Büyük Yeşilay ailesine gönül veren sevgili dostlar,
Hayat hikâyelerle örülü. Hepimizin bir hikâyesi, ..
1035
Sağlıklı Yaşam
Aşılama Yalnızca Kişiyi Değil Toplumu da Koruyor
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Nalan Karabayır, toplumun düzenli ve yeterli aşılanması ile bulaşıcı hastalıkların yeryüzünden silinmesinin mümkün olduğuna dikkat çekiyor. Aşıya karşı olan ebeveynlerin bir kez daha düşünerek hareket etmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Karabayır, aşı karşıtlığının sakıncalarına dikkat çekiyor ve yeni tip koronavirüsle birlikte hastalıkların önlenmesinde aşının öneminin bir kez daha anlaşıldığını belirtiyor.
Bireyi değil toplumu ilgilendiren aşılama çalışmaları, Türkiye’de 1981’de başlatıldı ve 1985’ten itibaren de “Genişletilmiş Bağışıklama Programı” adı altında sürdürülmeye devam ediyor. Bu programın öncelikli amacını, aşı ile önlenebilir hastalıkların ve bu hastalıkların yol açtığı sakatlık ve ölümlerin önüne geçilmesi oluşturuyor.
Sağlık kuruluşlarında bu program kapsamında tüm bebeklere; boğmaca, difteri, tetanos, kızamık, kızamıkçık, kabakulak, tüberküloz, çocuk felci, hepatit B, hemofilus influenza tip b, konjuge pnömokok, hepatit A ve suçiçeği aşısı ücretsiz olarak uygulanıyor. Sağlık Bakanlığı’nın internet sitesinde yer alan verilere göre, aşılamanın yararını gösteren en önemli sonuç, çiçek hastalığı eradikasyonunda görülüyor. 1924 -1944 yıllarında büyük salgınlar ve ölümlere yol açmış olan çiçek hastalığının yürütülen aşılama çalışmalarıyla 1977 yılından itibaren tamamen yok edildiği ortaya koyuluyor.
Öte yandan kızamık hastalığı 1999 yılına kadar her yıl yaklaşık bir milyona yakın beş yaş altı çocuğun ölümüne neden olan ve en fazla ölüme yol açan hastalıkların başında gelmekteydi. 1990’lı yıllarda batı yarımkürede başlanan kızamık enfeksiyonuna karşı yürütülen eliminasyon çalışmaları sonucu, kızamık hastalığının görülmesi Amerika kıtasında %75, Avrupa’da ise %59 azaldı. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre bugün kızamığa bağlı ölümlerin %84’ü Afrika ve Güneydoğu Asya bölgelerinde gerçekleşiyor. Aşı redlerinin arttığı ve aşılama hızının düştüğü Avrupa ülkelerinde ise, bugün itibarıyla 5 aylık dönemde on binleri aşkın kızamık vakası ve 30’u aşkın ölüm meydana geldi. Bu bağlamda Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Nalan Karabayır’dan çocuklarda aşı karşıtlığı ve çocuk sağlığında yaşanan ikilikler üzerine değerlendirmelerini aldık, aşı karşıtlığının olası sakıncalarını ve gelecekte ortaya çıkaracağı olumsuz tabloları konuştuk. Prof. Dr. Nalan Karabayır, günümüzde bulaşıcı hastalıkların görülmemesinin nedenini uygulanan ulusal bağışıklama programıyla ilişkilendiriyor. Prof. Dr. Karabayır, ulusal bağışıklama programının tüm çocuklara uygulanmamasının, görülmeyen hastalıkların geri gelmesine, çocukların bu hastalıklar nedeniyle kaybedilmesi ya da sakat kalmasına neden olacağı uyarısında bulunuyor. Aşıların bağışıklık sistemini uyararak vücutta o mikroba karşı özel savunma maddelerinin üretilmesini sağladığını aktaran Prof. Dr. Nalan Karabayır, vücut mikrop ile karşılaştığında ortaya çıkan koruyucu maddelerin hastalığın gelişmesini önlediğini söylüyor. Aşılama sayesinde çocuklarda bulaşıcı hastalıklar nedeniyle ölüm ya da sakat kalma riskinin ortadan kalktığını anlatan Prof. Dr. Karabayır, aşı uygulamaları ile yalnız aşı yapılan çocuğun değil, toplumun da hastalıklardan korunmasının sağlandığını vurguluyor.
