Yeşilay Dergisi-Ağustos-955.Sayı-Aile İçi İletişim - page 35

İkimizde bunu yapıyor olmalıyız. Eğer iki-
miz de birbirimizi anlamışsak yolun birinci
adımını geçmiş oluyoruz. Artık birbirimi-
ze anlatmaya başlayabiliriz. Seni anlama-
dan kendimi sana anlatamam. Seni anlaya-
bilmem için senin kendini anlatmana fır-
sat vermem gerekiyor. Yani çok iyi dinleyici
olmam lazım. Önce empati göstereceğim,
sonra dinleyeceğim. Bu aşamayı geçtik-
ten sonra 3.aşamamız anlaşmak… Eğer biz
birbirimizi iyi anladıysak, birbirimize ken-
dimizi iyi anlattıysak o zaman anlaşma-
mak için hiçbir neden kalmıyor. Artık anla-
şamadığımız konuları da belirleyerek, ileti-
şime devam edebiliriz.
İletişimde çok fazla çatışma çıkmasının sebebi
nedir o halde?
İletişimde çok fazla çatışma çıkmasının te-
mel nedenlerinden birisi iletişimkurmaya
çalışan kişinin karşısındaki kişiyi kendisiy-
le aynı fikirde olmaya zorluyor olması. Yani
diyor ki; bizim anlaşmamız için yüzde yüz
benim yanımda olmalısın. Oysa bumüm-
kün değil. Biz iki ayrı varlığız. Biz iki ayrı
bilgi ve eğitimle buraya geldik. Biz anlaşabi-
liriz ama birbirimizin ayrı fikirleri olduğu-
nu bilmemiz gerekiyor. Yüzde yüz anlaşma
çabası özellikle ailedeki, şirketteki güçlü in-
san kimse onun lehine dönüyor. Aile içinde-
ki güçlü insan babaysa baba hep kendi fik-
ri olsun ve ona kimse karşı koymasın, itiraz
etmesin istiyor. Bu nedenle de farklı fikir-
ler çıkınca anneyi, çocuğu bastırıyor. Gere-
kirse sözlü şiddet ve fiziksel şiddet uygulu-
yor. Eğer ailede şiddet varsa biz orada mutlu
bir ilişkiden ve mutlu bir iletişimden, huzur-
lu insanlardan bahsedemeyiz. Şirketlerde de
güç varsa, söz hakkı yoksa burada da sağ-
lıklı iletişimden bahsedemeyiz. Toplumsal
boyutta da böyledir. Bu üç noktada da şid-
det olduğu sürece iletişim sağlıklı yürüye-
mez ve mutlu insanlardan bahsedemeyiz.
Soru sormak insanı kurtaran yetkinlikler-
den birisidir.
Her an duygu yapısı bakımından değişkenlik
gösteren bir varlıktır insanoğlu. İşiniz gereği sor-
mak isterim; insanların duygusunu anlamak
mümkünmü? Ve bizler ciddi anlamda duygula-
rımızı kontrol edebilir miyiz?
Bize verilen çok güzel bir yetenek var. Ama
bazen bunu kötü kullanıyoruz. Özellik-
le duygu kontrolünde tahmin etme yetene-
ğimizi çok kötü kullanıyoruz. Ben sana ba-
kıyorum. Sen eğer elin başında oturuyor-
san senin bana kızmış olabileceğini düşü-
nüyorum. Ya da şu anda yaptığı işten do-
layı çok mutsuz diyorum. Ama belki se-
nin başın ağrıyor. Benim seni anlamam
için sana soru sormam gerekiyor. Soru sor-
mak insanı kurtaran yetkinliklerden biri-
si ve aktif bir yetkinliktir. Soru sormak ye-
rine tahmin etmek pasif bir davranıştır. Pa-
sif davranışta tamamıyla kendi duyguları-
mı kullanıyorum ve seni gördüğüm anda
senin davranışından dolayı seni yargılıyo-
rum. Oysaki sana sormam gerekiyor; ne-
yin var, yüzün neden asık, bunda benim bir
sorumluluğum var mı, senin için ne yapa-
bilirim demem gerekiyor. Soru sorsak ha-
rika iletişim kuracağız ama sormak yeri-
ne tahmin etmeyi ve yargılamayı seçiyoruz.
Sonra da suçlamaya geçiyoruz. Bu çok en-
teresan, şimdi eğer ben soru sormayıp se-
nin duygunu tahmin etmişsem, yargıla-
mışsam artık buradan doğru yola çıkmam
mümkün değil. Kişinin yanlış yaptığı nok-
ta kendi önyargılarına güvenmeyi seçme-
si. Bu çocukluktan başlaması gereken bir
eğitim. Çocuklar zihinsel olarak aç ve he-
nüz bilgi açısından boş oldukları için çok
soru sorarlar. Onlar için her şey yenidir ve
her şeyi hem kendileri deneyimlemek ister-
ler hem de sizin gözünüzle öğrenmek ister-
ler. İki türlü bilgiye ihtiyaçları vardır. Sizin
onların deneyim kazanmasını engelleme-
meniz gerekiyor ve kendi deneyimlerini-
zi onlara anlatmanız gerekiyor. Bir şeye do-
kunma dediğinizde çocuğu kısıtlamış olur-
sunuz. O şeye neden dokunmaması gerek-
tiğini anlatmanız gerekiyor. Kısıtlanan ço-
cuk o şeyle ilgili bilgiyi farklı yollardan öğ-
renmeye çalışacaktır ve yanlış yollara gi-
recektir. Çocuğa doğru bilgi ve doğru yön-
temi aşılamak gerekiyor ki yanlış yollara
başvurmasın.
Çocukların soru sorma ve dürtülerini iyi kullan-
ma becerisini bir anlamda yanlış verilen eğitim-
ler sebep oluyor diyebiliriz…
Evet. Ben eğer çocuğa soru sormayı ve
dürtülerini iyi kullanmayı öğretirsem ço-
cuk kendini geliştirecek ve soru sorma ye-
teneğini bastırmayacaktır. Sokakta düşen
bir çocuk yere düştüğünde dizini yere çar-
1...,25,26,27,28,29,30,31,32,33,34 36,37,38,39,40,41,42,43,44,45,...68
Powered by FlippingBook