Büyük Yeşilay ailesine gönül veren sevgili dostlar,
Hayat hikâyelerle örülü. Hepimizin bir hikâyesi, ..
1087
Yaşam
Gezegene İyi Gelen, Bize De İyi Geliyor
Organik beslenme ve beslenmede doğala dönüş, tüm dünyada sağlıklı beslenme modellerine olan ilginin artmasıyla birlikte yeniden gündemimizde. Konuyla ilgili sorularımızı yanıtlayan Uzman Diyetisyen Betül Karakuş Ateş, “Gezegene iyi gelen, bize de iyi geliyor ve yapılan araştırmalar da bunu destekliyor. Biz gezegene zarar veren uygulamaları azalttıkça topraktan, havadan ve sudan aldığımız zararlı bileşenler de otomatik olarak azalıyor” diyor.
“ORGANİK TARIM, BESİNLERDEKİ PESTİSİT KALINTILARINI AZALTIYOR”
Organik beslenme nedir?
Organik beslenme, temelde organik tarımla elde edilmiş besinlere dayalı bir beslenme düzenini ifade ediyor. “Peki, organik besinler nasıl elde ediliyor?” derseniz; temel kuralı üretim esnasında olabildiğince doğal yöntemleri kullanıyor olmak. Organik besinler yetiştirilirken standart besin üretim tekniklerinden biraz daha farklı yollar izleniyor ve buna “organik tarım” adı veriliyor. Organik tarımda doğal ürünler ve metotlar kullanılması, hormon, yapay gübre, tarım ilacı ve kimyasal maddeler kullanılmaması, et grubu üretiminde yer alan canlıların doğal davranışlarına uygun şartlarda yetiştirilmesi gerekiyor.
Organik beslenmenin faydaları nelerdir? Neden organik beslenmeliyiz?
Aslında bir besin organik olsa da olmasa da benzer kalori içeriğine sahip. O besini organik olmayan alternatiflerden ayıran ise sağladığı sağlık faydaları oluyor. Örneğin; organik sebze ve meyvelerin daha yüksek fenolik içeriğe sahip olduğunu biliyoruz. Bu sayede antioksidan içeriği anlamında organik besinler öne geçebiliyor. Et grubu ürünlerinde ise organik alternatiflerin Omega-3 içeriği daha yüksek oluyor. Örneğin; organik kırmızı et dört kat daha fazla linoleik asit (Omega-3) içeriyor. “Gezegene iyi gelen, bize de iyi geliyor” cümlesini çok sık kuruyorum ve yapılan araştırmalar da bunu destekliyor. Biz gezegene zarar veren uygulamaları azalttıkça topraktan, havadan ve sudan aldığımız zararlı bileşenler de otomatik olarak azalıyor. Organik tarım sistemleri, besinlerdeki pestisit kalıntılarının azalmasını sağlıyor, biyoçeşitliliğin korunmasına destek oluyor ve su kalitesini iyileştiriyor. Dolayısıyla hem gezegen hem de insan sağlığı için kimyasallardan, pestisitlerden ve plastiklerden uzak durmak büyük fayda sağlıyor.
GÜVENİLİR ÜRÜNLERİ BULABİLMEK ÖNEMLİ
Organik beslenme rutini oluştururken nelere dikkat edilmeli? Gıdaların organik olup olmadığını nasıl anlayabiliriz?
Organik beslenme rutini oluştururken dikkat etmemiz gereken temel bir konu var; o da güvenilir ürünleri bulabilmek. Organik denildiğinde köyde üretilen bir demet semizotunun da organik olduğu yanılgısına kapılabiliyoruz ama durum her zaman öyle değil. Bir besine organik denilebilmesi için dikkat edilmesi gereken önemli noktalar var. Örneğin; tarım ürünlerinde kimyasal pestisitler kullanılıyorsa o ürün organik olamıyor. Veya yol kenarında üretilen yeşillikler de egzoz dumanıyla, yakınlardaki bir fabrikanın atıklarıyla kirleniyorsa o ürünlere de organik diyemiyoruz. Peki, organik ürünleri nasıl ayırt ederiz? Bu noktada denetlenmiş ve organik sertifikasını almış kaynaklar bizim için güvenilir hâle geliyor. Ülkemizde üretilmiş ürünlerde T.C. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı organik ürün logosunu aramalıyız. İthal ürünlerde ise ithal edildiği ülkenin mevzuatına bağlı olarak etiketlendirme değişebiliyor.
