Büyük Yeşilay ailesine gönül veren sevgili dostlar,
Hayat hikâyelerle örülü. Hepimizin bir hikâyesi, ..
1036
Sağlıklı Yaşam
El Hijyeni Virüsten Korur
Koronavirüs ile mücadelenin en temel şartı olan el hijyeni için dezenfektan ve kolonya yerine renksiz, kokusuz, parfümsüz, katı ve doğal beyaz sabunların tercih edilmesi gerektiğini belirten Dermatoloji Uzmanı Prof. Dr. Özlem Su Küçük, “Bu sabunlar kimyasal içermediği için deriye daha az hasar verir. Deri hasarının önüne geçmek için ellerin yıkanmasından sonra sık sık yağ bazlı nemlendirici ve yumuşatıcı losyon ya da kremler kullanılmalı.” diyor.
Aralık 2019’da Çin’de ortaya çıkan ve kısa sürede tüm dünyaya yayılan koronavirüs ile mücadele, hayatımızın bir numaralı gündem maddesi haline geldi. Pandemi (küresel salgın) günlerinde hepimiz mümkünse evde kalarak, çıkmak zorundaysak da insanlarla aramızdaki sosyal mesafeyi koruyarak virüse karşı önlem almaya çalışıyoruz. Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekan Yardımcısı, Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özlem Su Küçük, koronavirüsle mücadelede en etkili yöntemin ellerin sık sık sabunla yıkanması olduğunu belirtiyor. Yaygın olarak kullanılan dezenfektan ve kolonyanın ise alkol içerikli olduğu için daha fazla tahribata sebep olacağını dile getiren Prof. Dr. Küçük ile hijyen malzemesi tahribatına karşı yapılması gerekenleri konuştuk.
Yıkama sonrası nemlendirici şart
Prof. Dr. Özlem Su Küçük, ellerin yıkanması sırasında özellikle renksiz, kokusuz, parfümsüz, katı ve doğal beyaz sabunların tercih edilmesi gerektiğini belirterek, bu sabunların kimyasal içermeği için deriye daha az hasar vereceğini söylüyor. Sık sık su ve sabun kullanımının üst derinin bariyer fonksiyonuna zarar verdiğini dile getiren Prof. Dr. Küçük, “Ellerde hem kuruluk, kızarıklık, çatlama gibi kronik irritan dermatit denen tahriş ekzema oluşur hem de mikroorganizmaların deriye girişi çok daha kolay hale gelir. Deri hasarının önüne geçmek için ellerin yıkanmasından sonra sık sık yağ bazlı nemlendirici ve yumuşatıcı losyon ya da kremler kullanılmalı. Dezenfektan ve kolonya yerine eğer ulaşılabiliyorsa su ve sabun kullanılması; hem deri hasarını azaltır, hem de derinin mikroorganizmalardan daha iyi arınmasını sağlar.” diyor.
Kolonya ve dezenfektan cildi tahrip ediyor
El hijyeninde sabunun yanı sıra dezenfektan ve kolonya kullanımının da çok yaygın olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Özlem Su Küçük, bu ikilinin alkol içerikli olduğu için daha fazla tahribata sebep olacağını söylüyor. Prof. Dr. Küçük şöyle devam ediyor: “Bu içerikler deri hasarı, deride kızarıklık, çatlama, kuruma ve soyulma gibi klinik bulgulara yol açan, özellikle irritan kontakt (tahriş ekzeması) dermatit olmak üzere hem irritan hem de alerjik kontakt dermatite (alerjik ekzemaya) neden olur. Bunun için evde ya da dış ortamda su ve sabuna ulaşabiliyorsak öncelikle ikisini tercih etmeliyiz. Aksi durumda dezenfektan ve kolonya kullanmalıyız. Ardından ulaşabildiğimiz en kısa sürede elimizi su ve sabunla yıkayıp mümkünse nemlendirici, yumuşatıcı kullanmalıyız.”
Kronik hastalığı olanlar dikkat!
Prof. Dr. Özlem Su Küçük, özellikle el ekzeması, atopik ekzeması, sedef hastalığı olan kişilerin derilerinin zaten hassas ve kuru olduğunu, bu kişilerin yaşamları süresince nemlendirici ve yumuşatıcıya ihtiyaç duyacaklarını söylüyor. Ellerin sık sık su ve sabunla yıkanması ve dezenfektan ile kolonya kullanımının deri hasarını artıracağını, deride kuruluk, soyulma, kızarıklık, çatlama gibi belirtilere neden olacağını vurgulayan Prof. Dr. Küçük, “Doğal olarak bu kişilerin yumuşatıcı, nemlendirici losyon ve kremlere ihtiyacı artacak. Bu hastalıkların yaşanan pandeminin getirdiği kaygı ve strese bağlı olarak şiddetlenmesi de mümkün. Bu nedenle kişilerin düzenli olarak ilaçlarına devam etmelerini öneriyoruz. Bir başka önemli nokta ise, bu hastalar bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaçlar kullanıyorlarsa çok zorunlu kalmadıkça ev dışına çıkmamalı ya da bu ilaçların kullanımı konusunda doktorlarına danışmalılar. Bu kişilerin zaten bağışıklık sistemleri düşük. Aldıkları tedavi edici ilaçlar bağışıklık sistemlerini daha da düşürebilir.” diyor.
