Büyük Yeşilay ailesine gönül veren sevgili dostlar,
Hayat hikâyelerle örülü. Hepimizin bir hikâyesi, ..
1059
Tütün Bağımlılığı
Dünya Elektronik Sigara ile Nasıl Mücadele Ediyor?
Elektronik sigara her yaştan kişiyle birlikte gençlerin ve hatta çocukların sağlıklarını tehdit etmeye devam ediyor. Mücadele noktasında atılan adımlar ve yasal düzenlemeler ise büyük önem taşıyor. Hükümetler, sivil toplum örgütleri ve Dünya Sağlık Örgütü’nün elektronik sigara ile mücadele konusunda yaptığı çalışmaları ve ilgili yasal düzenlemeleri araştırdık.
Son yıllarda, dünya genelinde gençleri ve hatta çocukları ciddi şekilde tehdit eden yeni bir tehlike ile karşı karşıyayız. Bu tehlikenin adı sigarayı bıraktırmak için alternatif olarak piyasaya sunulan “elektronik sigara”. İlk kez 2003 yılında Çinli Lik Hon tarafından patenti alınan elektronik sigaranın, 2004 yılında Çin, 2006 yılında Amerika ve Avrupa pazarlarında satışına başlandı. 2012 yılında ise tütün endüstrisinin devleri bağımsız elektronik sigara şirketlerini satın almaya başladı. 2014 yılında ise bu yeni ve tehlikeli ürünün sigarayı bıraktırma aracı olarak reklamları yapılmaya başlandı. Böylece, elektronik sigaranın kullanımı geniş kitlelere yayıldı. Aromalıları, özel tasarımlıları derken ne yazık ki elektronik sigaralar çocukların da kullandığı bir forma büründü. İşte bu noktada, tehlikenin boyutları daha da büyüdü. Peki, elektronik sigara ile mücadele konusunda neler yapılıyor? Yönetimler, sivil toplum örgütleri, Dünya Sağlık Örgütü bu konuda ne gibi yasal düzenlemeler getirdi? Tüm bu soruların yanıtlarını inceledik.
Araştırmalar, elektronik sigaraların ortaya çıkışının ardından kullanımlarının ilk olarak Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) ciddi boyutlara ulaştığını gösteriyor. Hatta ülkede Elektronik Sigara veya Vaping Ürünleri Kullanımı Bağlantılı Akciğer Hastalığı’nın (EVALI) da gündeme gelmesiyle, içeriklerinin belirsizliğinin tartışıldığı nikotin bazlı ürünler olan elektronik sigaralarla ilgili ciddi görüş ayrılıkları yaşanmaya başlandı. ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri 2021 Ulusal Gençlik Tütün Araştırması'na göre, COVID-19 pandemisi nedeniyle birçok okul kapalı olmasına rağmen, 2021 yılının ilk yarısında iki milyondan fazla ABD'li çocuk elektronik sigara kullanmış. 2017 yılından 2019 yılına kadar, lise öğrencileri arasında elektronik sigara kullanımının iki kattan fazla artarak yüzde 27,5'e ulaşmış olduğu ve bu durum sonucunda, genel cerrahlar ile diğer halk sağlığı yetkilileri tarafından sorunun bir salgın olarak ilan edildiği biliniyor. Araştırmaya göre, küresel yetişkin elektronik sigara kullanıcılarının sayısı 2011 yılında yaklaşık yedi milyon iken, 2018 yılında yani yedi yıl içinde 41 milyona yükselmiş. Bu sayının, elektronik sigaraların bilinirliliğinin artması ile doğru orantılı olduğu düşünülüyor.
