Background Image
Table of Contents Table of Contents
Previous Page  30 / 84 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 30 / 84 Next Page
Page Background

DİJİTAL ÇAĞDA İNSAN OLMAK

dosya

gibi, burada fırsatlar da tehditler

de iç içe geçmiş vaziyette.

Teknoloji çok hızlı değişiyor.

Özellikle iletişim teknolojisi

çok hızlı değişiyor. Ve iletişim

teknolojisi bütün gündelik

pratiklerimizi kendisine göre

yeniden düzenliyor. Gündelik

hayatımızı yeniden düzenliyor.

Meselâ iç mimarîye baktığınız

zaman televizyondan önceki

evlerimizdeki oturma düzenimiz

ile televizyondan sonraki iç

mimarîmiz aynı değil. Bilgisayarın

da evlerde kullanılmaya

başlamasıyla birlikte evlerde önce

televizyon yerleştiriliyor sonra her

şey ona göre konumlandırılıyor.

Oturma düzenimiz, yemek

saatlerimiz, birlikte olma-olmama

saatlerimiz, aile hayatımızın

ritmi hep televizyona göre

ayarlanıyor. Televizyon bir yandan

topluyor bir yandan da dağıtıyor.

Cep telefonlarıyla internete

kişisel bağlanma olanaklarının

artmasıyla birlikte müthiş bir

sözde bireyselleşme yaşanmaya

programına dönüştürdük. Bu

tabii devletin yaptığı ve yapması

gereken bir çalışmaydı. Ama

bunu öyle yukardan, empoze

eden, üstenci bir devlet dayatması

olarak da yapmadık. Tam tersine,

bütün bu alanlarda kültürün,

kültür insanlarının, sivil toplumun

önünü açmak için yaptık. Burada

devlete düşen, sanatçıların, kültür

insanlarının, sivil toplumun yâni

kısacası milletin önünü açmaktır.

Sanatçıları, kültür insanlarını, sivil

toplumu yukardan talimatlarla,

buyurgan bir üslûpla belli alanlara

yönlendirmek değildir. Tam

tersine, olabildiğince serbestiyet

içerisinde, özgürlük içerisinde

kendi alanlarındaki çalışmalarını

kolaylaştıran, onlara zemin

hazırlayan bir çalışma olsun diye

bunlar yapıldı. Bunları orda da

söyledik. Ve o Şurâ’nın sloganı

Alev Alatlı’nın gündeme getirdiği

“Dünyanın İyiliği İçin Türkiye”

idi. Şimdi biz millî kültürümüz

ve geleneklerimizle övünüyoruz.

Her millet övünür. Geriye doğru

baktığımız zaman da, milletin

bunları kendiliğinden, hayatın

doğal akışı içinde ürettiğini

görüyoruz. Meselâ, bakınız

Cumhuriyet döneminde devlet

bir nebze müdahil oldu ama

hiçbir dönemde kimse halı

dokuyan kızlarımıza halı, kilim

desenleri empoze etmedi.

Bütün bu güzellikler yukardan

empoze edilemez, edilmemiştir

de zaten. Önemli olan devletin

bu güzelliklerin ortaya

çıkmasını sağlayacak zeminleri

hazırlamasıdır. Yani bu alanda da

milletin önünü açmaktır devletin

görevi...

DİLLER DE BOZULMA

TEHLİKESİ ALTINDA

Teknoloji Bağımlılığı

Kongremize teşrif ettiniz.

Teknolojinin getirisiyle müthiş

bir iletişim devrindeyiz. Risk

midir, fırsat mıdır?

Kongre’de hem benim, hem de

başka tartışmacıların söylediği

başladı. Bireyselleşme deyince

sanki iyi bir şey gibi anlaşılabilir.

O mânâda söylemiyorum. Tek

başınalaşma; yâni çok muğlak,

anonim bir kalabalığın içinde,

o kalabalığı güdenlerin en

alt düzeyde kurguladığı bir

değerler evreninde tek başına

dolaşmak. Bu çok dramatik bir

şey. Bu geçmişte insan türünün hiç

yaşamadığı bir tecrübe. İnsanlar

binyıllarca süren birlikteliklerle

buraya kadar geldiler. Aile,

soy, kabile, millet ve ümmet

birliktelikleriyle. Ne başardılarsa

bu birlikteliklerle başardılar. Şimdi

bu birlikteliklerin hızla dağılmakta

olduğunu hissediyoruz. Bu

birliktelikleri dağıtan, bunları

atomize eden bir tehdit olarak

internet kullanımı önümüzde

duruyor. Bu bir tehdit. Beri yandan

ulusal dillerin, İngilizcenin baskısı

altında giderek ortadan kalkması,

geriye itilmesi gibi bir tehdit var.

Sadece Türkçe için de değil bu,

Fransızca ve Almanca gibi Avrupa

dilleri de, hatta İngiliz İngilizcesi

Bilgisayar demek sıfıra ve bire, yani

dijitalleşmeye dönüştürebildiklerini bilgiden

sayan, dönüştüremediklerini bilgiden

saymayan bir alet demek.

“Diller dünyaya başka

bir bakışı ifade eder.

Dolayısıyla bir dilin

ortadan kalkması

demek dünyaya farklı

bir bakışın ortadan

kalması, başka hiçbir

pencereden

göremeyeceğimiz bir

manzaranın kapatılması

demek.”

Yeşilay

30