Büyük Yeşilay ailesine gönül veren sevgili dostlar,
Hayat hikâyelerle örülü. Hepimizin bir hikâyesi, ..
1071
Yaşam
Mutlu Bir Çocukluk İçin Projeden Çok Daha Fazlası Gerekiyor
Duygu ve düşüncelerine değer vermek, mutlu bir aile ortamında büyümesini sağlamak bir çocuğa verebilecek en kıymetli armağan. Peki, bugünün ebeveynleri mutlu bir çocuk yetiştirmekte ne kadar başarılılar? Psikolog Dilara Görgülü ile mutlu aile, helikopter ebeveynlik ve proje çocuk kavramlarını konuştuk.
Çocuğunun mutlu olması için her yolu deneyen ebeveynler, ona bir proje ürünü olarak yaklaştığının farkında mı? Kendi eksikliğini çocuğunda kapatmaya çalışanların yetiştirme sürecini, henüz okul yaşı gelmemiş evladının gideceği okula kaydını yaptıracak kadar planlaması ne kadar gerekli? Farklı bir bakış açısı olarak, teknoloji gelişmeye devam ettikçe endişeleri de artan ailelerin çocuklarının tepelerinde âdeta helikopter gibi dolanması ne kadar sağlıklı? Oysaki çocuğunun gelişimini akışına bırakarak onun duygu ve düşüncelerine değer vermek, mutlu bir aile ortamında büyümesini sağlamak ona verebileceğiniz en büyük mutluluk. Psikolog Dilara Görgülü ile tüm bu soruların detaylarını ve mutlu aile kavramını konuştuk.
Mutlu aile, mutlu çocuk kavramını açar mısınız? İyi bir aile ortamı nasıl olmalıdır?
Mutlu bir aile, mutlu bir çocuk ne demek? Son zamanlarda çok fazla gündemde olan iki kavram; mutlu olmak ve mutlu bir çocuk yetiştirmek. Aileler mutlu bir çocuk yetiştirebilmek adına onların yerine düşünüyor, problemlerini çözüyor ve çocuklarının problemle karşılaşmasını engelleyerek çocuklarının mutsuzluğuna engel oluyorlar. Fakat bir olumsuzlukla karşılaşacağının farkında bile olmayan çocuk, bu yüzden mutluluğu da yaşayamıyor. Çocuk, kısa vadede yani tüm günü ailesiyle geçirdiği yaşlarda mutsuz olmuyor, çünkü aile tüm olumsuzlukları ortadan kaldırıyor; fakat uzun vadede okul yaşantısına başlayan çocuk birtakım problemlerle karşılaşıyor. Derslerde ve arkadaş ilişkilerinde problem yaşamaya başlayan çocuk daha önce olumsuzlukla karşılaşmadığı için duygularını tanımlayamıyor; baş etmekte zorluk yaşıyor ve yoğun bir şekilde stresi deneyimliyor. Peki, aileler nasıl davranarak çocuğun stresi bu kadar yoğun deneyimlemesinin önüne geçebilir? Aile, mutlu olmak dışında diğer duyguların varlığını ve her duygunun yaşanabilir olduğunu kabul etmeli. Çocuğun her duyguyu yaşayabilmesi için ona alan tanımalı. Çocuğun mutlu olmaya ihtiyacı olduğu kadar, hayal kırıklığı yaşamaya, üzülmeye, umut etmeye de ihtiyacı olduğunu anlamalı. Yaşadığı duygulara veya olaylara müdahale etmek yerine, çocuğunun yanında olmalı ve onu desteklemeli. Ailenin bu tutumu sergilediği senaryoda çocuk her duygunun yaşanabileceğini fakat hiçbir duygunun kalıcı ve sürekli olmadığını aynı zamanda yaşadığı her duyguyla ailesi tarafından sevileceğini ve destekleneceğini anlar. Bu da hem ailenin hem çocuğun olumsuzlukla baş etme becerisini artırır. Duyguların paylaşılabildiği, kabul gördüğü ortamda ailedeki paylaşım ve anlayış da artar. Bu şekilde, hem ebeveynler hem çocuklar kendilerini rahatça ifade ettiklerinden, evde huzurlu ve mutlu bir aile ortamı oluşur.
