Büyük Yeşilay ailesine gönül veren sevgili dostlar,
Hayat hikâyelerle örülü. Hepimizin bir hikâyesi, ..
1087
Yaşam
Doğal Yaşama Dönüş Hareketleri
Pandemiyle yükselen doğal yaşam köylerine dönüş hareketi, deprem riskiyle birlikte yükseldi. Tiny house olarak adlandırılan küçük evler, karavan hayatı ve bir tatil alternatifi de olan doğal yaşam köyleri artık günümüzün yaşam trendi.
Diğer turizm alanlarına göre hâlâ çok popüler olmasa da doğal yaşamı benimseyen ziyaretçilerin son yıllarda gözdesi olan doğal yaşam köyleri yavaş yavaş gözler önüne çıkmaya başlıyor. Son zamanlarda her şeyin yapay yollarla üretilmeye başlaması, sağlığın git gide azalması anlamına geliyor. Bu durum da ekolojik tarım ve permakültür kavramlarının artık günümüzde daha yoğun kullanıldığı anları doğuruyor. Yeryüzüne özen, insanlara özen ve nüfus ve tüketime sınır getirme adı altında üç etik kuralara sahip olan permakültür tasarımı, doğayla beraber çalışma, yerleşim alanlarını belli bir düzen içinde tarımsal alana çevirmeyi amaçlıyor.
Permakültür tasarımına göre sürdürebilir tarım olmaksızın istikrarlı bir sosyal düzen mümkün değil. Bunların birleşimiyle beraber, doğal yaşam köyleri aslında önemli bir noktaya da parmak basmış oluyor. Bunun en güzel örneklerinden birine ev sahipliği yapan ülkemizin güzide ekolojik turizm noktalarını araştırdık.
Bir inziva merkezi olarak tanımlanan doğal yaşam köylerinde konaklama imkânı sunuluyor. Yıl boyu çeşitli inzivalar, atölye çalışmaları, eğitimler, şifa sanatları ve terapiler düzenleniyor. Peki, program eşliğinde düzenlenen konaklamalarda ne gibi imkânlar sunuyor? Gelin detaylardan bahsedelim...
Ziyaretçiler bedenlerini tanıyor, ruhlarını dinlendiriyor ve arındıklarını hissediyorlar. Beden fizyolojisi, besinlerin faydaları hakkında çeşitli bilgiler alıyorlar ve uyku, meditasyon ve yoga gibi etkinlikler yapılıyor. Aynı zamanda ruhsal enerji ile ilgili birçok çalışma yapılıyor. Ziyaretçiler doğal yaşamla ilgili birçok yeni bilgi öğreniyor, günlük koşturmaca ve stresten uzaklaşma fırsatı yakalayabiliyorlar. Çeşitli disiplinlerden uzmanlar bu atölye çalışmalarında ziyaretçilere alanla ilgili atölyeler düzenleyebiliyorlar.
Dünyada ve Türkiye’de sayıları gün geçtikçe artan doğal yaşam köylerinde doğa meraklıları kendi ruhlarını tanıyor. Yemek kültüründen bu mekânların mimarisine kadar her şey doğal olandan tercih ediliyor. Ziyaretçiler belli alanlarda tarım deneyimi de yaşayabiliyor. Doğal yaşam köylerinin en büyük tercih nedeni de şehrin ruhu ve bedeni yoran kalabalığı, hızı. Doğal yaşam köylerini bir tatil alternatifi olarak tercih edenlerin yanında sürekli böyle bir hayatı seçenler de var.
Kampçılık ise yine pandemiyle birlikte artan tatil alternatiflerinden biri. Sadece gençler değil her yaştan doğa meraklısı çadır yaşamına meraklı. Çadır ve diğer kamp malzemeleri bu tarz bir alternatifi tercih edenlerin gözdesi. Doğanın tamamıyla ortasında bir konaklama arayanlar kampçılığı tercih ediyor. Sırt çantalarına kolaylıkla monte edilebilen çadırlar, pratik ocaklar, el ve kafa fenerleri kolaylık sunduğu kadar kamp meraklıların oyuncağı gibi adeta. Hele çadırda bir yaz yağmuruna tanık olmak gibisi yok!
Karavan tutkusu ise her zamankinden daha fazla artmış vaziyette. Mobil bir tatil anlayışını benimseyenlerin tercihi olan karavan doğada bir yaşam sunduğu gibi ailelerin de gözdesi. Karavan parklar her geçen gün artıyor. Aynı zamanda bütçeye uygun bir tatil anlayışı karavancılık. Yaz kış bir konaklama imkânı sunuyor karavan. Her bütçeye ve konfor isteğine göre karavan mevcut. En ucuzundan en lüksüne karavan var. Ayrıca karavan severleri bir araya getiren birçok dernek de mevcut. Bu derneklerde bir araya gelip işin felsefesini yapıp, kendi tecrübelerini da paylaşabiliyorlar.
KÜÇÜK EVLERİN YÜKSELİŞİ
İstanbul'un çeperlerinden Çanakkale'ye, Muğla'dan Kırklareli'ne kadar Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde tiny köyler oluşmaya başladı. Özellikle İstanbul'da yaşayanların evlerine deprem testi yaptırıp binalarının çürük olduğunu öğrenenlerden büyük bir kısmı Göktürk, Kilyos, Şile, Çekmeköy gibi bölgelerde arsa satın alıp ya da kiralayıp tiny house yaptırıyor. Kimileri de depreme dayanıksız evlerini bırakıp karavan parklarına yerleşiyor ve işlerine buralardan gidip geliyor. Talebin bu denli yükselmesinde yeni yapı stokunun talebin altında kalması ve konut fiyatlarının alım gücünün çok üzerinde yükselmesi etkili oluyor.
Öyle ki bir ailenin İstanbul'da depreme dayanıklı 2+1 ev almasının maliyeti ortalama 4 milyon TL'den başlarken bir tiny house, karavan, prefabrik ev, bungalovun maliyetleri niteliğine göre asgari 300 bin ila 1,5 milyon TL'ler seviyesinde. Türkiye'nin bir deprem ülkesi olduğu ve altı milyon çürük yapı stokumuzun bulunduğu gerçeğinin hatırlanması insanları çürük yapılardan kurtulma konusunda harekete geçirdi. Ancak dönüşüme muhtaç konutlarda yaşayanların dönüşüm sürecinde taşınacakları deprem güvenlikli konutların azlığı, kira ve satış fiyatlarının çok yüksek olması insanları alternatif arayışlarına yönlendiriyor. Kahramanmaraş depremleri sonrasında 11 ilde yaşanan deprem felaketinin körüklediği deprem korkusuyla çözüm arayışları tiny house, karavan, prefabrik ev, bungalovlar ile bunların yerleştirileceği arsa ve arazilere yönelik talebi patlattı. Üst gelir grubundan dar gelirliye kadar geniş bir tüketici profili söz konusu. Hemen herkes bütçesine uygun bir ürün bulup kendine doğa içinde güvenilir bir yaşam alternatifi arayışında.
Özellikle İstanbul'un çeperlerinde Çekmeköy, Arnavutköy, Şile, Ağva, Çatalca, Tuzla gibi bölgeler öne çıkıyor. İstanbul'da 200-300 m²'lik bir karavan ve tiny house bahçesinin yıllık kira bedeli ortalama 80 ila 100 bin TL'ler seviyesinde. Pandemi ile gelişen tiny house trendi günümüzde tiny köylere evrilmiş durumda. İstanbul'un çeperlerinden Çanakkale'ye Muğla'ya kadar Türkiye'nin birçok yerinde bu köyleri görmek mümkün.