Büyük Yeşilay ailesine gönül veren sevgili dostlar,
Hayat hikâyelerle örülü. Hepimizin bir hikâyesi, ..
1036
Eğitim
Hayat da Eğitim de Eve Sığar
Koronavirüs salgınıyla birlikte çağımız insanı ve toplumları, bilim-kurgu film senaryolarını bile gölgede bırakan yepyeni bir dünya ile karşı karşıya. 21. yüzyılın hayatı kolaylaştıran, dünyayı akıllı bir telefonun ekranına sığdıran, mesafe kavramını detaya indirgeyen, çaresiz hastalıkların tedavilerini teknolojik imkanlarla mümkün kılan altyapısı maalesef bu virüs karşısında çaresiz kaldı. Karantina uygulamalarından tüm ekonomik ve toplumsal faaliyetlerle beraber eğitim de bu durumdan nasibini aldı.
Türkiye’nin de aralarında bulunduğu pek çok devlet koronavirüs önlemleri kapsamında ilk olarak ilköğretimden üniversitelere tüm eğitim kurumlarını tatil etti. Bu süreçte daha çok yüksek öğretim kurumlarının yaygın olarak kullandığı “uzaktan eğitim” uygulaması, ilk ve orta öğretim eğitim faaliyetlerinin devam etmesi açısından bir anda ön plana çıktı. Koronavirüs tedavisi karşısında çaresiz kalan teknolojik altyapı; okul-sınıf, öğrenci-öğretmen ekseninde devam eden eğitimi bir anda “online-çevrim içi” boyutuna taşıdı. Eğitimin fiziksel ortamı dijital bir ortama dönüştü. Televizyon, internet, bilgisayar ve akıllı telefonun bulunduğu her ev bir eğitim yuvası oldu. Yaşanan yeni dönemi, uzaktan eğitim uygulamalarını, sistemin artılarını eksilerini, sonraki döneme getireceği yenilik ve değişimleri Eğitimci Derya Kargılı ile masaya yatırdık.
“OKUL DÖRT DUVAR DEĞİLDİR”
Yaşadığımız uzaktan eğitim tecrübesi hakkında bazı öğrenci ve velilerin okul dışında herhangi bir yerde alınacak eğitimin yeterli olmayacağına dair bir düşünceye sahip olduğunu öncelikle belirten Derya Kargılı, Türk Sineması’nın unutulmaz klasikleri arasında yer alan “Hababam Sınıfı”nın değerli eğitimcisi Mahmut Hoca'nın bir sözünü hatırlatıyor: “Okul sadece dört yanı duvarlarla çevrili, tepesinde dam olan yer değildir. Okul her yerdir. Sırasında bir orman, sırasında dağ başı. Öğrenmenin, bilginin var olduğu her yer okuldur.”
Kargılı, uzaktan eğitimi öğrencilerin herhangi bir zaman ya da yere bağlı kalmadan, akıllı telefon, tablet ya da bilgisayar gibi cihazlar vasıtasıyla öğrenme deneyimi yaşadıkları sistem olarak nitelendiriyor ve ekliyor: “Uzaktan eğitimde öğrenciler bir sınıf ortamında bulunmaz ancak istedikleri zaman, istedikleri yerden eğitim almalarına olanak sağlanır.”
Süreçte ebeveynlere büyük sorumluluklar düştüğünü söyleyen Derya Kargılı, ailelerin verimli bir uzaktan eğitim için karantina sürecine hakim olmasını ve planlamalarını buna göre yapmalarını tavsiye ediyor. Kargılı’ya göre, çocuk zamanı iyi yönetmeli, yaptığı planla hangi saatte ne yapacağını bilmeli. Her gün aynı saatte uyumalı, her gün aynı saatte kahvaltı-yemek rutinini yerine getirip ders dinlemeye geçmeli. Okuldaki düzen evde de sağlanmalı.
“MEB HIZLA ÖNLEM ALDI”
Derya Kargılı’ya, ülkemiz ve dünya ülkelerinin koronavirüs önlemleri kapsamında aldıkları ilk tedbirlerden birinin okulları tatil etmek olduğunu, ülkelerin geleceklerinin teminatı olan gençlerini “ilk koruma altına alınacaklar” listesinin başına yerleştirdiğini hatırlatıyoruz.
