Büyük Yeşilay ailesine gönül veren sevgili dostlar,
Hayat hikâyelerle örülü. Hepimizin bir hikâyesi, ..
1054
Alkol Bağımlılığı
“Alkol Bağımlısı Kişilerin Çocuklarının Ruh Sağlığını Yakından Takip Edilmeli”
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Özalp Ekinci ile alkol bağımlısı ebeveynlerin çocuklarının ruh sağlığı üzerine konuştuk…
Alkol bağımlısı ebeveynlerin çocuklarında ilk etapta gözünüze çarpan psikolojik sorunlar neler oluyor?
Alkol bağımlısı olan ebeveynlerin çocuklarında hem davranışsal hem de duygusal sorunlar karşımıza çıkabilir. Burada ebeveynin alkol kullanım sıklığı, şiddeti, eşlik eden ailesel zorluklar ve çocuğun hayat kalitesi üzerine etkileri önemli oranda belirleyici oluyor. Bağımlılığın yanı sıra ruhsal sorunların olduğu, ekonomik problemlerin eşlik ettiği ve aile içi çatışmanın yoğun olduğu evlerde yaşayan çocuklarda psikolojik sorunlar daha çok görülüyor. En çok gördüğümüz belirtiler arasında, öfke kontrol zorluğu, kuralsızlık, derslere ilgisizlik, aşırı hareketlilik, mutsuzluk, hayattan zevk almama, motivasyon zorluğu, düşük öz güven, kaygılar ve okulda disiplin sorunlarını sayabiliriz. Bu şikayetlerle klinikte değerlendirdiğimiz olgularda davranım bozukluğu, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB), depresyon ve kaygı bozukluklarını sık olarak görüyoruz.
DUYGUSAL VE FİZİKSEL İHMAL
Alkol bağımlısı büyükleriyle büyüyen çocuklarda ne gibi davranışsal sorunlara rastlıyorsunuz?
Öncelikle, bağımlı bir ebeveynle büyüyen çocuklar sıklıkla duygusal ve fiziksel ihmali yaşarlar. Ayrıca, ebeveynin olumsuz tutumları yaygın ve sürekli hale geldiğinde, çocuk için model haline gelebiliyor. Bunların da ötesinde, davranışsal sorunların önemli oranda kalıtsal olduğunu düşünürsek; çocukta dürtüsellik, öfke kontrol zorluğu, aşırı hareketlilik ve kurallara uyma zorluğu gibi yıkıcı ve uyumu güçleştiren belirtilere rastlayabiliyoruz. Şiddetli belirtileri olan olgularda yalan söyleme, hırsızlık ve fiziki şiddet gibi toplumsal değerlerin ya da kuralların hiçe sayıldığı belirtiler de karşımıza çıkabiliyor.
Bağımlı çocuğu olmak, çocuklarda da gelecekte bağımlılık riski oluşturuyor mu? Nasıl ve ne düzeyde?
Bağımlı bir ebeveynin çocuğu olmak, çocukta kesinlikle bağımlılık ortaya çıkacak şeklinde bir şartlanmayı beraberinde getirmemeli; çünkü bu çocuk açısından bir süre sonra etiketlenmeye yol açabilir. Şiddetli ve uzun süreli zorluklar ve olumsuz koşullar altında yaşayan tüm çocuklarda aynı sorunlar karşımıza çıkmaz. Bağımlı ebeveynlerin çocukları açısından da; çocuğun mizacı, bilişsel özellikleri, bağımlı olmayan bir ebeveynin olup olmadığı ve çocukla etkileşim düzeyi, psikiyatrik sorunlar için destek alınıp alınmadığı, okul çevresi ve büyük kardeşlerin çevreleyici tutumlarının varlığı gibi pek çok etmen çocuğun gelecek riskleri üzerinde etkili. Duygusal regülasyon (duyguları denetleyebilme becerisi), dürtü kontrolü ve stresle başa çıkma becerileri dayanıklılık ile ilgili mizaç özellikleri arasında sayılabilir. Çocukta görebileceğimiz DEHB, davranım bozukluğu, depresyon ve öğrenme zorlukları da hayat kalitesini belirgin olarak olumsuz etkilemelerinin yanı sıra, bağımlılık açısından risk oluşturur.
