- Pornografinin Gerçek Olmadığı Bilinmeli
- Pornografi, Bireyin ve Toplumun Dengesini Bozuyor
- Erken Yaşta Pornografi Maruziyeti Cinsel Suça Kadar Uzanan Sonuçlara Yol Açabilir
- Pornografi, Bireylerin ‘Normal’ Beden Algısını Bozabiliyor
- Pornografi Kullanımı Cinsel Yaşama Zarar Veriyor
- En Büyük Endişem, Pornografinin Cinsel Normları ve Senaryoları Değiştirmesi
- Ergenlerle İlgili Çalışmalar Gelecekte En Önemli Araştırma Alanları Olacak
- Oyun ve Pornografi: Dijital Dünyada Bağımlılığın Kesişen Yolları
- Pornografi Bağımlılığı, Tanıdık Özellikler Taşıyan Yeni Bir Bağımlılık Türü
- Sağlıklı Toplumun Temeli Halk Sağlığından Geçiyor
- Prof. Dr. Mustafa Taşdemir: “Bağımlılık, Sosyal Bulaşma Yoluyla Yayılıyor”
- Prof. Dr. Recep Erol Sezer: “Dumansız Hava Sahası Bir Halk Sağlığı Politikasıdır”
- Dr. Öğr. Üyesi Çağrı Emin Şahin: “Sağlık Okuryazarlığı Bağımlılıklara Karşı En Güçlü Koruyucu Zırhtır”
- YEDAM Sosyal Hizmet Uzmanı Alptekin Tekedereli: “Sosyal Hizmet Uzmanları Bağımlılıkla Mücadelede Kritik Bir Rol Üstleniyor”
- Klinik Psikolog Dr. Mehmet Teber: “Çocukların Güçlenmesi İçin Zorlanmalarına Müsaade Etmeliyiz”
- Bağımlılıkların Türkiye Ekonomisine Yıllık Yükü: 78 Milyar Dolar
- Bağımlılıklarla Mücadele Hekimlerin Desteğiyle Daha da Güçlü
- Hukukun Gücüyle Bağımlılıklara Karşı: Yeşilay Hukukçuları
- Gıda Güvenliği ve Bağımlılık Riski Taşıyan Gıdalar
- Dijitalle Başa Çıkın!
- Dijital Medya ve Oyun Bağımlılığına Karşı Küresel Mücadele
- Dr. Daniel Spritzer: “Oyun Tasarımcısının Amacı Eğlence Olmalı, Bağımlılık Değil”
- Klinik Psikolog Süreyya Kitapçıoğlu: “Oyun Bağımlılığıyla Mücadelede Kültürel Duyarlılık Hayati Önemde”
- Uz. Dr. İlyas Kaya: “Yeşilay’ın ‘Denge’ İlkesi, Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı İçin Çok Kıymetli”
- Prof. Dr. Yavuz Samur: “Doğru Tasarlanmış Oyun Çocuğa Pek Çok Beceri Kazandırır”
- YEDAM’dan Oyun Bağımlılığına Bütüncül Yaklaşım
- Dijital Oyun Araştırmaları ve Bir Çözüm Arayışı “Çocuk Dostu” Bir Oyun Derecelendirme Sistemini Geliştirmek
- Prof. Dr. Toker Ergüder: “Alkolsüz bir toplum, nesillerin ve kültürün korunması için atılacak en büyük adımdır”
- Prof. Dr. Perihan Torun: “Alkol tüketimini düşürmek için etkin politikalar uygulanmalı”
- Doç. Dr. Umut Kırlı: “Kadınlarda alkol bağımlılığı erkeklere oranla daha hızlı gelişiyor”
- Alkol Bağımlılığında YEDAM Desteği
- Bağımlılık Danışmanı Simge Kırcan Erdoğan: “Tedavide geçirilen süre uzadıkça başarı oranı artıyor”
- Tatilde Alkol Kullanımı ile Birlikte Sorunlar da Artıyor
- “Uyuşturucu Tedarikçileri Akla Gelmedik Yöntemler Kullanıyor”
- “Madde Bağımlılığı Belirtileri Ergenliğin Doğal İniş Çıkışlarıyla Karıştırılabilir”
- “YEDAM’lar Madde Bağımlılığı Konusunda Ciddi Bir Boşluğu Dolduruyor”
- “Uyuşturucu Endüstrisi Kendisini Sürekli Güncelliyor”
- “Ek Tanı, Bütüncül ve Eş Zamanlı Tedavi Gerektirir”
- Dünyanın En Tehlikeli Uyuşturucusu Metamfetamin
- YEDAM’dan Madde Bağımlılığına Psikososyal Destek
- Uyuşturucuya Karşı Küresel Direniş
- Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Hakan Coşkunol: “Ailenin Tedaviye Katılımı İyileşmede Etkilidir”
- Psikiyatri Uzmanı Dr. Hakan Tokur: “Bağımlılık Tedavisi ‘Yaşamla Yeniden Bağ Kurma’ Sürecidir”
- Uzman Psikolog Kinyas Tekin: “İhmalkârlık Kadar Otoriterlik De Sakıncalı”
- YEDAM’dan Nüks Riskine Karşı Kalıcı Çözümler
- Bağımlılığa Ek Bir Yük: Stigma
- İyileşme Sürecinde Sosyal Hizmetlerin Rolü
- YEDAM Uzman Yardımcısı Niyazi Aydemir: “İyilik koçu tavsiye vermez, rehberlik eder”
- Yeşilay Genel Başkan Yardımcısı Sümeyye Ceylan: “Dijital Dünya ve Çocuk İlişkisi Çok Dikkatle Ele Alınması Gereken Bir Konu”
- Yeşilay Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Muhammed Tayyib Kadak: “Teknolojiye Hâkim Olan Aileler Çocuklarını Dijital Bağımlılıklardan Korur”
- “Çocuklar İçin Güvenli Bir Dijital Ekosistem Oluşturmalıyız”
- Dijital Çağda Ebeveyn Olmayı Kolaylaştıran Rehber: Dijital Ebeveynlik
- Ekrana Alternatif 10 Bahar Aktivitesi
- Dijital Dünyada Nasıl Bir E-Beveyn Olmalı?
