
Büyük Yeşilay ailesine gönül veren sevgili dostlar,
Hayat hikâyelerle örülü. Hepimizin bir hikâyesi, hatta..
Alkol kullanımı, uyuşturucu ve uyaran madde kullanımı gibi suç teşkil etmese de satışı, pazarlanması, reklamı, vergilendirilmesi ve kullanımının etkisinden dolayı işlenen suçlar Anayasa ve kanunlar tarafından düzenlenmiştir. Ülkemizde ve Avrupa Birliği ülkelerindeki alkol düzenlemelerini, alkol ve suç arasındaki ilişkiyi hukukçu Prof. Dr. Murat Balcı ile konuştuk.
Devlet alkol bağımlılığını önlemek amacıyla Anayasa ve kanunlarla kendisine ne tür görevler yüklüyor?
Bu konudaki en temel düzenleme 1982 Anayasasının 58/2’nci maddesinde karşımıza çıkmaktadır. Buna göre, “Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için gerekli tedbirleri alır.” hükmü yer almaktadır. Bu düzenlemede açıkça alkol düşkünlüğünden koruma devletin görevleri arasında sayılmıştır. Yine Anayasanın 56/2’nci maddesine göre, “Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak” yükümlülüğü altındadır.
Anayasadaki bu temel hükümler, devlet açısından pozitif yükümlülükler doğurmaktadır. Devletin alkol bağımlılığı için çeşitli yasaklamalar getirmenin ötesinde, bağımlılığı önlemek için çalışmalar yapması gerekmektedir.
4250 Sayılı İspirto Ve İspirtolu İçkiler İnhisari Kanunu ve 4733 Sayılı Tütün, Tütün Mamulleri Ve Alkol Piyasasının Düzenlenmesine Dair Kanun’da ve gümrük kaçakçılığı boyutu ile bakıldığında 5607 Sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nda alkol ile ilgili sınırlayıcı düzenlemeler yer almaktadır.
Türkiye’de alkol ile ilgili yasaklar Avrupa ülkeleri ile paralel olarak getirilmiş yasaklardır. 4250 Sayılı Kanunun 6’ncı maddesi ile bu yönde önemli sınırlamalara yer verilmiştir. 4250 Sayılı Kanunun 7’nci maddesinde ise; yasaklara aykırı hareketler kabahat olarak kabul edilip idari para cezası öngörülmüştür.
4733 Sayılı Tütün, Tütün Mamulleri Ve Alkol Piyasasının Düzenlenmesine Dair Kanun’un 8’inci maddesinde idari para cezasını gerektiren hükümler yer almaktadır.
ALKOL ALMA, KUSURLULUĞU ORTADAN KALDIRMAZ
Türk Ceza Kanunu ve Türk Medeni Kanunu’ndaki alkol kullanımı ve alkol bağımlılığı ile ilgili maddelerden bahseder misiniz?
Alkol kullanımı, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerde olduğu gibi suç değildir; ancak Türk Ceza Kanunu (TCK) alkol etkisi altında suç işlenmesi ile ilgili düzenlemelere yer vermiştir.
“Geçici nedenler, alkol veya uyuşturucu madde etkisinde olma” başlıklı 34’üncü maddeye göre “(1) Geçici bir nedenle ya da irade dışı alınan alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmez. (2) İradi olarak alınan alkol veya uyuşturucu madde etkisinde suç işleyen kişi hakkında birinci fıkra hükmü uygulanmaz.” Görüldüğü gibi iradi alkol alma kusurluluğu ortadan kaldırmamaktadır. Fail işlediği suçun cezası ile cezalandırılmaktadır.
Akıl hastalarına ilişkin düzenleme içeren TCK’nın 57/7’nci maddesine göre; “Suç işleyen alkol ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde bağımlısı kişilerin, güvenlik tedbiri olarak, alkol ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde bağımlılarına özgü sağlık kuruluşunda tedavi altına alınmasına karar verilir. Bu kişilerin tedavisi, alkol ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde bağımlılığından kurtulmalarına kadar devam eder. Bu kişiler, yerleştirildiği kurumun sağlık kurulunca bu yönde düzenlenecek rapor üzerine infaz hâkimi kararıyla serbest bırakılabilir.”