Bağımlı bireylerin çocuklarını psikolojik olarak yakından takip etmek gerekiyor mu? Bu konuda neler yapılıyor?
Bağımlı bireylerin çocuklarının belli aralıklarla takip edilmesi, yaşadıkları zorluklara çözüm üretilmeye çalışılması ve sosyal destek sağlanması oldukça koruyucudur. Çocuğun okula uyumu, öğrenim sorunları ve akran etkileşimlerinin yanı sıra kendilik algısı, öz güveni ve kimlik gelişimi bu takiplerde mutlaka değerlendirilmelidir. Düzenli takip, yaşanabilecek ihmal ya da istismar ile ilgili belirtilerin erken olarak belirlenmesi ve önlenmesi açısından da çok önemlidir. Okul rehberlik servislerine bu anlamda büyük iş düştüğünü söyleyebilirim. Yine Yeşilay’ın ilgili kuruluşları ve YEDAM, risk altındaki çocukların gerektiğinde çocuk psikiyatri kliniklerine ve Çematem’lere sevkinde önemli bir misyonu üstlenmiş durumda.
EBEVEYN FİGÜRÜ ZEDELENİYOR
Bağımlı ailelerin, bireylerin çocuklarında ne gibi travmalar görülüyor?
Yukarıda da vurguladığım gibi, duygusal ve fiziksel ihmalin yanı sıra, ağır olgularda fiziksel istismara da rastlayabiliyoruz. Ayrıca ebeveynin alkol kullanımını normalize edici tutumlarını ve madde-alkol etkisi altında iken ortaya çıkabilecek agresif davranışları ve keskin ruhsal değişiklikleri çocuk için uzun süreli ve tekrarlayıcı travmatik deneyimler olarak tanımlayabiliriz. Ebeveynin kestirilemez ve ön görülemez davranışları sonucunda, çocuğun gözünde temel güven ve istikrar anlamına gelen ebeveyn figürünü zedelenmiş oluyor.
Bağımlı bireylerin çocuklarında da bağımlılık görülmemesi için neler yapılması gerekiyor?
Öncelikle bağımlı ebeveynin tedavi olması ve tedavi sonrasında takibi bırakmaması, destek almayı sürdürmesi gerekiyor. Diğer ebeveynin ruhsal destek alması ve ailenin yaşayabileceği sosyal ve ekonomik zorluklara çözüm bulunması da önemli oranda koruyucu. Risk altındaki çocukların yakın takibi ve gereken olguların çocuk psikiyatri kliniklerine sevk edilmeleri de ihmal edilmemeli. Ayrıca, akran etkileşimi ve akademik işlevlerin geliştirilmesi ve okulu da kapsayacak şekilde destek programlarının oluşturulması da çok önemli. Rehberlik servisleri çocuğun sosyal etkileşim ve stresle başa çıkma becerilerini geliştirebilecek uygulamaları planlayabilir.
ERKEN GELİŞİM VE ERGENLİK DÖNEMİ DAHA RİSKLİ
Hangi yaşlar çocukların bağımlı ebeveynlerinden olumsuz etkilenmeleri konusunda daha önemli ve riskli? Bu konuda aile yakınlarına neler düşüyor?
Her yaş grubu için riskler söz konucu ancak özellikle erken gelişim dönemini ve ergenlik dönemini yüksek riskli olarak değerlendirebiliriz. Çocuk-bakım verici ilişkisinde tutarlılık ve aynılık değişmez gereksinimlerdir ve erken yaşlardan itibaren bağımlı ebeveynlerle büyüyen çocuklarda sağlıklı bağlanmanın oluşturulması güçleşir. Bu da, gelecek hayata da sarkabilecek şekilde güven duygusunu sarsar. Ayrıca hayatın ilk üç yılında bağımlı bir ebeveynle büyüyen çocuklarda, özellikle annenin bağımlı olduğu olgularda, sosyal gelişim ve dil gelişiminde gecikme ve sapmalar da görebiliyoruz. Burada ailenin diğer üyelerinin destekleyici ve çevreleyici tutumlarının çok değerli ve koruyucu olduğunu söyleyebilirim. Sağlıklı ebeveyn ve büyük kardeşler çocuk açısından olumlu rol modelleri olmaları açısında da önemli rol oynuyorlar.