- Geçmişten Geleceğe Yeşilay
- Bir Asrı Aşan Mücadelede Yeşilay’a Gönül Verenler Anlatıyor
- Bağımlılıkla Mücadelede Yeni Bir Milat: Bağımsızlık Seferberliği
- Yeşilay’dan Türkiye’ye Özgü, Dünyada Öncü Modeller
- Yeşilay Gönüllülerle, Gönüllüler Yeşilay’la Büyüyor
- Sağlıklı Nesiller İçin Sınırları Aşan Mücadele
- Arif Çifci: “Yeşilay, Osmanlıdan Cumhuriyete Türkiye’nin tarihidir”
- Prof. Dr. Recep Erol Sezer: “Tütün Kontrolü Nikotin Salgınına Karşı En Büyük Koz”
- Prof. Dr. Toker Ergüder: “Tütün Reklamları Yapay Zekâyla Takip Edilebilir”
- Prof. Dr. Şaziye Senem Başgül: “Ergenin Hayatını Şekillendiren En Önemli Yapı Ailedir”
- Tütün Bağımlılığına Karşı YEDAM Desteği
- YEDAM’la Nefes Alanlar
- Bağımlılıklarla Mücadelede Esas Cephe Tütün Endüstrisinin Sinsi Taktikleri
- Dr. Hüseyin Küçükali ile Yapay Zekâ Desteğiyle Dumansız Bir Sosyal Medya Hakkında Konuştuk
- Tütün Endüstrisinin Çabaları DSÖ’nün de Merceğinde
- Asırlık Tecrübeden Topyekûn Mücadeleye: Bağımsızlık Seferberliği
- Yeşilay Genel Başkanı Doç. Dr. Mehmet Dinç: “Bağımsızlık Seferberliği İle Amacımız Bağımlılıklara Karşı Toplumsal Bir Uyanış ve Dayanışma Hareketi Oluşturmak”
- Daha Güçlü ve Daha Sağlıklı Bir Toplum İçin: “Bağımsızlık Seferberliği”
- Bağımsızlık Seferberliği’nin Olmazsa Olmazı: YEDAM
- Bağımlılık İle Mücadelenin Temeli: Bilinçlendirme Ve Farkındalık Çalışmaları
- Topluma ve Bireye Katkı Sağlayan Güç: Gönüllülük
- Danışanlıktan Koçluğa Bir Başarı Hikâyesi
- Spor Salonlarındaki Tehlike: Anabolik Steroidler
- Prof. Dr. Cüneyt Evren: “Steroid Kullanan Her Dört Erkekten Birinde Steroid Bağımlılığı Var”
- Prof. Dr. Rüştü Güner: “Anabolik Steroidler, Tüm Organ Sistemlerine Zarar Verir”
- Kusursuz Beden Algısı Steroid Kullanımını Tetikliyor
- Serkan Yimsel: “Anabolik Steroidleri Teşvik Ve Tedarik Edenler Cezalandırılmalı”
- Av. Mehmet Yoğurtcuoğlu "Steroidler Sporun İtibarını Korumuyor, Aksine Tehdit Ediyor"
- Doç. Dr. Merih Altıntaş: “Sanal Kumar Bağımlılığı Kendini Gizleyebilen Bir Hastalıktır”
- Gittikçe Artan Endişe: Ergenlikte Sanal Kumar
- YEDAM’dan Kumar Bağımlılığı Tedavisine Güncel Yaklaşımlar
- Dünya Sağlık Örgütü’nün Sanal Kumar Bağımlılığına Yaklaşımı
- Sanal Kumarda “Oyun” Ve “Eğlence” Tuzağı
- Zamansız Ve Mekânsız Bir Bağımlılık: Sanal Kumar
- Olimpiyat Özel Dosyası
- Prof. Dr. Hakan Coşkunol: “Egzersiz, beynin ödül sistemini değiştirir”
- Günlük Hayatta Nasıl Aktif Olabiliriz?
- Klinik Psikolog Melisa Varol: “Spor, bedensel ve psikolojik iyilik halimizi güçlendiren etkili bir araç”
- Çocuklar Hareket Ediyor!
- Düzenli Sporun Faydaları Nelerdir?
- Bağımlılıklarla Mücadeleye Spor Desteği: Yeşilay Spor Kulübü
- Prof. Dr. Osman Tolga Arıcak: “Çocuklar gereksiz teknolojiye maruz bırakılmamalı”
- Prof. Dr. Şaziye Senem Başgül: “Aile ilişkileri kuşak farkı bilinciyle kurulmalı”
- Okullarda İlk Ders Zili Çalıyor
- Yaşam Becerileri Bağımlılıklardan Koruyor
- Değerlendir, Sürdür, Yaşat, İlham Ol…
- Yeşilay Kolu’ndan Benim Kulübüm Yeşilay Projesi’ne…
- Geleceğin Bireyleri Yeşilay’ın Çocuk Dergileri ve Oyunlarıyla Büyüyor
- Daha Doğal Bi̇r Yaşam İçi̇n 9 Öneri
- Doğallığın Işıltısı
- Gezegene İyi Gelen, Bize De İyi Geliyor
- Doğal Yaşama Dönüş Hareketleri
- Sakin Şehirlerde Kendi Ritminde Hayatı Yaşa
- Daha İyi Hissetmek İçin Haydi Doğaya
- Sadeleşmek Elimizde
- Geçmişi Anlamlandırmak Kişiyi Rahatlatır
- Bedensel Hafifleme İçin Bütüncül Bir Yaklaşım Gerekir
- Beynimiz Neden Yorulur?
- Yaşam Alanlarında Sadeliğin Zarafeti!
- Zihinsel Hafiflik ve Ruhsal Arınma İçin: Dijital Detoks Zamanı!
- Sosyal Medyayı Doğru Kullanmanın 9 Yolu
- Sosyal Medya Bağımlılığı Tedavisinde İzlenen Yollar
- “Sosyal Medya Platformları Dengeli ve Sorumlu Bir Şekilde Kullanılmalı”
- "Çocuğun Dijital Ayak İzi, Geleceğini Etkileyebilir"
- “Gerçek Sosyal Hayat; Yüz Yüze, Derin ve Anlamlı İlişkiler Üzerine Kuruludur”
- Sosyal Medyanın Kontrolüne Girdik
- Yemiyor İçmiyor Çevrim İçi Oluyoruz
- Obezite Küresel Bir Pandemiye Dönüştü
- Uz. Dr. Ayça Kaya: “Buzdolabı ile Aranıza Mesafe Koyun”
- Diyetisyen Kübra Çıtlak: “Son 30 Yılda Çocuk ve Ergenlerde Obezite, Dünya Genelinde Arttı”
- Hormonlar Kilomuzu Nasıl Etkiliyor?
- Çocuk Beslenmesindeki Tehlike: Abur Cubur
- Psikolojik Nedenleri ve Sonuçlarıyla Obezite
- Obezitenin Yol Açtığı 10 Sağlık Sorunu
- Prof. Dr. Şaziye Senem Başgül: “Öfkenin olduğu yerde olumlu duygular barınamaz”
- Prof. Dr. Cüneyt Evren: “Kronik yorgunluk sendromu, yaşam kalitesini etkileyen ciddi bir durumdur”
- Klinik Psikolog Gökhan Ergür: “Metropol yaşamı ve sosyal medya kaygı düzeyini artırıyor”
- İnsanın Dijital Çağ ile İmtihanı
- Hilal-i Ahdar’dan Yeşilay’a 104 yıllık mücadele
- Yeşilay’ın ilk gençlik teşkilatının kuruluşu "Türkiye İçki Aleyhtarı Gençler Cemiyeti"
- Yeşilay gençliği seviyor, gençlik Yeşilay’ın varlığını hissediyor
- Yeşilay ülküsünün yılmaz neferleri: Yeşilay kadınları
- Ulusaldan evrensele Yeşilay mücadelesi
- Yeşilay’ın dünyada örnek alınan öncü modeli: YEDAM
- Elektronik Sigara Gerçeği! Çocuklar ve Gençler Yalanlarla Kandırılıyor
- “Çocukların ve Gençlerin Elektronik Sigaraya Erişimleri Hızlı Bir Şekilde Engellenmeli”
- “Elektronik Sigara, Dünyanın Baş Belasına Dönüşmüş Durumda”
- “Çok Uluslu Tütün Şirketleri, Nikotin Bağımlısı Bir Nesil Oluşturmak İstiyor”
- “Elektronik Sigaralar Mutlak Zararlı ve Bağımlılık Yapıcıdır”
- “Elektronik Sigaraya Erişim Bu Kadar Kolay Olmamalı”
- Alkol Bağımlılığı Bireyi ve Toplumu Tehdit Ediyor
- Alkolün Güvenli İçilebilecek Bir Miktarı Yoktur
- Sosyal Hizmet, Tedavinin En Önemli Yapı Taşlarından Bir Tanesi
- Kadınlar Bağımlılık Sürecinde Yalnız Kalıyor
- Alkolle Mücadelenin Yolu; Vergilendirme, Erişim Kısıtlamaları ve Pazarlama Yasaklarıdır
- Alkol Bağımlılığına Uluslararası Yaklaşımlar
- Savaş, Halk Sağlığını Onarılamaz Biçimde Etkiliyor
- “Medyada Yaratılan Algı; Haklıyı Haksız, Doğruyu Yanlış, Güzeli Çirkin Olarak Konumlandırabiliyor”
- “Savaşlar, Savaşanları Olduğu Gibi Savaşmayanları Da Olumsuz Etkiler”
- “Artık Savaşlar Sadece Sahada Değil, Dijital Dünyada Da Gerçekleşiyor”
- “Çocuklardaki ‘Güvenli Dünya’ Algısı Zarar Gördü”
- Toplumsal Kaygı Bozuklukları Bağımlılıklara Neden Olabilir Mi?
