
Büyük Yeşilay ailesine gönül veren sevgili dostlar,
Hayat hikâyelerle örülü. Hepimizin bir hikâyesi, hatta..
Mutlu ve sağlıklı bir aile denince aklınıza ilk olarak ne geliyor? Bizim aklımıza öncelikle birlikte eğlenebilen, birlikte eğlenmek için özel zaman ayırabilen aileler geliyor. Kış mevsiminde “kış uykusu”ndan kaçmanın yolu da yaşam alanlarımızda bir eğlence kültürü inşa etmekten geçiyor. Bunu yaparken ailecek sıcak ilişkiler kurabilir, birlikte eğlenip birlikte öğrenebilir en önemlisi de çocuğunuzu ekrandan uzak tutabilirsiniz.
AMAÇ OYALANMAK DEĞİL HAYATI PAYLAŞMAK
Çocuklarımızla ekranlar arasına nasıl mesafe koyarız diye düşünürken pandemi süreciyle birlikte onları neredeyse tümden ekranlara, oyun konsollarına kaptırdık. Hayatın eve sığdığı bir dönemde yetişkinler bile ekrana bakmaktan kendilerini alamıyorken okuldan, sosyal hayatından, sokaktan giderek uzak kalan çocuklar için kontrolü sağlamak çok daha zor. En önemli panzehir, birlikte geçirilen vakitler, ortak deneyimi anlamlı kılan ritüeller, hayata renk katan hobiler… Amaç elbette oyalanmak değil, paylaşmak, derinleşmek. Tabii tek bir şartla: O anlarda tüm ekranların kapalı olduğundan emin olun, bu kuralın siz ebeveynler için de geçerli olduğunu unutmayın!
Pandemi süreci, hayatımıza koyduğu mesafelerle tüm dünyada devam ediyor. Havalar güneşli ve sıcakken dışarıya çıkmak, hareket halinde olmak, nefes almak, enerjimizi atmak, kafa dağıtmak, esneklik kazanmak çok daha kolaydı elbette. Sonbaharla birlikte giderek daralan hayatımız, çok daha fazla eve sığmaya çalışacak ve maalesef ki önümüz de kış, yani en azından bahara kadar hayatımızın biricik merkezi, yine evlerimiz olacak.
Bildiğimiz hayatı değiştiren, yeni bir yaşam pratiği edinmemizi gerektiren pandemide, en büyük mücadelelerden birini de evde uyuşmadan nasıl aktif, sosyal ve sağlıklı bir şekilde günleri geçireceğimiz sorusuna karşı veriyoruz. Bizi sahip olduğumuz bütün ekranlara daha çok yaklaştıran, hatta bazen içine düşüren pandemi günlerinde, yetişkinler bile kontrolü kaybederken çocuklarımızı ekranların iktidarından korumak da hayli zorlaştı. Okulları, sokakla ilişkileri, sosyal hayatları, oyunları mecburen eve taşınan minikleri, oyun konsollarının, cep telefonlarının, bilgisayarların zamanı yutan bağımlılığına teslim etmemek için her zamankinden biraz daha çaba harcamamız gerektiği aşikâr. Çocuklarımızın ruhsal ve bedensel sağlıkları gibi derin aile ilişkileri ve mutlu bir aile hayatı da bunu gerektiriyor zaten… Peki ama nasıl? Sizin için bu sorunun yanıtlarını aradık!
RİTÜELLERLE YUVAYA TAT KAT…
Eski normalde en çok yakındığımız sorunların başında, bütün bir ailenin bir arada yeterince vakit geçirememesi geliyordu. Özellikle de ebeveynler çalışıyorsa. Çocuk dediğimiz de okul, iyi yaşam ve başarı hedeflerinin arasında, neredeyse bizden daha yoğun bir tempoda koşturan bir bireydi. İyi tarafından bakarsak pandemi, bize ihtiyaç duyduğumuz, hep bir sonraki seferde bulmayı umduğumuz zamanı verdi. Yuvada olmak demek, kendimize dönmek, sevdiklerimize yakından bakmak, aile bağlarımızı derinleştirmek demek. Hem unutmayalım ki, ebeveyn arkadaşlığı ve sevgisi, her zaman bir makinenin çekiciliğine üstün gelir.
Bireysel yaşantımızda ritüeller hayata tat katma konusunda nasıl önemli bir rol oynuyorsa, aile ilişkilerimizde de aynı derecede önemli bir yer tutuyor. Aile olarak bize ait ritüeller geliştirmek, onları daha çok tanıma ve sağlıklı gelişimlerine katkı sunma fırsatı da verir bize. Ayrıca bizi televizyona, internete mahkum bir hayattan da uzaklaştırır.
Hazır mutfaklarımızda kışa hazırlık telaşı başlamış, tarifler defterleri bir bir açılmışken çocuklarımızı büyüklerimizden, kültürümüzden miras kalan bu aile geleneğinin bir tanığı yapmak hem onlar için pek çok şeyi keşfedecekleri özel bir deneyim yaşatacak hem de onlarla yeni köprüler kurmanızı sağlayacak. Üstelik bir sonraki yılın bu zamanlarını heyecanla beklemelerini sağlayacak bir not da düşmüş olacaksınız takvimine.
