
Büyük Yeşilay ailesine gönül veren sevgili dostlar,
Hayat hikâyelerle örülü. Hepimizin bir hikâyesi, hatta..
Mazisi 105 yıl öncesine dayanan Yeşilay’ın bağımlılıklarla mücadelesi güçlenerek devam ediyor. Yeşilay’ın emektar isimlerinden Arif Çifci, lise yıllarında başladığı dergi takibatını bugüne değin sürdürüyor. Yeşilay’ın Osmanlıca dergilerinin yeni alfabeye çevrilmediğini gören ve bu boşluğu doldurmak için titiz bir çalışmaya girişen Çifci ile tarihin tozlu sayfalarına yolculuk yaptık.
Hocam öncelikle söyleşi teklifimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Yılların emektar ismi olarak sizi, kendi kelimelerinizle tanımak isteriz…
T.C. Millî Eğitim Bakanlığında liselerde edebiyat öğretmenliği yaptıktan sonra devletten emekli oldum. Daha sonra on yıl dershane öğretmenliği yaptım. Hayatımın ikinci mesleği olan Yeşilay eğitim uzmanlığını da 2012’den 2024 Temmuz ayına kadar on bir yıl çalışarak nihayete erdirdim.
Hilâl-i Ahdar adıyla kurulan Yeşilay Cemiyeti’nin ilk hedefinde alkol bağımlılığı vardı. 105. yıldan geriye baktığımızda, arşiv hâkimiyetinizle, kuruluş günlerinden bugüne dergilerin tarihi hakkında bilgi verebilir misiniz?
Bugün Yeşilay ismiyle devam eden aylık dergimiz aslında Ocak 1937 yılından itibaren Yeşilay ismini alıyor. Cemiyet kuruluşundan üç yıl sonra 1923’ten itibaren çeşitli isimler altında dergiler çıkarıyor. Bunları tarihlerine göre sıralarsak:
1-Sıhhi Sahifeler (1923-1924) Osmanlıca
2-Hilal-i Ahdar (1925-1928) Osmanlıca
3-Hilal-i Ahzar (1928) İlk sayısı Osmanlıca ikincisi Latin alfabesiyle çıkıyor.
4-Yeşil Hilal (1929)
5-Sıhhi Sahifeler (1930)
6-İçki Düşmanı Gazete (1933-1936)
7-Yeşilay (1937’den itibaren devam ediyor)
Cemiyet adına bir dergi çıkarma fikri nasıl doğuyor?
Cemiyetin bir dergi çıkarma düşüncesi aslında kuruluşundan itibaren hep var olmuştur. Çünkü toplumun içkinin zararları hakkında önceden bilgilendirilmesi noktasında her türlü neşriyatın önemli olduğu kanaati vardı. 1923 yılına kadar Sebîlürreşâd, Tevhid-i Efkâr, Tanin gibi yayın organlarında yazılar yayınlanıyordu.
Cemiyetin de bir dergi çıkarması gerektiğini anlatan çeşitli bilgiler kaynaklarımızda mevcuttur. Burada sadece üç tanesini söyleyeyim. Birincisi, Cemiyetin tüzüğünün ikinci maddesinde bu zaten belirtilmiş. İkincisi, Cemiyet 16 Haziran 1922 tarihinde Mazhar Osman Bey’in başkanlığında yedinci aylık toplantısının akabinde “Sıhhi Sahifeler Mecmuası” adıyla bir dergi çıkarma kararı alınır. Bundan üç gün sonra 19 Haziran 1922 tarihli Tevhid-i Efkâr Gazetesi’nde Cemiyetin yeni bir dergi çıkaracağı “Hilal-i Ahdar Cemiyeti’nin Kararları” başlığı altında haber yapılır.
Alınan bu kararlar neticesinde Cemiyetin ilk dergisi olan “Sıhhi Sahifeler”in ilk sayısı 15 Ocak 1923’te çıkarılır. Derginin yayınlanması üzerine 21 Ocak 1923 tarihli Tanin Gazetesi’nde derginin çıktığı haber olarak yer alır.
Sıhhi Sahifeler aylık olarak iki yıl devam eder. Derginin 1924 tarihindeki son sayısında belirtildiği üzere alınan bir kararla artık yayınına son vererek bundan sonra Hilal-i Ahdar Gazetesi’nin çıkarılacağı belirtilir.
Cemiyet, ikinci neşriyatını, kendi ismiyle aynı adı taşıyan Hilal-i Ahdar’ı 2 Şubat 1925’te çıkarır. Maalesef bugün Yeşilay tarihi veya dergileriyle ilgili konularda araştırma yapanlar Yeşilay’ın ilk neşriyatı olarak Hilal-i Ahdar’ı zannediyorlar. Halbuki yukarıda belgelere dayanarak ilk derginin Sıhhi Sahifeler olduğunu görebiliriz. Bu konunun bundan sonra araştırma yapacaklar için önemli olduğunu düşünüyorum.