Alkol içeren her türlü içeceği ceza infaz kurumuna veya tutukevlerine sokmak TCK’nın 297’nci maddesine göre suçtur.
4250 Sayılı Kanunun 7’nci maddesine göre; “6’ncı maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen yasağa aykırı hareket edilmesi sonucunda çocuğun sağlığının tehlikeye sokulması hâlinde, fail hakkında ayrıca 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Sağlık için tehlikeli madde temini” başlıklı 194’üncü maddesi hükmüne göre cezaya hükmolunur.” 6/3’üncü maddeye göre; “Alkollü içkiler, tüketilmek veya beraberinde götürülmek üzere on sekiz yaşını doldurmamış kişilere satılamaz veya sunulamaz.” TCK’nın 194’üncü maddesine göre; “(1) Sağlık için tehlike oluşturabilecek maddeleri çocuklara, akıl hastalarına veya uçucu madde kullananlara veren veya tüketimine sunan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
Bu noktada Yargıtay’ın son dönemde verdiği önemli bir karardan bahsetmek istiyorum. Ülkemizde, kaçak içki sebebiyle meydana gelen ölümlere ilişkin sıkça medyada haberler yer almaktadır. Yargıtay kaçak içki sebebiyle meydana gelen ölüm olayında failleri olası kastla kasten öldürme suçundan cezalandırmıştır. Bu içtihat kaçak içki üretiminin azaltılması için önemli bir gelişmedir.
Türk Medeni Kanunu’nun 406’ncı maddesine göre; “Savurganlığı, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı veya malvarlığını kötü yönetmesi sebebiyle kendisini veya ailesini darlık veya yoksulluğa düşürme tehlikesine yol açan ve bu yüzden devamlı korunmaya ve bakıma muhtaç olan ya da başkalarının güvenliğini tehdit eden her ergin kısıtlanır.”
432’nci maddeye göre ise; “Akıl hastalığı, akıl zayıflığı, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, ağır tehlike arz eden bulaşıcı hastalık veya serserilik sebeplerinden biriyle toplum için tehlike oluşturan her ergin kişi, kişisel korunmasının başka şekilde sağlanamaması hâlinde, tedavisi, eğitimi veya ıslahı için elverişli bir kuruma yerleştirilir veya alıkonulabilir.”
TÜRKİYE VE AB’DEKİ DÜZENLEMELER BENZER NİTELİKTE
Alkol bağımlılığını önlemek amacıyla alınan tedbirler göz önüne alındığında; Türkiye ve Avrupa ülkeleri arasındaki nasıl bir fark vardır? Etkisi nasıldır?
Avrupa çapında gençlerin alkollü içki satın alma yaşları farklılık gösterse de, genel yaş sınırlaması 18’dir. Avrupa Birliği’nde üye devletler, alkollü içki reklamlarının televizyonda yayımlanmasını, Görsel-İşitsel Medya Hizmetleri Direktifi’nin 15. maddesinde belirtilen hükümlere uygun olarak düzenlemektedir. Ancak, üye devletler bu hükümlerin dışında daha katı veya ayrıntılı düzenlemeler yapma hakkına sahiptirler. Alkollü içki reklamlarının televizyon dışında kalan medya araçlarında yapılması ise, isteğe bağlı olarak uygulanan kodlarla düzenlenmektedir. AB’de alkollü içkilerin pazarlanmasında farklı derecede kısıtlamalar mevcut olup, bu kısıtlamalar pazarlama faaliyetinin şekline göre de çeşitlilik göstermektedir. Örneğin televizyonda bira reklamı yapılması Fransa ve İsveç’te tamamen yasaktır, geriye kalan ülkelerinin yarısından çoğunda ise yasal kısıtlamalar mevcuttur. Alkollü içkinin alkol derecesinin artması halinde ise, televizyonda reklam yasağı uygulanan ülke sayısı 2’den 14’e çıkmaktadır.
