Büyük Yeşilay ailesine gönül veren sevgili dostlar,
Hayat hikâyelerle örülü. Hepimizin bir hikâyesi, ..
1073
Yaşam
“Empati Gelişimi Bebeklikte Başlar”
İstanbul Üniversitesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Uzmanı Doç. Dr. Muhammet Tayyib Kadak ile çocuklarda empati duygusunu geliştirmek, merhametli, şefkatli ve yardımsever çocuklar yetiştirmek için anne babalara düşen sorumluluklar hakkında konuştuk.
Empati duygusu, bebek gözlerini dünyaya açtığı andan itibaren gelişmeye başlıyor ve çocuk, zaman içinde de en yakınındakileri gözlemleyerek kendi karakterini şekillendiriyor. Çocuğun empatik, merhametli, dünyaya ve insanlara şefkatli gözlerle bakan bir birey olması için örnek alacağı kişilerin de bu karakterde olması gerekiyor. Bu da bize her zaman karşımıza çıkan o cümleyi hatırlatıyor: “Çocuk, anne babasının aynasıdır.” Düşüncesizce hareket eden çocuğunuzun bu davranışı sizi kaygılandırıyorsa sorunun kaynağı için çok uzağa gitmenize gerek yok, anne babası olarak bu davranışı ona siz modellemiş olabilirsiniz. İstanbul Üniversitesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Uzmanı Doç. Dr. Muhammet Tayyib Kadak ile çocuklarda empati duygusunu geliştirmek için yapılabilecekleri konuştuk.
YAŞ GRUPLARINA GÖRE EMPATİ KAZANIMI
Çocuklarda empati gelişimi ne zaman başlar? Yaş gruplarına göre empati kazanımını detaylandırabilir misiniz?
Empatiyi, kişinin kendisinden farklı birisinin olduğunu bilmesi ve bu kişinin kendisinden farklı düşünebileceğini ve hissedebileceğini anlaması olarak açıklayabiliriz. Karşısındaki kişiyi rahatlatabilmek için onun neye ihtiyacı olduğunu tahmin edip buna uygun davranışta bulunabilmek de empatiyi içermektedir. Empati gelişimi aslında insanoğlunun hayatının ilk zamanlarında başlar. Öncelikle sosyal gülümseme, göz teması kurma ve bakış takibi, ortak ve paylaşılmış dikkat gibi sosyal bilişin erken çocukluk dönemi ilk belirteçlerinin sağlıklı gelişmesiyle başlar. Diğer yandan çocuğuna bakım veren annenin gösterdiği şefkatli ve sevgi dolu ilgi, çocuğun da çevresine şefkat ve ilgi göstermesini sağlar. Yaşamın ilk yılında kendini değerli hisseden, annesinin onu hep seveceğine ve koruyacağına güvenen bebekler, bu sevgiyi ve değeri çevresindekilere de gösterir. Acıma, vicdan, merhamet duygularının temeli böylece atılır. Bir yaşına geldiklerinde bebekler, sosyal çevreleri konusunda daha dikkatli ve algısal olurlar. Belli sosyal durumlarda nasıl tepki vermeleri gerektiğini anlamak için ebeveynlerinden gelen işaretlere bakarlar. 18 aydan itibaren çocukların empati gelişiminde çok büyük bir adım atılır. Çocuklar başkalarının kendilerinden farklı duygu ve düşünceleri olduğunu anlarlar. Dört beş yaşından itibaren, yani okul öncesi yaşlarda bir başka büyük değişim gerçekleşir. Çocuklar, başka insanların kendilerinden farklı olduğunu ve kendilerinden farklı duygu ve düşünceleri olduğunu anlarlar. Beş altı yaşlarından itibaren ise çocuklar duyguları ile ilgili konuşmaya başlarlar.
EBEVEYNLERİN EMPATİ KAZANDIRMAKTAKİ ROLÜ
Anne babaların çocuklara empati kazandırmadaki rolleri nelerdir?
Anne babalar çocukların dış dünyayla ilk iletişim kurdukları kişilerdir. Yani nerdeyse her şeyin ilk izlenimleri anne babalarıyla kurdukları iletişimle deneyimleridir. Anne babaların, özellikle de annelerin, onların ne hissettiğini fark etmeleri, o hisleri anlayıp çocuklarına anladıkları sözel ve sözel olmayan iletişim yollarıyla göstermeleri sayesinde önemli etkileri vardır. Çocuklarının his, duygu ve düşüncelerini isimlendirmeleri bir diğer önemli basamaktır. Mesela, “Bu salıncağa binmekten korkuyor musun? Eğlenceli görünüyor olsa da oldukça hızlanabiliyor. Bu korkutucu olabilir. İstersen şuradaki küçük kaydırağa gidelim.” diyebilir. Bunun ardından çocuğun kendisi kadar muhatap olduğu kişilerin de his, duygu ve düşüncelerini fark ettirme süreci bulunur. Örneğin başkalarının ne hissettiği üzerinde durulabilir. “Ablan, onun oyuncağını elinden çektiğin için kızdı. Lütfen şimdi oyuncağını ona geri ver ve sana başka bir tane seçelim.” gibi. Daha sonra empatinin nasıl gösterileceğini kendileri bizatihi uygulayarak gösterebilir. Canı yanmış arkadaşına yaklaşıp, “Hadi gel, arkadaşının yarasına ilaç sürelim.” şeklinde yaklaşılabilir. Çeşitli masallar, hikâyeler, kitaplar aracılığıyla çocuğun duygularla ilgili farkındalığı geliştirilebilir. Ona farklı duyguları anlatan yüz ifadeleri gösterilip, hikâyeler okunabilir. Ebeveynlerin rollerini; pozitif ebeveynlik, çocuğun duygularını tanımasına yardımcı olmak, çocuğa model olmak ve çocuğa empati yapabileceği sorular sormak şeklinde özetleyebiliriz.
