Büyük Yeşilay ailesine gönül veren sevgili dostlar,
Hayat hikâyelerle örülü. Hepimizin bir hikâyesi, ..
1079
Yaşam
“Artık Savaşlar Sadece Sahada Değil, Dijital Dünyada Da Gerçekleşiyor”
Sosyal medya, sürekli güncellenen bilgilerle dolu ve savaş haberleri hızla yayılarak insanların bilgi yükünü artırıyor. Klinik Psikolog Gökhan Ergür, sosyal medyanın toplumsal olaylar üzerindeki etkisinin oldukça büyük olduğunu belirterek şunları “Sosyal medya aracılığıyla kamuoyu oluşturmak, toplumsal olayları etkilemek ve algı yönetimi yapmak mümkün. Savaşı durdurma noktasında sosyal medya, diplomasi ve kamuoyu baskısı oluşturabilir.” diyor. Klinik Psikolog Gökhan Ergür ile toplumsal olaylar ve savaşlar odağında sosyal medyayı konuştuk.
Günümüzde savaş artık sadece taraf ülkelerin değil sosyal medya aracılığıyla tüm dünyanın birebir yaşadığı bir olay haline geldi. Eskiden bilgi almak için haberleri takip etmek gerekirken şimdi insanlar cep telefonu aracılığıyla istedikleri zaman sosyal medyayı açıp sıcak çatışmalara bile şahit olabiliyorlar. Bu durumun toplumun ruh sağlığı üzerindeki etkileri neler?
Savaşın sosyal medya aracılığıyla daha hızlı ve geniş bir şekilde yayılması elbette toplumun ruh sağlığı üzerinde çeşitli etkiler yaratabilir. Bu etkileri şöyle sıralayabiliriz:
Bilgi yükü ve stres: Sosyal medya, sürekli güncellenen bilgilerle doludur ve savaş haberleri hızla yayılarak insanların bilgi yükünü artırabilir. Sürekli olarak kriz haberleri ile karşılaşmak, bireylerin stres, endişe ve belirsizlik duygularını artırabilir.
Duyma ve izleme yorgunluğu: Sürekli olarak savaş haberlerini duyma ve izleme, duyarsızlaşmaya ve duyma yorgunluğuna yol açabilir. Bu durum, insanların duygusal tepkilerini sınırlayabilir ve empati yeteneklerini azaltabilir.
Psikolojik etkiler: Savaş haberleri, post-travmatik stres bozukluğu (PTSD) gibi psikolojik sorunlara neden olabilir. İnsanlar, savaşın vahşetini ve acısını gördüklerinde, bu deneyimlerin etkileri uzun süreli olabilir.
Toplumsal gerilim ve kutuplaşma: Savaş haberleri, toplumda gerilim ve kutuplaşmayı artırabilir. İnsanlar farklı görüşlere sahip oldukları konularda daha keskin bir şekilde bölünebilir ve bu da toplumsal bir çatışma ortamına yol açabilir.
Sosyal medya manipülasyonu ve propaganda: Sosyal medya, savaşın yanlış temsil edilmesi veya manipülasyona uğraması riskini taşır. Propaganda ve yanıltıcı bilgiler, toplumda kafa karışıklığına ve güven kaybına neden olabilir.
Uyku problemleri: Sürekli olarak savaş haberleri takip etmek, insanların uykusuzluk ve uyku problemleri yaşamasına neden olabilir. Bu da genel ruh sağlığını olumsuz yönde etkileyebilir.
Toplumda güvensizlik: Savaş haberlerinin yayılması, toplumda genel bir güvensizlik duygusu oluşturabilir. Bu, insanların gelecekleri konusunda endişelenmelerine ve güvensizlik duygusu taşımalarına yol açabilir.
Bu etkiler, bireylerin sosyal medyadaki savaş haberleriyle başa çıkma şekillerine, medya okuryazarlığına ve günlük yaşamlarındaki stres yönetimine bağlı olarak değişebilir. İnsanlar, bu tür bilgilerle etkili bir şekilde başa çıkabilmek için sağlıklı bir denge bulmaya çalışmalı ve gerektiğinde uzman yardımı almalıdır.
Sosyal medyanın kamuoyu oluşturma ve toplumsal olaylar üzerinde nasıl bir etkisi var? Bu platformlar aracılığıyla algı yönetimi yapmak mümkün mü?