Savaş dönemlerinde de derginin yayımlandığını görüyor muyuz? Derginin zor şartlarda yoluna devam etme çabasını nasıl okuyorsunuz?
Yeşilay’ın dergi çıkarma konusunda son derece deneyimli ve başarılı bir geçmişinin olduğunu görebiliriz. Her türlü olumsuz şartlarda ilkelerinden taviz vermeden bağımlılık konusunda toplumumuzun sosyal yapısını da hesaba katarak düşüncelerini bilimsel bir şekilde hiç çekinmeden cesurca ortaya koymuştur.
Yeşilay, Japonya’dan Amerika’ya kadar dünya üzerindeki alkol karşıtı hareketleri ve bununla ilgili yayınları takip ederek kongrelere katılmış ve bildiriler sunmuştur. Türkiye’nin 1927 yılı şartlarını göz önüne getirdiğimizde Amerika’da Hilaliahdar’ın da dâhil olduğu Dünya İçki Mücadele Cemiyeti’nin kongresine Yeşilay’ı temsilen Safiye Hüseyin Elbi katılmış ve orada Türkiye adına bir sunum yapmıştır. Buraya Türkiye’den başka kimlerin katıldığı ve burada sunulan bildiriler bizim Osmanlıca dergilerimizde teferruatlı bir şekilde anlatılmaktadır.
Mazhar Osman ve arkadaşlarının dergi için yaptığı faaliyetlerden bahsedebilir misiniz?
Mazhar Osman’ı tanımadan, bilmeden Yeşilay’ın kuruluş yıllarını anlamak mümkün değildir. O, önce halkın bilinçlenmesi için aylık olarak 1923 ve 1924 yıllarında Sıhhi Sahifeler adıyla popüler bir dergi çıkarmıştır. Sıhhi Sahifeler, Cemiyetin dergicilik alanında ilk denemesidir. Hilaliahdar ise ikinci dergisidir. Bir kere bu sıralama önemlidir.
1923-1924 yılları Cemiyet için çetin mücadele yıllarıdır. Çünkü 1923 yılının sonlarına doğru birinci Meclisin kabul ettiği içki yasağı, onun yerine gelen İkinci Meclis tarafından kaldırılmak için teşebbüse geçilmiştir. Durum çok kritiktir. O yıllarda Amerika’da, Rusya’da dünyanın birçok ülkesinde içki yasağı devam etmektedir. İşte Sıhhi Sahifeler bu mücadele yıllarının belgesel bir şahididir. 14 Eylül 1920’de kabul edilen İçki Yasağı Kanunu, Cemiyetin bütün çabalarına rağmen tam dört yıl sonra maalesef 9 Nisan 1924 yılında kaldırılmıştır. İçkinin tekrar serbest olması üzerine Mazhar Osman, Beşinci Kongre’yi toplar tarihi bir konuşma yaparak bu kararı şiddetle eleştirir. Mazhar Osman’ın bu tarihi nutkunu herkesin okumasını tavsiye ediyorum. Ayrıca bu kongrede yapılan bu tarihi konuşmaların hepsi Yeşil Kitap adı altında basılarak 1924 yılında milletvekillerine gönderilmiştir. Bu, Cemiyetin çıkardığı ilk kitapçıktır.
Mazhar Osman Sıhhi Sahifeler’den sonra Cemiyetin alkol karşıtı mücadelesini daha akademik ve entelektüel bir seviyede yapmak için Hilaliahdar gazetesini 2 Şubat 1925’ten itibaren çıkarmaya başlar. Dergi her yönüyle geniş bir çevreye hitap ederek mücadele sahasını alabildiğine diri tutmaya çalışır. Yazı kadrosunu genişletir. Toplumun her kesimine ulaşmak amacıyla şube sayısını artırmak için faaliyete geçer.
Mazhar Osman’ın Keyif Veren Zehirler kitabı 1925 yılında ilk baskısını Osmanlıca olarak, ikinci baskısını ise 1934 yılında Latin harfleriyle yapmıştır. Keyif Veren Zehirler kitabında Mazhar Osman dünyada ve Türkiye’de alkolle mücadelenin tarihini anlatır. Kitap, Yeşilay tarihi açısından araştırma yapanlar için önemli bir eserdir.
Yeşilay dergisine dair ilginiz nasıl ortaya çıktı? Çalışmalarınız nelerdir?