Organik beslenmenin temel prensipleri nelerdir?
Eğer organik üretimden bahsediyorsak gerçekten ciddi denetim gerektiren, sertifikasyonlar konusunda dikkatli olunması gereken bir süreç olduğunu söyleyebiliriz. Ama konu organik beslenme ise onu basitçe iyi yaşam hedefleri arasında sayabiliriz. Eğer askeri bir düzende organik beslenmek istiyorum derseniz bizim ülkemizde çok da sürdürülebilir bir seçenek olmayabilir. Elbette iyi beslenmek, kaynağını iyi bildiğimiz ürünleri tercih etmek çok değerli ama madalyonun diğer yüzüne de bakmak gerekiyor. Sonuçta her gittiğimiz kafe ya da restoranda organik ürünlere ulaşamayabiliriz, çıktığımız tatilde mahalle bakkalında organik alternatifler bulamayabiliriz. Böyle zamanlarda hayatı zorlaştırmanın bir mantığı yok, bizim hedefimiz genelde “iyi” çerçevenin içinde kalmak ve gerektiğinde ufak esnetmeler de sağlayabilmek olmalı.
“ORGANİK ÜRÜNLER TÜRKİYE’DE İVME KAZANIYOR”
Beslenmede doğala dönüş mümkün mü?
Kesinlikle mümkün ve beslenmeyle ilgili belki de ilk yapmamız gerekenlerin başında doğala dönüş geliyor. Eminim daha önce duymuşsunuzdur; hiçbirimiz anneannelerimizin yediği portakalı yiyemiyoruz, çünkü toprağımız kirlendi, suyumuz kirlendi, vitamin mineral açısından fakirleşti. Bu kayıpları geri kazanmanın tek yolu ise eskiye, doğala dönmekten geçiyor. Üreticilerin eylemleri, tüketicilerin davranışlarından hızla etkileniyor. Organik ürünler Türkiye’de ivme kazanıyor ve yeni bir pazar büyüyor aslında. Bu noktada bizim tercihlerimiz ve taleplerimiz de organik olmayan ürünlerin üretimini baskılayabilir, bilinçlendikçe daha sağlıklı ürünlere ulaşımımız artabilir. Tabii bu noktada maddi faktörleri de konuşmak gerekiyor. Organik beslenme de organik üretim de bugün alıştığımız düzenden biraz daha masraflı olabiliyor. Fakat insan sağlığının hepsinden daha önemli olduğunu da unutmamak gerekiyor. Yapılan araştırmalarda, tüketicilerin yarısının “Daha uygun fiyatlı olsaydı organik gıda satın alırdım” dediği belirtiliyor. Bunun da altını çizmeden geçmeyelim.
İnsanların organik beslenmeye olan ilgisi nasıl? Son yıllarda bu ilginin arttığını söyleyebilir miyiz?
Tüm dünya, organik beslenme, temiz beslenme, yeşil beslenme, doğa dostu beslenme gibi çeşitli sağlıklı beslenme modellerine yoğun bir ilgi gösteriyor. Ülkemizde çok yakın tarihte yapılmış olan bir araştırmaya göre, düzenli olarak organik sebze meyve satın alanların oranı yaklaşık yüzde 24,4 şeklinde. Organik besinler hakkında tüketicilerin farkındalık düzeyi ise yüzde 38 şeklinde belirtiliyor. Türkiye’de organik ürün tüketimini etkileyen temel faktörler yaş, cinsiyet, gelir durumu, bilgi düzeyi, sağlığını kaybetme korkusu ve organik gıdanın ulaşılabilirliği şeklinde açıklanıyor. Gezegen ve insan sağlığına verilen önem de paralel ilerliyor olabilir. Ülkemizde yapılmış bir başka araştırmaya göre, daha yüksek çevre bilincine sahip tüketiciler, hem organik gıda tüketimine daha yatkın hem de gıda israfına karşı daha dikkatli davranıyor.