ABD’de öldürücü bir salgınının nedeni
Elektronik sigara kullanımı hızla artarken, 2019 yılının Ağustos ayında, ABD’deki sağlık çalışanları tarafından gözlemlenen, insanların ciddi ve yer yer ölümcül seyreden akut akciğer enfeksiyonları ile hastaneye yatmaları sonucunda tespit edilen EVALI hastalığı, ABD’de Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi (CDC) tarafından çok tehlikeli bir hastalık olarak tanımlanmış durumda. Hastaların ortak özellikleri incelendiğinde, hepsinin yakın dönemde elektronik sigara veya vaping ürünleri kullandığı görülüyor ve çok geçmeden bir epidemi ile karşı karşıya kalındığı açıklanıyor. Mekanizmaların içerdiği veya ortaya çıkardığı kimyasal maddeler incelendiğinde, maddelerin çoğunun bu ölümcül hastalığın sorumlularından olabileceği görülüyor. Hastaların akciğerlerinin işleyişinin ani şekilde kesilmesi ile seyreden hastalığın incelenmesine devam edildiğinde ise, hastaların pek çoğunun mekanizmaya THC likitleri katarak kullandığı ortaya çıkıyor. Bu likitlere katılan E-vitamini asetatı, THC’nin yarattığı psikoaktif etkileri artırıyor ve zaten bu amaçla kullanılıyor. E-vitamini asetatı, hastalığa sebep olduğu düşünülen pek çok kimyasaldan biri olup, vaping mekanizmasında kullanıldığında ölümcül sonuçlar doğurabiliyor.
ALGI VE KAVRAM KARIŞIKLIĞI YARATILIYOR
Kenevirin küresel düzeyde tıbbi ve bilimsel araştırma amaçlı kullanımının yanında keyif amaçlı kullanımının da zararsız olduğuna yönelik yaratılan ve çoğunlukla gençlerin hedef alındığı yanlış algı ve bilgi çarpıtması, krizin altında yatan sebeplerden birini oluşturuyor. “Vaping” sözlüklerde her ne kadar elektronik sigara içme olarak tanımlanıyor olsa da, esasen endüstri ve bağlantılı kurumlar tarafından, tütün ürünlerini bırakmaya yönelik bir yöntem olarak tanıtılan elektronik sigara mekanizmasını kullanmaya verilen isim. Yani, basitçe bazı likit maddelerin ısıtılması ile açığa çıkan su buharının kullanıcı tarafından içe çekilmesi şeklinde tanımlanabilecek bu mekanizma, hem elektronik sigara, hem de yer yer içerdiği kenevirin psikoaktif etkili içeriği (THC) sıvıları dolayısıyla, kenevir bazlı maddelerin tüketilmesine olanak sağlıyor. Endüstrinin, bu ürünleri birer tütün bırakma aracı olarak lanse etmelerinin altında yatan nedenler incelenirken, bu yakınsamanın da mutlaka akılda tutulması gerekiyor.
“ÖZEL TASARIMLI” E-SİGARA
Son zamanlarda, özellikle çocukları hedef alan, hafıza kartına benzer tasarımlı elektronik sigaralar dikkat çekiyor. Juul adıyla bilinen bu ürün, elektronik sigara pazarında endüstrinin tasarımı iyileştirme yoluyla gençlere ulaşmaya çalışmasının bir örneği. 2015 yılında piyasaya sürüldüğünden beri Juul, perakende elektronik sigara pazarının yüzde 70’ini ele geçirmiş, 2018 yılı itibariyle ise piyasa değeri 16 milyar dolara ulaşan bir marka olmuş durumda. Bununla beraber, Juul’un şık bir teknoloji ürününü andıran görünümü ve küçük boyutları, ne yazık ki, gençlerin bu ürünü okul gibi ortamlarda kolayca taşıması ve kullanmasına yol açıyor.
