Büyük Yeşilay ailesine gönül veren sevgili dostlar,
Hayat hikâyelerle örülü. Hepimizin bir hikâyesi, ..
1038
Yaşam
Bir Ömür Boyu Yeşilaylı Olanlar…
Bir asrı geride bırakan Yeşilay, bugün 120 şubesi ve 50 bini aşkın gönüllüsü ile dünyanın dört bir yanındaki bağımlılık mücadelesine liderlik ediyor. Geçmişten bugüne gönüllülük esasıyla hizmet veren Yeşilay’ın hayatının önemli bir bölümünü bağımlılıkla mücadeleye vakfeden gönüllüleri var. Ömrünü Yeşilay’a ve bağımlılıkla mücadeleye adamış iki değerli isim olan Hakkı Süha Terzibaşıoğlu ve Adil Sarmusak’a Yeşilaylı olma ruhunu sorduk, anılarını dinledik.
Tütün, alkol, maddenin yanı sıra kumar, internet ile teknoloji bağımlılığı gibi gençliğe ve topluma zarar veren tüm kötü alışkanlıklarla mücadele etmek için 100 yıl önce kurulan Yeşilay; bu faaliyetleri yürütürken en büyük desteği gönüllülerinden alıyor. Bugün 120 şubesiyle hiçbir kâr amacı gütmeden mücadele ederken, sadece kişilerin zararlı alışkanlıklarından kurtulmasını hedefleyen Yeşilay’a inanan ve bugün sayıları 50 bini aşan gönüllü var. Bir asırdır süren bu anlamlı faaliyet için hayatının neredeyse tamamını bu mücadeleye adayan çok özel insanların varlığı Yeşilay’ın başarısını bugünlere taşıyan en önemli nedenlerden biri. Bu yazıda yaşları 80’in üzerinde olan Yeşilay gönüllüsü iki dev çınarla tanışmaya ne dersiniz?
“YEŞİLAY BENİM HAYATIMIN MESELESİ”
Yargıtay Onursal Üyesi, 1931 doğumlu Hakkı Süha Terzibaşıoğlu 1949 yılından bu yana Yeşilay üyesi. O günden bugüne tam 71 yıldır Yeşilay gönüllüsü olan Terzibaşıoğlu’nun bu uzun serüveni, Muğla’da ortaokul öğrencisiyken başlamış. Kocamustafa Efendi Kütüphanesi’nde takip ettiği Yeşilay dergilerinden etkilenip dönemin başkanı Ord. Prof. Dr. Fahrettin Kerim Gökay’a mektup yazan Terzibaşıoğlu bu heyecanını şöyle anlatıyor: “Mektupta; ‘Ben Yeşilaycı olmak istiyorum. Ortaokulda da Yeşilay’ın bir şubesini kurmak istiyorum.’ dedim. Bunun ardından sıfatına ve zamanının kısıtlılığına rağmen bana el yazısıyla cevaben yazdığı ve hâlâ sakladığım bir mektup yolladı. Mektupta, ‘Ortaokulda şube kurulmaz, biz size broşür, takvim gönderiyoruz ayrıca kimlik ve rozet de çıkarttık. Yeşilay faaliyetlerine başlayabilirsiniz.’ dedi. Çok heyecanlandım. O yıl Muğla’da Yeşilay kolunu kurdum. Pek çok faaliyet gerçekleştirdik. Konferanslara katıldık, broşür dağıttık. Sonra liseyi okumak için İstanbul’a geldim.”
LİSE DÖNEMİNDE ÇOK AKTİF
Hakkı Süha Terzibaşıoğlu, lise döneminde İstanbul’da Fahrettin Kerim Gökay ile tanışma fırsatı bulduğunu belirtiyor. Cağaloğlu Etibba Odası’nda yapılan genel kurul toplantısına katılarak bir konuşma yaptığını dile getiren Terzibaşıoğlu şunları söylüyor: “Beni Yeşilay Gençlik Şubesi Yönetim Kuruluna seçtiler. Gençlere dönük pek çok faaliyet gerçekleştirdik. Lisenin son senesinde Aydın’a gittim. Aydın Lisesinde pek çok etkinlik düzenledim, Yeşilay Gençlik Kolunu kurdum, duvar gazetesi çıkardım. Mahalli gazetelerde yazılar yazdım. Yeşilay Genel Merkezinden gelen afişleri Aydın’ın her yerine astık. Lisenin ardından Ankara Hukuk Fakültesine gittim. Eğitim o kadar ağırdı ki o dönemde Yeşilay faaliyetim olamadı. Mezun olduktan sonra yedek subay okulunda Yeşilay ile ilgili konferans verdim. Okulun ardından Lüleburgaz’da yedek subaylığımı yaparken de pek çok Yeşilay faaliyeti gerçekleştirdim. Hür Fikir gazetesinde Yeşilay üzerine yazılar yazdım. Terhis sonrası Ankara’da başladığım hakim stajımın ardından, dernek işi mevzuata aykırı olduğu için Yeşilay faaliyetlerimi dondurmak zorunda kaldım.”
