

MAYIS 2019 55
kelimenin arasını bulmak için
milyon tane kelime yetmez.
Bağımlılıklar ile ilgili gençlere
vereceğiniz mesaj nedir?
(Gülerek) Ben de halen çok
genç değil miyim? Hepimiz
bağımlıyız ve hepimiz
alışkanlıkları olan varlıklarız.
Mesela siz akşamları pijamanızı
giymeden uyuyor musunuz?
Hayır. Ben oradan yırttığımı
zannediyorum. Hâlbuki
İrfan Ağabeyim, “Senin
bu dünya konfor ilişkisiyle
olan problemini fark edince
ağlıyorum.” diyor. Bana acıdığını
söylüyor. Ben de ona göbeği
olduğu için acıyorum. İrfan
Ağabey ile konforun getirileri ve
giderleriyle ilgili atışmalarımız
oluyor. Aslında hepimiz
bağımlıyız. Çok yönlü açılardan
bağımlıyız. Sadece ne kadar
yaşayacağımızı bilmediğimiz
bu hayatta bağımlılıklardan bizi
en steril şekilde kurtarabilecek
üretim, emek alanına kendimizi
itmenin fırsatını kollamalıyız.
“BAĞIMLILIK EŞİTTİR
ALIŞKANLIK'TIR”
Ebru gibi sanatların
bağımlılık tedavilerindeki,
bağımlının hayata yeniden
kazandırılmasındaki etkisi nedir?
Valla ben bağımlılık ve alışkanlık
kelimelerini birbirlerine
benzetiyorum. Yani birine haram,
diğerine mekruh derecesinde
bakıyoruz. Mesela sizin hunharca
film izleme alışkanlığınız var
desek bana göre bu vücuduna
hunharca zarar veren bir kola
tüketicisinden farklı değildir.
Birisi beyninizi, sizi zamandan
müsrifleştirir, birisi sizin
midenizin bazı rahatsızlıklar
geçirmesine sebep olur. Hakikaten
beyninizdeki rahatsızlıklar da
bir saatten sonra kola içmeseniz
de midenize rahatsızlık verebilir.
Yani alışkanlıklar ile bağımlılıklar
arasında kesin bir duvar yoktur.
Bunların çok ciddi birbirlerini
baştan sona etkileyen, birbirleriyle
akışları, gri tonları olan ilintiler
olduğunu söyleyebiliriz. Bu iki
siz beğenmeyin veya yaptığınız
güzel olmadığı bir gerçek olsun,
hakikaten sadece sizin o emek
sürecinizdir sonunda rahatlama
veya huzurla ulaştığımız
kelime, ama sürecin kendisi
kirpiklerinizden ter damlayacak
kadar sizi strese sokmaya
değerdir, layıktır.
Günümüz dünyasında ebru
sanatının yeri ve önemini nasıl
konumlandırabiliriz?
Henüz ebru bunların hiçbirine
konumlanmaya değer değildir,
çünkü az önceki soruda
bahsettiğimiz o kirpiklerinizden
ter damlayacak kadar işin
ciddiye alınmış hali, henüz
görünmemektedir. Sadece birisi
size 15 gün durmadan aynı laleyi
yaptığıyla övünebilir. 15 yıl, 45 yıl,
bütün ömür. Bu onu hiçbir zaman
bahsettiğiniz sahaya taşmaya layık
bir kavram yapmaz. O zaman terzi
de 1000 yıldır yaptığı ayakkabıyı
getirip Contemporary’ye koysun
dersiniz. Bu nedenle henüz ebrunun
öyle bir potansiyeli ilgilisi tarafından
oluşturulamadı ama değil ebru,
sokakta gördüğünüz taşları bile
doğru dizmekle siz o potansiyele
ulaşabilirsiniz. Yeter ki bu konuyla
ilişki kuracak bireylerin emek ve
sanat-sanatçı kelimelerini yanlış
anlamamaları mümkün olsun,
çünkü siz o laleleri yaptığınızda
da kendinizi ebru sanatçısı olarak
tanımlayabilirsiniz. İsterseniz
taş sanatçısı deyin kendinize.
Eğer var olan bir duvarı sadece
örmenin keyfiyetine düşmüşseniz
Contemporary’de veya Louvre
Müzesi’nde neden göremediğinize
şaşırmayın. Ebru gerçekten kağıttan
çok daha heyecanlı bir şey. Bunu
bir performans sanatı olarak ya da
video sanatı olarak almalı, çünkü
sürecin kendisi çok esrarengiz.
Ebrunun çerçevelenme lütfundan
daha fazlası var. Onun önceki
sürecinin ya bir kayıtta ya da bir
sahnede, galeride veya müzede
performans olarak gösterilmesi
daha önemlidir. O konumlara öyle
ulaşabileceğini umuyorum.
"Temelde siz parmak izinizi
arayan bir varlıksınız. Tıpkı
uygulamalarınızda yalnız
kalırken kendinizi daha
fazla tanımanız gibi."
Ebru gerçekten kağıttan çok daha heyecanlı bir
şey. Bunu bir performans sanatı olarak ya da
video sanatı olarak almalı, çünkü sürecin kendisi
çok esrarengiz.