Sosyal medyanın kamuoyu oluşturma ve toplumsal olaylar üzerindeki etkisi oldukça büyüktür ve şu an tüm kurumlar, kuruluşlar ve devletler bu etkiyi kullanmaya çalışıyor. Artık savaşlar ve operasyonlar sadece sahada değil dijital dünyada da gerçekleşiyor. Sosyal medyanın toplum üzerindeki etkilerinde bazı önemli noktalar var. Bu önemli noktalara değinecek olursak:
Hızlı bilgi yayılımı: Sosyal medya, olaylara hızlı bir şekilde tepki gösterme ve bilgiye ulaşma imkânı sağlar. Haberler ve olaylar, anında paylaşılabilir ve geniş kitlelere ulaşabilir. Bu, toplumsal olaylara hızlı bir şekilde tepki gösterme ve bu olayları etkileme potansiyeli sunar.
Kamuoyu oluşturma: Sosyal medya, kullanıcıların fikirlerini, düşüncelerini ve duygularını ifade etmelerine olanak tanır. Toplum içinde belirli bir konu veya olay hakkındaki görüşler, sosyal medya aracılığıyla hızla yayılarak kamuoyunu etkileyebilir. Hashtag'ler, paylaşımlar ve tartışmalar, toplumun belirli bir konu hakkında nasıl düşündüğünü belirlemede etkili olabilir.
Algı yönetimi: Sosyal medya, haber akışları ve içerik önerileri aracılığıyla kullanıcıların algıları üzerinde etkili olabilir. Algoritmalar, kullanıcıların ilgi alanlarına ve davranışlarına göre içerik sunar ve bu da algıları şekillendirebilir. Bu durum, bilgi akışının belirli bir istikamette yönlendirilmesine ve algının istenilen şekilde yönetilmesine olanak tanır.
Manipülasyon ve propaganda: Sosyal medya, yanıltıcı bilgilerin ve propaganda unsurlarının hızla yayılmasına da olanak tanır. Bu durum, toplumsal olaylar hakkında yanlış veya çarpıtılmış bilgilerin geniş kitlelere ulaşmasına ve algının manipüle edilmesine yol açabilir.
Dijital kampanyalar ve aktivizm: Sosyal medya, çeşitli kampanya ve aktivizm faaliyetleri için bir platform olarak kullanılır. Kullanıcılar, toplumsal olaylara karşı duruşlarını ifade etmek ve değişiklik talep etmek amacıyla sosyal medyayı etkili bir şekilde kullanabilirler.
Influencer etkisi: Sosyal medya influencer'ları, geniş takipçi kitlesine sahip oldukları için toplumsal olaylar üzerinde önemli bir etki sağlayabilirler. Influencer'ların görüş ve paylaşımları, takipçileri üzerinde güçlü bir etki yaratabilir ve kamuoyu oluşturabilirler.
Sonuç olarak, sosyal medya aracılığıyla kamuoyu oluşturmak, toplumsal olayları etkilemek ve algı yönetimi yapmak mümkündür. Ancak bu süreçte yanlış bilgi, manipülasyon ve çeşitli zorluklar da ortaya çıkabilir. Bu nedenle, kullanıcılar sosyal medya içeriğini eleştirel bir bakış açısıyla değerlendirmeli ve medya okuryazarlığı konusunda bilgi sahibi olmalıdır.
Savaşların, soykırımların yaşandığı dönemlerde bazı insanlar psikolojilerinin olumsuz etkilenmemesi düşüncesiyle sosyal medya kullanımını azaltıyor. Hatta bir süreliğine bırakıyor. Bu kaçış insanı hayattan koparmaz ve ilerleyen zamanlarda duyarsızlaştırmaz mı?