Türkiye’de alkollü içki satın alma ve tüketme yaşı 18’dir. 7 Ocak 2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan “Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkilerin Satışına ve Sunumuna İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik” ile, “Genç” tanımı “15 ile 24 yaş arası dönem içinde bulunan kişi” olarak verilmiştir. Söz konusu yönetmeliğin 24. Maddesi 2. Fıkrası d bendi ile “Çocukları ve gençleri hedef alan veya bu kişilerin ilgi alanına giren etkinlikler ile bu nevi etkinliklerin tanıtımında ve etkinliğin gerçekleştirileceği mekânlarda, alkollü içki markaları veya alkollü içki markalarını çağrıştıracak nitelikteki unsurlar kullanılamaz ve bu etkinliklerde satış ve sunum yapılamaz.” ifadesinin eklenmesiyle, 24 yaş altındaki bireylerin bulunduğu etkinliklerde alkol satışı yapılamayacağı hükme bağlanmıştır.
Alkollü içkilerin, bilgi toplumu hizmetleri vasıtasıyla ya da posta ve benzeri dağıtım hizmetleri yoluyla yapılacak satışlarına ilişkin esaslar Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkilerin Satışına ve Sunumuna İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğinin 11’inci maddesine yer almaktadır. Buna göre;
- Alkollü içkilerin tüketicilere satışını; bilgi toplumu hizmetleri ya da posta ile sipariş yöntemi kullanarak yapmak üzere satış sistemi kurulamaz veya faaliyette bulunulamaz.
- Alkollü içkilerin adını veya markasını içeren alan/alt alan adı kullanılmak suretiyle bu ürünlerin reklam ve tanıtımına yönelik olarak internet sitesi açılamaz.
Avrupa ülkeleri ile ülkemizdeki düzenlemeler büyük ölçüde benzeri nitelikte olmakla birlikte Anayasa’nın 56 ve 58’nci maddeleri gereği ülkemizde alkolün zararlı etkilerinden korunmak için daha kapsamlı düzenlemeler yapılmaktadır.
ALKOLLÜ İÇECEKLERİN VERGİ PAYI YÜKSELİYOR
Vergi düzenlemelerinin alkol bağımlılığını önlemedeki etkisi nedir?
2021 yılında devletin vergi geliri 1 trilyon 164,8 milyar lira oldu. Bunun 205,4 milyar lirası ÖTV’den oluştu. Alkollü içkilerden alınan ÖTV, 22,8 milyar TL oldu. Buna göre 2021’de ÖTV gelirlerinin yüzde 11,1’i alkollü içkilerden oluştu. Son 15 yıla bakıldığında ÖTV gelirlerinde alkollü içkilerin payının giderek yükseldiği görülüyor. Alkolde vergi düzenlemeleri alkolün satın alınmasının engellenmesi bakımından önemli bir politika. Ancak bu durum kaçak alkolü de yaygınlaştırıyor. Son tahlilde alkolden vergi alınması suretiyle satışının zorlaştırılması Anayasanın 56 ve 58’inci maddelerine uygun olduğu kanaatindeyiz.
Trafik güvenliği için Karayolları Trafik Kanunu’nda alkol ile ilgili düzenlemeler nelerdir? Alkol etkisinde araç kullanmak suçtur. TCK’nın 179/3’üncü maddesine göre; “(3) Alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle ya da başka bir nedenle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek halde olmasına rağmen araç kullanan kişi yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.”
Karayolları Trafik Kanunu 48’inci maddesine göre;
- Alkollü sürücülerin karayolunda araç sürmeleri yasaktır.
- Alkolün kandaki miktarını tespit amacıyla, kollukça teknik cihazlar kullanılır.
