

kültür
Yeşilay
56
M
ehmet Akif Ersoy’un
1925 tarihli “Gece” şiiri,
kandillerin tehliliyle
başlar, Allah diye teşbihe koyulan,
la ilahe illallah diye zikre dalan
kandillerden söz açar: “Bütün
kandillerin tehlîle dalmışlar…
Şaşırdım ben: / Nasıl ma’bed ki
sun’un, sermedî bir secde gök
kubben!”
Prof. İsmail Kara, aynı zamanda
görseller şöleni olan kitabında,
edebiyatımızda yer etmiş isimlerin
mahya üzerine yazdıkları birbirinden
Bensu KAYA
Müslüman İstanbul’a mahsus
bir gelenek olarak belirtilen
mahyanın bu aidiyetiyle ilgili
şahitliklere yer veriliyor. Reşit
Rıza’nın seyahat notlarında bu
konuyla ilgili şu satırlara rastlanıyor:
“İstanbul’un Ramazan gecelerine
mahsus süslerinden biri de, cami
güzel eserlerden alıntılar yaparken,
“Minarenin de nur kelimesinden,
yani ışık, ziya ve aydınlıktan
geldiğini bilmem bilir misiniz?”
diye soruyor ve ekliyor: “Hem
maddi hemmanevi nurlar yağıyor
oradan; yollara, etrafa, kulaklara,
gönüllere…”
GÖKYÜZÜNDEKİ
GÖKYÜZÜNDEKİ
PIRLANTAKOLYE: MAHYA
Ramazan ayınıngüzelliklerindenbiri olanmahya, hissedeneolağanüstü haz verenmaneviyat iklimini
eşsiz ışıltılarıyla kuşatır. Prof. İsmail Kara, Dergah Yayınları’ndan çıkan “Müslüman İstanbul’aMahsus
Bir
Gelenek:Mahya” kitabında , mahyanın tarihi ve kültürel boyutunu tümderinliğiyle ortaya seriyor.
Kitaptan alıntılarla Ramazan ayının nurunu artıranmahyalara değinmek istedik.
Osmanlıca kaynaklarda ‘mahiyye’ şeklinde
yazıldığına bakılırsa, Farsçada ay manasına
gelen mâh kelimesinden türediğini ve ‘aylık,
Ramazan ayına mahsus, ona ait şey’ manasına
geldiğini kabul etmek gerekecek.