Savaş, soykırım ve benzeri travmatik olaylar, bireylerin psikolojik sağlığını derinden etkileyebilir. Bu tür olaylardan etkilenen insanlar, kendilerini korumak ve duygusal yükü azaltmak amacıyla farklı başa çıkma mekanizmalarını tercih edebilirler. Sosyal medya kullanımını azaltmak veya bırakmak da bu başa çıkma stratejilerinden biri olabilir. Ancak sosyal medya kullanımını azaltmak veya bırakmak, bu tür olaylarda oluşan duyarlılığı azaltabilir. Aynı zamanda da bireyin sosyal bağlantılarını kısıtlayabilir. Sosyal medya, insanlar arasında iletişimi kolaylaştırabilir ve destek ağları oluşturabilir. Bu nedenle, uzun süreli sosyal izolasyon veya bağlantı kopukluğu, bireyin duygusal refahını olumsuz etkileyebilir. Duyarlılık ve empati, insanın başkalarının acılarına karşı duyarlı olma yeteneğidir. Sosyal medyayı bırakmak veya azaltmak, kişinin bu acılara maruz kalmaktan kaçınmasına yardımcı olabilir ancak aynı zamanda duyarlılığını kaybetme riskini de taşır. Bu durum, duyarsızlaşma olarak adlandırılabilir ve uzun vadede başkalarının acılarına karşı duyarsız bir tutumu teşvik edebilir. Duyarsızlaşmanın yanı sıra, sosyal medya kullanımını azaltma kararının bireyin genel ruh sağlığı üzerindeki etkileri de göz önüne alınmalıdır. Sosyal medya, destek sistemleri, bilgi paylaşımı ve toplumsal bağlantılar gibi önemli işlevleri yerine getirebilir. Bu nedenle, sosyal medya kullanımını azaltmak isteyen bireylerin bu kararı almadan önce dikkatlice düşünmeleri ve gerekirse profesyonel yardım alarak başa çıkma stratejilerini belirlemeleri önemlidir. Ayrıca kişinin bu kararıyla birlikte sosyal bağlarını sürdürebilmesi için farklı yöntemlere başvurması ve destek alması da önemlidir.
Sosyal medyada savaşlardaki, soykırımlardaki görüntüler sansürsüz izlenebiliyor. Bu, dünyanın vicdanını sızlatarak yaşanan trajedilere daha çok ses çıkarılması açısından olumlu mu yoksa sosyal medyayı kullanan kişilerin psikolojilerini bozduğu için olumsuz bir durum mu?
Bu konuda değerlendirme yapmak zor. Çünkü sosyal medyada savaş ve soykırım görüntülerinin sansürsüz olarak paylaşılmasının hem olumlu hem de olumsuz etkileri olabilir.
Olumlu yönler şöyle sıralanabilir:
Farkındalık oluşturma: Sansürsüz görüntüler, dünya genelinde insanları gerçeklerle yüzleştirebilir ve bu olaylara duyarsız kalmamalarını sağlayabilir. Bu, toplumun geniş kesimlerinde farkındalık yaratma potansiyeline sahiptir.
Ses getirme ve aktivizm: Sosyal medya aracılığıyla paylaşılan sarsıcı görüntüler, insanların duygusal tepki göstermelerine ve bu konularda ses çıkarmalarına yol açabilir. Bu, aktivizmi teşvik edebilir ve toplumun bu tür olaylara karşı tepkisini artırabilir.
Gerçekleri ortaya koyma: Sansürsüz görüntüler, olayların gerçek yüzünü gösterme potansiyeline sahiptir. Bu, medya organlarının olayları belirli bir bakış açısından değil, doğrudan olayın gerçeklerini yansıtarak sunmalarına olanak tanır.
Olumsuz yönler ise şunlardır:
Psikolojik etkiler: Şiddet içeren ve travmatik görüntülerin sürekli olarak izlenmesi, bireylerin psikolojik sağlığını olumsuz etkileyebilir. Bu tür içerikler, duyarsızlaşma, depresyon veya travma sonrası stres bozukluğu gibi sorunlara yol açabilir.
Manipülasyon ve propaganda: Sansürsüz görüntüler, manipülasyon ve propaganda için kullanılabilir. Yanıltıcı bilgilerin sosyal medya üzerinden hızla yayılması, toplumda karışıklıklara neden olabilir.
Hassas kişilere zarar verebilir: Bazı kişiler, bu tür görüntülerle başa çıkmakta zorlanabilir ve bu da onların duygusal sağlığını olumsuz etkileyebilir. Özellikle geçmiş travmaları olan bireyler için bu tür içerikler oldukça tetikleyici olabilir.
