Büyük Yeşilay ailesine gönül veren sevgili dostlar,
Hayat hikâyelerle örülü. Hepimizin bir hikâyesi, ..
1037
Yaşam
"Evden Çalışma Modeli B Planı Olarak Elimizde"
Koronavirüs salgınının, Türkiye’nin dijital alt yapısının diğer ülkelere kıyasla ne kadar donanımlı ve gelişmiş olduğunu gösterdiğini belirten Prof. Dr. Vedat Işıkhan; “Pek çok şirket evden çalışma modeline geçti. Bu model; insanın elinde, ajandasında bir B planı olarak duruyor. Evden çalışma modelini uyguladık ve çok önemli başarılar elde ettik. Salgından birçok şey öğrendik. Bunları; birey, kurum ve toplum olarak hafızamızda depoluyoruz. Beyin gerektiği zaman kullanacaktır.” diyor.
Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını ile mücadele sürecinde yaşam alışkanlıklarımız kökten değişti. Artık zorunlu haller dışında mümkün olduğunca dışarı çıkmıyor, evde kalıyoruz. Bu dönemde pek çok şirket de evden çalışma modeline geçti. Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Cumhurbaşkanlığı Sosyal Politikalar Kurulu Üyesi Prof. Dr. Vedat Işıkhan, önümüzdeki yıllarda salgının çalışma şeklini kökten değiştirmesinin beklendiğini söylüyor. Uzaktan-evden çalışmanın, kişilerin geleneksel olarak tasarlanmış bir ofis ya da büro ortamı dışında çalışmasına olanak sağladığını belirten Işıkhan, “Uzaktan çalışanlar tıpkı iş yerindeymiş gibi çalışabilir, projelerini yürütebilir ve istedikleri her yerden hedeflerini gerçekleştirebilirler.” diyor. Prof. Dr. Işıkhan ile evden çalışma sisteminin getirdiklerini konuştuk.
“TÜRKİYE’NİN GELİŞMİŞ BİR DİJİTAL ALTYAPISI VAR”
Koronavirüs salgınının günümüz insanının yaşam ve ölüm arasında gidip gelerek, oturup geçmişini düşünmesini sağladığını vurgulayan Prof. Dr. Vedat Işıkhan, “Bu salgın, birey ve toplumların ekonomik, psikolojik ve sosyal sorunlarla karşı karşıya kalmasına neden oldu. Her ülke salgının etkisini hafifletmek için önlem aldı ve uyguladı. Bugün milyonlarca kişi evden çalışarak üretime katkıda bulunuyor. Salgının negatif finansal etkileri olmaması, çalışanların işten çıkarılmaması, şirketlerin kapanmaması için özel sektör ve kamunun belli kesimlerinde evden çalışma sistemine geçildi. Telekomünikasyon, eğitim, finans gibi sektörler için sistem uygulanabilirken; sağlık, acil ve sosyal hizmet sektörleri için bu çok zor. Evden çalışabilmek için kişinin, iş yerinde nasıl bir fonksiyon yerine getiriyorsa evde de hiç zorluk çekmeden aynısını yerine getirmesi beklenir. Bunun için iş yerinde sahip olduğu temel teknik donanımların, özellikle bilgisayar ve web online sistemin olması gerekir. Bu koşulları sağlayan milyonlarca kişi evden çalışarak işlerin aksamamasına ve ülke olarak ciddi ekonomik sorunlar yaşanmamasına katkıda bulunuyor. Bu salgın bize, Türkiye’nin dijital alt yapısının diğer ülkelere kıyasla ne kadar donanımlı ve gelişmiş olduğunu gösterdi. Son 18 yıldır bilim, sanayi ve teknolojiye yapılan yatırımların bu kriz durumunda meyvelerini verdiğini söyleyebiliriz. Eğer bu gelişmiş dijital alt yapı olmasaydı çalışma hayatında, dolayısıyla ekonomide ciddi sıkıntılarla karşılaşabilirdik.” diyor.