DSÖ RAPORU ÖNEMLİ VERİLER SUNUYOR
Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) 2021 tarihli “Küresel Tütün Epidemisi Hakkındaki Yeni ve Yükselmekte Olan Ürünlere Dair” başlıklı raporu, ilk kez elektronik nikotin dağıtım sistemlerine ilişkin verileri içeriyor ve toplam 111 ülkenin bu ürünlerin kullanımını bir şekilde düzenlediğini ortaya koyuyor. Bu rapora göre, söz konusu ülkelerden 2,4 milyar insanı kapsayan 32’si, elektronik nikotin dağıtım sistemi ürünlerinin satışını yasaklarken; 3,2 milyar insanı kapsayan 79 ülke bu ürünleri düzenleyen bir veya daha fazla yasal önlemi kısmen veya tamamen kabul ediyor. Elektronik nikotin dağıtım sistemi ürünlerinin satışını yasaklayan ülkelerden 18'inin orta gelirli ülkeler, dokuzunun yüksek gelirli ülkeler ve geri kalan beşinin düşük gelirli ülkeler olduğu görülüyor. 79 ülke tarafından alınan mevcut düzenleyici önlemlerin, elektronik nikotin dağıtım sistemi ürünlerine dair ortak bir yaklaşım sergilemekten uzak olduğu dikkat çekerken, 84 ülkede halen elektronik nikotin dağıtım sistemi ürünlerini ele alan herhangi bir yasak veya düzenlemenin bulunmadığı da bir gerçek. Bu durum ise ilgili ülkeleri, tütün ve ilgili endüstrilerin faaliyetlerine karşı savunmasız bırakıyor. Elektronik nikotin dağıtım sistemi ürünlerinin, tütün ürünü kullanımının yasak olduğu halka açık yerlerde kullanılması ise, bu yerlerde tütün ürünü kullanımının normalleşmesi kaygısını da beraberinde getiriyor. Buna rağmen, yalnızca 30 ülke elektronik nikotin dağıtım sistemi ürünlerinin tüm kapalı kamusal alanlarda, iş yerlerinde ve toplu taşıma araçlarında kullanımını tamamen yasaklamış durumda. Yalnızca sekiz ülkede ise, elektronik nikotin dağıtım sistemi ürünlerinin ambalajlarında büyük grafik sağlık uyarılarının görünmesi zorunlu kılınmış. 22 ülkenin elektronik nikotin dağıtım sistemi ürünlerinin cihazlarının, e-likitlerin veya her ikisinin reklamını, tanıtımını ve sponsorluğunu tamamen yasakladığı; fakat sadece 15 ülkenin her ikisinde de reklam, sponsorluk ve promosyon yasaklarını kabul ettiği görülüyor.
SADECE ÜÇ ÜLKE YÜKSEK VERGİ UYGULUYOR
Elektronik nikotin dağıtım sistemi ürünlerinin vergilendirilmesi konusunda yapılan değerlendirmeye göre, bu ürünlerin vergilendirmesine ilişkin verilerin mevcut olduğu 86 ülkenin üçte birinden fazlası, e-sıvılara herhangi bir tüketim vergisi uygulamıyor. Vergilerin uygulandığı yerlerde ise vergi oranlarının genellikle düşük olduğu ve yalnızca üç ülkenin elektronik nikotin dağıtım sistemi ürünlerinin e-likitlerini perakende fiyatının yüzde 75'i veya daha fazlası üzerinden vergilendirdiğini görüyoruz.
Elektronik nikotin dağıtım sistemi ürünlerinin satışı ve satın alımına ilişkin yaş kısıtlamaları, bu ürünlerin yasaklanmadığı ülkelerin yalnızca yüzde 42'sinde uygulanıyor ve elektronik nikotin dağıtım sistemi ürünlerinin aromalarına uygulanan düzenlemelerin, yalnızca dokuz ülkede mevcut olduğu dikkat çekiyor. Ayrıca aynı rapor, başlama söz konusu olduğunda çocukların, herhangi bir elektronik nikotin dağıtım sistemi ürününü kullanmaları halinde, salt deneme amaçlı tek seferlik bir kullanım dahi olsa, gelecekte geleneksel tütün ürünlerini kullanma olasılıklarının iki katından fazla olduğunu ortaya koyuyor. Bununla beraber, Dünya Sağlık Örgütü’nün 2019 tarihli “Küresel Tütün Epidemisi Hakkında DSÖ Raporu: Tütün Ürünleri Kullanımının Bırakılmasında Destek” başlıklı raporunda da test edilmiş ve etkisi onaylanmış nikotinli ve nikotinsiz replasman tedavilerine atıf yapılmış ve elektronik sigaraların Dünya Sağlık Örgütü tarafından bu kapsamda onaylanmadığı belirtilmiştir.