Empati duygusu gelişmemiş çocukların sonradan bu duygusu gelişebilir mi? Aileler bu konuda nasıl yönlendirilmeli?
Empati duygusunun gelişiminde çocukların öncelikle kendi his, duygu, düşünce ve davranışlarını fark etmeleri lazım. Bunun için kendisinin farkına varmasına yardımcı olunmalıdır. Anne baba sıklıkla “ben” dilini kullanarak kendisini ayırt etmesini sağlayabilir. Örneğin, “Bana vurmanı istemiyorum. Vurduğun zaman canım acıyor.” gibi.
Hayatımızda hep olumlu duygular yaşanmaz; bu nedenle çocuğun kızgınlık, üzüntü gibi zor duyguları yaşamasına da izin verilmelidir. Zor duyguları kontrol etmeyi ve onlarla baş etmeyi de çocuğa öğretmemiz gerekir. Aksi halde kızgın bir arkadaşının ne hissettiğini anlayamaz. Gün içinde çocuğunuzun sevdiği bir şeyi, örneğin çizgi film izlemesini istemiyorsanız televizyonu kapattığınız zaman ne hissettiğini anladığınızı ona söyleyin. “Biliyorum ki filmi kapatmama kızdın. Seni anlıyorum ama bunu izlemeni de istemiyorum. Sakinleşince birlikte sevdiğin lego oyununu oynayabiliriz.” şeklinde yaklaşımlarda bulunulabilir. Gün içinde arkadaşlarıyla yaşadığı paylaşamama sorunlarını sonradan konuşarak, masallar, hikâyeler ya da oyunlarda konu edinerek neler yaşandığı konuşulabilir. Bu sayede olayı tekrar canlandırıp ne hissettiğini ve doğru davranışın ne olduğunu anlayabilir. Bu arada kendisi ve diğerlerinin duygu, düşünce ve davranışlarını gözlemlemiş olabilir. Yanlış yaptığında her zaman mükemmel davranmasını beklemeyelim, özür dilemese bile önemli olan yanlış yaptığını anlamasıdır.
Empati gelişimini destekleyen oyunlara örnek verebilir misiniz?
Ebeveynlerin, küçük çocukları için, yaşadıkları olay veya olgu ile ilgili “ben” diliyle konuşarak, çocukların, kendilerinin ve arkadaşlarının ne hissettiğini dillendirmeleri önemlidir. Hikâyeler ve masallar aracılığıyla eğlenceli ama didaktik olmadan öğretebilirler. Okul öncesi ve okul döneminde empati gelişimini destekleyecek sınıf içinde grup aktiviteleri yapılabilir. Çeşitli etkinlikler, oyunlarla, empati üzerine odaklanmış kartlar ve hikâye ya da yazılı alıştırmalar, kutu oyunları oynanabilir. Bunlar örneğin çeşitli metaforları içeren oyunlar (örümcek ağı, kendini yansıtıcı oyunlar) olabilir.
“ÇOCUK ANNE VE BABASINDAN NE GÖRÜRSE ONU YAPMAYA EĞİLİMLİDİR”
Şefkat, merhamet ve yardımseverlik gibi erdemli davranışları çocuklarımıza aşılamak için neler yapabiliriz? Bu davranışlar öğretilebilir mi?
Şefkat, çevresindeki insanları kabullenme, onlarla yakından ilgilenme, onlara sevecenlik ve sempati ile yönelmedir. Merhamet ise başkalarının duygularını dikkate almak ve onu anlamaya çalışmak, onun istek ve ihtiyaçlarını göz önüne almak ve sonuçta onu incitmemeye çalışmak anlamına gelir. Merhamet sadece insanın çevresindeki insanlar ve canlılar için değil, tüm insan ve canlılar için dünyayı güvenli bir yer haline getirmek duyarlılığına sahip olmaktır. Bu erdemleri aşılamak için öncelikle yetişkinlerin bu özelliklere sahip bir şekilde davranmaları gerekmektedir. Çocuklar bebekliklerinden itibaren ona bakım veren kişileri rol model alarak büyürler, yani çocuk anne ve babasından ne görürse onu yapmaya eğilimlidir. Bu cümlemiz klişe gibi dursa da gökyüzünde duran güneş gibi hakikattir. Bu yüzden hem aile içinde hem de aile dışında her olay ve durumda sevgili, saygılı, yardımsever ve anlayışlı davranmalıyız. Tabiata, hayvanlara ve tüm canlılara karşı merhametli davranma çabası içinde olmalıyız. Ayrıca, çocuğunuza iyilik yapabileceği görevler verin, ev işlerinde size yardım etmesini sağlayın, kardeşi varsa onunla ilgilenmesini isteyin ve bu görevleri yerine getirdikten sonra çocuğunuzu maddi, manevi ödüllendirin. Çocuğu güzel davranıştan sonra ödüllendirmek, o hareketi tekrarlaması için faydalı olacaktır.