Örnek üzerinden bağımlı ebeveyn çocuklarının yaşadıkları durumlardan birini anlatabilir misiniz? Neler gözlemlediniz? Size hangi noktada ulaştılar? Nasıl bir terapi süreci yaşadınız?
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezinde ÇEMATEM ( Çocuk ve Ergen Madde Bağımlılığı Tedavi Merkezİ) servisinin sorumluluğunu yürütüyorum. Bir olgumuzun takibini kısaca özetlemek isterim. Bu olgumuz 16 yaşında bir erkek olgu idi ve babası ile birlikte kliniğimize başvurmuşlardı. Aldığımız öykü olguda karışık madde kullanımı ve babasında da alkol bağımlılığı olduğu yönünde idi. Olgu yaklaşık iki aylık servis takibinde sık sık babasının alkol aldığı zamanlarda yaşadığı davranış değişikliklerinin onu çok üzdüğüne ve korkuttuğuna değindi. Ayrıca yapılan görüşmelerde, babanın bağımlılık nedeniyle işinden ayrıldığı, yaşanan ekonomik zorluklar sebebiyle çocuğun okula devam edemediği, geceleri uzun saatler sokakta kaldığı ve bu şekilde ilk kez uçucu madde ile tanıştığı belirlendi. Olguya öncelikle bağımlılık ile ilgili farkındalık eğitimleri verildi ve motivasyon üzerinde çalışıldı. Ayrıca boş zamanları geçirme etkinliklerine ve hobi eğitimlerine katıldı. Servis takibi sırasında, babanın da AMATEM ( Alkol ve Uyuşturucu Madde Bağımlıları Tedavi ve Araştırma Merkezi)’deki takiplerine düzenli olarak devam etmesi sağlandı. Olgu arındırma ve uzun dönem takipleri sonrasında başarılı bir şekilde servisten taburcu edildi.
Çocuk sorumluluğu ya da çocuğun yaşadığı sorunlar, bağımlı ebeveynlerin alkolü bırakmasında rol oynayabiliyor mu?
Bağımlı ebeveynlerin değer yargılarında ve sorumluluk duygularında uzun dönemde ciddi kırılmalar görebiliyoruz. Bazı ebeveynlerde ise, çocuğun hayat kalitesindeki bozulma ve yaşadığı ruhsal şikayetler tedavi için bir motivasyon kaynağı olabiliyor. Ancak ebeveynin tedavisinde çocuğa aktif rol vermek ya da yaşadığı zorlukları öne çıkarmak çocuk açısından taşınması ağır bir yüktür; hayal kırıklığı ve umutsuzluğu beraberinde getirebilir. Bu açıdan, sağlıklı ebeveynin ve diğer aile üyelerinin süreci hassas bir şekilde yönetmesi çok önemli.
PROF. DR. ÖZALP EKİNCİ KİMDİR?
1978 yılında Ankara’da doğan Prof. Dr. Özalp Ekinci, 2002 yılında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun oldu. 2008 yılında Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalında uzmanlık eğitimini tamamladı. Prof. Dr. Ekinci, 2006 yılında Washington Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik ve Gelişimsel Nöroloji kliniğinde klinik ve araştırma çalışmalarında bulundu. Temel araştırma ilgi alanları otizm spektrum bozuklukları, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, uyku bozuklukları, okula uyum sorunları, epilepside psikiyatrik belirtiler, çocuk ve ergenlerde bağımlılıklar ve internet kullanımının ergenlerde ruh sağlığına etkileridir. Prof. Dr. Ekinci’nin uluslararası dergilerde yayımlanmış çok sayıda makalesi bulunmaktadır ve uluslararası bilimsel dergilerde hakemlik yapmaktadır. Prof. Dr. Özalp Ekinci Sağlık Bilimleri Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanlığı görevini yürütmektedir. Aynı üniversitenin bünyesinde yer alan Otizm Araştırma Merkezi’nin de Müdürü olarak görev yapmaktadır. Çok iyi düzeyde İngilizce bilmektedir.