“EVDEN ÇALIŞMANIN OLUMLU YANLARI ÇOK”
Uzaktan çalışmanın; işe gidip gelme zaman ve maliyetlerini azaltmak için faydalı olduğunu dile getiren Prof. Dr. Işıkhan, fotokopi, çıktı gibi nedenlerle oluşan çevresel hasarı azaltmaya da yardımcı olduğunu vurguluyor. Işıkhan, evden çalışma modelinin gerek çalışanlara gerekse işletmelere kazandırdığı olumlu boyutları şöyle özetliyor:
-
Evden çalışma; öncelikle çalışanlara tam ücret ve fayda sağlar. İşe gidip gelmedeki zamandan, ulaşım giderleri olmayacağı için maliyetlerden tasarruf imkanı sunar.
-
Daha fazla özerklik sağlar. Büro ya da ofise gitmemek, çalışanların üretkenliğini artırabilir.
-
Engelli çalışanlara yardımcı olabilir. (Evden parça başı işler sağlanabilir.)
-
Şirketin çalışma saatlerini uzatabilir.
-
Tüm bu durumlar işletmelerin kâr marjını artırabilir.
-
Esnek zamanlama ve iş prosedürü: Evden çalışanlar istedikleri zaman mola verebilir, yemek saatlerini kendileri belirleyebilir. Dinlenebilir ve tekrar çalışmaya başlayabilirler. Ancak çalışma saatlerinin ve iş yüklerinin üst yönetim tarafından belirlenmesi gerekir.
-
Özel ortam: Çalışanlar, dikkat ve konsantrasyonu azaltabilecek etmenleri kolaylıkla kontrol altına alabilirler.
-
Rahat giysilerle çalışma: İş yerine giderken giyildiği gibi şık etek-elbise, takım, kravat, ceket olmaması çalışanları rahatlatır.
-
Sıfır iletişim: Sanal ortamlar dışında iletişim kurmaya ihtiyaç kalmayabilir.
-
Kalabalık ve trafik stresi ortadan kalkar. Her gün yoğun kalabalıklara ve trafiğe girmeye gerek kalmadan işlerimizi yapabiliriz.
-
Trafik ve başka nedenlerle işe geç kalınmasıyla ilgili mazeretler ortadan kalkar.
-
Kendini gerçekleştirme (zor koşullar altında işi yerine getirme), sanki salgın olmamış gibi başarıyla işini yapma duygusu kazandırır.
Prof. Dr. Vedat Işıkhan, evden çalışma modelinin işletmeler açısından da olumlu katkıları olduğunu belirterek şöyle devam ediyor: “İşletmenin fiziksel (kira, yatırım vb.) ve diğer donanımlarından (elektrik, su, ısınma giderleri) tasarruf elde edilir. Diğer bir kazanç ise; yaşanan kriz ortamında dahi ayakta kalabilmenin yollarının bulunmuş olması, güçlü ve güçsüz yönlerinin ortaya çıkmasıdır. Geleceğe yönelik yatırımlar için koronavirüs salgını, bireyden tüm devletlere kadar bu zor koşullar altında kendini test etme fırsatı vermiştir. Bu da değeri tartışılamayacak çok önemli bir kazançtır.”
ÇALIŞANLAR VE İŞLETMELER İÇİN OLUMSUZ YANLARI DA VAR
Prof. Dr. Vedat Işıkhan, evden çalışma modelinin olumsuz etkilerinin de söz konusu olabileceğini belirterek bunları şöyle özetliyor:
-
Özel ekipman kullanımı gerektiren işler için uygun olmayabilir.
-
Çalışanların evindeki ısı ve elektrik faturalarını artırabilir.
-
Bazı çalışanlar bu düzenlemede daha az üretken olabilir.
