Büyük Yeşilay ailesine gönül veren sevgili dostlar,
Hayat hikâyelerle örülü. Hepimizin bir hikâyesi, ..
1065
Teknoloji Bağımlılığı
“Dijital Oyun Bağımlılığı Ciddi Bir Sorun”
Birçok alt türü barındıran bir kavram olan teknoloji bağımlılığı konusunda Yeşilay Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Osman Tolga Arıcak ile konuştuk. “Bağımlılık bir hastalıktır ve tanısı ancak klinik görüşme ile konulabilir.” diyen Prof. Dr. Osman Tolga Arıcak, bağımlılıklar konusunda ortaya konulan kriterler, risk faktörleri ve yapılan araştırmalar hakkında bilgiler verdi.
Teknoloji bağımlılığı denince ne anlıyoruz? Kendi içinde hangi kollara ayrılıyor? Her birini nasıl özetlersiniz?
Teknoloji bağımlılığı sıklıkla internetle ilişkili bağımlılıklar için kullanılan bir kavram. İnternetin kendisi bir bağımlılık unsuru değil; ağırlıklı olarak internetteki uygulamalara ilişkin bağımlılıkları kastediyoruz. Bunlar başta dijital oyun, dijital kumar, online pornografi ve sosyal medya bağımlılığı gibi bağımlılık alanlarını ifade ediyor.
Teknoloji bağımlılığında çocuk ve yetişkin davranışları nasıl farklılıklar gösteriyor?
Aslında büyük oranda benzerlikler gösteriyor. Çocuk ya da yetişkin olsun kişi, internetteki uygulamayı yönetme konusunda kontrolünü kaybediyor. Eylem hayatının en önemli aktivitesi haline geliyor. Kişi bundan farklı şekillerde (fiziksel, sosyal, ekonomik gibi) olumsuz etkileniyor ve buna rağmen bu uygulamaları aşırı bir biçimde kullanmaya devam ediyor.
Günümüzde özellikle sosyal medyada çok sık vakit geçiriyor modern insan. Sosyal medya nasıl ve hangi aşamalarla bağımlılık yapıyor?
Yukarıda da bahsettiğim gibi teknolojik uygulamalara (oyun, kumar, sosyal medya vs) bağımlılık geliştirmek için dört temel koşul var: Kişinin hayatında her şeyden önemli hale gelmesi, kişinin bu uygulamada geçirdiği zamanı, eylemi kontrol etmeye çalışsa da başarısız olması, kişinin hayatında maddi ve manevi sorunlar yaratmasına rağmen bu uygulamalarla iştigal etmeye aşırı biçimde devam etmesi ve kişinin işlevselliğini bozması. Bu dört koşul son bir yıl içinde karşılanıyorsa biz bu davranışa “bağımlılık” diyoruz. Yoksa sadece kişinin bu uygulamalarda geçirdiği süreye bakarak “bağımlılık” tanısı koymuyoruz.
Dijital oyun bağımlılığından da söz edebilir miyiz? Bu durum kendini nasıl gösteriyor?
Evet yukarıda da bahsettiğim gibi dijital oyun bağımlılığı ciddi bir sorun. Dünya Sağlık Örgütü resmen iki davranışsal bağımlılığı hastalık olarak kabul etti; birisi dijital oyun diğeri ise kumar bağımlılığı.
Mobil telefonu sık kullanmak da bir bağımlılık türü sayılabilir mi? Nasıl?
Henüz Dünya Sağlık Örgütü tarafından tanımlanmış böyle bir bağımlılık mevcut değil. Az önce belirttiğim kriterler iş amacı dışında kullanılan akıllı telefonların kullanımında da karşılanıyorsa belki bağımlılıktan değil; ama “riskli kullanımdan” söz edebiliriz.
Dünyada ve Türkiye’de “Teknoloji Bağımlılığı” kavramı ne zamandan beri kabul görüyor? Psikoloji ne zamandan beri bu durumu bir rahatsızlık olarak kabul ediyor?