-Trafik kazası sonucunda kişinin ölmesi veya teknik cihaza üfleyemeyecek kadar yaralanmış olması hâlinde, üçüncü fıkra hükümlerine göre bu kişilerden kan, tükürük veya idrar gibi örnekler alınır. Yapılan tespitte, 0.50 promilin üzerinde alkollü olarak araç kullandığı tespit edilen sürücüler hakkında, fiili bir suç oluştursa bile, 700 TL idari para cezası verilir ve sürücü belgesi altı ay süreyle geri alınır.
- Hususi otomobil dışındaki araçları alkollü olarak kullanan sürücüler bakımından promil alt sınırı 0.21 olarak uygulanır. Alkollü olarak araç kullanma nedeniyle sürücü belgesi geri alınan kişiye, son ihlalin gerçekleştiği tarihten itibaren geriye doğru beş yıl içinde; ikinci defasında 877 Türk Lirası idari para cezası verilir ve sürücü belgeleri iki yıl süreyle, üç veya üçten fazlasında ise, bin 407 TL idari para cezası verilir ve sürücü belgeleri her seferinde beşer yıl süreyle geri alınır.
- 1.00 promilin üzerinde alkollü olduğu tespit edilen sürücüler hakkında ayrıca TCK’nın 179’uncu maddesinin üçüncü fıkrası hükümleri uygulanır.
- Hususi otomobil sürücüleri bakımından 0.50 promilin, diğer araç sürücüleri bakımından 0.20 promilin üzerinde alkollü olan sürücülerin trafik kazasına sebebiyet vermesi hâlinde, ayrıca TCK’nın ilgili hükümleri uygulanır.
- Alkolün kandaki miktarını tespit amacıyla, kollukça teknik cihazlar kullanılmasını kabul etmeyen sürücülere 2 bin TL idari para cezası verilir ve sürücü belgesi iki yıl süreyle geri alınır.
- Alkollü olarak araç kullanması nedeniyle son ihlalin gerçekleştiği tarihten itibaren geriye doğru beş yıl içinde sürücü belgeleri ikinci defa geri alınan sürücüler Sağlık Bakanlığınca, usul ve esasları İçişleri, Millî Eğitim ve Sağlık Bakanlıklarınca çıkarılacak yönetmelikte gösterilen sürücü davranışlarını geliştirme eğitimine; üç veya üçten fazla geri alınan sürücüler ise psiko-teknik değerlendirmeye ve psikiyatri uzmanının muayenesine tabi tutulurlar.
ALKOL REKLAMI YASAK
Türkiye’de alkol reklamlarına ilişkin yasal düzenlemeler nelerdir?
Bu noktada öncelikle 4250 Sayılı Kanun’la getirilmiş yasaklar üzerinde duralım. 4250 Sayılı Kanun’un 6’ncı maddesine değinmek gerekir. Maddeye göre;
- Alkollü içkilerin her ne surette olursa olsun reklamı ve tüketicilere yönelik tanıtımı yapılamaz.
- Bu ürünlerin kullanılmasını ve satışını özendiren veya teşvik eden kampanya, promosyon ve etkinlik yapılamaz. Ancak, münhasıran alkollü içkilerin uluslararası düzeyde tanıtımına yönelik ihtisas fuarları ile bilimsel yayın ve faaliyetler düzenlenebilir.
- Alkollü içkileri üreten, ithal eden ve pazarlayanlar, her ne surette olursa olsun hiçbir etkinliğe ürünlerinin marka, amblem ya da işaretlerini kullanarak destek olamazlar.
- Televizyonlarda yayınlanan dizi, film ve müzik kliplerinde alkollü içkileri özendirici görüntülere yer verilemez.
- Alkollü içkileri üretenler, ithal edenler ve pazarlayanlar her ne amaçla olursa olsun, teşvik, hediye, eşantiyon, promosyon veya bedelsiz olarak alkollü içki dağıtamazlar.