-
Monotonluk ve bıkkınlık: Evde ne kadar verimli çalışılırsa çalışılsın belli bir zaman sonra monotonluk ve can sıkıntısının yüksek olduğu bir dönem yaşanabilir.
-
Toplantıları planlamada ve projeleri koordine etmede zorluklar ortaya çıkabilir.
-
Çalışanlar arasında kuruma aidiyet ya da bağlılık duygusu azalabilir. Çalışanlar kendilerini büyük bir makinenin küçük bir parçası gibi düşünebilirler.
-
Uzaktan çalışma modelinin uygulanmasında gerekli olan donanımlara ve bunları kullanabilecek bilgi ve beceriye sahip olamayan, uygulama ve çalışma hakkında bilgisi eksik çalışanların işsiz kalma olasılıkları yüksek olacaktır. Bunların yerine daha nitelikli personel istihdamı söz konusu olabilir. Bu durum, işsiz sayısının artmasına yol açabilir.
Prof. Dr. Işıkhan, çalışanlar üzerinde diğer çalışanlarla bir araya gelememe, kapalı bir ortamda kalmanın yarattığı çeşitli ruhsal sıkıntılar, sosyal ve çevresel desteğin olmaması veya yetersizliği, iş birliği ve ekip çalışmasının azalması gibi olumsuz etkilerin olabileceğini söylüyor. Işıkhan; “Sektörler ve çalışanlar arasında nasıl bir iletişim sistemi kurulacak, işler nasıl planlanacak ve görev dağılımı nasıl yapılacak? Yöneticilerin bunları öngörmeleri ve krize hazırlıklı olmaları gerekir.” diyor.
YENİ ÇALIŞMA DÜZENİNE Mİ GEÇİLİYOR?
Yaşamın devamlılığı için üretimin kaçınılmaz olduğunu dile getiren Prof. Dr. Işıkhan, öncelikle üretim alanlarının açılması ve burada çalışmaların sürdürülmesi gerektiğini vurguluyor. Koronavirüs salgınının yeni bir çalışma düzenine geçişin kapılarını açıp açmayacağıyla ilgili olarak da Prof. Dr. Işıkhan; “Varsayımlara göre hareket edecek olursak; birinci varsayımda koronavirüse karşı etkin aşı bulunması durumunda tüm dünyanın eski çalışma tarzına hızla dönmesi söz konusu olabilir. Bu durum zaten bilinen bir sistemin tekrar canlandırılması anlamına gelir. Şu an biz bu sistemi dondurduk, ortaya çıkan sorunlara kaynak aktararak uzaktan çalışarak sistemi yaşatmaya çalışıyoruz. İkinci varsayım ise salgına karşı etkili bir aşı bulunamaması durumunda evden çalışma modelinin de sürdürülmesi, belki de kapsamının sektörel bazda daha da genişletilmesi anlamına gelecektir.” diyor.
“HİÇBİR ŞEY ESKİSİ GİBİ OLMAYACAK” MI?
Son dönemde “Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.” gibi yaygın bir söylem geliştirildiğini hatırlatan Prof. Dr. Vedat Işıkhan buna karar vermek için etkili aşının bulunmasının şart olduğunu söylüyor. Işıkhan şöyle devam ediyor: “Eylül’de aşı bulunur ve insanlar üzerinde uygulanmaya başlanırsa iki hafta içinde dünya eski haline döner. İnsanın doğasında kriz, stres, afet ile travmalar ve bunların yarattığı etkilerden bir an evvel kurtulma hatta bunları unutma olgusu vardır. İnsan beyni olumsuz anıları ve deneyimleri arka plana itme çabasındadır. İnsanı mutlu edecek ve eski yaşamına döndürecek uyuma anında hazır olabilir. Bu mantık, bardağın dolu tarafını görüp ona göre yorum yapmanızla ilgili bir durumdur. Ancak büyük olasılıkla maske, mesafe ve sosyal izolasyon gelecekte tüm yaşamımızda dikkat edeceğimiz temel ilkeler gibi duruyor. Virüs kontrol altına alınıncaya kadar böyle bir yaşam tarzı sürecek. Bana göre bu çalışma modeli insanın elinde, ajandasında bir B planı olarak duruyor. Yani evden ya da uzaktan çalışma modelini uyguladık ve çok önemli başarılar elde ettik. Salgından hepimiz birçok şey öğrendik. Bunları birey, kurum ve toplum olarak hafızamızda depoluyoruz. Beyin, gerektiği zaman bunları kullanacaktır.”