Dışarıyla, doğayla bu kadar mesafeliyken mevsimleri layıkıyla yaşama şansımız da yok maalesef, bazen içinde bulunduğumuz mevsimi bile unutuyoruz. Mutfak bu anlamda da yardımınıza koşabilir. Mevsimi hissetmenin en güzel yollarından biri elbette ki zamanı gelmiş meyve sebzeler, o mevsime özgü yiyeceklerdir. Sonbaharın tatları tezgaha düşer düşmez mutfağınızda başköşeye koyun. Renklerin, kokuların, tatların değişimi evinize de hayatınıza da bir canlılık ve gerçeklik katar. Çocuklarınıza, mevsimi geldiği için bunları özellikle tükettiğinizi anlatmalı, bu sayede sağlıklı bir yaşamla, doğayla, mevsimlerle bağlantı kurmalarını sağlamalısınız. Evde pişen kestaneler, mis gibi tarçın kokulu salepler, elmalı turtalar, leblebili bozalar ne zaman olursa olsun her evde bir şenlik havası yaratır.
AKIŞINA BIRAKMA, PLANLA…
Pandemi sürecinde günlük bir rutinimizin olmasının yani günü belli başlı işlere, amaçlara, ihtiyaçlara göre düzenlemenin bize ne kadar iyi geldiğini bir kez daha anladık. Boş, düzensiz, keyfe bağlı koca bir zaman dilimiyle karşı karşıya kalmak hem bizim de boşlukta hissetmemize sebep oluyor hem de günlerin verimsizliği üzerimize yığılıp kalıyor. Aynı psikoloji çocuklar için de geçerli. Evde, mümkün olduğunca günlük bir program rutini içinde kalması, hayatına konsantre olmasını, sıkıntıdan ekran tutsaklığına yakalanmasını önlemeye yardımcı olur. Gün içinde bu programa dahil edebileceğiniz bazı ortak deneyimler ilişkinize ve çocuğunuza mutluluk olarak dönecektir.
Birlikte, onun da ilgi duyabileceği bir müzik listesi dinlemek, düzenli kitap okumaya özen göstermek, okuduklarınızı birbirinizle paylaşmak, hep beraber bir film, dizi veya belgesel izlemek, birlikte şarkı söylemek, dans etmek, egzersiz yapmak, keyifle ve kolaylıkla hayatınıza dahil edebileceğiniz önerilerden bazıları.
Günlük yürüyüşler, çiçeklerin bakımını birlikte yapmak, dışarı çıktığınızda toplayacağınız yapraklar, çiçeklerle bitki defterleri oluşturmak, mandala, ahşap boyama, taş boyama, suluboya resim, kes-yapıştır kolajları hazırlama, evdeki malzemelerle oyuncak yapma, ilgi alanlarınıza ve becerilerinize göre sürdürülebilir hobiler edinmek, ortak deneyimler gerçekleştirmenin huzurunu taşır hayatınıza. Bütün bunlar çocuklarınızla aranızdaki bağı güçlendirmekle kalmaz, onlara hayat tecrübesi de kazandırır.
EN SEVDİĞİMİZ: OYUN OYNAMAK!
Özen göstermeniz gereken en önemli konulardan biri de çocuğunuzun oyun dünyasına dahil olmak, yetişkin olarak onlarla oyun oynamayı sürdürmek. Oyun oynamak, yaşımız ne olursa olsun bize ve çocuklarımıza iyi gelecek en önemli aktivitelerden biri. Oyun oynarken günlük hayatın katı kurallarından uzaklaşırız ve hepimiz eşitleniriz. Oyun esnasında kısa bir süreliğine de olsa her şeyi unuturuz, enerjimiz tazelenir ve yaşama sevincimiz artar. Evde çocuklarımızla oynayabileceğimiz o kadar çok seçenek var ki… İster sadece eğlenmeye yönelik oyunlar seçin, ister eğlenirken öğrendirecek oyunlar. Sonuçta her durumda kazanan siz olacaksınız. İsim – Şehir – Hayvan oyununu hatırlıyor musunuz? Bu basit ve eğlenceli oyun sayesinde çocuklarınızın genel kültürünü de ölçebilirsiniz. Kuklaları konuşturarak hikayeler oluşturmanız onların yaratıcılığını da besler. Tabu, anlatım yeteneklerini pekiştirir. Haritadan dünyayı keşfetmek çocuğunuzun kendi dışındaki dünyayla ilişki kurmasını, sınırlarını aşmasını kolaylaştırır. Düzenli olarak birlikte yap-boz yapmak zihinsel faaliyetleri geliştirirken görsel hafızayı da güçlendirir. Evdeki eşyaları saklayarak oynayacağınız Soğuk- Sıcak, Uno, Jenga gibi kutu oyunları eğlencenin dozunu daha da artırır. Tüm ailenizin bir arada, bir oyuna odaklanarak eğlenmesi emin olun hepinize iyi gelecek! Tabii tek bir şartla: Bütün bu bahsettiğimiz önerileri gerçekleştirirken tüm ekranların kapalı olduğundan, o anın sadece size ait olduğundan emin olmanız. Bu kural sadece çocuklar için değil siz ebeveynler için de geçerli…