“Teknoloji bağımlılığı” kavramı 10-15 yıldır kullanılan bir kavram ancak az önce de bahsettiğim gibi dijital oyun/video oyun bağımlılığı gibi kavramlar 40 yıldır kullanılıyor. Henüz resmi olarak Dünya Sağlık Örgütü “teknoloji bağımlılığı” diye bir kavram kullanmıyor. DSÖ, dijital oyun ve kumar bağımlılığını bir hastalık olarak tanımlıyor. Bunun dışında kalan kavramlar (sosyal medya, akıllı telefon, pornografi bağımlılığı, ekran bağımlılığı vb.) farklı psikologlar ve araştırmacılar tarafından 15-20 yıldır makalelerde kullanılan ve araştırılan konular. Yine de bir davranışa resmen “bağımlılık” diyebilmek için kanıta dayalı büyük bir verinin olması gerekiyor.
Teknoloji bağımlılığın altında başka kişilik bozuklukları, psikolojik rahatsızlık yatıyor mu? Hangi kişilik özelliklerine sahip olan insanlarda daha çok görülüyor?
Dürtü kontrol problemi olan, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan, içe dönük, depresyon ve kaygı bozukluğu olan bireyler bağımlılık geliştirmeye daha yatkın oluyor.
Temelinde bazı rahatsızlıklar yatmasa da teknoloji bağımlılığı arttıkça bu durum kişide ne gibi psikolojik rahatsızlıklara yol açıyor?
Kaygı ve depresyon varsa şiddetlenebiliyor; yoksa kaygı ve depresyon gelişebiliyor. Örneğin online kumar bağımlısıysa kişide yalan söyleme, yakın çevresini aldatma, iş kaybı, ailenin dağılması gibi ciddi problemler ortaya çıkabiliyor.
Kimyasal bağımlılıklarla kıyaslandığında teknoloji bağımlılığının riski nedir?
Bir insan için uyuşturucu ve uyarıcı maddelere normal koşullar altında ulaşmak kolay değil, aynı zamanda maliyeti de yüksek; fakat akıllı telefonlar, tabletler, bilgisayarlar ve internet her yerde. Aileler çocuklarına kendileri bu araçları alıp veriyor. Bir yaşındaki bebek tabletle yemek yiyor. Bu nedenle teknoloji bağımlılığı riski daha yüksek.
Bu bağımlılıklarda nasıl bir tedavi yöntemi uygulanıyor?
İlaç, psikoterapi, spor/sanat aktiviteleri en sık kullanılan tedavi kombinasyonu.
Çocuklar ve yetişkinliklere bu konuda tavsiyeleriniz neler? Hangi durumdan ve aşamalardan sonra bağımlılıktan şüphelenilebilir?
Hayatı dengeli yaşamak gerekir. Bir kişi bilgisayarda oyun da oynayacak, spor da yapacak, sanatla da uğraşacak, farklı hobileri de olacak. Sorun teknolojinin kişiye zarar verecek şekilde kullanılması. Kişi yukarıda bağımlılık tanısı hakkında bahsettiğimiz dört belirtiyi göstermeye başladıysa bağımlılıktan şüphe duyulabilir. Bağımlılık bir hastalıktır ve tanısı ancak klinik görüşme ile konulabilir.
Önümüzdeki yıllarda Metaverse ile birlikte, internet sadece kullanılan bir kavramdan öte içinde yaşanılan bir ortama dönüşecek gibi görünüyor. Gelecekte bununla birlikte teknoloji bağımlılığı riski daha artabilir mi sizce? Neler yapılmalı?
Metaverse heyecan verici pek çok olasılığı barındırsa da bağımlılık yapma riski oldukça yüksek bir dünya. Bu konuda sosyal bilimciler daha fazla araştırma yapmalı. Daha fazla veriye ihtiyacımız var. Ayrıca mühendislik alanında çalışan kişilerle sosyal bilimciler bu konu üzerinde sempozyumlar yapmalı. İnsanlığın geleceği için avantaj ve dezavantajları tartışılmalı. Yeşilay, dijital oyun ve kumar bağımlılığı alanında araştırmalar yapmanın yanı sıra YEDAM’lar bünyesinde bu bağımlılığı olan kişilere de ücretsiz terapi desteği veriyor.
Dünyada ve Türkiye’de teknoloji bağımlılığıyla ilgili istatistikler bize neler söylüyor?