Bu konuda şunları söylüyor: “Milli Eğitim Bakanlığı çok hızlı hareket ederek okulların tatiline karar verdi. Kesinlikle doğru ve yerinde bir karardı. Çünkü salgının yaygınlaşmasının en çok olabileceği alanlar toplu alanlardır. Her ne kadar okullar çocukların hijyeni açısından rutin ve sıkı temizliklere tabi tutulsa da böylesine hızlı yayılan bir salgın için okulların eğitime devam etmesi virüs yayılımını artıracaktır.”
EN İDEALİ ÖRGÜN EĞİTİM
Örgün eğitim ile uzaktan eğitim sürecinin genel bir kıyaslamasını yapan Derya Kargılı, “Öğretmenin sınıfta bire bir ders anlatmasının yerini uzaktan eğitim tabii ki tutamaz.” diyor ve ekliyor: “Örgün eğitim, öğrenci ile öğretmenin sınıf ortamında yüz yüze anlatımda buluştuğu bir eğitimdir. Örgün eğitim elbette ki interaktif olarak devam ettiği için öğrenciye sağladığı fayda daha yüksek ve verimlilik de eş değerli olarak yüksektir. Aynı zamanda çocuğun akran ile bir arada olması, sosyalleşmesi, öğretmenin öğrenciyle interaktif olması, eğitimin yadsınamaz önemli bir ihtiyacıdır. Uzaktan eğitimde sanal ortamda öğretmen ve öğrenci buluşabiliyor, bunun sınıf ortamı gibi verimli olmasını beklemiyoruz. Bu durum öğrenci ve öğretmen arasında teknik bir konuya dönüşüyor. Bu da öğrenci - öğretmen diyaloğu, sosyalleşme ve etkin öğrenme metotlarının çok daha geride kalmasına sebep veriyor.”
Değerlendirmesinin hemen ardından uzaktan eğitim modeliyle öğretmen-öğrenci ilişkisinin teknik bir boyut kazandığını ve bu durumun uzaktan eğitimin kalitesine etkisini merak ediyoruz.
Kargılı, örgün eğitimin faydasını, “Unutmayalım ki en iyi iletişim yüz yüze aynı ortamda yapılan iletişimdir.” diyerek tekrar vurguluyor. Uzaktan eğitim çalışmalarını ise, “Okulların tedbir tatilinde bakanlığın aldığı bu karar, öğrencilerin okuldan kopmamalarını sağlamak, bilgilerini diri tutmak adına yapılmış bir çalışmadır. Aynı zamanda bu uzun süreçte öğrencilerin evde akademik çalışmaları da sürdürmeleri için yapılan bir uygulamadır.” diyerek yorumluyor.
eba PORTALI VE eba TV
Ülkemizde uzaktan eğitim çalışmaları 23 Mart tarihinden itibaren eğitim bilişim ağı(eba) portalı ve TRT bünyesinde kurulan üç eba TV kanalıyla sağlanıyor. Derya Kargılı’dan bu çalışmalar hakkındaki düşüncelerini rica ediyoruz. Kargılı’ya göre Milli Eğitim Bakanlığı’nın kısa zamanda aksiyon alarak eba TV kanallarını kurması ve aynı zamanda kurulan 6 stüdyoda hızlı bir şekilde ders anlatım videolarına gönüllü öğretmenler tarafından başlanması ve hemen akabinde 1 hafta sonrasında bunu yayına koyması çok büyük bir organizasyon. İlk hafta eba TV’nin sorunsuz ilerlediğini, eş zamanlı olarak maalesef eba portalının ülkenin internet altyapı yetersizliğinden dolayı ciddi sorunlar yaşadığını hatırlatan Derya Kargılı, “Unutmayalım ki uzaktan eğitim Türkiye’de ilk defa uygulanan bir eğitim sistemidir. Dünyanın hiçbir yerinde internet altyapısı 18 milyon öğrencinin aynı anda sisteme giriş yapmasını destekleyecek nitelikte değildir. Bu nedenle ilk hafta yaşanan sorunlar kısa sürede giderilmiş olup eba’da yapılan ders programlarının sınıf bazında saatlere ayrıştırılması eba internet girişini biraz daha rahatlatmıştır.” diyerek sistemdeki aksaklıkların giderildiğini ifade ediyor.
