Web sitemizde en iyi deneyimi yaşamanızı sağlamak için çerezleri kullanıyoruz.
Detaylı Bilgi
1072
Yaşam

“İyi İletişim Ve Doğru Bilgi Kaygıyı Azaltır”

Tuba MARAŞOĞLU
Umutlarla karşıladığımız yeni yılın daha başlarında 6 Şubat günü ülke olarak tarifi imkânsız büyük bir acı yaşadık ve deprem gerçeğiyle bir kez daha ama bu sefer çok daha yıkıcı ve çok daha can yakıcı bir şekilde karşı karşıya kaldık. Kuşkusuz ki depremi birebir yaşayanlar, yakınlarını kaybedenler ve yaralananlar acıyı en derinden hissettiler; ancak onlarla birlikte toplum olarak hepimiz büyük acılara şahitlik ettik, onların kederine ortak olduk. Yeşilay Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Vedat Işıkhan ile depremin psikososyal etkilerini ve bu gibi toplumsal felaketlerin ardından nasıl toparlanabileceğimizi konuştuk.
 
6 Şubat 2023 tarihinde merkezi Kahramanmaraş Pazarcık ilçesi olan 7,7 ve yaklaşık dokuz saat sonrasında da merkezi Kahramanmaraş Elbistan ilçesi olan 7,6 şiddetindeki iki depremle sarsıldık. 10 ilimizi ve yaklaşık 13 milyondan fazla insanımızı derinden etkileyen bu depremler,  bölgenin bugüne kadar görmüş olduğu en büyük felakete neden oldu. Depremin neden olduğu bu büyük afete karşı ilk andan itibaren harekete geçen arama ve kurtarma personeli ile birlikte binlerce gönüllü kuruluş ve kişi, sahada vatandaşların yaralarını sarmaya çalıştı. Elbette ki depremi doğrudan yaşayan ya da buna tanıklık eden vatandaşlar çok daha fazla stres altında kaldı. Depremde ölümle yüz yüze gelen, yaralanan, yakınını veya yakınlarını kaybedenler başta olmak üzere toplumun tümünün ruhsal durumu ciddi bir şekilde etkilendi ve bu etki halen sürüyor. Bu konuyu daha derinden analiz etmek adına Yeşilay Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Vedat Işıkhan ile görüştük ve kendisinden afet sonrası toplumsal iyileşmeyle ilgili kıymetli bilgiler aldık.
 
Dünyanın farklı yerlerinde farklı zamanlarda gerek doğal gerekse insan kaynaklı afetlerden kaynaklı milyonlarca insan yaşamını yitiriyor ve etkileniyor. Afetlerin etkileri hakkındaki fikirlerinizi bizimle paylaşır mısınız?
Afetler, genellikle beklenilmeyen ölüm, travma, yıkım gibi büyük çaptaki olaylardır. Literatürde afetlerin geçerli bir tanımı olmamasına karşın, araştırmacılar genellikle afetlerin geniş çaplı travmatik olaylar olarak üç temel özellik taşıdığına katılmaktadır. İlk olarak; depremler, insanların büyük bir bölümünü etkilemiş, ölümle tehdit etmiş, yaralamış hatta birçoğunu da öldürmüştür. İkinci olarak, depremler sosyal süreçleri etkiler, hizmetlerin, sosyal ilişkilerin ve kaynakların toplumsal kaybına sebep olur. Üçüncü olarak ise, ikincil sonuçlar içerir; ortaya çıkardığı ruhsal ve fiziksel sağlık sonuçlarıyla insanları uzun bir süre etkiler. Milyonları etkileyen bu depremin de tıbbi, sosyal ve psikolojik etkileri ve bıraktığı travmalar yıllar boyu sürebilir; ancak tahmin edilebileceği gibi, depremler bazı nüfus grupları için daha fazla müdahale gerektirebiliyor. Yaşlıların, çocukların, engellilerin, evsizlerin ve yalnız yaşayanların depremin neden olduğu ve tetiklediği duygusal problemlere karşı daha fazla risk altında olduğunu söyleyebiliriz. Sosyal ve çevresel destek yetersiz kaldığında risk daha çok artıyor. Toplu yaşamın doğal olarak getirdiği telaşın dışında, suçluluk duygusu ve yalnızlıklar derinleşebiliyor. Deprem sonrasında çocuklar da büyük korkular yaşayabiliyorlar ve devam eden krizle başa çıkmak için gerekli beceri ve gelişime sahip olamayabiliyorlar. Ayrıca, bazı felaketler ani ve beklenmedik olabilirken, bazıları daha yavaş gelişebiliyor. Bu da bize bir sonraki etkiyi azaltmaya yardımcı olabilecek fiziksel, sosyal ve psikolojik hazırlıklar için gerekli zamanı sağlıyor. Bu arada deprem gibi afetler; birey, aile ve toplumsal düzeyde yaşanan geniş bir sorun yelpazesi de yaratabiliyor. Unutulmamalıyız ki depremler, koruyucu destekleri bozar, çeşitli sorunların ortaya çıkma riskini artırır ve toplumsal adaletsizlik ve eşitsizlik gibi önceden var olan sorunları artırma eğilimindedir. İyi kanıtlar ve doğru uygulama örnekleri ise, ruh sağlığı sorunlarının öncesini görmemizi ve gerekli önlemleri almamızı sağlar. Bu arada, bir felaketin olduğu toplumda yaşayan bireylerin olaya maruz kalma derecesi de farklı olabilir. Kişi, afet alanında meydana gelen olaydan doğrudan etkilenmiş ya da afet alanında sevdiği birini kaybetmiş olabilir. Maruz kalmanın derecesi ya da şiddeti, afet sonrası ruhsal hastalıkların tahmin edilebilir faktörleridir. Araştırmacılar afete maruz kalma durumunu; sayısal yoğunluk, afetle ilişkili olaylar, afetin türü, maruz kalmanın süresi, ölüm sayısı ve olay yerine yakınlık gibi çeşitli yollarla ölçerler.
 
