Modern bir hastalık: Tüketime Bağımlılık - page 30

Rekabet, büyük sermayenin az emek, sıfır riskle
kazancı elde etmesi demek.
Eğer devlet yahut bir otoritenin müdahalesi söz
konusu değilse ‘rekabet’ denilen şey hep büyük
sermayenin az emek, sıfır riskle en yüksek kazancı
elde etmesini sağlamanın sözde adıdır. Bu nedenle
rekabetin zorlaşması gibi kavramlara ben pek inanmı-
yorum. Zorlaşan şey, zayıf zümrenin varlık gösterme
kabiliyetinin azalmasıdır. Herkesin sadece daha fazla
karın peşinden koştuğu bu günde ‘toplumsal fayda’
yahut ‘çevre ve insana zarar vermemek’ kimsenin
gündeminde değildir. Elbette sıfır demiyorum ama
yok denecek kadar azın ne yazık ki pek esamesi
okunmuyor. Bu konudaki mevzuatlar, uygulamalar,
bilimsel çalışmalar ‘miş’ gibi yapmaktan başka bir şey
yapmıyor.
Tehlikeli ve riskli mal ve hizmete karşı ülke halkı olarak
haklarımızın peşinden gidiyor muyuz? Herhangi geçerli
bir sebepten dolayı aldığımız ürünü geri vermek ya da
değiştirmek için yapmamız gereken girişimlerde neden
tembellik yaşıyoruz? Bir sonuç çıkmaz düşüncesinden
mi yoksa haklarımızı tambilememektenmi?
Haklarımızı bildiğimizi söylemek güç, devletin de doğru
ve yeterli bilgilendirdiğini de. Bu konularda çalışanSTK’la-
rın da finansal, dolayısıyla da insan kaynağı sorunu var.
Ne yazık ki hem ‘bana bir şey olmaz’ hem de ‘aman
canım bununla kim uğraşacak’ yahut da ‘bunlar güçlü
şimdi başıma bir iş gelir Allah’ından bulsun’cu bir
toplumuz. Bu yüzden hak arama bilinci çok az. Dilekçe
yazmaktan imtina eden, bu yüzden nasıl dilekçe yazılırı
bile bilmeyen bir toplumdan söz etmek zorundayız.
Öte yandan bürokrasinin de işlerimizi kolaylaştırdığını
söylemek de pek mümkün değil. Koltuğa oturanların
vatandaştan gelen talepleri yük telakki eden bir yapısı
var. Bu modern bir hastalık olsa gerek. Ancak tedavisi
ya ahlakî değerleri önceleyen eğitimle ya da hukuksal
müeyyidelerle...
Teknolojik gelişmelere paralel olarak yaşam stan-
dardı hızla yükselmekte. Buna karşılık tüketicinin
mal ve hizmetler arasında seçim yapabilmesi giderek
zorlaşmakta. Tüketici eğitimi verilmesi bu noktada
neyi amaçlıyor? Tabi bu eğitimin okullarda verilmesi
birinci şart. Bu konuda nasılız?
Teknolojik gelişmelerin hayatımızı kolaylaştırdığını
söylemek mümkün değil. Yaptığı şey işleri daha da
karmaşıklaştırmak, süreçleri ve maliyetleri artır-
mak… Dahası teknolojinin hayatı zorlaştırdığını dahi
söylemek zorundayız. ‘Olur mu canım, bu da nerden
çıktı? Ben trene, uçağa binip 1 günlük yolu 2 saatte
alıyorum. Eskiden mektup yazıyordum bir haftada
anca ulaşıyordu. Şimdi cepten anında konuşuyorum’
diyenler çok olacaktır. Bu kimseler için işin sadece
propaganda kısmıyla ilgileniyorlar diyebiliriz. Zira
teknolojinin yaptığı şey haz ve hızı artırmak, sıhhati
bozmak, çevreyi kirletmek, varlıkları yok etmek ve
acıları büyütmekten başka ne yaptı Allah’ın aşkına!
Evet, çok da haksızlık etmek istemeyiz. Çok geliştik
ama acılarımız, hastalıklarımız, bunalımlarımız, endi-
şelerimiz o denli çoğaldı. Gelişme görece mutluluk
getirmiş olabilir ama bizi ait olduğumuz topraktan
kopardı. Evde doğmanın, evde tedavi olmanın ve
evde ölmenin bile yasak olduğu bir dünya gerçek
olabilir mi?
Bu gelişmişlik ise bunca imkânın olmadığı bir çağ-
da 57 yıl yaşayıp da 200’den fazlası elimizde olan
ve toplamda 500’den fazla eser kaleme alan İbn-i
Sina’yı nasıl izah edeceğiz. Üstelik bunlar hâlâ bütün
dünyada okunmaya devam ediyor. Uçak, bilgisayar,
internet dolayısıyla hız yoktu ama zaman boldu.
Şimdi çok hızlıyız ama zamanımız yok. Zira bir öğün
yemek için saatlerce çalışmak zorundayız. Bir cep
telefonu almak için en az bir ay çalışmak zorunda
kalanlarımızın sayısı hayli çok. Demek ki hızlanmak
zaman tasarrufu sağlamıyor.
DOSYA
Reklamürüne dair gerçeklerden söz etmek
yerine olanca gücüyle abartan, duygu ve bilinci
etki altına almaya çalışan hakikatin değil, kârın
bazen de kültürü örselemenin peşinden koşar.
Herkesin sadece daha fazla kârın peşinde koştuğu
günümüzde ‘toplumsal fayda’ yahut ‘çevre ve
insana zarar vermemek’ kimsenin gündeminde
değildir.
‘Bana bir şey olmaz’, ‘aman canım bununla kim
uğraşacak’ yahut da ‘bunlar güçlü şimdi başıma
bir iş gelir Allah’ından bulsun’cu bir toplumuz.
yesilay.org.tr
28
YEŞiLAY
EKİM 2014
1...,20,21,22,23,24,25,26,27,28,29 31,32,33,34,35,36,37,38,39,40,...88
Powered by FlippingBook