Benim kişisel olarak lise yıllarımdan beri dergiler konusunda özel bir merakım vardı. Hatta öğretmen okulunda lise ikinci sınıfta bir dergiye abone olmuştum. Okul idaresi abone olduğum dergiyi sanırım kendi görüşlerine uygun bulmadıkları için beni sorgulayarak vazgeçmem konusunda uyarmak istediklerinde onları dinlememiş ve kararımdan vazgeçmemiştim. O yıllardan beri dergiler benim hayatımda hep var olmuşlardır.
Yeşilay dergisini kuruma 2011 yılında girdikten sonra tanımaya incelemeye başladım. Arşiv o vakitler Cağaloğlu’ndaki eski binanın en alt katındaydı. Yeşilay’ın Osmanlıca dergilerinin de mevcut olduğunu ve bunların henüz yeni alfabeye çevrilmediğini gördüm. O tarihten itibaren Yeşilay dergisinde her ay Osmanlıca sayılarından birer sayfayı yeni Türkçeye çevirerek yayınlamaya başladık. Bu hâlen devam ediyor.
Dergimiz bir taraftan Yeşilay’ın kendi tarihi olmasının yanında aynı zamanda Türkiye toplumunun da Osmanlıdan Cumhuriyete geçiş döneminin bir tarihidir. Yeşilay kurulur kurulmaz hem toplum içerisinde hem de devleti yönetenler arasında, uluslararası bir yapı olma özelliğini de buna katarsak, var olma mücadelesini bugüne kadar sürdüren nadir kurumlardan birisidir.
Bir örnek vermem gerekirse TBMM’de Milletvekili Ali Şükrü Bey’in öncülüğünde İçki Yasağı Kanunu (Men-i Müskirat Kanunu), Yeşilay’ın ve halkın desteğiyle meclisten karar aldırılarak bu ülkede içki dört yıl yasaklanmıştır. 1920-1924 arası içki üretimi, tüketimi ve imali yasaklanmıştır.
Bu yasağın tarihini anlatan Prof. Uğur Üçüncü’nün Millî Mücadele Yıllarında Bir Yasak Denemesi Men-i Müskirat Kanunu ve Toplumsal Hayata Yansımaları kitabı Yeşilay Yayınları arasında yer almaktadır. Öncelikle kurum çalışanlarının muhakkak bu eseri okumalarını tavsiye ediyorum.
Yeşilay dergisinin gençlerle olan ilişkisini nasıl görüyorsunuz?
Yeşilay dergisi aslında bir sağlık dergisidir. Hatta sağlık ansiklopedisi desek daha doğru olur kanaatindeyim. Dergi gerçekten gençlerin sağlıklı ve bağımsız bir birey olarak yetişmeleri için her türlü entelektüel ve donanımlı bir kalitede ve her ay kesintisiz bir şekilde çıkıyor. Çok kıymetli yazıların yanında sağlıklı bir neslin yetişmesinde sosyal ve kültürel sahada da çalışmaları yakından takip ederek, şehirlerimizi tanıtıyor, sinema ve tiyatro gibi gençlerimizin ilgi duyduğu alanlara ışık tutuyor.
105. yılında Yeşilay’ın önemi hakkında ne söylemek istersiniz?
Yeşilay’ın dün olduğu gibi bugün de çok önemli görevler yaptığının bilinci içerisinde olmalıyız. Yeşilay olarak bugün bir taraftan sayıca artan bağımlılık çeşitleriyle mücadeleye devam ederken ayrıca bu maddeleri üreten örgütlenmiş insanlık düşmanı dev bir endüstriyle de karşı karşıyayız. Bu dev endüstri, zehrini altın kâse içerisinde gençlerimize çeşitli yollarla, projeler yaparak çaktırmadan sunuyor.
Bağımlılıklar hakkında bilgi verirken sadece bağımlılık yapan madde ve davranışları anlatmak yetmiyor, aynı zamanda insanlığa zarar veren ve bu maddeler üzerinden milyarlarca lira para kazanan sektörü de ifşa etmemiz gerekiyor.
Bize geçici olarak keyif verdiğini, stresimizi atmaya yardımcı olduğunu, bizi rahatlattığını zannederek yanlış bir algı yanılması üzerinden giderek bağımlılık tuzağına düşmemize sebep olan bu maddeleri ve arkasındaki görünmeyen güçleri, kendini gizlemeye çalışan endüstriyi topluma deşifre etmeden ve sosyal bir bilinç oluşturmadan yapılan mücadele eksik ve yarım kalacaktır.
İnsanlık onuru, özgürlüğünü, sağlığını, kişiliğini ve kimliğini yok etmeye çalışan bu kartellerle, sektörlerle yüzleşmeden rahata ulaşamayacağının bilincinde olmak zorundadır.