Afetler insanların normal yaşam düzenlerini tümden etkiliyor; yaşamı tehdit edebiliyor ya da yok edebiliyor. Bireyler sevdiklerini, aile üyelerini, yakınlarını, arkadaşlarını kaybedebiliyor. Bu durum da birçok bireyde krize neden olabiliyor. Sizce kriz durumu nedir? Bireyin krize girip girmediğini nasıl anlayabiliriz?
Kriz durumu; doğal ve insan kaynaklı beklenmeyen felaket ve kazaların olması, kişinin yaşamında önemli yeri olan birinin kaybedilmesi veya yakın çevreyi veya toplumu etkileyen bir durumla karşılaşması ile ilgilidir. Kişi buna dayanabilecek güçte olmadığı için, çoğu zaman yardıma ihtiyaç duyar. Kriz durumu tek bir olaydan kaynaklanabileceği gibi, birbirine bağlı olaylar zincirinin sonucunda da ortaya çıkabilir ve bir mücadeleyi ifade eder. Bu, bireyin eskiden sahip olduğu ruhsal dengeye kavuşma ve dönme mücadelesidir. Afet ya da travma sonrasında vücudumuz değişime tepki vermek, yeni duruma uyum sağlamak ve eski dengeyi sürdürmek zorundadır. Psikolojik çöküntü ya da kriz dönemi genellikle dört-altı hafta sürer ve şiddeti giderek azalır. Sonuçta kişi, duygu, düşünce ve davranışlarına hâkim olabilecek düzeye gelir. Kriz durumu, kişiye biyolojik, psikolojik veya sosyal bir baskının üstesinden gelme deneyimi kazandırdığı için benliğin güçlenmesini sağlar. Kendine güveni ciddi biçimde sarsılmış olan ve klinik semptomlar sergileyen kişinin, profesyonel yardım görmediği takdirde bu tepkileri giderek kronikleşecektir. Sorun olarak ortaya konan bir durumun kriz olup olmadığına karar verebilmek için, kişide günlük alışkanlıklarda gerileme, temizlik, giyim, bakımlı-tertipli olma gibi alışkanlıkları ihmal etme, okul ve iş yaşamıyla ilgili verimin azalması, spor, sanatsal ve sosyal etkinlikler gibi zevk alınan aktivitelerden uzaklaşma, aşırı uyku veya uykusuzluk gibi uyku alışkanlığında değişme, sık sık ağlama, her şeyden sıkılma, kendini bir işe verememe, alkol ve bağımlılık yapan maddeleri kullanma eğilimi, şaka veya tehdit biçiminde ölümden söz etme gibi hususların var olup olmadığı saptanmalıdır. Birey bu süreçte yaşadığı yoğun stres ve kaygı ile başa çıkamadığını düşünüyorsa, psikolojik yardım almak için bir uzmana başvurulması uygun bir yaklaşım olacaktır. Özellikle bireyin; travmatik stres tepkilerinde zamanla herhangi bir azalma olmuyorsa, bu tepkilerin sıklığı ve şiddeti giderek artıyorsa, kişinin günlük yaşamını, aile ve iş hayatını ciddi şekilde etkiliyorsa, kişi bir nedeni olmaksızın çok yoğun korku ve endişe yaşıyorsa, aşırı kaygı ve nefessiz kalma, sürekli titreme ve baş dönmesi, kalp atışının sürekli hızlanması, yüksek tansiyon, aşırı irkilme tepkileri gibi panik belirtileri ortaya çıkıyorsa, geleceğe ve sevdiklerine dair yoğun endişe ve umutsuzluk hissediliyorsa mutlaka bir profesyonelden destek alınması gerekmektedir.
 