eba PERFORMANSI
eba portalı içeriği 1. sınıftan 12. sınıfa kadar binlerce ders, soru, sınav, konu anlatımı ve uygulama vb. içeriyor. Portalın örgün eğitimi destekleyen bir yardımcı kaynakken koronavirüs sürecinde uzaktan eğitimin ana kaynağı olduğu vurgusunu yaparak eğitimci Derya Kargılı’dan eba portalının bu süreçte ihtiyaca hizmet edip etmediği ve ders içerikleri konularında değerlendirme yapmasını istiyoruz. Kargılı, “eba portalı özellikle devlet okulu öğrencileri için mevcut süreçte ihtiyaca hizmet veren bir program olmuştur. Özel okullarda okuyan öğrenciler mevcut müfredatın biraz daha ilerisinde oldukları için bu öğrenciler eba tekrar amaçlı olarak hizmet vermiştir.” diyerek merakımızı gideriyor. eba TV hakkında da değerlendirme yapan Kargılı’ya göre televizyon dersleri özellikle 1. sınıf ve 6. sınıf seviyesine kadar olan gruplarda daha eğlenceli hale getirilebilir. “Bu süreçte evde sıkılan çocuklar için biraz daha eğlenceli ders içerikleri olabilirdi.” diyen Kargılı, eba TV yayınına destek veren öğretmenleri de unutmuyor: “Mesleğinde yetkin öğretmenlerimiz anlatmış, hepsine teşekkür ederiz.”
3 AYRI PLATFORM ÖNERİSİ
eba portalında ilk hafta yaşanan sıkıntıları, sonrasında yapılan çalışmaları ve sistemin daha aktif kullanılması konusundaki önerilerini Kargılı şöyle sıralıyor: “Daha önce belirttiğim gibi, bir platform üzerinde yoğunluk ya da giriş sıkıntısı yaşamamak için her sınıf seviyesine uygun ders saatleri konulması gerekmektedir. MEB, uzaktan eğitimin başladığı 2. gün zaten bu uygulamayı devreye geçirmiştir, internet girişleri daha kullanılabilir bir hal almıştır. Bir diğer önerim ise eba ilkokul, eba ortaokul, eba lise şeklinde ayrı internet platformları olsaydı daha iyi olurdu. Her seviye ayrı saatlerde internet ortamına bağlansaydı… Çok daha verimli olurdu ve kendi sınıf öğretmenleri ile e-okuldan alınan listeler ile gruplar oluşturulabilseydi. Her öğretmen öğrencisiyle başka bir uygulamaya gerek kalmadan online görüşme fırsatı bile yakalayabilirdi."
ALTERNATİF UYGULAMALAR
Peki süreç içerisinde okullar da kendi imkanları ve kadrolarıyla mevcut uygulamalara ek yeni yöntemler geliştiriyor mu? Bu konuda ne gibi alternatif çalışmalar yapılıyor? Uzmanımız Derya Kargılı’ya soruyoruz… Kargılı, birçok okulun zoom, skyp, webex gibi online programlara yöneldiğini ifade ediyor: “Bu programlar öğrencilerle aynı ortamda buluşmak için belki faydalı oldu.” diyen Kargılı’ya göre uygulamalar akademik bilgi paylaşımında öğrencinin öğretmeni verimli dinlemesinde ya da tekrar yapmasında zayıf kaldı. Derya Kargılı, süreçteki kendi deneyimlerini ise şöyle anlatıyor: “Biz okul olarak öğrencilerimizin kendi öğretmenlerinin sınıf ortamında ders anlatımlarını videoya aldık ve youtube kanalına yükledik. Bu yöntemin, öğrencinin istediği zaman videoyu durdurması, kendi sınıf ortamında öğretmenini görmesi ve rahat dinlemesi, not alması açısından verimliliği biraz daha fazla olmuştur. Ayrıca sadece dersle kalmayıp sosyal çalışmalar da yapıldı, örneğin bir müzik resitali, bir sanat ekinliği ve bir spor çalışması gibi…”
EBEVEYNLERİN GÖREVLERİ
Uzaktan eğitim sürecinde öğrencinin eğitim faaliyetlerini takip etmek ve çocuğu motive etmede en büyük rol kuşkusuz anne ve babaya düşüyor. Eğitimci Derya Kargılı, çocuklarının eğitimini takip noktasında ebeveynlere bir dizi tavsiyede bulunuyor:
- Çocuğun motivasyonu takip edilerek, olumlu iletişim kurularak uzaktan eğitimin sağlıklı geçmesine destek olunmalıdır. Ailelerin öğrencilerde panik ve kaos oluşturmadan süreci yönetmesi ve eğitim hayatlarının aksamaması için sağlıklı iletişim ve takiple destek olması gerekir.