- Bağımlılık Herkesi Etkileyen Genel Bir Sorundur
- Kadınlar Bağımlılıkta Da Ayrımcılıkla Karşı Karşıya Kalıyor
- Bağımlılığın Ve Şiddetin Doğasında Ortak Ve İç İçe Faktörler Vardır
- “Anne Veya Eşin Bağımlılık Sorunu Olan Bireye Yönelik Tutum Ve Davranışları Tedavinin Seyrini Etkiliyor”
- Kadına Yönelik Şiddete Karşı: 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü
- Sağlıklı Nesiller İçin Sağlıklı Gebelik
- Yeşilay Kadınları Güçlenerek Büyüyor
- Dijital Çağda En Kırılgan Grup Çocuklar Ve Gençler
- “Dijital Bağımsızlık En Önemli Gündemimiz Olmalı”
- “Sağlıklı Teknoloji Kullanımında Teknoloji Amaç Değil, Araçtır”
- Çocuklarda Ekran Bağımlılığı
- Dijital Bağımlılıktan Uzak, Hayata Yakın Olun!
- “Notların Telafisi Vardır, Ancak Zedelenen Öz Güvenin Telafisi Meşakkatlidir”
- “Başarının Sırrı Çocuğu Tanımaktan Geçiyor”
- Ziller Minikler İçin Çalıyor… Okula Uyum Süreci İçin Öneriler
- Çocuğun Okul Başarısını Artırmanın 15 Etkili Yolu
- Çocuğunuza Zaman Yönetimini Nasıl Öğretebilirsiniz?
- “Günümüzde Ruh Sağlığını Korumak Daha Zor Ve Daha Önemli Hale Geldi”
- Bağımlılık Ve Ruh Sağlığı İlişkisi Karşılıklıdır
- “Çocuk Olumsuz Duyguları Makul Düzeyde Deneyimlemeli”
- Bağımlı Bireylere Doğru Yaklaşım Nasıl Olmalı?
- Koruyucu Ruh Sağlığıyla Tanışın
- “Tütün Kontrolü Toplumsal Gündemin Ana Konusu Yapılmalı”
- “Asıl Mücadele Tütün Endüstrisi İle Mücadeledir”
- “Zararsız Tütün Olması Mümkün Değildir”
- “Elektronik Sigaraların Ülkeler Tarafından Teşvik Edilmesi Sorumsuzluk Örneğidir”
- “Tütün Şirketleri, İnsanların Sigara İçmek İstemeyecekleri Bir Günün Geleceğini Biliyor”
- “Sağlıklı Etkileşim Ancak Empati İle Olur”
- “Empati Gelişimi Bebeklikte Başlar”
- “Empati Bir Duygudaşlık Göstergesidir”
- Toplumsal Duyarlılığın Vücut Bulmuş Hâli: Gönüllülük
- Yeşilay, TİSK Ve TÜMOSAN Depremzede Çocuklar İçin Güçlerini Birleştirdi
- Dayanışma Ruhu Kültürel Kodlarımızda Var
- “İyi İletişim Ve Doğru Bilgi Kaygıyı Azaltır”
- Afetlere Dirençli Şehirler Nasıl İnşa Edilmeli?
- Sıfır Maliyetle Kentsel Dönüşüm Mümkün
- “Bugünün Gençleri Üst Kuşaklardan Çok Daha İyiliksever Ve Dayanışmacı”
- Millî Birlik Ve Beraberlik Kodlarımızda Var: Millî Mücadele’den Kahramanmaraş Depremine Toplumsal Kenetlenme
- “Bir An Önce Normalleşmeliyiz”
- Dijital Medya Çocuğu Sosyal Hayattan Koparıyor
- “Hey Çocuk! Bırak Tabletini Sakince Kitabın Kapağını Aç! Kalbini Aç…”
- Mutlu Bir Çocukluk İçin Projeden Çok Daha Fazlası Gerekiyor
- Çocuk Gülerse Dünya Güler
- Hilal-i Ahdar’dan Yeşilay’a
- Sivil Toplum Kuruluşları Ve Gönüllülüğün Gücü
- STK’lar Tek Yürek Oldu: Yüzyılın Felaketi Sonrası Gönüllü Dayanışması
- Bağımlılıklarla Karşı Gönüllü Mücadele
- Çocuklar İçin Gönüllülük Neden Gerekli?
- “Tedavi Edilmeyen Kaygı Bozuklukları Kronikleşme Eğilimindedir”
- İklim Değişikliğinin Ortaya Çıkardığı Kaygı Hâli: Eko-Anksiyete
- Yeni Krizlerin Getirdiği Belirsizlikler Küresel Kaygıyı Körüklüyor
- “Kaygılar Bağımlılığı Tetikleyebildiği Gibi Bağımlılıklar Da Kaygıyı Besleyebilir”
- “Çocukları Kaygıları Nedeniyle Utandırmayalım, Usandırmayalım, Cezalandırmayalım”
- Sosyal Medya Kullanımı Kaygıları Tetikliyor
- Sigara İle Mücadelede En İyi Politika, Çocuk Ve Gençleri Tütünsüz Ortamda Büyütmektir
- YEDAM’ın Kişiye Özel Programlarıyla Sigaraya “Dur” Deyin
- Örnek Vakalarla Tütün Bağımlılığı Tedavisi
- Tütün Bağımlılığı Vücudumuza Neler Yapıyor?
- Sigarayı Bıraktığınızda Vücudunuzda Neler Oluyor?
- Dünyada Alkol Kullanımı Ve Önleyici Politikalar
- Alkol Bağımlılığını Önlemeye Dair Yasal Düzenlemeler
- Alkolün Bir Diğer Karanlık Yüzü: Şiddet Ve Alkol İlişkisi
- Ebeveynler Alkol Kullanan Gence Nasıl Yaklaşmalı?
- Sevdiklerimizi Alkol Bağımlılığından Nasıl Koruruz?
- Alkolsüz Hayat Neler Kazandırıyor
- Alkol Vücuda Neler Yapıyor?
- “İletişim Yoluyla Kendimizi Var Ediyoruz”
- “Bireyi Bağımlılığa Götüren Duygusal Yalnızlıktır”
- “İnsan İnsana Şifadır, Umuttur, Yoldur”
- Güvene Dayalı İletişim Bağımlılıklardan Koruyor
- Sanal İletişim Gerçek İletişimin Yerini Tutar Mı?
- “Dijital Oyun Bağımlılığı Ciddi Bir Sorun”
- “Teknolojiyi Doğru Kullanmayı Öğrenmeliyiz”
- Dijital Dünyada Eğitim Şart
- Dijital Dünyada Bizi Neler Bekliyor?
