İlaçların Kötüye Kullanımı Toplumsal Refahı Tehdit Ediyor
Hastalıkların tedavisi için reçete edilen ilaçların bilinçsiz ya da art niyetli olarak kötü kullanımı, bağımlılık başta olma üzere pek çok sağlık sorununa neden olabiliyor. Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Zehra Arıkan, ilaç suistimalini “hem bireyin sağlığını hem de toplumun genel refahını ciddi şekilde tehdit edici” olarak nitelendiriyor. Prof. Dr. Zehra Arıkan, ilaçların kötüye kullanımı ve bu durumun yol açabileceği sonuçlar hakkındaki sorularımızı yanıtladı.
Psikiyatrik hastalıkların tedavisi için kullanılan ilaçların kötüye kullanımı ne anlama geliyor? Tedaviden ilaç suistimaline uzanan süreç nasıl gerçekleşiyor?
Kötüye kullanım (abuse), herhangi bir ilacın veya maddenin genellikle kişinin kendisi tarafından onaylanan sosyal veya tıbbi tarzlardan sapan bir şekilde kullanılmasıdır.
Sorunlu kullanım, genellikle kötüye kullanıma benzer. Ancak hekimler tarafından reçete edilen ilaçların uygun şekilde kullanılmamasına karşılık gelir.
İlaç suiistimali, iIaçların tıbbi bir endikasyon dışında kişinin kendi inisiyatifi ya da yetkisiz kişilerin önerisi ile kullanılmasıdır.
Psikiyatrik hastalıklarda kullanılan özellikle kırmızı ya da yeşil reçeteye yazılan ilaçlar suistimal edilebilir. Bu durum bazen hastaların rahatlattığı için daha uzun süre kullanmak istemesi, kimi zaman kendi kendilerini uygunsuz bir şekilde tedavi etmeye çalışmaları ve ilacı bir şekilde temin etmeleri, kimi zaman da ilacın hekimler tarafından uygunsuz önerileri sonucu olabilir. Bu tür ilaçlar en uygun dozda ve en kısa süre kullanılır. Bazen uzun süre kullanılan ilaçlar olsa da hekim bunları hastaya iyi anlatmalı ve bu ilaçlar uygun dozda ve uygun endikasyonda kullanılmalıdır, Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu’nda kullanılan ilaçlar gibi. Hastaların bilinçli olması, ilacı yalnızca önerilen şekilde kullanması ve hekime danışmadan doz değişikliği yapmaması büyük önem taşır.
HER İLAÇ BAĞIMLILIK YAPAR MI?
Doktorların sıklıkla reçete ettiği ilaçlar bağımlılık potansiyeli taşıyor mu? Bu ilaçların olası riskleri nelerdir?
Doktorların sıklıkla reçete ettiği ilaçların hepsi bağımlılık riski taşımazlar. Örneğin; anti depresifler sık ve bazen uzun süreli reçete edilebilirler ama bağımlılık potansiyeli taşımazlar. Bağımlılık potansiyeli taşıyan ilaçlar kırmızı ve yeşil reçete ile yazılır. Bu, hem hastayı hem hekimi hem de eczacıyı uyarır. Bu ilaçlar kontrollü olarak kullanılır. Uzun süre verilecekse ilacın suistimal edilmemesi için (örneğin; miktar olarak fazla alınabilir, verilenden daha sık alınır, bir kere de yüksek doz kullanılabilir, başka maddelerle karıştırılabilir, alkolle alınabilir) uyarıcı olur. Bu bağımlılık riski olan ilaçları uygunsuz kullanan kişiler aldıkları dozu gittikçe artırmak zorunda kalırlar. Bu durum çeşitli sağlık sorunlarına yol açabilir, ilacı bulamadıklarında ise o ilaca özgü yoksunluk belirtileri ortaya çıkar. İlacı elde edebilmek için aşırı çaba harcarlar. Bırakmak isteseler de başarısız bırakma girişimleri olur ve tekrar tekrar dönerler. Ortaya çıkan ilaç suistimali; ruhsal, bedensel ve sosyal sorunlara rağmen devam eder. Sonuçta bu nedenle tedavi olmaları gerekir.