Sonuç olarak, sosyal medyada savaş ve soykırım görüntülerinin sansürsüz paylaşılmasının etkileri karmaşık ve çok yönlüdür. Bu durumda, bireylerin ve toplumun bu tür içeriklere maruz kalma ve bunlarla başa çıkma konusunda dikkatli olmaları önemlidir. Sosyal medya platformlarının içerik yönetimi ve kullanıcılarına destek sağlamaları da bu konuda önemli bir rol oynayabilir.
Yaşanan trajediler karşısında insanların bilinç kazanması; iyiye destek, kötüye karşı olabilmek için sosyal medya önemli bir araç. Ama bu paylaşımlar sonucunda kötüye karşı olan öfkenin, cahil bir şekilde eylemlere yansımasına şahit olabiliyoruz (kola satın alıp dökme eylemleri gibi). Bunun önüne nasıl geçilebilir?
İnsanlar yaşadıkları sıkıntıyı aşmak, bir şeyler yapabilmek ve çaresizlik hissinden kurtulabilmek için çeşitli yollar arıyorlar. Bunu anlayışla karşılıyorum. Fakat elbette ki bunun daha makul yolları ve biçimleri var. Son yaşanan olaylarda görüyoruz ki protesto ve eylem konusunda pek de iyi değiliz. Gazze soykırımı sonrasında dünyanın birçok ülkesindeki protestoları hayranlıkla izliyorum. Burada sivil toplum kuruluşlarının daha organize, cesur ve öğretici olması gerekiyor. Aksi halde bir kısır döngünün içinde eriyip gidiyoruz.
Sosyal medya birbirinden farklı psikolojilere; çeşitli inanca, ideolojiye, ırka sahip insanları kolay etkileyerek bir konuda aynı düşünceye sahip olmalarını sağlayabiliyor. Bunun temel sebebi sizce nedir?
Sosyal medyanın farklı psikolojilere sahip insanları benzer düşüncelere yönlendirebilmesinin temel sebeplerinden birkaçı şunlar olabilir:
Algoritma ve filtre balonları: Sosyal medya platformları, kullanıcıların ilgi alanlarına, tıklama geçmişlerine ve etkileşimlerine dayalı olarak kişiselleştirilmiş içerik sunar. Bu, kullanıcıları bir tür “filtre balonu” içine alabilir. Yani belirli bir dünya görüşünü veya ideolojiyi güçlendirerek farklı bakış açılarından izole edebilir.
Onaylama ve sosyal kabul ihtiyacı: İnsanlar genellikle benzer düşünen gruplara ait olma isteği duyarlar. Sosyal medya platformları, kullanıcıları benzer görüşlere sahip insanlarla bir araya getirir ve bu, kullanıcıların düşüncelerini onaylanmış ve sosyal olarak kabul edilmiş hissetmelerine yol açabilir.
Grup dinamikleri ve sosyal baskı: Sosyal medya, bireylerin grup içinde yer alma isteğini vurgular ve grup dinamikleri üzerinde etkili olabilir. Birçok insan, sosyal medyada bulundukları grupların normlarına uymak için baskı hissedebilir ve bu da benzer düşünce sistemlerini benimsemeye yönlendirebilir.
Manipülasyon ve propaganda: Sosyal medya, bazı durumlarda bilinçli olarak manipülasyon ve propaganda için kullanılabilir. Yanıltıcı içerikler veya algı operasyonları, insanları belirli bir düşünce tarzına yönlendirme amacıyla kullanılabilir.
Güçlü duygusal tepkilerin etkisi: Sosyal medya içeriği genellikle güçlü duygusal tepkileri tetikleyebilir. Bu duygusal tepkiler, kullanıcıların olaylara veya konulara duyarsızlaşmalarına ve belirli bir bakış açısını benimsemelerine yol açabilir.
Seçici bilgi tüketimi: Kullanıcılar genellikle kendi görüşlerini doğrulayan bilgileri tercih ederler. Sosyal medya, bu seçici bilgi tüketimini destekleyerek, kullanıcıları daha fazla benzer düşünen içeriğe yönlendirebilir.
Anlık gratifikasyon: Sosyal medya, hızlı ve anlık bilgi akışı sağlar. Kullanıcılar, hızlı bir şekilde bilgi tüketme eğiliminde oldukları için derinlemesine düşünme yerine hemen kabul edilebilecek düşüncelere yönelebilirler.