- Çocuklarımıza derslerin yeniden başlayacağını anlatalım. Bu kez okula giderek değil, televizyon ya da belirtilen diğer kanallardan. Disiplinin, öğrenmenin, zamanı iyi kullanmanın devamı için. Bu sıra dışı günlerde elimizden geldiğince günlük hayata devam edebilmemiz için.
- Anlatırken "virüs", "korona", "hastalık", "ölüm", "salgın" gibi sözleri pek kullanmayalım. Hele de somut dönemdeki çocuklarımız için hiç vurgulamasak daha iyi. Gereksiz korku ve kaygı yaymadan, durumu en olumlu şekilde açıklayalım.
- Bu dönemde sağlığımızı daha iyi koruyabilmemiz için evde kalmamız, daha çok temizliğimize dikkat etmemiz gerekiyor. Bu yüzden süreci çocuklara, “Okul bu şekilde devam edecek." diye anlatabiliriz. Neden derlerse, "Uzmanlar, doktorlar böyle öneriyor, biz de uyguluyoruz." şeklinde cevap verebilirsiniz.
- Ebeveynler olarak onların rahat öğrenebilecekleri ortamda olmalarına yardımcı olalım. Belki uygun bir oda, belki rahat konsantre olabilecekleri sakin bir köşe.
- "Al yavrum meyve ye, seversin." diye odalarına yiyecek- içecek taşımaktansa derslere, öğrenmeye ilgi göstererek destekleyelim çocuklarımızı. Hatırlayın, amacımız dikkatlerini dağıtmak değil, dikkati odaklamak.
- Derslerle ilgili konuşurken öğrendiklerimizin değerli olduğunu hissettirelim onlara. "Ben anlamam sen yap." gibi bir tavırla ilgisiz durmayalım. Bu durumu beraber yaşadığımızı fark ettirelim. Biz de kitap okuyabiliriz örneğin. İsteyen de örgüsünü örer. Ama biz de konsantre olup bir şeyler yapalım.
- "Ben matematiği hiç yapamazdım okulda.", "Ben tarih sevmem." gibi yorumlarla çocuklarımızı kendi deneyimlerimizle etkilemeyelim. Hatırlayalım, biz onların rol modeliyiz. Söylediğimiz her söz, her davranışımız çocuklarımızı etkiliyor. Bunun farkında olarak konuşalım.
Ülke genelinde 400 bine yakın çocuğun özel eğitim desteği aldığını belirten Kargılı, örgün eğitime gidemeyen ve rehabilitasyon merkezlerinde özel eğitim alması gereken bireylerin uzaktan eğitime dahil olmamasının engelli çocuklara sahip aileleri tedirgin ettiğini söylüyor.
Özel eğitimin kesintisiz yapıldığını ifade eden Kargılı, “Özel eğitimde yazın bile tatil yoktur. Eğitime yaklaşık 45 günlük ara verilmesi, özel çocukların gelişimini olumsuz etkileyecektir. Ben engelli bireyler için de online eğitim verilmesi gerektiği kanısındayım. MEB’in, özel eğitim desteği alan çocuklar için de uzaktan eğitim programı hazırlamış olması faydalı olurdu. Bu süreç 30 Nisan’dan sonra da devam ederse bence değerli bakanımız konu ile ilgili duyarlılık gösterecektir.” diyerek engellilerin uzaktan eğitimi konusunda umutlu olduğunu ifade ediyor.