İNTERNET ORTAMINDAKİ ALKOL REKLAMLARI
Geleneksel medyanın aksine reklam konusunda denetimin daha zor olduğu internet ortamı ve dijital mecralardaki alkol reklamlarına karşı ne tür önlem, denetim ve müeyyideler uygulanıyor?
4733 Sayılı Kanunun 8’inci maddesine göre;
- Tütün mamulleri veya alkollü içkilerin, etil alkol, metanol, makaron, sarmalık kıyılmış tütünün ve yaprak sigara kağıdının tüketicilere satışını; internet, televizyon, faks ve telefon gibi elektronik ticaret araçları ya da posta ile sipariş yöntemi kullanarak yapmak üzere satış sistemi kuran veya faaliyette bulunanlara 20 bin TL’den 100 bin TL’ye kadar idarî para cezası verilir.
- Satışın internet ortamında yapılması halinde, 4/5/2007 tarihli ve 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun’da öngörülen usullere göre erişimin engellenmesine karar verilir ve bu karar hakkında da anılan kanun hükümleri uygulanır.
ALKOL 18 YAŞINDAN KÜÇÜKLERE SATILAMAZ
Alkol ürünlerinin satışına yönelik yasal uygulamalar nelerdir?
Bu konuda 4250 Sayılı Kanun’la getirilmiş yasaklara değinmek gerekir;
- Alkollü içkiler, tüketilmek veya beraberinde götürülmek üzere 18 yaşını doldurmamış kişilere satılamaz veya sunulamaz. 18 yaşını doldurmamış kişiler, alkollü içkilerin üretiminde, pazarlanmasında, satışında ve açık sunumunda istihdam edilemez.
- Alkollü içkiler, otomatik satış makineleri ile satılamaz, her nevi oyun makineleri veya farklı yöntemlerle oyun ve bahse konu edilemez. Bu ürünler basın ve yayın yoluyla tüketicilere satılamaz ve posta ile satış yöntemi kullanılarak gönderilemez.
- Alkollü içkiler, 22:00 ila 06:00 saatleri arasında perakende olarak satılamaz. Alkollü içkiler sunum izni verilen yerlerde açık olarak tüketilebilir ve bu yerlerde tesis sınırları dışında tüketilmek üzere alkollü içki satışı yapılamaz.
- Alkollü içkiler, işletme dışından görülecek şekilde perakende olarak satışa arz edilemez. İhraç amaçlı üretilenler hariç olmak üzere, Türkiye’de üretilen veya ithal edilen alkollü içkilerin ambalajları üzerine, zararlarını belirten Türkçe yazılı uyarı mesajları konulur. Uyarı mesajları resim, şekil veya grafik biçimlerinde de olabilir. Uyarı mesajlarını taşımayan alkollü içkiler satışa arz edilemez, satılamaz.
- Alkollü içkilerin marka, tanıtıcı ve ayırt edici hiçbir işareti, alkolsüz içki ve sair ürünlerde; alkolsüz içki ve sair ürünlerin marka, tanıtıcı ve ayırt edici hiçbir işareti de alkollü içkilerde kullanılamaz.
- Meskun mahaller ve konaklama yerleri hariç olmak üzere, otoyollardaki ve devlet karayollarındaki yapı ve tesislerde alkollü içki satışına ve tüketimine izin verilmez. Öğrenci yurtları, sağlık hizmeti verilen yerler, spor müsabakası yapılan stadyum ve kapalı spor salonları, her türlü eğitim ve öğretim kurumları, kahvehane, kıraathane, pastane, bezik ve briç salonları ile akaryakıt istasyonlarının mağaza ve lokantalarında alkollü içkilerin satışı yapılamaz.
ALKOL VE SUÇ İLİŞKİSİ
Araştırmalara alkol bağımlılarının alkol kullanmayanlara oranla daha fazla suça karıştığını gösteriyor. Alkol bağımlılığı ve suç arasındaki ilişkiden bahseder misiniz?