ÖLÜME KADAR GİDEN CİDDİ SONUÇLAR ORTAYA ÇIKABİLİYOR
Kötüye kullanımı en yaygın ilaçlar hangileridir? Kontrolsüz ilaç kullanımının yol açabileceği durumlar hakkında bilgi verebilir misiniz?
Kötüye kullanımı en yaygın olan ilaçlar genellikle bağımlılık yapıcı özellikleri olan ve psikolojik ya da fiziksel rahatlama sağlayan ilaçlardır. Bu ilaçlar tedavi amacıyla reçete edilse de kontrolsüz ve bilinçsiz kullanıldığında ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.
Kötüye kullanımı en yaygın ilaçlar anksiyete gidermede kullanılan benzodiazepinlerdir. Kontrolsüz kullanım çok ciddi bir bağımlılık durumu oluşturabileceği gibi bazen solunumun durması ve ölümle dahi sonuçlanabilir. Bazen sara nöbetleri, kafa karışıklığı, hafıza bozuklukları, depresyon oluşturabilir.
Son zamanlarda bazı hastalıklarda ağrı kesici ya da antiepileptik olarak kullanılan pregabalin de suiistimal edilmektedir. Bu ilacı çoğunlukla madde kullanım bozukluğu olanlar suiistimal etmekte ve yüksek dozlarda uzun süre kullanmaktadırlar. Bu ilaç fazla alındığında kafa karışıklığı yaratmakta ve böbrek ile ilgili sorunlar, solunum durması, uyuşukluk oluşturmakta ve başka maddelerle birlikte kullanılabildiği gibi onların yerine de kullanılmaktadır. İlaç aniden kesildiğinde epilepsi dahi oluşturmaktadır.
HANGİ İLAÇLAR BAĞIMLILIK RİSKİ TAŞIR?
Psikiyatrik ilaçlarla ilgili olarak halk arasında “Bağımlılık yapar mı?” endişesi olabiliyor. Psikiyatrik ilaçlar bağımlılık yapar mı?
Psikiyatrik ilaçların bazıları bağımlılık yapabilir, bazılarının ise bağımlılık riski çok düşüktür veya yoktur. Etki yapanlar ve riskler; ilaca, dozuna, kullanım süresine, bireysel özelliklere ve nasıl kullanıldığına göre değişir. Psikiyatrik bazı hastalıklarda uzun süreli ilaç kullanmak zorunda kalırız. Örneğin; şizofreni, bipolar bozukluk, tekrarlayıcı depresyon gibi… Burada kullanılan ilaçların bağımlılık riski yoktur. Hastalıkların özelliği gereği yaşam boyu bile kullanılabilirler.
Bağımlılık riski olmayanlar:
- Antidepresanlar: Bağımlılık yapma riski çok düşüktür. Yoksunluk belirtileri genelde hafif veya yoktur. Ancak tedaviyi aniden bırakmak önerilmez; yavaş azaltma gerekir.
- Anti-psikotikler (kullanılan doz ve süreye bağlı olarak): Bağımlılık amacıyla kullanılmazlar. Bağımlılık yaygın değildir. İlaç değişimi veya yan etkiler açısından titiz bir şekilde takip gerekir.
- Duygu durum dengeleyicileri.
Bağımlılık yapma potansiyeli yüksek olanlar:
- Sedatifler/hipnotikler (bazı benzodiazepinler): Özellikle uzun süreli kullanımlarda tolerans, fiziksel bağımlılık ve kötüleşme (yoksunluk) gelişebilir. Tıbbi dozlarda kısa süreli kullanım risk düşüktür; doktor gözetiminde olmalıdır.
- Olası bağımlılık riski taşıyan bazı uyarıcı ilaçlar: Bunlar genellikle ruh sağlığı tedavilerinde sınırlı kullanımlardır ve sıkı denetim altındadır.
- Nadir bazı psikiyatri ilaçları veya farklı kombinasyonlar: Bağımlılık yapma potansiyeli olabilir; doktorlar dikkatli izler.
KÖTÜYE KULLANIMIN SONUÇLARI
İlaçların kötü amaçla kullanımı, bireysel ve toplumsal sağlık açısından ne tür problemlere yol açıyor?