TELEVİZYONU DAHİ YOKSA…
Uzaktan eğitim sürecinde internet erişimine sahip olmayan hatta evinde televizyon olmadığı için uzaktan eğitim uygulamasından mahrum kalan öğrencilerin durumunu soruyoruz Derya Kargılı’ya. Bu öğrencilerin durumunu kabul edilemez olarak niteleyerek şunları söylüyor: “İnternet erişimi olamayan ya da evinde televizyon olmaması koşulunda hiçbir öğrencinin uzaktan eğitimden mahrum kalması, akranları gibi eğitimini devam ettiremiyor olması, elbette ki kabul edilecek bir durum değildir. Bence böyle durumlarda ilgili aileler tespit edilip bakanlıkça gerekli televizyon ihtiyaçları giderilebilir. Bu durum çocukların eğitimden geri kalmamaları için bir çözüm olabilir.”
OKUL TATİLİ UZARSA…
Koronavirüsün yayılımı, tedavileri konusundaki belirsizlik, karantina sürelerinin uzaması okulların tatil sürelerini de artırıyor. Derya Kargılı’dan yaşanan tehdidin uzaması durumunda eğitim konusunda yaşanabilecek senaryoları değerlendirmesini istiyoruz… Kargılı, böyle bir olasılık durumuna karşı Milli Eğitim Bakanlığı’nın senaryolarını hazırladığını belirterek şöyle konuşuyor: “Geçtiğimiz günlerde değerli bakanımız Sayın Ziya Selçuk, ‘Kısa dönemde okul açılabilir, ya tatil bir süre uzayacak, belki de dönem kapanacak fakat bizim oluşacak durum için 3 senaryomuz var.’ dedi. Yazın da olsa telafi programının yapılacağını dile getirdi.”
SINAVLARIN DURUMU
Salgın tedbirleri kapsamında ülkemizde bahar döneminde yapılması planlanan birçok sınav ertelendi, fakat 8. sınıfların gireceği LGS sınavı ile 12. sınıfların gireceği üniversite sınavları zamanında yapılacak. Derya Kargılı’dan sınavlara hazırlanan öğrenci, öğretmen ve velilerin yaşadıkları sıkıntılı süreci yorumlamasını istiyoruz. Kargılı öğrencilerin bakış açısından durumu şöyle değerlendiriyor: ”Sınava hazırlık zorlu bir süreç, öğrenciler akademik olduğu kadar mental olarak da bu sürece hazırlanıyor. Sınavın ertelenmesi öğrencilerin mental anlamda çöküşe geçmesine neden olurdu. Düşünsenize 12 -13 yaşındaki çocuklar bir günde yaşamlarının ve düzenlerinin bozulması ile karşı karşıya kaldılar. Onlara yarınlara güvenme ve her şeyin düzeleceği mesajını vermek adına sınav ertelenmemeli. Tabii gerekli sağlık önlemleri alınması ve bu şartlarda sınav yapılması sağlanmalı.”
Kargılı’ya göre veliler de hem maddi hem de manevi olarak sınavlara yatırım yaptılar. Veliler yeri geldiğinde çocuklardan daha büyük heyecan yaşıyorlar ve çocuklarının gelecekleri için kaygı duyuyorlar. Kargılı, velilerin de sınavın yapılması düşüncesinde olduğunu belirterek herkesin sınava büyük ümitler bağladığına ifade ediyor.
Öte yandan eğitimciler boyutunda bakıldığında, “Bizim işimiz öğretmek ve bu süreci yönetmek. Bizler MEB'in bize öngördüğü koşullarda süreci yönetmek ve her durumda hazır olmak zorundayız.” şeklinde yorumlarını ifade ediyor.
DERYA KARGILI KİMDİR?
1986 yılında Ankara’da doğan Derya Kargılı, okul öncesi eğitim öğretmenliği ve aynı zamanda coğrafya lisans eğitimleri aldı. 10 yıldır Yiğit Eğitim Kurumları’nda çalışan Kargılı, bu süreç içerisinde bir dönem idari kadroda, son beş yıldır ise yönetim kadrosunda görev alıyor. Kargılı, LGS sınavı öğrencilerinin sınava hazırlık sürelerinde birçok çalışmaya dahil olarak süreci yakinen takip eden ve görüşlerine ihtiyaç duyulan eğitim uzmanları arasında bulunuyor. Derya Kargılı, evli ve bir çocuk annesidir.