Reçeteyle tıbbi lisanslanmanın önünü açan ilk ülke
Elektronik sigara kullanımının ve ülke yönetimlerinin konuya ilişkin düzenlemelerini incelerken Birleşik Krallık’ın tutumu dikkatimizi çekiyor. Philip Morris International (PMI), 3 Kasım 2021 tarihinde yaptığı basın açıklamasında, Birleşik Krallık hükümetinin elektronik sigaraları ve diğer yeni nesil tütün ürünlerini, ilaç olarak lisanslama planının tamamen arkasında olduğunu açıklıyor. Nihayetinde, Birleşik Krallık, ilgili planıyla dünyada elektronik sigaraların reçeteyle tıbbi lisanslanmasının önünü açan ilk ülke oluyor.
Ülkemizde gençlerde kullanım oranı düşük
Türkiye’de tütün ürünlerine ilişkin en kapsamlı düzenlemeler, “4207 sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun” ile “4733 sayılı Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkol Piyasasının Düzenlenmesine Dair Kanun” başlıkları altında toplanıyor. Bu iki kanunun ortak özelliği, tütün ürünlerinin sınırlayıcı sayıda sayılmaması ve tütün ihtiva eden tüm ürünleri kapsamına alması. Ayrıca, 4207 sayılı Kanunun 2. maddesinin 6. fıkrasına 2013 yılında eklenen cümle ile tütün içermeyen; ancak tütün mamulünü taklit eden her türlü sigara ve nargile, tütün ürünü olarak kabul ediliyor. Dolayısıyla, Türkiye’de tütün ürünlerine ilişkin küçüklere satılma yasağı, reklam ve promosyon yasağı, mekânsal sınırlamalar ve tütün ürünlerinin ticaretine ilişkin bütün kısıtlamalar elektronik sigara için de geçerli oluyor. Türkiye'de şu anda lisanslı satışı yapılan yeni nesil ürün bulunmamaktadır.
25 Şubat 2020 tarihli, 2149 numaralı “Elektronik Sigara ve Benzeri Cihazlar ile Bazı Tütün Mamulleri ve Tütün Mamulünü Taklit Eder Tarzda Kullanılan Mamullerin İthaline İlişkin” Cumhurbaşkanlığı Kararı uyarınca, elektronik sigaralar, ayrıca bunların cihaz, aksam, yedek parça ve solüsyonlarının ithal edilmesi yasaklanmıştır. Elektronik sigaranın yolcu beraberinde ülkeye girişi veya transitine ilişkin ise Ticaret Bakanlığı düzenleme yapmaya yetkilendirilmiştir. Özetle, elektronik sigara tütün ürünü sayıldığı için, e-sigara tütün ürünleri reklam yasağı kapsamında olup, 4207 Sayılı Kanun gereği internet gibi elektronik ortamlarda satılıp, kargo ile taşınamıyor. Ayrıca, 2008 yılında T.C. Sağlık Bakanlığının aldığı bir kararla, içerdiği yüksek nikotin miktarları nedeniyle e-sigara kartuşları ilaç, e-sigara cihazları tıbbi cihaz gibi değerlendiriliyor. Bu nedenle, serbest ticarete konu olamıyor. Tüm bu tedbirlere rağmen, internet veya diğer kaçak yollarla satış sonucu Türkiye’de de sınırlı sayıda e-sigara kullanımı olduğunu biliyoruz; fakat yapılan düzenlemeler ve bunların uygulanması sayesinde ABD’deki gibi bir e-sigara salgını yaşanmaması da yüreklere su serpiyor. Bilindiği kadarıyla, ülkemizde, elektronik sigaranın gençlerde kullanımı birçok ülkeye kıyasla az. Hatta ülkemiz, bu konuda dünya için başarılı bir örnek sayılabilir.