Büyük Yeşilay ailesine gönül veren sevgili dostlar,
Hayat hikâyelerle örülü. Hepimizin bir hikâyesi, ..
1092
Daha Güçlü ve Daha Sağlıklı Bir Toplum İçin: “Bağımsızlık Seferberliği”
105 yaşına yaklaşan Yeşilay, bağımlılıklardan kurtulma ve sağlıklı bir toplum olma misyonu doğrultusunda bir “Bağımsızlık Seferberberliği” başlattı. Seferberliğin amaç ve yöntemlerini anlatan Yeşilay Genel Başkan Yardımcısı Sümeyye Ceylan, bağımlılıkla kapsamlı mücadelenin profesyonelce yürütüleceğini söylüyor. Yeşilay Bilim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Murat Şentürk ise bağımsızlık seferberliğinin toplumsal boyutuna dikkat çekiyor ve bağımlılıkla mücadelenin kolektif bir bilinçle ve dayanışmayla mümkün olduğunu vurguluyor.
Yüz yılı aşkın süredir ülkemizde ve dünyada bağımlılıklarla mücadele eden Yeşilay “Bağımsızlık Seferberliği” projesi başlattı. Bu seferberlikle neler hedefleniyor?
Sümeyye Ceylan: Yeşilay, insanlığın karşı karşıya kaldığı en büyük kötülüklerden biri olan bağımlılığa karşı 20. yüzyılın başlarından itibaren büyük bir mücadele veriyor. Alkol bağımlılığıyla başlayan mücadelesine diğer bağımlılıkları da ekleyen Yeşilay, şu anda Dünya Sağlık Örgütü'nün tanımladığı tüm bağımlılık türleriyle aynı anda mücadele eden tek kuruluş olma özeliğini taşıyor.
Yeşilay, yıllardır önleme ve farkındalık çalışmalarıyla sahada mücadelesini sürdürdü. Son yıllardaysa psikolojik danışmanlık ve rehabilitasyon hizmetleri de sunarak daha kapsamlı bir yaklaşım benimsedi. Ancak bu büyük mücadelenin başarılı olabilmesi için alan profesyonelleri tarafından yürütülen eğitim programları, psikolojik danışmanlık hizmetleri ve rehabilitasyon çalışmaları tek başına yeterli değil. “Bağımsızlık Seferberliği” işte bu yüzden başlatıldı. Bağımsızlık Seferberliği ile hedefimiz, öncelikle Türkiye'de, ardından dünya genelinde giderek artan ve her bir haneye sinsice sızan bağımlılıkla kapsamlı şekilde mücadele etmektir.
26 Kasım'da T.C. İçişleri Bakanlığımızın iş birliğiyle başlattığımız bu seferberliği milletimiz büyük bir teveccühle karşıladı. Bu, bizi oldukça mutlu etti. Çünkü gördük ki toplum gerçekten böyle bir seferberliği bekliyordu. Bağımlılıkla mücadelede yeni bir sayfa açmak ve bu büyük toplumsal sorunla daha güçlü bir şekilde mücadele etmek için herkesin katkısını bekliyoruz. Umarız ki halkımızın desteğiyle, bağımlılıkla mücadelede daha etkili sonuçlar elde edeceğiz.
“BAĞIMSIZLIK SEFERBERLİĞİ, BEDENLERİMİZİ VE ZİHİNLERİMİZİ İŞGALDEN KURTARMAK AMACINI TAŞIYOR”
Milletimiz yüz yılı aşkın bir zaman önce “Millî Mücadele” adıyla büyük bir bağımsızlık seferberliği başlatmıştı. Yeşilay ilhamını bu mücadeleden mi aldı? Bu projenin adı neden bağımsızlık seferberliği?
Sümeyye Ceylan: Bağımsızlık Seferberliği, tam da bahsettiğiniz yerden, tarihimizden, milletçe verdiğimiz istiklal mücadelesinden ilhamını alıyor. Bir asır önce, İstanbul limanlarına savaş gemileri demirlediğinde, halkımız millî mücadele ruhuyla bağımsızlık için büyük bir direniş başlatmıştı. 1920 yılında, bir diğer bağımsızlık mücadelesi de o zamanki ismiyle Hilâl-i Ahdar Cemiyeti’ni kuran aydınlar tarafından verilmişti.