ANNELERİN YAKLAŞIMI
Annelerin tamamen çocuğuna kendini adaması çocuğa bağımlılık derecesinde düşkün olmasına neden oluyor. Bu durumu çocuğun gelişimi, annenin mutluluğu ve aile içi huzur bakımından değerlendirebilir misiniz?
Annenin kendini tamamen çocuğa adaması, kadının kimliğini çocuk üzerinden tanımlaması anlamını taşıyabilir. Kadının, kimliğini yalnızca annelik üzerinden oluşturduğu durumda, annenin veya çevrenin çocuk hakkında yaptığı olumsuz bir değerlendirme ile anne kötü bir anne olduğu sonucuna varabilir. Bu durumda çocuğa gelen olumsuz yorum, anne tarafından kendi kişiliğine gelmiş olumsuz bir yorum olarak değerlendirilir. Kendisi hakkında olumsuz değerlendirmeler yapan anne depresif duygu durumu içine girebilir. Diğer bir seçenek ise, annenin çocuğa gelen eleştiriyi değiştirmek ve çocuğun bu yönünü geliştirmek için sıkı tedbirler alması ve sıkı bir disiplin sergilemesidir. Her iki durumda da anne ve çocuk ilişkisi hasar alır. Anne bu durumda çocuğu ve kendisini bir kişi olarak görmeye başlayabilir. Bu da çocuğun gelişim sürecini olumsuz etkiler. Çocuk kendi kişiliğini annesinden bağımsız olarak geliştirmekte zorlanır. Anne de çocuğa alan tanımak yerine kendi hayallerini çocuğu üzerinden gerçekleştirmeye çalışabilir. Bu durumda kendi isteklerini dile getiremeyen, hayallerini gerçekleştiremeyen bireylerin yetişmesi, mutsuz bir topluma neden olabilir.
Maddi sorunlar gibi sıkıntılı durumlar çocuktan saklanıyor. Çocuğa mutlu aile tablosu çizmenin sakıncaları var mı? Böyle durumlarda çocuğa nasıl yaklaşılmalı?
Çocuklar evde yaşanan gerçek sorunları bilmeyebilir. Fakat evdeki huzursuzluğu, anne-babalarının gerginliğini hissederler. Çünkü çocuklar dünyayı, anne ve babalarının yüzünden okumaya başlarlar. Çocuk yere düştüğünde annenin yüzüne bakar ve annesini telaşlı gören bir çocuk daha fazla ağlamaya başlar; ilk adımını atan bebek annesine ve babasına bakar ve gülen yüzlerini görüp, onay aldığında daha sık adım atmaya çalışır. Misafirliğe gittiğinde ikinci çikolatayı almak için ebeveyninin yüzüne bakar, eğer anne ve baba gülüyorsa ikinci çikolatayı alır eğer kaş çatıyorsa çikolatayı almaz. Kısacası çocuklar ebeveynlerinin yüzlerini okumayı öğrenirler. Anne baba olarak çocuğunuzu korumaya çalışmak için ondan gerçekleri sakladığınızda çocuk, sizin yüzünüzden ve hareketlerinizden evdeki huzursuzluğu okur. Fakat sözel olarak sizin tarafınızdan hissettiğinin tersi söylendiğinde daha fazla kaygılanır. Yanlış giden bir şeyler vardır fakat ne olduğunu anlayamaz. Peki, bu evdeki tüm sorunları, ayrıntılı bir şekilde çocuklarla paylaşmalıyız anlamına mı gelir? Hayır. Çocuklarla paylaşmamız gerekenler onların yaşlarına ve gelişimlerine göre değişiklik gösterir. Soru üzerinden örnek verecek olursak; ailenin maddi durumunun sıkıntılı olduğu bir dönemde çocuğa “Maddi durumumuz kötü.” demek, çocuğun durumu anlamasını zorlaştırır. Kötü ne demek? Aileye göre kötü ne demek? Çocuğa göre kötü ne demek? Çocuğun kafasında canlanan, bulunulan durumdan daha kaygı verici gözükebilir. Bunun yerine çocuğa bilmesi gereken ve onu ilgilendirdiği kadarını söylemek daha doğru bir tutumdur. Bu nasıl yapılabilir? Örneğin, “Sana haftalık olarak 10 TL verebileceğiz. Bu parayı, bu hafta içinde kullanmak istersen kullanabilirsin veya belli bir miktarını gelecek hafta alacağın paraya ekleyebilirsin. Fakat erken bitirirsen gelecek haftaya kadar daha fazlasını talep edemezsin.” gibi açıklamalarla çocuğa sınır koyarak aynı zamanda planlama ve baş etme mekanizmalarını da geliştirebilirsiniz.