Bu durum kriminoloji biliminde incelenmektedir. Kriminoloji kitaplarında, “Alkol ve Suç İlişkisi” başlığı mutlaka yer alır. Alkol iradeyi kontrol etme yeteneğini zayıflattığı için alkolün etkisi altında olan kişiler daha fazla suç işlemektedir. Diğer yandan bazı suçlular suç işlemeden önce alkol almak suretiyle tasarlayarak sarhoş olmaktadır. Yukarıda da belirttiğimiz üzere bu durum kişiyi cezadan kurtarmadığı gibi cezayı hafifletmemektedir.
Burada bir araştırmadan bahsetmek istiyorum. 1990-2000 tarihleri arasında, değişik olaylar sonucunda Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA) Acil Tıp Ana Bilim Dalı’na başvuran toplam 2 bin 895 kişinin ölçülen kan alkol düzeyleri ile yaş, cinsiyet, olay türü ve alkol düzeyi dağılımları değerlendirilmiştir. Değerlendirilen kişilerin; 2 bin 820'si erkek (yüzde 97,4) ve 75'i (yüzde 2,6) bayandı. Alkol düzeyi 50 mg/dl üzerinde olanlar bin 462 (yüzde 50,5) kişiydi (bin 426 erkek yüzde 97,5, 36 bayan yüzde 2,5). Olay tipine göre, 870 trafik kazasından 285'i (yüzde 19,5), 997 adli vakadan 546'sı (yüzde 37,4) ve kontrol amaçlı yapılan bin 28 analizden 631'i (yüzde 43,1) alkollü tespit edilmiştir. Sonuç olarak, GATA Acil Tıp ABD'da alkol analizi yapılan kişilerin çoğunluğunun erkek bireyler olduğu tespit edilmiştir. 15-22 yaş grubu arasında alkol alan birey sayısı diğer yaş gruplarından daha yüksek bulunmuştur. Kontrol amacıyla alkol tayini yapılan gruptaki alkollü kişi sayısı diğer olay tiplerinden daha yüksek bulunmuştur. (“Alkol kullanımı ve suç oranı”, Dr. Ahmet Sayal, Dr. Ahmet Aydın, Dr. Kutay Demirkan, Dr. Aşkın Işımer)
Ergenlerde alkol kullanımı ve kural dışı davranış arasındaki ilişkiyi önlemek amacıyla hukuki ve adli olarak ne tür uygulamalar yapılıyor?
4250 Sayılı Kanun’un 6’ncı maddesi ile getirilen sınırlamalarla gençler alkolün etkisinden korunmaya çalışılmaktadır. Aynı şekilde 4733 Sayılı Tütün, Tütün Mamulleri Ve Alkol Piyasasının Düzenlenmesine Dair Kanun’un 8’inci maddesindeki yaptırımlar, 5651 Sayılı Kanun’la içerik engelleme, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkilerin Satışına ve Sunumuna İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelikteki düzenlemelerle ergenlerde alkol kullanımı ve kural dışı davranış arasındaki ilişkiyi önlemek amaçlanmaktadır.
PROF. DR MURAT BALCI KİMDİR?
1980 yılında Rize’de doğan Balcı, ilk ve orta öğrenimini Rize’de tamamlamıştır. 1998 yılında Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesinde üniversite eğitimine başlamıştır. 2002 yılında lisans eğitimini, “Devlet hesabına yapılan alım ve satımlara fesat karıştırma suçu” adlı teziyle yüksek lisans eğitimini, “Türk Ceza Kanunu’nda Uyuşturucu Madde Ticareti Suçları” adlı teziyle 2009 yılında doktorasını tamamlamıştır. 2010 yılında Doğuş Üniversitesi Hukuk Fakültesinde Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim Dalı’nda yardımcı doçent olarak göreve başlamıştır. 2013 yılında Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim Dalı’nda çalışmaya başlamış olup 2014 yılında Üniversiteler Arası Kurul’dan “Ceza Muhakemesinde Hüküm ve Çeşitleri” adlı özgün eseriyle doçentlik, 2019 yılı itibarıyla profesörlük unvanını almıştır.