Dijital oyun bağımlılığı ya da internet oyun oynama bozukluğu üzerine şu ana kadar yapılan en geniş ölçekli çalışmaların, Avrupa ve Uzakdoğu Asya ülkelerinde gerçekleştirildiği görülüyor. Ferguson, Coulson ve Barnett tarafından 2011 yılında 33 akademik yayın üzerinde gerçekleştirilen bir meta-analiz çalışması sonucunda dünya geneli oyun bağımlılığı yaygınlık ortalaması yüzde 3 olarak bulunmuştur. King ve arkadaşları ise bu oranı yüzde 8 olarak vermektedir. Saunders ve arkakadaşları dijital oyun oynama bozukluğu/bağımlılığı için yaygınlık oranını, Batı ülkeleri genelinde yüzde 1-10 arası, Güney Amerika ve Afrika ülkeleri genelinde yüzde 1-9 arası, Uzakdoğu Asya ülkeleri genelinde ise yüzde 10-15 arası olarak vermektedir. Amerikan Psikiyatri Birliği, bir Asya ülkesinden elde edilen oranları paylaşmış; 15-19 yaş arası erkeklerin yüzde 8,4’nün, kızların ise yüzde 4,5’nin oyun oynama bozukluğu için belirlenen kriterleri taşıdığını belirtmiştir.
Türkiye’de oyun bağımlılığı ya da oyun oynama bozukluğu ile ilgili yapılan çalışmalara bakıldığında, öncelikle Türkiye genelini temsil eden geniş ölçekli bir prevelans çalışmasına rastlanmamakta. Yapılan çalışmaların büyük bir kısmının genel internet bağımlılığı ile ilgili olduğu, dijital oyun oynamanın genel internet bağımlılığı içinde bir alt değişken olarak ele alındığı; fakat yaygınlık ile ilgili yeterli bulguların olmadığı görülüyor. Yine dijital oyun bağımlılığı ile ilgili yapılan küçük ölçekli çalışmaların ise daha çok korelasyonel çalışmalar olduğu, yaygınlığı hakkında bilgi verilmediği görülüyor. Bununla birlikte Yeşilay’ın 2017 yılı içinde “oyun amaçlı problemli internet kullanımı” üzerine gerçekleştirdiği bir çalışmada İstanbul ili genelinde ulaşılabilen 12-19 yaş arası 6116 gencin yüzde 8,5’nin problemli düzeyde dijital oyun oynama davranışı gösterdiği tespit edilmiştir. Bu grubun yüzde 3,4’ünün kız, yüzde 5,1’nin ise erkek öğrenci olduğu görülmektedir. Dikkat edilirse bu oran yukarda vermiş olduğumuz diğer dünya ülkeleri ile tutarlılık gösteriyor. Diğer ülkelerde de oyun bağımlısı erkeklerin kızlara göre daha fazla olduğu rapor ediliyor.
PROF. DR. OSMAN TOLGA ARICAK KİMDİR?
Prof. Dr. Osman Tolga Arıcak, 1993 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü’nden mezun oldu. Yüksek lisans ve doktorasını Marmara Üniversitesinde tamamladı. 1994-1999 yılları arasında Trakya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitimde Psikolojik Hizmetler programında araştırma görevlisi olarak çalışan Arıcak, 1999 yılında aynı programda yardımcı doçent olarak çalışmaya başladı. 2006-2007 yılları arasında Indiana Üniversitesi Bloomington Psikolojik Danışma ve Eğitim Psikolojisi Bölümü’nde konuk araştırmacı, 2007-2008 yılları arasında ise Tulane Üniversitesi New Orleans Psikoloji Bölümü’nde öğretim üyesi olarak çalıştı. 2008 yılında Trakya Üniversitesine döndü ve 2010 yılında Eğitim Psikolojisi alanında doçent oldu. 2013-2014 akademik yılında Harvard Üniversitesi Berkman Center Gençlik ve Medya Laboratuvarında araştırmacı olarak çalıştı. 2015 yılında profesör olan Arıcak, Hasan Kalyoncu Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde öğretim üyesi olarak çalışmalarını yürütmektedir. Prof. Dr. Osman Tolga Arıcak ayrıca, Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği ve Yeşilay Bilim Kurulu Üyesi’dir.