“DÜZENLİ AŞILANMA BULAŞICI HASTALIKLARI TAMAMEN YOK EDEBİLİR”
Prof. Dr. Nalan Karabayır, çocuk felci, difteri ve tetanos gibi ölümlere yol açan bulaşıcı hastalıkların günümüzde neredeyse hiç görülmediğini hatırlatırken düzenli ve toplumun çoğunluğunun aşılanması ile bulaşıcı hastalıkların yeryüzünden silinmesinin mümkün olduğunu dile getiriyor. Çiçek hastalığı örneğini veren Prof. Dr. Karabayır şunları kaydediyor: “1977 yılından beri görülmeyen çiçek hastalığı bu duruma en güzel örnektir. Aşıya karşı olan ebeveynler bir kez daha düşünerek hareket etmeli. Aşı uygulamaları ile yalnız aşı yapılan çocuğun değil, toplumun da bu hastalıklardan korunması Son yıllarda aşı kararsızlığı nedeniyle kızamık hastalığının tekrar görülmeye başladığını anımsatan Prof. Dr. Karabayır sözlerini şöyle sürdürüyor: “Kızamık hastalığını geçiren her 1000 çocuktan biri beyin iltihabı ya da zatürre nedeniyle kaybediliyor. Kuduz hastalığının da tek çaresi aşıdır, aksi halde ölüm kaçınılmazdır.” sağlanıyor. Yaklaşık 20-25 yıl önce kızamık nedeniyle her yıl binlerce çocuğumuzu kaybederken, günümüzde kızamık hastalığı sıklığının çok azaldığını görüyoruz.”
Son yıllarda aşı kararsızlığı nedeniyle kızamık hastalığının tekrar görülmeye başladığını anımsatan Prof. Dr. Karabayır sözlerini şöyle sürdürüyor: “Kızamık hastalığını geçiren her 1000 çocuktan biri beyin iltihabı ya da zatürre nedeniyle kaybediliyor. Kuduz hastalığının da tek çaresi aşıdır, aksi halde ölüm kaçınılmazdır.”
“AŞILARDAKİ CİVA VE ALÜMİNYUM OTİZME SEBEP OLMAZ”
Aşıların içerdiği maddelerin insan sağlına zararlı olmadığına dikkat çeken Prof. Dr. Nalan Karabayır, bazı iddiaların aksine aşılardaki civa ve alüminyumun otizme sebep olmayacağını savunuyor. Prof. Dr. Karabayır konu ile ilgili sözlerine şöyle devam ediyor: “Son yıllarda bazı çevreler tarafından aşıların içindeki civa, alüminyum gibi maddelerin çocuklarda otizm, dikkat eksikliği ve alerji gibi durumları arttırdığı konusunda bilimsel olmayan düşünceler ileri sürülüyor. Ancak doğru olan bilgi, aşıların içerdiği maddelerin insan sağlığına kesinlikle zararlı olmadığıdır.” Dünya genelinde aşılanan milyonlarca kişide aşı içeriğine bağlı kanıtlanmış kalıcı hiçbir yan etki görülmediğini de anlatan Karabayır, “Etil civa içeren thiomersalin aşıların içerisinde bulunmasıyla otizm gelişebileceği iddiası, bilimsel temellere dayanmıyor. 1998 yılında yayınlanan etil civa ile otizm arasında ilişki olduğunu ileri süren yayının daha sonra doğruları yansıtmadığı kanıtlanmış, yayınlandığı Lancet dergisi tarafından 2010’da yayından kaldırılmıştır. Ayrıca ülkemizde kullanılan çocukluk çağı aşılarında tiyomersal bulunmuyor.” değerlendirmesinde bulunuyor. Aşıların etkinliğini arttırmak amacıyla, birçok aşıya alüminyum eklendiğini ifade eden Karabayır, şöyle devam ediyor: “Aşıların içerdiği alüminyum miktarı çok düşüktür. Tüm çocukluk çağı aşılarıyla alınabilecek alüminyum miktarı 0.5-0.8 mg. iken, içilen sulardan ve yiyeceklerden günde en az 10 mg. alüminyum alınıyor.”
KORONAVİRÜS, AŞININ ÖNEMİNİ BİR KEZ DAHA ORTAYA ÇIKARDI
Prof. Dr. Nalan Karabayır, tüm dünyada hızla yayılan ve ülkemizde de görülen yeni tip koronavirüsün, hastalıkların önlenmesinde aşının önemini bir kez daha ortaya çıkardığını belirtiyor. Prof. Dr. Karabayır, halihazırda aşı üretimi için bir sürece ihtiyaç olduğunu söyleyerek, hijyen kurallarına uymanın önemine dikkati çekiyor. Virüsün hızlıca yayıldığını aktaran Prof. Dr. Nalan Karabayır, “Covid-19 aslında aşının hastalıkların önlenmesindeki önemini bir kez daha ortaya çıkardı.” diyerek sözlerini tamamlıyor.