- Sanal Ortam Güvenliğinin Teminatı: Siberay
- Rakamlarla Dijital Dünya
- TÜİK Araştırma Sonuçlarına Göre Türkiye Dijitalleşiyor
- “Proje Çocuklar Kuklaya Dönüşüyor”
- “Mutlu Bir Aile İçin Her Şey Mükemmel Olmak Zorunda Değil”
- Değerler Eğitimi Bu Dünyanın Bir İhtiyacı
- TBM İle Her Yıl Milyonlarca Kişiye Ulaşıyoruz
- Okul Heyecanı Başlıyor
- “Tüketerek Mutlu Olma Çabası Büyük Bir Yanılgı”
- “İnsanın Manevi Alanı Boşluk Kabul Etmez”
- Mutluluk Beyinde Başlar
- Toplumsal Mutluluğun Şifreleri
- Sağlıklı Tabaklar, Mutlu Yüzler
- Mutluluğa Götüren 7 Adım
- Az Çoktur!
- “Sadeleştikçe Zihin Sağlığımızı Korumamız Da Kolaylaşır”
- Atıksız Bir Mutfak Mümkün
- Biraz Yavaşlamaya Ne Dersiniz?
- Sade Ve Özgür Bir Yaşamın Yolu: “Küçük Ev” Akımı
- Daha Huzurlu Bir Hayat İçin Sadeleş!
- Atık Kağıtları Sanat Eserine Dönüştürüyor
- Pedallar Sağlıklı Yaşam İçin Çevrildi
- Yeşilay’dan “Bağımsız Gençlik” Manifestosu
- YEDAM Sempozyumu'ndan Bağımlılıklara Bilimsel Bakış
- Sağlıksız Aile Tutumları Bağımlılık İçin Risk Faktörü
- Bağımlı Profilleri Nasıl Şekilleniyor?
- Bağımlı Ebeveyn Çocuğun Tüm Yaşamını Etkiliyor
- “Hayır” Diyebilen Bir Çocuk Yetiştirmek
- Ailenin Dijitalleşme ile İmtihanı
- Bağımlılık Aileden Etkilenen ve Aileyi Etkileyen Bir Hastalıktır
- Elektronik sigara nikotin pandemisini gelecek nesillere taşıyor
- Tütünle Mücadelenin Bir Ayağı da E-Sigara ile Mücadele Olmalı
- Dünya Elektronik Sigara ile Nasıl Mücadele Ediyor?
- Elektronik Sigara En Az Sigara Kadar Zararlı
- “Dünya Şiddetli Bir Merhametsizlik Hastalığına Tutulmuş Vaziyette”
- Tarih Boyunca Vardı Ve Hep Var Olacak: Sivil Toplum Kavramı Ve STK’lar
- Yeşilay’a Gönülden Bağlı Olanlar
- Merhamet Ve İyiliğin Gücü: Gönüllülük
- Gönüllülük Çalışmaları Dersiyle Teori Ve Pratik Bir Arada
- Vazgeçilen her sigara sağlıklı bir hayatın kapısını aralar”
- Çocuklarımızı sigaradan nasıl koruruz?
- Sigara stresi azaltmaz, sigarasızlık stres oluşturur
- Şimdi tam zamanı!
- “Bırakabilirsin” mobil uygulamasıyla sigaradan kurtulun!
- Fizikselden Sanala Yeni Bir Şiddet Türü: Siber Zorbalık
- Ergenler Sosyal Medya Bağımlılığında Risk Grubunda
- Geleneksel Değerler Çocukları Koruyor
- Sosyal Medyada Dayatılan Güzellik Büyük Bir Yanılgı
- Çocuklarınız İçin Ulaşılabilir Ebeveynler Olun
- Pandemi Sonrasında Toplumları Bekleyen Tehlike: Çevrim İçi Kumar Bağımlılığı
- Aileler Tedavi Sürecine Aktif Olarak Dahil Olmalı
- Alkol Kontrol Politikaları Toplumları Koruyor
- “Alkol Bağımlısı Kişilerin Çocuklarının Ruh Sağlığını Yakından Takip Edilmeli”
- Alkol Aile İçi Şiddette Risk Faktörü
- Alkol Bağımlılığını Anlamaya Yönelik Faaliyetler
- Alkol Bağırsak Sağlığını Bozuyor
- Alkol Bağımlılığıyla Asırlık Mücadele: YEŞİLAY
- “Gençliğin En Büyük Sorunu Büyüyememek”
- İyi Arkadaş Çevresi Bağımlılıklardan Uzak Tutar
- Davranışsal Bağımlılıklar En Çok Genç ve Ergenleri Etkiliyor
- Çocuğum Madde Kullanıyor mu?
- Gençlerin Gözünden Bağımlılıklar
- Sağlıklı Nesil Sağlıklı Gelecek Yetenek Yarışması, Edebiyat ve Sanatla Farkındalık Oluşturuyor
- Antikten Moderne 28 Asırlık Yolculuk
- Türkiye’nin En Başarılı Olimpiyat Tecrübesi TOKYO 2020’nin Ardından
- Yaşam Becerileri Bireyi ve Toplumu Korur
- Stresle Mücadelede Yaşam Becerileri Faktörü
- Aileyle Sağlıklı İletişim Sağlıklı Kararları Doğurur
- “Hobiler Bizi Ruhsal Olarak Geliştirir”
- Hangi Yaşta Hangi Sporu Yapmalı?
- “Sanat ve Kitap Bağımlısıyım”
- YEDAM'dan İnternet Bağımlılığına Özgün Çözümler
- Pandemi Sarmalında Oyun Oynama Bozukluğu
- “Ebeveynler Doğru Rol Model Olmalı”
- Oyun Oynama Bozukluğunun Tedavisinde Yasaklar Çözüm Değil
- “Ulusal Kampanyalar Farkındalık Oluşturuyor”
- Teknoloji Sizi Değil, Siz Onu Kontrol Edin!
- Teknoloji Bağımlılığı Hasta Ediyor
- Artan Obezite, TBMM’nin de Gündeminde
- Türkiye’nin Obeziteyle Mücadelesi
- Obezite, 21’inci Yüzyılın En Önemli Sağlık Sorunudur
- Evde Kalmak Virüsten Korudu, Obeziteyi Artırdı
- “Pandemi Döneminde Yeme Bozuklukları Arttı”
- “Besin Örüntüsü Dengeli Olmalı”
- Evde Hareketsiz Kalmayın!
- Ağır Yaşamların Yükü Hafifliyor Mu?
- Gidene Üzülmek Yerine Var Olanı Güçlendirmeliyiz
- “Babalar Dua Gibidir; Artık Görünmez Olsa Da Dokunur Evladına...”
- “Sanat ve Spor, Bağımlılıkla Mücadelenin Panzehirleridir”
- Gençlerde Davranışsal Bağımlılıklar Artıyor
- “Aile Bağları Ne Kadar Sağlamsa, Bağımlılık Riski O Kadar Azalır”
- "Özgürlük ve Sorumluluk Birbirini Tamamlar"
- Anne-Babalar Dikkat! Uzun Süreli Ekran Maruziyeti Nelere Yol Açıyor?
- Yeşilay Gençlerin, Gençler Yeşilay’ın Yanında!