Sosyal medya ile bir savaşı durdurmak ya da yeni bir savaş başlatmak mümkün mü? Örnek verebilir misiniz?
Sosyal medya, topluluklar arasında etkileşimi hızlandırabilir ve haberleşmeyi kolaylaştırabilir. Ancak savaşı durdurmak veya başlatmak konusundaki etkisi karmaşık ve çok yönlüdür. Sosyal medyanın bu konulardaki etkileri genellikle daha büyük politik, askeri ve sosyal faktörlerle etkileşim içindedir. Savaşı durdurma noktasında sosyal medya, diplomasi ve kamuoyu baskısı oluşturabilir. Sosyal medya, dünya genelindeki insanları bir araya getirerek uluslararası kamuoyunu etkileyebilir. Bir savaşı durdurma çabaları, sosyal medyada hashtag kampanyaları, bilgi paylaşımı ve uluslararası destek oluşturma yoluyla daha geniş kitlelere ulaşabilir. Yine aynı zamanda sosyal medya, barış görüşmelerine ve arabuluculuk çabalarına destek sağlayabilir. Uluslararası toplumun sesini duyurarak barış sürecine katkıda bulunabilir ve müzakerelerin şeffaflığını artırabilir.
Yeni bir savaş başlatma noktasında ise sosyal medyanın büyük bir propaganda ve manipülasyon gücü olabilir. Sosyal medya, bir devlet veya grup tarafından bilinçli olarak kullanılabilir. Propaganda ve manipülasyon, sosyal medya aracılığıyla hızla yayılabilir, düşmanlık ve gerilimler artabilir ve bu yeni bir savaşın tetikleyicisi olabilir.
Çocukları sosyal medyanın olumsuz etkilerinden koruyabilmek için neler yapılmalı?
Çocukları sosyal medyanın olumsuz etkilerinden korumak için alınabilecek önlemler şunlar olabilir:
Ebeveyn denetimleri ve rehberlik: Çocukların sosyal medya hesaplarını oluşturmadan önce ebeveyn rehberliği ve izni sağlanmalı. Ebeveyn denetim araçları kullanılarak çocukların çevrim içi etkinlikleri izlenmeli ve sınırlanmalı.
Medya okuryazarlığı eğitimi: Çocuklara medya okuryazarlığı eğitimi verilmeli. Bu, çevrim içi içerikleri eleştirel bir bakış açısıyla değerlendirme ve doğru bilgiye ulaşma becerilerini içermeli.
Sınırlı ekran süresi: Çocukların günlük ekran süresi sınırlanmalı. Aşırı ekran süresi, çocukların fiziksel sağlığını olumsuz etkileyebilir ve çevrim içi tehlikelere maruz kalma riskini artırabilir.
Gizlilik ve güvenlik bilinci: Çocuklar, sosyal medya hesaplarında kişisel bilgilerini paylaşmamaları ve çevrim içi güvenliklerini sağlamaları konusunda bilinçlendirilmeli.
Online tehditlere karşı bilinçlendirme: Çocuklar, çevrim içi tehlikeler ve siber zorbalık gibi konularda bilgilendirilmeli ve bu tür durumlarla başa çıkma stratejileri öğrenmeli.
Aile içi iletişim: Aile içinde açık iletişim kurulmalı ve çocuklar, sosyal medya kullanımıyla ilgili düşünce ve duygularını rahatça paylaşabilmeli.
Çevrim dışı aktiviteler: Çocuklar çevrim dışı aktivitelere de yönlendirilmeli. Spor, sanat, kitap okuma gibi çeşitli aktiviteler, çocukların dengeli bir yaşam sürmelerine yardımcı olabilir.
Model davranışlar: Ebeveynler, çocuklarına sosyal medya kullanımında model davranışlar sergileyerek olumlu alışkanlıkları öğretebilirler.
İyi internet etiketi: Çocuklara, çevrim içi etiket kuralları, hoşgörü ve dijital vatandaşlık konularında bilinç kazandırılmalı.
Güvenilir uygulamalar ve siteler: Çocuklar, yaşlarına uygun ve güvenilir uygulama ve sitelerle tanıştırılmalı. Bu, içerik filtreleme ve güvenlik önlemlerini içeren platformları içerir.
