir zamandan

alıp bugüne ödünç verir.

Ödünç alan da o zamana

bir iz bırakmalıdır. Üslup,

belirli hareketleri ve tepkileri

devre dışı bırakır. Bu yüzden

dayanıklılık ve zamanla

uzlaşma yeteneği gerektirir.

Sanat söz konusu olduğunda bu

yeteneği zamanla geliştirirsiniz

ve umudun kapısını aralarsınız.

Ben tutkumun peşindeyim.

Günümüzde ise maalesef

tutkular çok kısa sürüyor.

Eserlerinizde kültürümüzden,

bizi biz yapan öğelerden ilham

aldığınızı görüyoruz. Yaratma

sürecinde size ilham veren

kavramlardan bahsedebilir

misiniz?

Ruhum renklerle ve motiflerle

çok alakalı ve ben onunla nasıl

baş edeceğimi biliyorum. Her

eser bir ifade biçimi

barındırır. Ben gelenekten

belli ifadeleri alarak geleceğe

yönlendiriyorum. Gelenekle

gelecek arasında köprüler,

su yolları ya da günümüzün

çok anlamlı kavramlarından

biri olan bulutlar kurmak…

Kendimi bu inşa sürecine

katkıda bulunmak arzusuyla

dolu buluyorum. Bir sanatçı

olarak misyonumu bu

çerçevede tanımlıyorum.

Resimlerinizde diğer

unsurların yanı sıra kadın

öğesini de irdelediğinizi

görüyoruz. Eserlerinizde

kadının yeri ve rolü nedir?

Bu soruyu Merkür Galeri’de

tohumlarını çiçeklerin. Benim

elimden yeşerdi çiçekleriniz,

töre benim, il benim, sıra sıra

dizdiğim saraylarda izleyin

duruşumu…”

Tüm resimleriniz için geçerli

olan ortak değeri sorsak ne

dersiniz?

Kendi toplumuma

yabancılaşmadan, doğa

çerçevesinde, saf, felsefi ve

mantık içeren yeni bir şeyler

yaratmak için didiniyorum.

Gerçi geometrik soyutlamalar

için “Doğayla çatışır ve aşırı

bireycidir.” derler fakat bendeki

anlamı çok farklı. Temsili ilk

bu topraklarda çıktığı için

benim soyut kavramı ile bağım

neredeyse duygusallığa varan bir

gerçekleştirdiğim son sergim

olan Suret Defteri’nin teması

üzerinden cevaplayabilirim:

“Türk kadını deyince aklımıza

gelen kurmacalarla kadının

tarihteki yeri bambaşkadır.

Bizim topraklarımızda

kadına sevgi ve merhametle

yaklaşılmıştır. Hayatın her

alanına hakim olmuş Türk

kadını, özellikle sanat denilince

esin kaynağı, bazen ise sanatın

ta kendisi olmuştur. En

önemlisi kadın, kendi estetiğini

kendisi tasarlamıştır. Üzerinde

taşıdığı her şeye kendi zevkini

yansıtmıştır. Ben hakanların,

cengaverlerin, göğün ve yerin

evlatlarının, önünde saygı ile

eğildiği Türk kadınıyım. Binlerce

kilometre kuşağımda getirdiğim