PROJE ÇOCUKLAR ANNE BABALARI TARAFINDAN PROGRAMLANIYOR
Proje çocuk kavramı nedir? Aileler neden çocuklarına bir proje olarak yaklaşıyor?
İnsanlar büyürken bazı fırsatları yakalarken, birçok fırsatı ıskalarlar. Bu ihtimaller akıllarına takılır. “Acaba şu mesleği seçseydim ne olurdu?”, “Acaba lisede daha çok çalışsaydım daha iyi bir üniversiteden mezun olur muydum?”, “Bu iş için bir kursa gitseydim iyi olabilirdi.”, “Annem ve babam daha bilinçli olsaydı beni yönlendirebilirdi.” gibi fikirler kişinin aklından akıp duruyor. Bu düşüncelere sahip kişi, ebeveyn olduğu zaman kaçan ihtimalleri gerçekleştirebilme fırsatına sahip olduğunu düşünüyor. Çeşitli becerilerle donatabileceği, mükemmel bir çocuk. Çocuğun varlığından haberdar olan anne ve baba daha doğmadan planlama yapmaya başlıyor ve hatta günümüzde sıkça duyduğumuz gibi daha çocuk doğmadan ilkokul, ortaokul araştırmaları başlıyor. Kişi, kendisi için istediği geleceği çocuğuna vermeye çalışıyor. Lisede daha çok çalışsaydım fikrini çocuğuna uygulamaya çalışıyor. Çocuk planlanmış bir geleceğe doğuyor. Kendi ihtimalleri elinden alınıyor. Anne babanın programladığı birine dönüşüyor. Bu programın dışına çıkan çocuk kabul görmüyor. Tanımlamak gerekirse proje çocuk, anne babanın gerçekleştiremediği hayallerinin, yaşadıkları başarısızlıkların bir telafisi diyebiliriz.
Proje çocuk olarak yetişmiş çocuğun ileride yaşayacağı sorunlar neler olabilir?
Proje çocuk olarak yetiştirilmiş bir çocuk ileride birçok problemle karşılaşabilir. Başladığı her işte, yaptığı her tercihte anne babasının istekleriyle hareket eden çocuk onlara bağımlı hale gelir ve bu ilişki biçimini benimser. Onay almadan hareket edemez. Onaylanmak onun için bir ihtiyaçtır. Bu artık sadece anne baba ilişkisinde değil tüm ilişkilerinde kendini gösterebilir. Diğerlerinin onaylamadığı bir işi yapmaz, isteklerinden vazgeçer. Yetişkinlik sürecinde anne baba kaybı yaşadığında, hayatla ne yapacağını şaşırır, boşluğa düşer. Hayatın anlamını ve devam etmenin gerekliliğini sorgulayabilir çünkü o anne ve babasının isteklerini gerçekleştirmek için var olmuştur. Proje olarak yetiştirilmeye çalışılan çocuk ailenin isteklerini reddetmeye çalıştığında ise kabul görmediğini ve ailesiyle bağ kurabilmek, kabul görmek veya sevilmek için yalnızca isteneni yapmak zorunda olduğunu hisseder. Çocuk, anne ve babasının gerçekleştiremediği ihtimalleri ve başarıları yakalamaya çalışırken kendi ihtimallerini gerçekleştiremez. Ailesinin istediği alanda başarı sağlamaya çalışırken sosyal hayatını aksatabilir. Bu nedenle sosyal ilişkilerinde ve kendi kurduğu aile yaşantısında da problem yaşayabilir.