Bu önlemler, çocukların sosyal medya kullanımını daha güvenli ve sağlıklı bir şekilde yönetmelerine yardımcı olabilir. Ebeveynlerin, çocuklarının çevrim içi etkinliklerini izleme ve rehberlik sağlama sorumluluğunu üstlenmeleri önemlidir.
Aile içinde sosyal medyayı hiç kullanmamak çocukların olumsuz toplumsal olaylar ve görüntülerden korunması için bir çözüm mü?
Aile içinde sosyal medyayı hiç kullanmamak, çocukları olumsuz toplumsal olay ve görüntülerden korumak adına bir çözüm olabilir ancak bu durumda dikkate alınması gereken bazı noktalar var:
Alternatif iletişim ve aktiviteler: Sosyal medyayı kullanmamak, aile üyelerini alternatif iletişim yöntemlerine ve çeşitli aktivitelere yönlendirebilir. Bu, aile içi ilişkileri güçlendirebilir ve birlikte geçirilen zamanı artırabilir.
Fiziksel ve zihinsel sağlık: Sosyal medyanın zaman zaman olumsuz etkileri olabilir, bu nedenle aile üyeleri sosyal medyayı kullanmaktan kaçındıklarında, bu durum fiziksel ve zihinsel sağlıkları olumlu yönde etkileyebilir.
Çocukların korunması: Özellikle küçük çocuklar için, sosyal medya kullanmamak, potansiyel tehlikelerden korunmalarına yardımcı olabilir. Ancak bu konuda dikkat edilmesi gereken diğer unsurlar da vardır çünkü olumsuz içeriklere maruz kalmaktan sadece sosyal medya değil, çeşitli medya kaynakları da sorumlu olabilir.
Sosyal bağlantıların diğer yollarla güçlendirilmesi: Aile içinde sosyal medyanın eksikliği, aile üyelerini birbirleriyle daha fazla yüz yüze iletişim kurmaya teşvik edebilir. Bu, duygusal bağları güçlendirebilir.
Ancak sosyal medyayı kullanmamak da bazı zorlukları beraberinde getirebilir:
Bilgi akışının kısıtlanması: Sosyal medya; güncel haberlere, bilgilere ve toplumsal olaylara hızlı erişim sağlar. Bu nedenle sosyal medya kullanmamak, aile üyelerinin bilgi akışından kısmi olarak uzak kalmasına neden olabilir.
Sosyal bağlantıların kısıtlanması: Sosyal medya, aile üyelerinin uzak yaşadığı kişilerle bağlantı kurmalarını ve ilişkilerini sürdürmelerini sağlar. Bu bağlantıların kısıtlanması, sosyal izolasyon riskini artırabilir.
Sonuç olarak, sosyal medyayı kullanmamak aile içinde bazı olumlu etkileri beraberinde getirebilir ancak sosyal medyanın olumlu yönlerini kullanmadan önce iyi değerlendirmek ve dengeli bir şekilde yönetmek önemlidir. Aileler, çocuklarına medya okuryazarlığı konusunda eğitim vererek ve aile içinde iletişimi güçlendirerek bu konuda dengeli bir yaklaşım benimseyebilirler.
KLİNİK PSİKOLOG GÖKHAN ERGÜR KİMDİR?
İstanbul Bilim Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümünü bitirdi. Yüksek lisans eğitimini “Şiddet içerikli bilgisayar oyunu oynayan ikinci kademe öğrencilerinin saldırganlık eğilimlerinin ve benlik saygı düzeylerinin incelenmesi” başlıklı teziyle İstanbul Arel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Klinik Psikoloji alanında tamamladı. Üniversite eğitimleri sırasında Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikiyatri Kliniği, Balıklı Rum Hastanesi Psikiyatri Kliniği, Florya Doğa Koleji ve T.C. İstanbul Valiliği İstanbul Çocukları Vakfında stajlarını sürdürdü. Doktora çalışmasına Yakın Doğu Üniversitesinde devam eden Gökhan Ergür, Moodist Psikiyatri ve Nöroloji Hastanesi’nin etik kurulunda yer almasının yanı sıra burada psikoterapi hizmeti de sunuyor. Aylık edebiyat ve fikriyat dergisi İtibar‘ın yayın kurulunda bulunan Gökhan Ergür, üç aylık psikoloji dergisi Nefes’in yazı işleri müdürlüğü görevini de sürdürüyor.