Background Image
Table of Contents Table of Contents
Previous Page  47 / 84 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 47 / 84 Next Page
Page Background

baş nedeni. Bir çocuk başkaları

ile değil, kendi ile rekabet etmeli.

Örneğin, sınavdan 70 almış bir

çocuğa, “Ayşe kaç aldı?” diye

sormak yerine, “80 almak için ne

yapabilirsin?” diye sormak çok daha

destekleyici ve kabul edici bir tutum

sergilemek anlamına gelir” diyor.

Kişinin özgüven kaybı, aynı

zamanda çocukların empoze

edilmeye daha açık hale

gelmesine neden oluyor. Kendine

güvenmemek, hayır deme becerisini

düşürdüğü için, örneğin ergen

gruplarında kendine sunulan

sigaraya veya maddeye karşı yeterli

direnci de gösteremiyor.

Tüm bu bilgilerin ışığında ailelerin

çocuğun özgüveni konusunda

farkındalık kazanmalarında

ve çocuğa doğru argümanlarla

yaklaşmalarında büyük fayda var.

bulunurken, bazı durumlarda

bunu düşürebilirler. Örneğin,

cinsiyete dayalı beklentilerine uygun

davranışları pekiştirirken, uygun

olmayanları eleştirip durdurabilirler.

Bir kız çocuğu domestik (evcil)

davranışlar sergilemeye karşı

cesaretlendirildiğinde bu konuda

özgüveni gelişirken, daha dominant

(baskın) hareketler sergilediğinde

engellenebilir ve özgüvenini

yitirebilir. Bu yüzden çocuklara

cinsiyet ayrımcılığı yapmaksızın

kendilerini deneyimleyebilecekleri

ve özgüvenlerini geliştirebilecekleri

ortamlar sunulmalıdır.”

MÜKEMMELLİKBEKLENTİSİ

ÖZGÜVENİ BALTALAR

Pek çok aile, oluşturduğu

mükemmeliyetçilik beklentisini

normal zannediyor ve bekleyişini

yüksek tutmasının başarıyı

arttıracağını düşünüyor. Oysa sonuç,

daha fazla hayal kırıklığı yaşayan,

hayal kırıklıklarını tolere edemeyen

ve neticede özgüven kaybı yaşayan

çocuklar. Çocuklara kendi

yeterlilikleri içerisinde oldukları

gibi kabul edildikleri ortamlar

sunmak yerine, başkaları ile rekabete

zorlandıkları, yarıştırıldıkları

ortamlar sunmak özgüven kaybının

olduğunu düşünebiliriz. Hatta en

önemli anahtarlarından bir tanesi…

Örneğin, sınava hazırlanmaya

çalışan bir öğrenciyi düşünelim.

Ne kadar iyi çalışsa da kendine

olan güveni düşükse, bu durum bir

müddet sonra kaygı bozukluklarını

da beraberinde getirecektir ve

hatta sınav kaygısına dönüşerek

çocuğun performansını kaygıya

dönüşmüş olarak olumsuz yönde

etkileyebilecektir. Yani özgüven

eksikliği, aynı zamanda dolaylı

yoldan sebep olduğu birtakım

sorunlara da zemin hazırlar. Bir de

tabii bilimsel literatürde savunmacı

kötümser olarak adlandırılan

bireyler var ki bu bireyler geçmişteki

başarılarına rağmen durumla

ilgili beklentilerini düşük tutarak

bilişsel bir strateji geliştirirler, bu

sayede olası başarısızlıklar ve hayal

kırıklıklarına karşı kendilerini

korumaya çalışırlar.”

Canel, günümüz çocuklarının

özgüven geliştirme konusunda

şanssız bir çağda yaşadığını

düşünüyor ve “Hızla değişen bilim

ve teknoloji, medyanın etkisi,

sürekli sınav kaygısı taşımak,

mükemmeliyetçilik baskısı

gibi durumlar çocuklarımızın

özgüvenlerini düşürüyor” diyor.

ÖZGÜVEN STABİLDEĞİLDİR

Tabii özgüveni her an stabil halde

ve değişmez bir durum olarak

da algılamamak gerek. Bazı

durumlarda kendimizi daha çaresiz

hissederken, bazı durumlarda daha

güçlü hissedebiliriz.

Fakat iyi haber şu; tüm bireyler

potansiyellerini kullanmak,

kendilerini gerçekleştirmek için

temel bir istek duyuyorlar ve

bu çabayı göstermeye doğuştan

meyilliler. Önemli olan, büyürken

bu güçlerinin yitirtilmemesi…

Bu anlamda da aileye ve çevreye

görevler düşüyor.

Canel, ailenin tutumu özgüveni

nasıl etkiler sorusunu ise şu şekilde

yanıtlıyor: “Ailenin bu konudaki

tavır ve tutumları ilk önemli çevreyi

sunar. Aileler bazı konularda

özgüveni yücelten geri bildirimlerde

“Hızladeğişen

bilimve teknoloji,

medyanınetkisi,

sürekli sınav

kaygısı taşımak,

mükemmeliyetçilik

baskısı gibi

durumlar

çocuklarımızın

özgüvenlerini

düşürüyor.”

Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Bölümü

Psikolojik Danışma ve Rehberlik Ana BilimDa-

lı’ndan 1990 yılında mezun oldu. Mezuniyeti-

nin ardından yüksek lisans eğitimini Marmara

Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Eğitimde

PsikolojikHizmetler Ana BilimDalı’nda (1993),

doktora eğitimini Marmara Üniversitesi Eğitim

Bilimleri Enstitüsü Psikolojik Danışma ve Reh-

berlikAnaBilimDalı’nda (2007) aileüzerineha-

zırladığı teziyle tamamladı.

İstanbul Üniversitesi Psikolojik Danışma ve Rehberlik Ana Bilim Da-

lı’nda araştırma görevlisi olarak başladığı (1992) akademik yaşamına,

halen Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi

olarak devam ediyor. Çift ve aile üzerine üç kitap yazdı, çeşitli kitaplar-

da bölümyazarlığı yaptı. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın Türki-

ye için hazırladığı Aile EğitimProgramı’nda yer aldı. Türkiye’nin çeşitli

illerinde kullanılan “Evlilik ve Aile Hayatı” ve “Aile Yaşam Becerileri”

eğitimprogramlarını hazırladı. Canel, aynı zamandaYeşilayGenel Baş-

kanYardımcılığı görevini yürütmek, Yeşilay eğitimprogramlarının içe-

riğini koordine etmektedir.

DOÇ. DR. AZİZENİLGÜNCANELKİMDİR?

TEMMUZ 2018 47