- Geleceğin Olimpiyat Şampiyonları TOHM’da Yetişiyor
- “Bağımlı Kişi, İnterneti Bir Kaçış Yöntemi Olarak Kullanıyor”
- Anne Babaya Güvenli Bağlanma Bağımlılıktan Korur
- “Öz Saygısı Düşük Bireylerde Bağımlılık Riski Daha Fazladır”
- Pandemi Sürecinde Kaygı Bozukluğu Arttı
- Sosyal Kaygı İnternet Bağımlılığını Tetikliyor
- Buz Hokeyi Sayesinde “Tek Yürek” Oldular: Bağımlılıktan Kurtuldular
- Dijital Çağın Hastalığı: Yeni Nesil Bağımlılıklar
- Yasa Dışı Kumar ve Bahisle Hukuksal Mücadele
- Sevgi ve İlgi Bağımlılıklardan Korur
- “Bağımlılık Tüm Aileyi Etkileyen Bir Hastalıktır”
- “Dijitalleşme Aile İçi İlişkilerin Kalitesini Düşürüyor”
- “Pandemiden Ders Çıkararak Geleceğimizi Kurtarabiliriz”
- “Kampanyalar Sigara Endüstrisinin Gerçek Yüzünü Gösteriyor”
- "Tütün Fiyatları ve Vergiler Düşürülmemelidir"
- “Elektronik Sigara Kullanmak, Marka Değiştirerek Sigara Kullanımına Devam Etmek Gibidir”
- “Sigarayı Bırakmak Kanser Riskini Azaltır”
- Pandemide Sigara İçme Oranları Düştü
- "Çocuğunuzun ‘Hayır’ Deme Becerisini Geliştirin"
- Madde Bağımlılığı COVID-19'u Tetikliyor
- "Bağımlılık Tedavisi Ertelenmemeli, Güçlendirilmeli"
- “Madde Bağımlılığının Gerçek Tedavisi Rehabilitasyondur”
- Zehir Tacirlerinin Pandemi Fırsatçılığı
- Her İki Madde Bağımlısından Biri Depresyonda
- "Online Terapi, Kişileri Madde Kullanımından Uzak Tuttu"
- “Gençlik İnsan Hayatının En Zor Dönemidir”
- Doğru Rol Model Olmak Önemli
- “Spor ve Sanat Tedavi Edicidir”
- Mutluluk Ailede Başlar
- “Depresyon, Gündelik Bir Keyifsizlik Hali Değildir”
- Beslenme Anlayışı Ailede Şekilleniyor
- “Organik Beslenmeye Mucizevi Bir Anlam Yüklenilmemeli”
- Bir Tür Yeme Bozukluğu: Ortoreksiya Nervoza
- Tarladan Sofraya Uzanan Bir Zincir: Gıda Güvenliği
- “Tarımsal Üretimi Tüketici Davranışları Belirleyecek”
- Ekolojik Yaşam Arayışları
- “Çocuklarımızı Korumakla Yükümlüyüz”
- Oyun Bağımlılığı Nelere Yol Açıyor?
- Oyun Bağımlılığı Yetişkinleri de Buluyor
- "Ticari Kaygılar Çocukları Korumanın Önüne Geçiyor"
- "Yasak Koyarak Çocuğunuzu Bağımlılıktan Koruyamazsınız"
- Oyun Bağımlılığının Karanlık Yüzü
- Davranışsal Bağımlılıklara YEDAM Desteği
- Bütün Aile Toplanalım, Ekranları Unutalım
- "Eğitimin Sürekliliği Sağlanmalı"
- “Çocuklarınıza Onları Önemsediğinizi Hissettirin”
- Bu Sefer Ziller Ebeveynler İçin Mi Çalıyor?
- Okul Fobisi Sizi Korkutmasın!
- Okula Yeni Başlayanların Pandemiyle İmtihanı
- Okullar Sağlık Tedbirleri İle Açılıyor
- Yeşilay Eğitim Faaliyetleri Hız Kesmiyor
- Gençlerde Alkol Bağımlılığında Önemli Bir Basamak: Sosyal İçicilik
- Alkol Bağımlılığı Nedir, Nasıl Başlar, Nasıl Tedavi Edilir?
- Nöroloji Alkolün Güvenli Sınırı Yok Diyor!
- Pandemi Bağımlılıkları Tetikledi
- Alkol Vücuda Neler Yapar?
- “İyiliğin Kanatlarına Tutunmaya Her Zamankinden Çok İhtiyacımız Var”
- Pandemi Günlerinde Dayanışmanın Çarpan Etkisi: Vefa Sosyal Destek Grubu
- Türkiye’de Afet Yönetimi ve Gönüllülük
- "İnsan"ın En Zor Anında 152 Yıldır Hep O Var: Türk Kızılay
- Bağımlılığa Karşı "Gönüllü" Mücadelenin Adı; Yeşilay
- Bir Ömür Boyu Yeşilaylı Olanlar…
- Gönüllü Olmak Hem Sizi Hem De Dünyayı Değiştirir
- Vakıf ve Gönüllülük Üzerine
- "Teknoloji Kullanımı Stresi Artırıyor"
- Pandemi Günlerinde "Teknoloji" Dost Mu, Düşman Mı?
- Koronavirüs Dijital Bağımlığı Tetikledi
- "Evden Çalışma Modeli B Planı Olarak Elimizde"
- 10 Soruda Koronavirüs Sonrası Küresel Sistem
- "Şişenini Dibi"nden Görünenler
- İpler Senin Elinde Alkole Hayır De!
- Prof. Dr. Mehmet Ceyhan: "Sigarayı Bugün Bıraksanız Yarın Covid-19 Riskiniz Azalır"
- Diyetisyen Derya Zünbülcan: "Esas Risk, Yanlış Beslenme"
- "Koronafobi" Virüsten Daha Hızlı Yayılıyor
- Hayat da Eğitim de Eve Sığar
- Korona Günlerinde Ev Hayatı
- Sağlıklı Yaşam İçin Sporla “Evde Kal”
- Doğal Dezenfeksiyon Aracı: Güneş
- El Hijyeni Virüsten Korur
- Evde Düzen İçin İpuçları
- Bahane Yok! Oyun Vakti
- Asıl Soru Şu; Bağışıklık Sistemimizi Nasıl Koruruz?
- "Dengeli Beslenme Sizi Mutlu Eder"
- Daha İyi Bir Yaşam İçin Sadeleşin
- Doğal Yaşamda Sürdürülebilirlik Önemli
- Aşılama Yalnızca Kişiyi Değil Toplumu da Koruyor
- Bitkilerin İyileştirme Gücü Hakkında Her Şey
- Gençlikve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu: "E-sporun en büyük riski, dijital bağımlılıktır"
- DSÖ’nün Gündeminde E-spor ve Oyun Bağımlılığı Var
- E-Spor Obeziteye Neden Oluyor
- Dijital Oyun Nasıl E-spor Oldu?
- Prof. Dr. Tolga Arıcak: E-Spor Bağımlılık Riskini Artıracak
- Yeşilay Genel Başkanı Prof. Dr. Mücahit Öztürk: Dijital oyunların e-spor olarak anılmasına itirazımız var
- Amaçları Daha Fazla İnsanı Bağımlı Yapmak
- Elektronik Sigara ile Yasal Mücadele
- Elektronik Sigara Can Almaya Devam Ediyor Can Almaya Devam Ediyor
- Elektronik Sigara da Sigara Kadar Zararlı
- Doç. Dr. Toker Ergüder: Elektronik Sigara, En Az Sigara Kadar Bağımlılık Yapıyor
- İlaç, Şifa Mı Bağımlılık Mı?
- İlaç Bağımlılığı Tedavisi Kişiye Özeldir
- Reçetesiz ve Kontrolsüz Steroid Kullanımı Sağlığı Doğrudan Tehdit Ediyor
- İlaç Suiistimali Küresel Bir Halk Sağlığı Sorunu
- Opioid Grubu İlaçların Kötüye Kullanımında Artış Var
- İlaçların Kötüye Kullanımı Toplumsal Refahı Tehdit Ediyor
- Bağımlılıkların Bıraktığı Tahribatı Doğru Beslenme Onarabilir
- Aç Olmadığımız Hâlde Neden Yemek Yiyoruz?