İlaçların kötüye kullanımı, hem bireylerin sağlığını hem de toplumun genel refahını ciddi şekilde tehdit eden bir durumdur. Bu tür kullanım, reçetesiz ilaç alımı, doz aşımı, gereksiz ilaç tüketimi veya bağımlılık geliştirme gibi şekillerde ortaya çıkabilir. Bu durumun yol açtığı başlıca problemler şunlardır:
- Toplumsal güven ve sağlık sistemi yükü: Yeni vakaların artmasıyla acil servisler, kriz hizmetleri ve bağımlılık tedavi merkezlerinde yük artar. Hastanelerde yatışlar ve acil müdahaleler çoğalabilir.
- Ekonomik etkiler: İş gücü kaybı, vergi ve sosyal güvenlik yüklerinde artış; ilaç israfı ve sahte/kalitesiz ürünler nedeniyle mali kayıplar oluşur.
- Toplumsal güvenlik ve suç: Sahte/kalitesiz ilaçlar nedeniyle dolandırıcılık, uyuşturucu ticareti ve suç oranlarında artış görülebilir. İlacın kötüye kullanımıyla ilişkili şiddet olayları da artış gösterebilir.
- Kişisel sağlık sorunları (bedensel ve ruhsal) artar, ilaç etkisinde iken iş kazaları, trafik kazaları artabilir. Kişiler arası ilişkiler etkilenir ve sağlıksız ilişkiler olur. Bireyler işlerini düzgün yapamazlar ve ekonomik kayıplar olur. Yani üretken döneminde olması gereken kişi tüketen hâline gelir.
REÇETE İZLEME SİSTEMLERİ
Reçeteli ilaçları kötüye kullanımı önlemek için ne tür önlemlere başvurulabilir? Hekim ve hasta açısından yapılması gerekenler neler?
Reçeteli ilaçların kötüye kullanımını önlemek, hem sağlık profesyonellerinin hem de hastaların bilinçli ve sorumlu davranmasını gerektirir. Bu konuda alınabilecek önlemler iki temel başlık altında toplanabilir:
Hekim açısından alınması gereken önlemler şunlardır:
- Doğru teşhis ve dikkatli reçeteleme: Hekimler, hastanın tıbbi geçmişini ve psikososyal durumunu değerlendirerek gerçekten ihtiyaç duyulan ilaçları reçetelemelidir.
- Riskli ilaçlar konusunda dikkat: Opioidler, benzodiazepinler, stimülanlar gibi bağımlılık potansiyeli yüksek ilaçlar reçetelenirken ekstra dikkat gösterilmelidir.
- Hasta eğitimi: Hekimler, hastalara ilacın nasıl ve ne kadar süreyle kullanılacağını açıkça anlatmalı, olası yan etkiler ve bağımlılık riskleri hakkında bilgilendirme yapmalıdır.
- Reçete izleme sistemleri: Elektronik reçete ve ilaç takip sistemleri sayesinde, hastaların aynı ilacı birden fazla hekimden alma girişimleri tespit edilebilir.
- Alternatif tedavi yolları: Gerektiğinde ilaç dışı tedavi yöntemleri (fizyoterapi, psikoterapi, yaşam tarzı değişiklikleri) önerilmelidir.
- Hekimler için: Klinik kılavuzlar hazırlanmalı; doz sınırlamaları, kısa süreli kullanım, hasta eğitimi ve ilaç etkileşimleri gözden geçirilmelidir.
Hasta açısından alınması gereken önlemler şöyle sıralanabilir:
- Reçeteye sadık kalma: İlaçlar yalnızca hekimin önerdiği dozda ve sürede kullanılmalıdır. Hasta kendi kendine doz artırımı yapmamalıdır.
- İlaç paylaşmama: Başkasına ait ilaçları kullanmak ya da kendi ilacını başkasıyla paylaşmak ciddi sağlık riskleri doğurur.
- Yan etkileri bildirme: Beklenmeyen etkiler görüldüğünde hekime danışılmalı, ilacı bırakma ya da değiştirme kararı bireysel olarak verilmemelidir.
- İlaçları güvenli saklama: İlaçlar özellikle çocuklardan uzak, kilitli dolaplarda saklanmalı; süresi dolmuş ilaçlar imha edilmelidir.
- Bağımlılık belirtilerine dikkat: İlacı alma isteğinin artması, doz artırma eğilimi gibi durumlar fark edildiğinde profesyonel destek alınmalıdır.