“HELİKOPTER EBEVEYNLİK” KAVRAMI
“Helikopter ebeveynlik” nedir ve proje çocuk kavramı arasında ne tür bir ilişki vardır açıklar mısınız?
Helikopter ebeveynlik aslında bu soruya kadar sorulan tüm sorularla beraber açıklanabilir. Helikopter ebeveynlikte anne ve baba, kendilerini çocuklarına adamışlardır. Çocukla ve çocuğun dahil olduğu her alanla aşırı ilgililerdir. Çocuğun kendi alanı olmasına izin vermezler, yaşantısının her ayrıntısı hakkında bilgi sahibi olmalılardır. Çocukların tepesindeki bir helikopter gibi onları gözlemler, onlarla hareket ederler. Teknolojinin gelişmesi çocukları takip edebilmeleri açısından vazgeçilmez bir araç olmuştur. İstedikleri zaman çocuklara ulaşabilmek isterler. Konumlarını görmek isterler. Arkadaş ortamını bilmek ve konuşmaları inceleyebilmek isterler. Bu çocukları kontrol edebilmeleri için onlara fırsat sağlar. Çocukların hayatında her ayrıntıyı bilmek, çocukları düzeltme isteğini doğurur. Örneğin, çocuğunun arkadaşlarıyla konuşmasını uzaktan takip eden bir aile, “Bu şekilde konuşman yanlış, bir daha bu kelimeyi kullanma.”, “Arkadaşlarınla böyle konuşmayacaksın.” deme hakkını kendinde bulur. Veya konumunu gördüğü çocuğa, “Bugün şu noktada çok oyalandın, okula geç kaldın.”, “Dil kursunu kaçırdın.”, “Neden bu yolu değil de diğerini kullandın?” deme hakkını bulur. Çünkü kendisi mükemmel bir çocuk yetiştirmek ister, bu çocukla değil kendisiyle ilgilidir. Kendi mükemmellik algısını çocuğa dayatmaya çalışır. Kendisinden yalnızca mükemmel bir çocuk çıkabilir. Çocuğun kişiliği ve karakteri göz ardı edilir. Çocuk artık bir projedir.
PSİKOLOG DİLARA GÖRGÜLÜ KİMDİR?
Lisans eğitimini İstanbul Şehir Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde İngilizce olarak tamamladı. Bu yıllar arasında Güneş Çocuk, Marmara Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Yorum Psikoloji gibi çeşitli kurumlarda stajlarını yaptı. 2022 yılında Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesinde Klinik Psikoloji Yüksek Lisansı’nı bitirdi. Bu süreçte “Psikoterapistlerde tükenmişlik ile ilişkili faktörler” konusunu inceleyen bir tez yazdı. Şema terapi eğitimi, kısa süreli çözüm odaklı terapi eğitimi, yas ve travma gibi eğitimlerini tamamladı. Yüksek lisans süreci boyunca psikodinamik terapi eğilimli süpervizyon alan Görgülü, aynı zamanda Güneş Çocuk’ta ve bir proje kapsamında Yıldız Teknik Üniversitesinde psikolog olarak seanslarına devam etmektedir. Psikolog Dilara Görgülü seanslarını süpervizyon dahilinde devam ettirmektedir.