- Düzenli Aile Sofraları Bağımlılık Riskini Azaltır
- Yeşilay, Yeme Bozukluklarını Bir Halk Sağlığı Meselesi Olarak Ele Alıyor
- Egzersiz Bağımlılığı Yeme Bozukluğu Riskini Artırıyor
- Yeme Bağımlılığı ile Problemli İnternet Kullanımı Arasında Çok Yakın Bir İlişki Tespit Ettik
- Beyin Ödül Sistemini Hedef Alan Gıdalar
Gıda Bağımlılığı’ Terimi Metaforik Bir İfade Değil, Nörobiyolojik Bir Gerçekliktir
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı ve Yeşilay Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Toker Ergüder ile sofralarımızdaki küçük tercihlerden beynimizin kimyasını şekillendiren büyük mekanizmalara, bağımlılık döngüsünden sağlıklı yaşam alışkanlıklarının dönüştürücü gücüne kadar birçok önemli başlığı masaya yatırdık.
Günlük beslenme düzenindeki makro ve mikro besin dengesizliklerinin bireyin ruh hâli ve bilişsel işlevleri üzerindeki uzun vadeli etkileri nelerdir?
Beynimiz, vücudumuzun en çok enerji tüketen organıdır. Aldığımız kalorilerin yaklaşık %20'sini tek başına kullanır. Bu "yakıtın" kalitesi, beynin çalışma performansını doğrudan etkiler. Kötü beslenmenin uzun vadeli kümülatif etkisi, genellikle nöroenflamasyon (beyin iltihabı) ve oksidatif stres olarak karşımıza çıkar. Bu durum, beynin kendini yenileme yeteneğini (nöroplastisite) azaltır. Birey sadece fiziksel olarak değil, zihinsel olarak da "yaşlanır". 10-20 yıllık kötü bir beslenme düzeni, kişinin genetik potansiyelindeki zekâ ve hafıza kapasitesine ulaşmasını engelleyebilir ve yaşlılıkta nörodejeneratif hastalıklara (parkinson, alzheimer gibi) kapı aralayabilir.
BİLİMSEL ÇALIŞMALAR NELER SÖYLÜYOR?
Depresyon ve anksiyete gibi psikiyatrik bozuklukların beslenme temelli müdahalelerle yönetilmesi konusunda bilimsel kanıtlar hangi düzeydedir?
SMILES Çalışması (2017): Bu çalışma bir dönüm noktasıdır. Majör depresyon tanısı alan bireyler iki gruba ayrıldı. Bir grup standart psikoterapi/ilaç tedavisine ek olarak sosyal destek alırken, diğer grup (diyet grubu) 12 hafta boyunca beslenme uzmanları eşliğinde modifiye edilmiş bir Akdeniz diyeti uyguladı. Diyet grubundaki katılımcıların %32'si tam remisyona girdi (depresyon belirtileri tamamen ortadan kalktı). Kontrol grubunda bu oran sadece %8 idi. Bu, diyet değişikliğinin tek başına bir tedavi modalitesi olabileceğini gösteren ilk güçlü çalışmalardan biridir.
Meta-analizler: Takip eden meta-analizler (binlerce kişiyi içeren), "sağlıklı" (anti-enflamatuvar, Akdeniz tipi) diyet kalıplarını benimsemenin, “depresyon riskini %25 ila %35 oranında azalttığını” tutarlı bir şekilde doğrulamıştır. Hiçbir sorumlu uzman, ciddi bir psikiyatrik bozukluğu olan birine "İlacını bırak, balık ye" demez. Ancak mevcut kanıtlar o kadar güçlü ki, artık "İlacını al, terapiye git, ama yediklerine dikkat etmezsen tedavi eksik kalır" demek zorundayız. Beslenme artık bir "eklenti" değil, ruh sağlığı tedavisinin temel bir bileşeni olarak kabul edilmelidir.
“GIDA BAĞIMLILIĞI, NÖROBİYOLOJİK BİR GERÇEKLİK”
Rafine şeker, doymuş yağ ve işlenmiş gıdaların beyindeki ödül sistemini etkileyerek bağımlılığa benzer nörobiyolojik tepkiler oluşturduğu yönündeki bulgular ne kadar güçlüdür?
Bu, modern beslenmenin en kritik ve en çok tartışılan konularından biridir. Kanıtlar son derece güçlüdür ve bu alandaki araştırmalar, "gıda bağımlılığı" teriminin metaforik bir ifadeden çok, nörobiyolojik bir gerçeklik olduğunu göstermektedir.
1. Kanıt: Sıçanlar üzerinde yapılan dönüm noktası niteliğindeki deneyler, sıçanlara aralıklı olarak şeker verildiğinde, kokain veya morfin bağımlılığına benzer davranışlar sergilediklerini göstermiştir:
1. Aşırı Tüketim: Önlerine konduğunda kontrolsüzce yerler.
2. Yoksunluk Belirtileri: Şeker kesildiğinde anksiyete, titreme ve diş gıcırdatma gibi fiziksel yoksunluk belirtileri gösterirler.
3. Zarara Rağmen Devam: Şeker almak için hafif elektrik şokuna maruz kalmayı göze alırlar.
2. Kanıt: Tolerans Gelişimi.
Uyuşturucu bağımlılığında olduğu gibi, beyin bu aşırı dopamin seline karşı kendini korumaya çalışır. Beyin, dopamin reseptörlerinin (özellikle D2 reseptörleri) sayısını azaltır veya duyarlılığını düşürür. Buna "down-regülasyon" denir. Artık aynı miktardaki yiyecek, aynı hazzı vermez. Kişinin kendini "normal" hissetmesi (veya aynı hazzı alabilmesi) için daha fazla işlenmiş gıda tüketmesi gerekir. Bu, tolerans gelişiminin nörobiyolojik tanımıdır.
Obezite veya tıkınırcasına yeme bozukluğu olan bireylerin beyin taramaları (fMRI, PET), uyuşturucu bağımlılarında olduğu gibi, bu D2 dopamin reseptörlerinin sayısında azalma olduğunu tutarlı bir şekilde göstermektedir.
3. Kanıt: Kontrol Kaybı ve Aşerme (Prefrontal Korteksin Devre Dışı Kalması)
Bağımlılık, sadece ödül arayışı değil, aynı zamanda "fren" sisteminin bozulmasıdır. Beynimizin "yönetici" kısmı olan prefrontal korteks, dürtü kontrolünden, karar vermeden ve uzun vadeli sonuçları düşünmekten sorumludur. İşlenmiş gıdaların tetiklediği bu güçlü ödül sinyalleri, prefrontal korteksin bu "dur" sinyalini baskılar.
Kişi, "Bunu yememem gerektiğini biliyorum" dese bile, ödül devresinin (dürtüsel kısım) talepleri, yönetici devrenin (rasyonel kısım) kontrolünü aşar. Bu, "aşerme" (craving) ve "kontrol kaybı" olarak bilinen deneyimdir. İnsanlarda yapılan fMRI çalışmaları, işlenmiş gıda resimlerine bakmanın bile, madde bağımlılarının uyuşturucu resimlerine baktığında aktive olan aynı beyin bölgelerini (amigdala, nükleus accumbens) şiddetle aktive ettiğini göstermektedir.