Bu dönemde ortaya çıkan stres nedeniyle zona gelişme riskini de artabileceğini belirten Prof. Dr. Özlem Su Küçük, “Koronavirüs salgınında stres nedeniyle kişilerde zona gelişme riski artabilir. Zona geçiren kişilerin kendilerini daha dikkatli korumaları ve evlerinden çıkmayıp verilen zona tedavilerini düzenli kullanmalarını öneriyoruz.” diyor.
Giysiler sabun tozuyla yüksek ısıda yıkanmalı
Prof. Dr. Özlem Su Küçük, koronavirüsle mücadele sürecinde açık yarası olan kişilerin de evde kalmalarının son derece önemli olduğunu dile getiriyor. Prof. Dr. Küçük, dışarıya zorunlu olarak çıkılacaksa yaranın gazlı bezle iyi şekilde kapatılması gerektiğini belirterek, “Açık yarası olanlar mevcut tedavilerine evde devam edebilir. Dışarıda açık yara oluşursa bu kişilerin açık yarayı su ve sabunla temizlemelerini ardından antibiyotikli ilaçlar uygulayarak üstünü gazlı bezle kapatmalarını öneriyoruz.” diyor. Ayrıca, ciltleri kuru, tahriş ve alerjiye yatkın kişilerin kıyafetlerini sabun tozu ile 60 derecede yüksek ısıda yıkamaları ve çok iyi durulamalarının da son derece önemli olduğunu vurguluyor.
Cildi kuru olanlar daha dikkatli olmalı
“Cildi nemlendirmek ve deri bariyerini güçlendirmek için renksiz, kokusuz ve yağ bazlı yumuşatıcı ve nemlendirici ürünler(en basit deyişle zeytinyağı veya vazelin) kullanılmalı. Ev ortamında isek günde 3-5 kez hatta her el yıkandığında nemlendirici sürebiliriz. Özellikle de cildi kuru ve tahrişe yatkın kişiler bu konuda daha dikkatli olmalı.” diyen Prof. Dr. Özlem Su Küçük, sözlerini şöyle tamamlıyor: “Bu süreçte dışarıda çalışmak zorunda olan kişiler öncelikle su ve sabuna ulaşabiliyorlarsa ellerini bu şekilde yıkamalı. Kendilerine ait sabunları olabilirse renksiz, kokusuz, parfümsüz katı, doğal beyaz olanları kullanmalılar. Bu mümkün değilse yani kullanılacak sabun ortak ise renksiz, kokusuz, parfümsüz sıvı sabun ile ellerini yıkamaları, kısa süreli çok kirli olmayan durumlarda dezenfektan ve kolonya kullanmaları, eve geldiklerinde ise el, yüz ve vücutlarını su ve sabunla yıkadıktan sonra ciltlerini evde geçirdikleri süre içinde sık sık nemlendirmelerini öneriyoruz. Bu süreçte el ekzeması gelişen kişilerde nemlendirici krem veya losyonlar; yeterli gelmezse bunlara ilave olarak doktor kontrolünde kısa süreli kortizonlu kremler de kullanılabilir.”
PROF. DR. ÖZLEM SU KÜÇÜK KİMDİR?
1968 yılında Edirne Keşan’da doğan Özlem Su Küçük, 1985’te girdiği İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi’nden 1991 yılında mezun oldu. Sağlık Bakanlığı Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi Deri ve Zührevi Hastalıkları Kliniği’nde uzmanlık eğitimine başladı. El Ekzemalı Hastalarda Yama Testi Uygulaması ve Değerlendirilmesi başlıklı tezini vererek 1995’te eğitimini tamamladı. 1996-2010 yılları arasında Bezmialem Valide Sultan Vakıf Gureba Eğitim ve Araştırma Hastanesi Dermatoloji Kliniği’nde uzman olarak çalıştı. 2010 yılında Bezmialem Vakıf Üniversitesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Anabilim Dalı’na yardımcı doçent, 2012’de doçent, 2017’de ise profesör olarak atandı. Ocak 2020’de üniversitenin dekan yardımcısı oldu.