Background Image
Table of Contents Table of Contents
Previous Page  54 / 84 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 54 / 84 Next Page
Page Background

kültür

Yeşilay

54

üretim dediğiniz hiçbir kavram,

rahatlığın sermayesi veya

çıktısı değildir. Problem şu,

bütün saydığınız disiplinlerden

herhangi biri için, ritüel

haline getirilmiş tekrarlara

düşerseniz rahatlarsınız.

Farz edelim elimizde bir cins

halı var ve bu halı en basit

deseniyle, en kısa ve küçük

haliyle 10 dakikada bitirilecek

şekilde tekrar edilecektir. Bu

tekrar, yapan kişiyi muazzam

bir kendiyle baş başa kalma

sürecine, dinginleşmesine,

huzur bulmasına, hatta tefekkür

etmesine götürebilir. Bu bir

marangoz için, bir terzi için veya

bir heykeltıraş için de geçerlidir.

Problem şu ki, siz kaygı duymaya

başladığınızda dinginlikten

söz edemezsiniz. Kaygı nedir?

“Ben bu heykeli yapıyorum ama

bunun dayanıklılık ve denge

problemi olacak mı?” veya

“Ben bu yüz ifadesini yaptım

ama bu yüz ifadesi bu yapmak

istediğim şeyin dışına çıkaracak

mı?”… Teknik, anlam ve daha

birçok anatomik problem

gibi… Siz bunun endişesini her

seferinde yeniden yaşadığınızda

dinginlikten ve huzurdan

bahsedemezsiniz. Sorun şu,

ebruda kimse yaptığını bir daha

yapma refleksine girmediğinden

hep Hintlilerin yaptığı mandala

gibi, annemin yaptığı dantel

formu gibi bir tekrarın insanlara

huzur getirdiğine inanılır. Evet

ben de kabul ediyorum, ama

yeni bir tasarım için bu mümkün

değildir ve olması gereken

de sanattan bahsettiğimizde

tekrarından kaçınmak gerekir.

Picasso şöyle der: “Ben

başkalarından referansla işler

yapmaktan çekinmiyorum.

Benim çekindiğim kendimi

tekrar etmektir.”

Özetle; eğer bir rahatlamaktan

bahsedersek ebrunun kendisi

değil, bitirdiğiniz bütün bir

emeğin rahatlaması vardır.

Velev ki bu iş hiç kimse

tarafından beğenilmesin veya

Ebru sanatının bir formu, bir kalıbı,

bir ölçüsü var mı?

Bence değil ebruyu, hiçbir sanat

disiplini için bu teorik bilgiyi

kısıtlamamak lazım. Velev ki öyle bir

teorik bilgi oluşturulmuş olsun; o kısa

yoldan başkasının emin adımlarıyla

ilerlemek isteyen insanlar için bir

kolaylık olsun diye hazırlanmıştır.

Kişinin arayışının çok fazla destekçisi

olamaz. Aksine o teorik bilgi ve

bahsettiğiniz tanımlar kişinin kendi

sürecini bulmasını engelleyebilir.

Yani kemikleşip ben onu öğreneyim

derken kendi yapmak istediği şeyin

hevesini kaçırabilir.

“Ebru bir rahatlama sanatı

değildir.” düşüncesini kısaca

açıklayabilir misiniz?

Tabii ki. Siz bir müziği dinlerken

çok rahatlayabilirsiniz, ama

onu besteleyen kişinin onu

muazzam yaptığı yanılgısına

kapılamayız. Tasarım dediğimiz

şey Mehmet Akif ’in dediğine

göre %10 ilham, %90 gayret ile

ilgilidir. Hatta Tesla veya Einstein

bunun %99’a %1 olduğunu

söylüyor. Gayret dediğimiz şey

rahatlık kelimesinin tam tersi

bir kavramdır ve tasarımı, sanatı

nasıl tanımlarsanız tanımlayın

tasarımları sadeleştirip sadece

mürekkep, kamış ve kağıt

ile devam ettirmek istedim.

Uygulamadaki sadeliği yaşamımda

da yakalamak istedim. Hatla ilgim

o döneme bugün baktığımda

bir mutaassıplaşma arzusu, bir

dinginlik isteği ideasında…Ama

genç yaşlar bazen bu sadeliği

hem yaşınız itibarıyla hemde

yaşadığınız dönem itibarıyla

taşımanızı güçleştirebiliyor.

Ben o dönem böyle bir şey

arzulamış olsamdahi o dinginlikte

duramadım. Tasarımla ilgili çok

fazla komplikasyonu çözmeye

çalışırken orada sadece senin

kontrolünde değil bizatihi

başkasının kontrolünde de

kısıtlanan kurallar zamanla daha

fazla yorulmanızı hissettirir, çünkü

burada sanatla ilgili temel bir

problem ortaya çıkar. Sanat bireysel

bir uygulamadır. Ahiliklerle yani

çıraklıklarla ilerlemesi zanaatlar

için söylenebilecek şeylerdir.

Temelde siz parmak izinizi

arayan bir varlıksınız. Tıpkı

uygulamalarınızda yalnız kalırken

kendinizi daha fazla tanımanız gibi.

Bu nedenle, o dönemde umduğum

dinginlik yerini daha ağır bir

yüke, daha yorgun bir duyguya

götürünce bir önceki disiplinlere

oradan öğrendiklerimle geri

dönmeye çalıştım.

Ebru sanatına nasıl başladınız?

Aslında hat bölümünde

yapabileceğim çok fazla

tasarım olmadığını görünce,

daha doğrusu kabullenince,

ki kabullenmeyebilir ve daha

fazla uçuk kaçık şeyler yapmaya

devam edebilirdim, ama bunu

yapamayacağımı fark edince…

Yani marifetin muhatapları

konuyla ilgili senin daha önce

sahip olduğun açılara bakmayı

ar saymışlar. Bir heykeli bilmeyi,

grafik tasarım ile ilgili bir bilgi

öğrenmeyi ar saymışlar. “Onlar

ne ki? Biz böyleyiz.” derken

kendi mevcut kavramlarını

kısıtlamışlar ve senin o mevcut

kavramlarla gelmeni istemiyorlar.

"Ebrunun çerçevelenme

lütfundan daha fazlası var.

Onun önceki sürecinin ya

bir kayıtta ya da bir

sahnede, galeride veya

müzede performans olarak

gösterilmesi daha

önemlidir."