Sömürgeci güçler, bağımlılık yapıcı maddeleri, halkları zayıflatmak ve kontrol altına almak için her zaman bir araç olarak kullanmışlardır. Bu durumu, ülkemizde de deneyimledik. Bağımlılık, kurulan devasa endüstrilerle, halkların üzerinde bir bozucu etki yaratma amacıyla kullanıldı ve hâlâ da kullanılmaya devam ediyor. Bu endüstri, her türlü medya ve ürünle, bedenlerimizi ve zihinlerimizi işgal etmeye çalışıyor.
Bağımsızlık Seferberliği, bu nedenle sadece topraklarımızı değil, bedenlerimizi ve zihinlerimizi de işgalden kurtarmak amacını taşımaktadır. Bizler bu seferberliği başlatarak, bağımlılıkla mücadelede yeni bir adım atmak istiyoruz. Yüz yıl önce olduğu gibi, bugün de bağımsızlık için tüm gücümüzle mücadele ediyoruz.
PİLOT BÖLGELERİN ARDINDAN TÜM TÜRKİYE’DE UYGULANACAK
Bağımsızlık Seferberliği kapsamında 81 ilde ne tür çalışmalar yapılacak?
Sümeyye Ceylan: Bağımsızlık Seferberliği çalışmaları için ilk etapta pilot bölge olarak İstanbul’un Fatih ilçesi seçildi. Fatih’in ardından Gaziantep ve Hakkari’de de iki farklı pilot proje başlatılacak. Söz konusu çalışmaların sonuçları, Yeşilay Haftası itibarıyla kamuoyuyla paylaşılacak ve 2025 yılında, bu bağımsızlık seferberliği modeli tüm Türkiye’de uygulanmaya başlanacak.
Ülkemizde Bağımlılıkla Mücadele Yüksek Kurulu, Cumhurbaşkanı Yardımcısı'nın başkanlığında, Bakanlar ve Yeşilay Başkanı'nın katılımıyla faaliyet gösterir. Ayrıca her ilde, valinin başkanlık ettiği bir Bağımlılıkla Mücadele Yüksek Kurulu bulunur. Bu kurullar, yıllardır bağımlılıkla etkin bir şekilde mücadelede devletimizin çabalarını göstermektedir. Yeşilay da bu mücadelenin önemli bir parçasıdır. İşte bu doğrultuda bağımlılıkla mücadeleyi yurt genelinde toplumun her kesimine ulaştırmak için yeni bir seferberlik başlatıyoruz.
İŞ BİRLİĞİ PROTOKOLLERİ İMZALANDI
Bağımsızlık Seferberliği’ne hangi kurumlar destek verecek?
Sümeyye Ceylan: Hedefimize ulaşmak için, modern iletişim araçlarını ve tüm dijital platformları kullanacağız. Devletin tüm kurumlarıyla daha yakın çalışmalar yürüteceğiz. Şu anda, T.C. Millî Eğitim Bakanlığı, T.C. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, T.C. İçişleri Bakanlığı, T.C. Sağlık Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı gibi önemli kamu kurumlarıyla iş birliği protokollerimiz bulunmaktadır. Ayrıca yakın zamanda T.C. Adalet Bakanlığı ile de bir protokol imzaladık. Bu iş birlikleri sayesinde, bağımlılıkla mücadele konusunda önleme ve farkındalık faaliyetleri artırılacak ve bu çalışmalar ülkemizin her köşesine taşınacaktır.
Yeşilay şubeleri ve gönüllüleriyle birlikte 81 ildeki farkındalık ve önleme faaliyetlerimizi geliştirmek bizim için çok önemli. Bu amaç doğrultusunda mahalle ölçeğinde, Yeşilay önderliğinde bağımlılıkla mücadele ekipleri oluşturulacak. Bu ekiplerde mahalle elçilerimiz yer alacak. Mahallelerdeki önemli şahsiyetler; muhtarlar, aile hekimleri, eczacılar, berberler, esnaflar, öğretmenler, okul müdürleri ve ilgili kamu kurumları temsilcileri ile mahalle bazlı faaliyetler yürütülecek. Bu sayede mahalle ölçeğinde etkili bir önleme ve farkındalık çalışması ağı inşası sağlanacak. Yeşilay olarak halkımızın desteğini bu önemli mücadelede yanımıza almayı ve bağımlılıkla mücadelede yeni bir dönüm noktası oluşturmayı amaçlıyoruz.
GÖNÜLLÜ OLMAK İÇİN NE YAPMALI?
Bağımsızlık Seferberliği’ne destek vermek isteyen gönüllüler projeye nasıl dâhil olabilir?