Özetle, çocuklarımızın duyguları, anne babaları başta olmak üzere çevresinde gördükleriyle şekillenir. Anne babalar şefkatli, yardımsever olacaklar. Olumlu davranışlarını pekiştirecek ödüllerde bulunacaklar, tabiat, hayvanlar ve tüm canlılar ile muhatap olmalarını sağlayacaklar. Dahası iyi davranışları beraber yapacaklar (ihtiyacı olana yardım etmek gibi). En önemlisi de karşılık beklemeden karşımızdakine yardımcı olmaya çalışarak çocuklarımızın bu erdemleri kazanmasını sağlayabiliriz. Bu nedenle onların yapması gerekenlerden önce kendi yapmamız gerekenlere odaklanmamız gerekir.
Bu davranışları kazanmada çocuğun duygularını ifade edebilmesinin ve ebeveyni tarafından duygularının anlaşılmasının önemi nedir?
Çocukların empati gelişimi sırasında ebeveynlerin temel işlevi vardır. Duyguları fark etme, tanıma, düşünce ve davranışlar ile etkileşimi ebeveynlerin ayna ve örnek olması hayati öneme haizdir. Diğer türlü bir eksiklikte empati gelişimi sekteye uğrar ve çeşitli ruhsal sorunlara ve çocuğun günlük hayatında olumsuzluklar görülmesine yol açar. Bu süreçte ebeveyn, çocuğunun tüm duygularına karşı açık ve kabullenici olmalıdır.
Çocuğun erken çocukluk döneminden itibaren ev işlerine dahil edilmesinin karakter oluşumu bakımından önemi nedir?
Çocuklarla beraber bir şeyler yapabilmek çocuklarda hem olumlu duygulara vesile olur hem de sosyal öğrenmeyi sağlar. Oyun oynarken yardım talep etmek, oyuncakları toplamak gibi basit bir şeylerde bile onların yardımlarını almak çocukları memnun eder. İleride de bu konulardaki sorumluluk duygusunun yerleşmesinde yararlı olacaktır. Bütün bu süreçlerde çocuğun karakterindeki yardımseverlik, şefkat, merhamet gibi erdemleri sağlamlaştırır.
Küçük yaşlarda şefkatli, merhametli olmayı öğrenen çocuklar ergenlikle birlikte bu tutumlarını değiştirebiliyorlar. Bu davranışların kalıcı olması için ebeveynler ve eğitmenler nasıl bir tutum sergilemelidir?
Ergenlik döneminde çocuklukta kazanılmış beceri ve özelliklerin değişmesi kimlik oluşumu sürecinde meydana gelen çatışmalarla ilişkili olabilir. Aile çocuğuna karşı aşırı tepkisel olmadan davranışlarının altında yatan nedenleri anlamaya çalışmalıdır. Ergenler bazen farklı şeyler denemek ve deneyimlerinin sonucunu görmek isterler. Hata yapsalar da kendilerine karışılmamasını beklerler. Bu alanda serbest bırakılırlarsa genellikle çocuklukta yerleşmiş erdemler onları yeniden doğru davranmaya sevk eder. Ama bu erdemler, çevresel ve ailesel olumsuz etmenler tarafından yok sayılma, takdir görmeme, işe yaramadığı şeklinde gösterilirse de çocuklarda değişim gözlenebilir. Burada ergenlerle yine mevcut durumu yargılamadan anlamaya çalışarak ergenin asıl derdinin ne olduğunu anlamak faydalı olur. Çocukları yalnızca davranışlarına bakarak terslememek, etiketlememek, yargılamamak gerekir. Hata yapabileceklerini kabul eder ve bu hatalardan geri dönülebilecekleri bir ortam sunabilirsek onlardaki olumsuz davranışları kalıcılığını azaltabiliriz.
DOÇ. DR. MUHAMMET TAYYİB KADAK KİMDİR?
Doç. Dr. Muhammet Tayyib Kadak, Marmara Üniversitesi Tip Fakültesinden 2005 yılında mezun oldu. 2006-2011 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı’nda araştırma görevlisi olarak çalıştı. 2011-2013 yılları arasında Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tip Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı’nda mecburi hizmetini gerçekleştirdi. 2013 yılından itibaren İstanbul Üniversitesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı’nda uzman olarak çalışmalarını yürütmektedir. Doç. Dr. Muhammet Tayyib Kadak, Yeşilay Bilim Kurulu Üyesi’dir.