60 YILDIR BİSİKLETE BİNİYOR
Yıllarca verdiği hizmetlerin ardından 1996’da 65 yaşında emekli olduğunu dile getiren Hakkı Süha Terzibaşıoğlu sözlerini şöyle tamamlıyor: “Yeşilay ile irtibatım bugün de kopmuş değil. Yeşilay’ın nesi olursa emrine amadeyim. Her yıl düzenledikleri bisiklet turlarına katılıyorum. Düzenli olarak bugün de bisiklete binerim. ’60 yıldır Bisiklete Binen Adam’ diye bir belgeselim bile var. Hâlâ sokakta sigara içenleri durdurur nasihat ederim. Teneffüs saatlerinde yakınımızdaki liseye gider çocuklarla konuşurum. Gençler bir kere bile ‘Sana ne oluyor?’ demediler. Hep teşekkür ettiler. Çarşıya pazara çıkınca manavlarla, esnafla diyaloğum var. Onlara broşür veriyorum. Yeşilay benim hayatımın bir meselesi oldu. Hiç sigara ve alkol içmedim. Sigara içilen yerlere öteden beri gitmedim. Kapalı ortamlara girmedim. Bu kuralları kendi kendime yıllar önce koymuştum ben. 71 yıllık Yeşilaycıyım ve faaliyetlerini yakından takip etmeye devam edeceğim.”
“YEŞİLAY KARTIMI HÂLÂ BAŞIMIN ÜZERİNDE SAKLIYORUM”
Adil Sarmusak, 1941 doğumlu ve 1982’den beri Yeşilay gönüllüsü. Bugün 81 yaşında olan ve kalbi hâlâ Yeşilay için çarpan Sarmusak, yolda sigara içen birini gördüğünde hemen onunla konuşup, uyarısını yaptığını söylüyor. 38 yıl önce dönemin Yeşilay Başkanı olan Selahaddin Kaptanağası ile bir arkadaşı vasıtasıyla Cağaloğlu’nda tanışarak kuruma üye olduğunu dile getiren Sarmusak, o zamanlar sık sık toplantı ve konferanslara katılıp broşür dağıttığını belirtiyor. Sarmusak şunları söylüyor: “Yeşilay’a pek çok hizmetim oldu. 1980’in sonunda, Bursa’da Yeşilay’ın bir dispanseri vardı. Oranın mülkiyetini Yeşilay’ın elinden almak istiyorlardı. Bursa’da var olan arkadaşlarımız yardımıyla orayı kurtardık. Kaptanağası bana çok müteşekkir oldu o zaman. Kendini tamamıyla bu işe vermiş bir insandı. Tam bir fedai idi. Sık sık bir araya gelir neler yapabileceğimizi konuşurduk. Vefatından sonra kızıyla da uzun süre iletişimde kaldık.”
“BİZİM VAZİFEMİZ GENÇLERİ KIRMADAN UYARMAK”
Yeşilay’ın 100 yılı geride bırakan, Türkiye’nin en önemli kurumlarından biri olduğuna vurgu yapan Adil Sarmusak sözlerini şöyle sürdürüyor: “Yeşilay’ı seviyoruz. Yeşilay’da çok gönlümüz, sevgimiz var. Geçmişte iyi hizmetler yapıldı, hâlâ da yapılıyor. Daha da çok yapılabilir diye düşünüyorum. Ben bir din adamıyım ve özellikle de alkol ve sigara kullanımına tamamen karşıyım. Ne yazık ki dünya genelinde şöyle bir şey var; siz ne kadar çalışırsanız çalışın gençliğin önü alınamıyor. Bir kişiyi kurtarırsanız 100 kişiyi kaybediyorsunuz. Gençlik çılgına dönmüş durumda. Sigara, alkol, uyuşturucu bağımlılığı tüm çalışmalara rağmen her geçen gün artıyor. Gençler pek nasihat dinlemiyor ama bizim vazifemiz; onları kırmadan, dökmeden, incitmeden, mümkün olduğu kadar çok uyarmak. Ben de buna devam edeceğim. Yeşilay kartımı hâlâ başımın üzerinde saklıyorum.”