Sümeyye Ceylan: Bağımsızlık Seferberliği’ne katılmak isteyen gönüllülerimiz Yeşilay’ın “Bağımsızlık Seferberliği” için hazırladığı bagimsizlikseferberligi.yesilay.org.tr adresindeki formu doldurarak kolayca seferberlik neferi olabilir. Seferberliğimizin bir parçası olmak isteyen herkes, kendi uzmanlık alanında sahip olduğu bilgi ve birikimi Yeşilay’ın Bağımsızlık Seferberliği'ne sunarak bu mücadeleye katkıda bulunabilir.
“MODERN SİSTEMLER BAĞIMLI İNSAN VE BAĞIMLI TOPLUM İSTİYOR”
Bağımlılıklar toplumsal yaşamı nasıl etkiler?
Prof. Dr. Murat Şentürk: Toplumsal süreçlerle bağımlılıklar arasında çok yönlü bir ilişki vardır. Toplumsal, iktisadi, siyasi ve kültürel değişmeler ile bağımlılıkların türleri farklılaşabilir, oranları azalabilir ya da artabilir. Söz gelimi ekonomik zorlukların yaşanması insanların baş etme kapasitesini düşürebilir, toplumda kolektif dayanışma da azaldıysa kişiler farklı bağımlılıklarla sorunlarını “azaltmaya” çalışabilirler. Bireysel ve toplumsal yeterliliklerin yitirilmesi, güçlerin azalması, kapasitenin zayıflaması gibi nedenlerle bağımlılık, insanların “çözüm” yollarından birine dönüşür. Ama bundan daha önemlisi günümüzde modern iktisadi sistemin ve toplumsal düzeninin, “bağımlı insan/toplum” oluşturması ve toplumsal ve gündelik hayatı bağımlılıklar etrafında örgütlemesidir.
Modern insanın gündelik hayatında hazzın ve tüketimin güçlü bir şekilde konumlandırılmasından bahsedebiliriz. Bir değer ve pratik olarak haz ve tüketimle insan kendini toplumsal yaşamla ilişkilendirebilmektedir. İnsanlar bazen gerilimlerden, çatışmalardan, sorunlardan kaçmak için bazense toplumsal yaşamın bir parçası olabilmek için farklı tüketim süreçlerine dâhil olabilirler. Günümüzde tüketim kültürünün ve toplumunun inşa edildiğini ve hemen herkesin bunun parçası olduğunu söyleyebiliriz. Tüketici kültür ve toplum yapısı her an bağımlılıklara gidebilecek bir zemin oluşturuyor. Bu yönüyle toplumsal yaşamın yeniden örgütlenmesi, bağımlılıkların önlenmesinde en önemli mücadele alanlarından birisi olarak karşımıza çıkıyor. Ancak bu mücadele alanında kolektif bir bilinçle farklı aktörlerin etkileşim içinde hareket etmesi, çalışma hayatından kentsel olanaklara, dayanışmadan gönüllülüğe ve sivil topluma, spordan sanata toplumsal yaşamın tüm katmanlarını birlikte düşünmesi ve eylemde bulunması gerekiyor. Dolayısıyla uzun soluklu ve çok aktörlü bir mücadelenin benimsenmesine, içselleştirilmesine ve her şeyden önce bir değere ve pratiğe dönüşmesine ihtiyacımız var.
Bu bağlamda sorunuza dönecek olursak, bağımlılıklar toplumsal yaşamı çok boyutlu ve derinden etkiler. Bugün aile sorunlarına, ekonomik problemlere, şiddete yol açan unsurların başında bağımlılıklar geliyor. Ancak bağımlılıklar da toplumsal bir olgu olarak değerlendirilmelidir. Bu değerlendirmeyi yapmadığımızda bağımlı insanı hasta olarak niteleyip sadece tedavi yöntemlerine yönelebiliyoruz. Bu yaklaşım bağımlılıkları önlemediği gibi bizi, bağımlılık endüstrisinin devamını mümkün kılan kısır bir döngünün içine sokuyor.
TOPLUMSAL FARKINDALIĞI ARTIRACAK ÇALIŞMALAR
Bağımlılıkla mücadele konusunda toplumsal farkındalığı artırmak için eğitim ve öğretimin rolü nedir?