Sonuç olarak; bulgular, rafine şeker ve işlenmiş gıdaların bağımlılık benzeri tepkiler oluşturduğunun ötesinde, birçok vakada bağımlılık tanımının nörobiyolojik karşılığını tam olarak karşıladığını göstermektedir. Bu gıdalar, beynin ödül sistemini, doğal gıdaların asla yapamayacağı bir yoğunlukta ve hızda uyararak, zamanla bu sistemi kalıcı olarak bozma potansiyeline sahiptir.
Yeme bağımlılığı ile madde veya davranışsal bağımlılıklar arasında ortak nörokimyasal mekanizmalar var mıdır?
Evet, kesinlikle. Aslında ortak demek yetersiz kalabilir; bu mekanizmalar büyük ölçüde aynıdır. Bağımlılık, beynin hangi "maddeyi" (kokain, nikotin) veya "davranışı" (kumar, yeme) kullandığından bağımsız olarak, aynı temel hayatta kalma ve ödül devrelerini hedef alan kronik bir beyin hastalığı olarak kabul edilmektedir.
Tüm bağımlılıklar (madde, kumar, yeme) beynin ödül sistemini (mezolimbik yolak) "ele geçirir" ve doğal olmayan bir dopamin salınımına neden olur. Madde bağımlılığında, madde (örneğin kokain) doğrudan dopamin geri alımını bloke ederek dopamin seviyesini yapay olarak yükseltir. İşlenmiş gıdalar ise bunu dolaylı ama çok güçlü bir şekilde yapar. Her iki durumda da beyin, bu aşırı dopamin seline karşı D2 dopamin reseptörlerini azaltarak (down-regulation) tepki verir. Bu durum, "anhedoni"ye, yani normal hayattaki aktivitelerden (arkadaş sohbeti, yürüyüş) haz alamamaya yol açar. Kişinin kendini "iyi" hissetmek için tek yolu, o maddeyi veya gıdayı tekrar tüketmektir.
FİZİKSEL AKTİVİTENİN ETKİSİ
Fiziksel aktivite ve dengeli beslenme, alkol, tütün, madde, kumar ve teknoloji bağımlılıklarından kurtulma sürecinde ortak hangi olumlu etkileri gösterir?
Fiziksel aktivite ve dengeli beslenme birbirini güçlendirerek kümülatif bir etki oluştururlar. Burada 1+1=2 değil 1+1=3 veya 4 diyebiliriz. Bağımlılık (ister madde ister davranışsal olsun), beyni "ele geçirir" ve kimyasını bozar. Fiziksel aktivite ve beslenme ise beyni "geri kazanmanın" en güçlü biyolojik yollarını sunar. Beynin yeni nörotransmitterler üretmesi için "ham madde" sağlar. Örneğin, mutluluk ve dürtü kontrolü için gerekli olan serotonin, triptofan amino asidinden (hindi, yumurta, peynir, kabak çekirdeği) yapılır. Motivasyon için gerekli dopamin, tirozin amino asidinden yapılır. Bu ham maddelerin "kullanılmasını" tetikler. Egzersiz, dopamin, serotonin ve (özellikle) endorfin ("doğal ağrı kesici") salınımını sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde artırır. Bu ikili, bağımlılığın yarattığı derin "zevk boşluğunu" doldurur. Bireye, zararlı bir madde veya davranış olmadan da doğal yollarla "iyi hissetmenin" mümkün olduğunu biyolojik olarak yeniden öğretir.
İkisi de rutin oluşturarak bağımlılık rutinini kırmada etkilidir. Beyni sürekli madde arayışından kurtarmaya yardımcıdır. Özellikle fiziksel aktivitenin bu konuda kompulsif madde arayışında daha güçlü bir faktör olduğu bilinen bir gerçektir.
Düzenli fiziksel aktivite ve dengeli beslenme kombinasyonu, bağımlılık tedavisinde veya nüks önlemede hangi biyolojik ve psikososyal mekanizmalar üzerinden koruyucu etki gösterir?
Bağımlılık nörotransmiteri dopamindir. Dopamin oluşturmak için aminoasitleri vücuda almak gerekir. İnşaattaki tuğla ile aminoasitler arasında benzerlik var diyebiliriz. Egzersiz yapmak ise kendi başına bir dopamin salgılatıcısıdır. Aynı zamanda keyif ve zevk hormonu olan endorfin salgılatır. Bağımlılık, beynin ödül sistemini (dopamin) "kısa devre" yaptırır. Fiziksel aktivite, endorfin ve dopamin salgılayarak sağlıklı bir "iyi hissetme" yolu açar. Ancak bu nörotransmitterlerin üretilmesi için "ham maddeye" ihtiyaç vardır. Düzenli beslenme ham maddeyi sağlar, FA ise bu ham maddenin kullanılmasını ve "doğal" bir ödüle dönüşmesini tetikler. Bu, kişiye bağımlı olunan madde olmadan da haz alabileceğini biyolojik olarak yeniden öğretir ve nüks riskini azaltır. Madde bırakanlardaki dopaminin boşluğunu egzersiz yapmak doldurur hatta endorfin de salgılatarak daha keyifli bir uğraş bulmuş olur.
Fiziksel aktivite programlarının beslenme alışkanlıklarını düzenlemedeki rolü, özellikle risk gruplarında (örneğin ergenler veya bağımlılık geçmişi olan bireylerde) nasıl değerlendirilebilir?
Fiziksel aktivite, bu risk grupları için sadece bedensel bir eylem değil, psikolojik bir kaldıraçtır. Bireyin kendisiyle olan ilişkisini onarır, stresle başa çıkma araçlarını yeniler ve fizyolojik olarak daha sağlıklı seçimler yapmasını kolaylaştırır. Bir birey (örneğin bir ergen) düzenli olarak spor yapmaya başladığında, kendine dair algısını "tembel biri" veya "iradesiz biri" olmaktan çıkarıp, "spor yapan biri" veya "atletik biri" olarak değiştirmeye başlar. Bu, yeni ve pozitif bir kimlik inşasıdır. Bu yeni "sağlıklı" kimlik, sağlıksız beslenme davranışlarıyla bilişsel bir çelişki yaratır. Kişi, "Bedenime bu kadar iyi bakmak için spor salonunda ter döktüm, şimdi bu çabaya bu paketli gıdayı yiyerek ihanet mi edeceğim?" diye düşünmeye başlar. Bu çelişkiyi çözmenin en kolay yolu, kimliğine uygun davranmak, yani daha iyi beslenmektir.
DEĞİŞEN BESLENME ANLAYIŞI
Türkiye’de son on yılda gözlemlenen beslenme alışkanlığı değişimlerinin temel nedenleri nelerdir ve bu değişimler toplum sağlığını nasıl etkilemiştir?
Son on yılda Türkiye’de beslenme alışkanlıklarında hızlı ve belirgin bir dönüşüm yaşanmaktadır. Bu dönüşüm; kentleşme, ekonomik koşullar, kültürel faktörler, pazar dinamikleri, çalışma hayatındaki değişiklikler ve gıda endüstrisinin agresif pazarlama stratejileri gibi çok boyutlu etkenlerin birleşik sonucudur. Bu değişimler toplum sağlığını hem kısa hem de uzun vadede önemli ölçüde etkilemiştir.
Geleneksel yemek hazırlama alışkanlıklarının azalmasına, evde pişirme yerine hazır yemek, fast food ve paketli gıda tüketiminde artışa, zaman kısıtının artmasıyla pratik, hızlı ve ucuz ürünlere yönelim göstermeye, çocuk ve gençlerde okul çevrelerinde kolay ulaşılabilir enerji yoğun gıdaların tüketilmesine neden olmuştur.