“YENİ RİTÜELLER GELİŞTİRİN”
Prof. Dr. Vedat Işıkhan sözlerini şöyle tamamlıyor: “Uzaktan çalışarak bu zor günlerin en az hasarla atlatılmasında emeği geçen tüm çalışanlar için şu önerilerde bulunmak isterim; artık iş yerimizde ya da büromuzda değiliz. Evden yani iş yerinden uzakta çalışıyoruz. Evde yaşama ve çalışmayla ilgili yeni ritüeller geliştirelim ve günü yönetmenin disiplinli bir yoluna sahip olalım. Bir başlangıç ve bir bitiş zamanı planlayalım. Önceden de bir ritmimiz vardı. Egzersiz, zihinsel refahımız için önemli. Bu nedenle evde küçük egzersizler ve spor yapmaya çaba gösterelim. Gün boyu bilgisayarın karşısında oturmanın getirdiği hareketsizliği azaltalım, bel ve boyun sağlığımıza dikkat edelim. Hafif masaj ve egzersizler bizi rahatlatır. Kendinize sorun; ‘Kendimi yalnız hissetmekten nasıl koruyacağım ve nasıl sağlıklı, üretken ve canlı kalacağım?’ Bunu kendiniz için yapın. Evden çalışmaktan gerçekten hoşlanabileceğinizi unutmayın. İstediğiniz müziği dinleyebilirsiniz. Uzaktan çalışma çok uzun zamandır uygulanıyor. Bugün sadece iş yapmakla kalmayıp iş birliği yapmamız gereken tüm teknolojilere sahibiz. Verileri depolamamıza ve sahip olmamıza, birebir görüşmeler yapmamıza, en iyi uygulamaları paylaşmamıza ve öğrenmemize izin veren kurumsal çapta sosyal medya araçlarımız var. Sonuç olarak, tüm bu birikimleri insanın refahı ve mutluluğu için kullanabiliriz. Bunun için hiçbir engelimiz yok. Yöneticilerimiz ve meslektaşlarımızla iş birliğimizi geliştirelim. Bu süreci birbirimizin hatalarını ön plana çıkartarak değil birbirimizi güçlendirerek sonlandıralım.”
PROF. DR. VEDAT IŞIKHAN KİMDİR?
1966 yılında Mardin’de doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini İzmir’de tamamladı. Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmetler Yüksekokulundan 1990’da lisans, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünden 1993’te Bilim Uzmanlığı (MSW) derecesini ve yine aynı enstitüden 1998’de Doktora (PhD) derecesini aldı. 2003’te doçent, 2009’da profesör oldu. Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinde 3 yıl sosyal hizmet bölüm başkanlığı ve aynı fakültenin dekan yardımcılığı idari görevlerini yerine getirdi. Prof. Dr. Vedat Işıkhan, Sağlık Bakanlığı Ulusal Kanser Danışma Kurulu Üyesi olarak görevini sürdürüyor. 20 Mart 2020’de Yeşilay Bilim Kurulu Üyeliğine seçilen Işıkhan, halen Hacettepe Üniversitesi İ.İ.B.F. Sosyal Hizmet Bölümünde Öğretim Üyesi olarak çalışmalarını sürdürmektedir. Prof. Dr. Işıkhan ayrıca, 8 Ekim 2018’de Cumhurbaşkanlığı Sosyal Politikalar Kurulu Üyeliğine atanmıştır.