Prof. Dr. Murat Şentürk: Bağımlılıkla mücadeledeki en önemli adımların başında toplumsal farkındalığın artırılması gelmektedir. Bugün “farkındalık” kelimesi itibarını yitirmeye ve “içi boş” bir kavrama dönüşmeye başlasa da toplumsal farkındalığın artırılması tüm meselelerde etki oluşturucu bir işleve sahiptir. İnsan bilmediği, tanımadığı şeylere karşı ön yargılara ve yanlış yargılara sahiptir. Bilginin yaygınlaştığı günümüzde giderek ihtiyacını hissettiğimiz şey toplumsal farkındalıktır.
Söz gelimi insanlar, bağımlılıkların yaşam kalitesinin düşürdüğüne yönelik bazı bilgilere ve algılara sahipler, ancak bu durumu genellikle kişisel bir mesele olarak değerlendirmekte ve sonuçlarıyla sadece kendilerinin muhatap olacağını düşünmekteler. Oysa bağımlılıklar sadece kişinin hayatını değil, onun yakınındaki, sosyal çevresindeki insanların da yaşamlarını olumsuz etkilemektedir. Bundan daha da önemlisi toplumsal bilinçte, muhayyilede ve ilişkilerde açılan gediklerdir. Bu yönüyle bağımlılık, kişisel bir tercih olmadığı gibi sonuçlarıyla da sadece kişiler muhatap olmamaktadır. Doğru bilinen yanlışlar ve ön yargılar bizi daha da olumsuz bir yere sürüklemektedir. İşte tam bu noktada toplumsal farkındalığa ihtiyaç var. Toplumsal farkındalığa bizi götürecek en önemli unsurlardan biri eğitimdir. Burada eğitimi sadece sınıf ortamlarıyla sınırlandırmamak gerekir. Farklı etkinliklerle ve kitle iletişim araçlarıyla eğitim ve öğretim faaliyetlerini sürdürmek önemlidir.
“BAĞIMLILIKLARLA MÜCADELE, KOLEKTİF BİR BİLİNÇ VE DAYANIŞMAYLA MÜMKÜN”
Bağımlılıkla mücadelede topluma düşen görevler nelerdir? Bu mücadelede toplumsal dayanışmanın öneminden bahseder misiniz?
Prof. Dr. Murat Şentürk: Öncelikle bağımlılıkla mücadelenin toplumsal bir mesele olduğuna dair farkındalığın sağlanması gerekiyor. Diğer bir deyişle, bağımlılıkları toplumsal bir mesele olarak idrak etmediğimiz sürece sadece güvenliğe ve tedaviye dönük uygulamalarla oyalanırız. Burada güvenliğin ve tedavinin önemli olmadığını söylemiyorum, elbette bu konularda çalışmalar yapmamız hayati öneme sahiptir; ancak bağımlılığın toplumsal bir olgu olduğunu ve mücadelenin de kolektif bir bilinçle ve dayanışmayla mümkün olduğunu vurgulamak istiyorum. Toplumda farklı roller üstlenen herkes, hangi konumda olurlarsa olsunlar, bağımlılıkları gündemlerinin ilk sıralarına koymalıdır. Kamu, özel sektör ve STK temsilcileri ve elbette vatandaşlar hangi alanda sorumluluklara sahiplerse bu alanlarda adımlar atmalıdırlar. Herkes kendi evininin önünü süpürmelidir. Maalesef ülkemizde bazı meseleler sadece belirli kurumlara özgü sanılıyor. Hayır, tam aksine bağımlılıklarla mücadelede kolektif bir idrake ve eyleme ihtiyacımız var. Toplumsal dayanışmanın oluşmasıyla bağımlılıklarla çok daha rahat mücadele edebilir, karşı karşıya olduğumuz iktisadi, toplumsal ve kültürel sistemi değişime uğratacak yolları birlikte bulabiliriz. Bu çerçevede toplumdaki tüm aktörlerin ve vatandaşların dayanışmacı ilişkileri geliştirmesi için elimizden geleni yapmalıyız. Söz gelimi gönüllülüğü yaygınlaştırarak farklı insanların ve kurumların birbirleriyle etkileşim kurmasını sağlayabilir, insanların kendilerine ve topluma faydalı olmalarını sağlayabiliriz. Daha önce belirttiğim tüketici kültür ve toplumun dönüştürülmesinde gönüllülük önemli anahtarlardan biri olabilir. Elbette gönüllülük dışında da toplumda dayanışmayı artıracak başka değerler ve pratikler bulunmaktadır. İşte bizim bu değerleri ve pratikleri yeniden gündeme almamız, toplumsal farkındalığı sağlayarak bağımlılıkların önlenmesinde birlikte çalışmamız gerekiyor.