Türkiye Akdeniz diyetine benzeyen bir modelden maalesef Batı tipi diyet diyebileceğimiz bir diyet tipine geçiş yaptı. Bunun sebepleri olarak ev dışı tüketimin artması, fiziksel hareketsizlik, geleneksel mutfağın terki olarak sayılabilir. Hepsinden daha önemli ve güçlü bir sebep ise reklamların etkisidir. Ayrıca geleneksel aile sofralarından uzaklaşarak; atıştırmalık tüketiminin artması, öğün atlama ve hızlı yeme alışkanlıklarının yaygınlaşması, medya ve sosyal medya etkisiyle “trendy” içecek ve yiyeceklerin (şekerli içecekler, tatlılar, kahve zincirleri ürünleri) popüler hâle gelmesi gibi yönlere evrilmiştir.
Geleneksel, taze ve besin değeri yüksek gıdaların fiyatının artması, ultra-işlenmiş ve enerji yoğun ürünlerin görece daha ucuz olması, ucuz fast food zincirlerinin yaygınlaşması ve marketlerde promosyonlu paketli gıdaların daha erişilebilir hâle gelmesi gibi faktörler, toplumun daha ucuz ancak daha sağlıksız gıdalara yönelmesine neden olmuştur.
Çok daha önemlisi, çocuklara yönelik reklamlar, sosyal medya fenomenleriyle yapılan tanıtımlar, okul kantinlerinde ve metro/otobüs duraklarında yoğun reklamcılık, düşük fiyat-yüksek lezzet stratejileri sağlıksız ürünlerin tüketimini teşvik etmektedir.
Endüstri aynı zamanda ürünleri, hiper-lezzetli ve bağımlılık yapıcı hâle getirmek için şeker, tuz, trans yağ ve katkı maddelerini yoğun şekilde kullanmaktadır ve bunun sonucunda besin değeri düşük kalori değeri ise son derecede yüksek olan yiyeceklerle besleniyoruz. Bu durumun sonucu olarak ise obezitede Avrupa birincisiyiz. Obezitede Avrupa birincisi olmak aynı zamanda bize Tip-2 Diyabet prevalansında da Avrupa birinciliğini getiriyor. Bu durum böyle devam ederse kardiyovasküler hastalıklar ve kanserlerde de birinci olmamız kaçınılmaz görünüyor.
“ULTRA-İŞLENMİŞ GIDALAR (UPF) ZARAR VERMEK PAHASINA ÜRETİLİYOR”
Türkiye’de gıda tüketiminde artan hazır yemek ve paketli ürün eğiliminin, obezite ve metabolik sendrom gibi halk sağlığı sorunlarıyla ilişkisi hangi boyuttadır?
Literatürde bu tür yiyecekler “Ultra-İşlenmiş Gıdalar (UPF)” olarak adlandırılmaktadır. Bu konuda çok sayıda araştırma yapılmış ve yapılmaya devam etmektedir. Tüm bu çalışmaların ortak noktası; bu gıdaların insanları beslemek için değil, âdeta zarar vermek pahasına üretilmiş olmasıdır. Besin değeri son derece düşük, yalnızca kalori içeren ürünlerdir.
İnsan beslenmesinde aşırı işlenmiş gıdaların ve fast-food ürünlerinin yükselişi; küresel ölçekte halk sağlığını olumsuz etkilemekte, kronik hastalıkları artırmakta ve sağlık eşitsizliklerini derinleştirmektedir. Bu ürünlerin aşırı tüketimleri; obezite, diyabet, kardiyovasküler hastalıklar ve diğer birçok sağlık sorunuyla güçlü biçimde ilişkilidir.
Bu endüstrinin temelinde; mısır, buğday, soya ve palm yağı gibi ucuz tarımsal ürünlerin büyük ölçeklerde işlenmesi ve bunlardan türetilen katkı maddelerinin üretimi vardır. Üstelik bu süreç, çok uluslu birkaç büyük şirket tarafından kontrol edilmektedir. Ultra-İşlenmiş gıdalar ve fast foodlar agresif bir şekilde pazarlanır ve hiper-lezzetli olacak şekilde tasarlanır; bu da tekrar eden tüketime yol açar ve besin açısından zengin geleneksel gıdaların yerini alır. Birçok yüksek gelirli ülkede Ultra-İşlenmiş Gıdalar hâne halkı gıda tüketiminin yaklaşık %50’sini oluşturmakta; düşük ve orta gelirli ülkelerde de tüketim hızla yükselmektedir. Zararları yalnızca insan sağlığıyla sınırlı değildir; ekosistem ve gezegen sağlığı da olumsuz etkilenmektedir.
Ultra-işlenmiş gıdaların ve fast foodların tüketimindeki artışı durdurmak için neler yapılabilir?
Bu gıdaların tüketimindeki artışı durdurmak için kapsamlı ve hükûmet öncülüğünde politikalar gereklidir. Öncelikli adımlar şunlardır:
• Renkler, aromalar, yapay tatlandırıcılar gibi Ultra-İşlenmiş Gıdalar ve fast food göstergelerinin besin profili modellerine eklenmesi,
• Ambalaj ön yüzünde zorunlu uyarı etiketleri,
• Çocuklara yönelik pazarlamanın yasaklanması,
• Kamu kurumlarında Ultra-İşlenmiş Gıdalar ürünlerinin kısıtlanması,
• Ultra-İşlenmiş Gıdalar ve fast foodlara daha yüksek vergiler getirilmesi.
Ayrıca endüstrinin piyasa hâkimiyeti ve siyasi gücü; güçlü rekabet politikaları, özdenetimin yerine zorunlu yasal düzenlemeler ve şirket müdahalesini engelleyen mekanizmalarla sınırlandırılmalıdır.
Sivil toplum da değişimi hızlandırma konusunda önemli bir rol oynayabilir. Yeni yayınlanan Lancet Komisyonu’nun önerileri doğrultusunda, Ultra-İşlenmiş Gıdalar ve fast food vergileri, düşük gelirli ailelere sağlıklı gıda tüketimini destekleyecek nakit transferleriyle geri döndürülebilir.
Ultra-İşlenmiş Gıdalar ve fast food endüstrisi, kamu sağlığını değil kârı önceleyen ve giderek daha fazla ulusötesi şirketlerin kontrolüne giren bir gıda sisteminin simgesidir. Ultra-İşlenmiş Gıdalar ve fast food krizini durdurmak için politikaların derhal hayata geçirilmesi gerektiğini güçlü şekilde vurgulamaktadır. Bu mücadele, zararlı kurumsal uygulamaları hedef alan, kapsamlı ve birbirini destekleyen politikalarla yürütülmelidir.
Bu sorunun boyutunu daha net ifade etmek gerekirse neden fast-food ve paketli ultra işlenmiş ürünler; sonuç ise obezite ve metabolik sendrom diyebiliriz. Bu durum zaten büyük bir halk sağlığı sorunu olan obezitenin başlıca itici gücüdür. Endişe verici olan; obezitenin henüz tepe noktasına ulaşmamış olmasıdır. Önümüzdeki 50 yıl içinde obezitenin toplumun tüm kesimlerine yayılması ve ortalama yaşam süresini 50–60'lı yaşlara kadar düşürmesi olasıdır.
Özetle; sigara kullanımı akciğer kanseriyle ne kadar yakın ilişkiliyse, Ultra-İşlenmiş Gıdalar ve fast food ürünlerindeki trans yağlar da kardiyovasküler hastalık riskiyle en az o kadar güçlü ilişkilidir. Hatta bu ilişkinin daha bile yüksek olduğunu söylemek mümkündür.