Background Image
Table of Contents Table of Contents
Previous Page  29 / 84 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 29 / 84 Next Page
Page Background

işin özünü gözden kaçırmamaya

dikkat etmemiz gerekiyor.

Çocuklara karşı çok buyurgan

olmak, kendi yapmadıklarımızı,

yapamadıklarımızı onlardan

beklemek gibi bir yanlışa da

düşmememiz gerekiyor.

Maneviyat ve gelenek

temellerimiz, milli

duygularımızdır bizi biz yapan

ve ayakta tutan. Kültürün

ayakta tutulması, kültürden

kopmadan çağdaş sanatın

uygulanması noktasında somut

olarak nasıl bir politika hayata

geçebilir?

Bu konuyla ilgili 3 Mart

2016 tarihinde açılışını Sayın

Cumhurbaşkanımızın yaptığı,

benim de o zamanki Kültür ve

uygulamaya çalışmaktayız.

Tabii bir yerde mutlaka bir

duvar karşımıza çıkıyor. Tam

olarak kültürel dinamiklerimize

ve değerlerimize bağlı nasıl bir

gençlik idealiniz var?

Herkes, başta kendi çocukları

olmak üzere çocukların,

gençlerin ‘toplumsal değer

yargılarıyla uyumlu, sevimli,

zeki, sporcu,takım çalışmasına

yatkın, bütün iyi niteliklerle

donanmış ’ olarak yetişmesini

ister. Eğitimin bir amacı da zaten

toplumun önem verdiği değerleri

genç kuşaklara aktarmaktır. Ama

bunun çok mekanik bir işlem

olmadığını, özellikle günümüzde

çocukların okul gibi, aile gibi

resmî veya yerleşik söylemleri

aktaran kurumların dışında pek

çok farklı mecradan kesintisiz

akan mesaj, tutum ve değer

önermelerinin etkisi, kuşatması

ve hatta baskısı altında olduğunu

ve bunun giderek daha da

artacağını peşinen kabul etmemiz

gerekir. O zaman yapmamız

gereken çok temel değerlerimizi,

her halk, her toplum, her millet

ve her ümmet için kıymetli

olan, önemli olan değerleri

çocuklarımıza kazandırmaya

önem ve öncelik vermek; ama

bunu yaparken Hazreti Ali

Efendimizin buyurduğu gibi,

onları kendi yaşadığımız zamana

göre değil, onların yaşayacakları

zamanının icaplarını göz önüne

alarak yapmamız gerekir. Bu,

her kuşak için geçerli muhkem

sabiteler olduğunu görmezlikten

gelmek de değildir. Meselâ, ister

Türkiye’de, ister Avustralya’da,

ister Japonya’da olsun, bütün

kültürlerde yalan söylemek

kötüdür. Yalan söylemek

konusunda bütün geleneklerin

ne kadar hassas olduğunu, ne

kadar kaçınılması gereken bir

kötülük olarak zikredildiğini

düşünürsek bunun hem evrensel

bir değer olarak, hem de kendi

kültürümüzün ve ahlakımızın

gereği olarak da gençlerimize

kazandırılması lazım. Dolayısıyla

Turizm Bakanı olarak yönettiğim,

komisyon çalışmalarını yakından

izlediğim ve sonunda Bakanlık

olarak bir Eylem Takvimine de

dönüştürdüğümüz bir Kültür Şurâsı

yaptık. O Şurâ’da kültürün çok farklı

alanlarında sinemada, tiyatroda,

müzikte, yayıncılıkta, şehircilikte,

çocuk edebiyatı ve yayıncılığında..

13 ayrı komisyonda Türkiye’nin

bu konuda önde gelen uzmanları,

düşünürleri, yazarları, çizerleri,

sanatçıları, meslek kuruluşlarının

temsilcileri, medya mensupları,

akademisyenleri bir araya geldiler.

Türkiye için bir Kültürel Eylem

Planı’na esas teşkil edecek ilkeleri

olanca genişliğiyle tartıştılar ve

sonra biz işte bu Üçüncü Millî

Kültür Şurâsı kararlarını Kültür

Bakanlığı olarak bir eylem

"Çocuklara karşı çok

buyurgan olmak,

kendi yapmadıklarımızı,

yapamadıklarımızı

onlardan beklemek gibi

bir yanlışa da

düşmememiz gerekiyor."

ŞUBAT 2018 29