Background Image
Table of Contents Table of Contents
Previous Page  60 / 84 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 60 / 84 Next Page
Page Background

kültür

Yeşilay

60

adlı kitabında, “Gülden sonra

bayramı yapılacak çiçek varsa o

da erguvandır,” diyen Tanpınar’ın

şu cümlelerini hatırlarsınız belki:

“O, şehirlerimizin ufkunda her

bahar, bir Dionyssos rûyası gibi

sarhoş ve renkli doğar. Dünyanın

tekrar değiştiğini, tabiatın ağır

uykusundan uyandığını haber

vermek ister gibi, zengin, cümbüşü

israfıyla her tarafı donatır, bahar

şarkısını söyler…” İşin güzel yanı

erguvanlar Bizans’tan günümüze

aynı şarkıyı söylemeye devam

ediyor, tabii duymasını bilene.

KISACIKBİRYAŞAMAÖVGÜ

ŞÖLENİ…

Aslına bakarsanız duymak için de

öyle uzun bir vaktimiz yok. Zira

Nisan ortası gibi kızarmaya başlayan

dallar, Mayıs başında salkım salkım

çiçeklerle karşılar bizi ve bu şölen

maalesef en çok iki hafta kadar

sürer. Haziran’a doğru da eteklerini

topladığı gibi gözden kaybolur

erguvanın nazlı çiçekleri. Kısacık

bir yaşama övgü duruşu gibi…

Ama çiçekler öyle marifetlidirler

ki, bu kısıtlı zamanda tabiatın

rengini değiştirmeyi başarırlar.

Uzaktan baktığınızda dahi Boğaziçi

semtlerinin pembeli morlu bir

kostüm kuşandığını görürsünüz.

Gülhane Parkı, Yıldız Korusu,

Ortaköy Cemil Topuzlu Parkı,

Kuruçeşme sırtlarındaki Hatice

Sultan Korusu, Küçükbebek’te

Arif Paşa Korusu, Boğaziçi

Üniversitesi’nin ve Amerikan Kız

Koleji’nin bahçeleri, Emirgan

Korusu, Aşiyan, Rumeli Hisarı;

Anadolu Yakası’nda Beykoz

Ormanları, Paşabahçe’de Tepeüstü,

Hidiv Kasrı’nın denize bakan

yamaçları, Fethi Paşa Korusu,

Küçüksu sırtlarındaki Sevda Tepesi,

Kandilli’de Cemile Sultan Korusu,

Fenerbahçe Parkı, Kalamış ...

Buralar Mayıs’ta hep erguvandır.

Ne yapıp edip yılın bu vakitlerinde

yolumuzu Boğaz’a düşürmek

gerekir. Zira erguvan, alıp vazoya

koyacağımız, saksıya ekip pencere

önünde izleyebileceğimiz bir çiçek

değildir.

erguvan dostları sosyal medyada

konum paylaşmaya başlamıştı bile.

Dergi size ulaştığında ise erguvan

şöleni en hareketli günlerini

yaşayacak. Doğa severler, İstanbul

severler, fotoğraf severler, seyahat

severler... Anlayacağınız bahardan

payına düşeni almak isteyen

kim varsa Boğaziçi’nde olacak.

İyisi mi siz de elinizi çabuk tutup

kalabalıklar arasında yerinizi alın.

Bunu kendiniz için kısa bir ihtiyaç

molası sayın. Çiçekleri izleyin,

ağaçlarla konuşun, İstanbul’u

selamlayın. Göreceksiniz, o

dakikalarda her şey iyilikten,

güzellikten yana olacak.

Şu kısacık dönemde herkes bu

güzel çiçekleri görebilsin diye

turlar düzenlenir; Boğaz semtleri

arasında deniz yolculukları yapılır.

O yolculuklardan birinde şehrin

güzelliklerini izleyerek iki yaka

arasında gidip gelmek kuşkusuz ki

bizi yeniden hayata ve İstanbul’a

bağlar. Rumelihisarı’nda kahvaltı,

Kanlıca’da yoğurt, Beylerbeyi’nde

yorgunluk çayı, Ortaköy’de

akşamüstü sefası ve dilediğiniz

herhangi bir durakta sezonun son

taze balıkları…Daha ne olsun!

Ben bu yazıyı yazarken şehrin

bazı bölgelerinde erguvan

çiçekleri yüzünü göstermiş,

Erguvan ağaçlarının dalları, Nisan ortası gibi

kızarmaya başlar. Mayıs başında salkım salkım

çiçeklerle karşılar bizi ve bu şölen maalesef en çok

iki hafta kadar sürer. Hazirana doğru da eteklerini

topladığı gibi gözden kaybolur erguvanın nazlı çiçekleri. Kısacık bir

yaşama övgü duruşu gibi…

Erguvandan bahsedip Erguvan Dostları’nı anmamak olmaz. Bu grup,

sadece erguvanı izlemekle kalmıyor, şehirle erguvanın ilişkisi devam

etsin diye fidan dikimleri, sergiler, geziler, şehirdeki erguvan ağaçlarının

kayıt altına alınması gibi gönüllü çalışmalara da imza atıyor. Bu erguvan

aşıklarından Prof. Dr. Haluk Dursun, İstanbul’daki erguvan ağaçlarını tek

tek saymış. Birkaç yıl önceki sayılara göreRumeli Yakası’nda 500, Anadolu

Yakası’nda 700 civarında ağaç tespit etmiş. İstanbul’da saptadığı en yaşlı

erguvan ağacı Ayasofya yakınındaymış. Bu ağacın gövdesinin çapını ise

170 cmolarak ölçmüş.

ERGUVANLAGELENDOSTLUK…