YARDIM PERSONELİNDE ORTAYA ÇIKAN PSİKOLOJİK SORUNLAR
Depremde tanık olduğumuz arama kurtarma çalışmalarına katılan yardım personeli daha sonraki zaman aralıklarında yoğun bir travma yüküyle karşı karşıya kalabiliyor. Bu yardım personelinin deprem sonrasında; tükenmişlik, mutsuzluk, çökkünlük, uykusuzluk, suçluluk, pişmanlık, çaresizlik, tepkisizlik, dikkatsizlik gibi birçok tepki gösterdiği biliniyor. Bu konuda neler yapılabilir?
Tüm meslekler içerisinde doktor, hemşire gibi sağlık çalışanları en yüksek stres grubunda yer alıyor. Yaptıkları işin gereği olarak, depremde ve hastaneye gelen hastalara tanı, tedavi ve izlem yoluyla yardımcı olmak, hastalığa karşı yaşadıkları kaygıyı ya da endişeyi azaltmak, hastalara moral vermek, güçlendirmek, desteklemek, empatik davranmak, etkili iletişim kurmak gibi hastanın sadece fiziksel sağlığı için değil, aynı zamanda psikososyal refahı için de hizmet sunuyorlar. Özverili çalışmalarıyla, depremden zarar gören vatandaşımızın sağlık kalitesini yükseltmeye çalışan sağlık personeli, çok önemli rol ve sorumluluklar üstleniyorlar. Deprem, özveriyle çalışan sağlık çalışanlarının da günlük rutinlerini bozmuş, onların da ölüme karşı yaşanılan korku ve endişeyi daha fazla hissetmelerine yol açmıştır. Yardım personelinde ortaya çıkan tepkileri; psikolojik, fiziksel, davranışsal, sosyal ve ailesel tepkiler olarak sınıflandırabiliriz. Deprem ve afet bölgelerinde sahada yoğun olarak çalışan sağlık çalışanları ve psikososyal destek personelinin kendilerini normalden daha fazla kaygılı hissettiği, depresif duygular yaşadığı, geçici şok, korku, öfke, suçluluk, utanç, çaresizlik ve umutsuzluk hisleri ya da duygusal donukluk hali yaşadığı, obsesif ve paranoid kişilik özelliği gösterdiği, zihin karışıklığı, konsantrasyon güçlüğü çektiği belirlenmiştir. Felaketlerden sonra personelin çoğu, içinde bulunulan günü-saati-yeri bilememe, kararsızlık, kuruntu, dikkati bir konuya vermede ya da yoğunlaşmada güçlükler çekme, hafıza kaybı, istenmeyen anıların hatırlanması, kendini suçlama ve uykusuzluk, uyku düzensizliği, kendini bir rüyadaymış gibi hissetme, bazı anıları hatırlayamama hali, aşırı uyarılmışlık hissi, panik ataklar, öfke patlamaları, aşırı huzursuzluk, yoğun duygu yükselmeleri, aşırı kaygı hissetme, aşırı depresyon, ruhsal çökkünlük hali, umutsuzluk, düşük benlik saygısı, istek ve yaşam amaçlarının kaybı gibi duygular yaşayabilmektedir. Tüm bunlar yardım personelinde ortaya çıkan psikolojik tepkilerdir. Çarpıntı, kalp vurum sayısında düzensizlik ve artış, göğüs ağrıları, hipertansiyon gibi kalp ve damar hastalıkları yanında personelin büyük bir kısmı ülser, migren, bulantı ve diğer mide rahatsızlıkları, yorgunluk, bedensel ağrı ve acılar, ani irkilmeler ve cinsel istekte azalmalar yaşayabilmektedir. Bu tepkiler ise fiziksel tepkileri işaret eder. En önemli davranışsal tepki ise alkol alımıdır. Alkol, sorunlardan geçici olarak rahatlama ve kurtulma hissi vermektedir. Personelde, sigara ve madde kullanma eğiliminin artması, bunun dikkat ve uyanıklığı etkilemesi, iştah azalması veya artması, saldırganlık duygusunun artması ve çalışma motivasyonunun azalması, canlılığını yitirme, ani öfke patlamaları ve sürekli kızgın davranışlar ortaya çıkabilmektedir. Deprem ve felaketlerin, personelin iş ve evdeki fonksiyonlarını yerine getirmesindeki etkisi minimal düzeyde olabileceği gibi, felaketlerden sonra yaşanan deneyimlerin sonucu olarak kendi yaşamı hakkında daha olumlu düşünmesine de neden olabilir. Afet yardım personelinin yaşadığı bazı sorunları özetleyecek olursak; sosyal izolasyon, iş, okul, arkadaş ve evlilik yaşamında ya da ana-baba olarak sorunlar yaşama, kişilerarası ilişkilerde kurallara uymama, huzursuzluk, güvensizlik, kendini reddedilmiş ya da terk edilmiş gibi hissetme, insanlarla ilişki kuramama, aşırı yargılayıcı olma, çatışma, her şeyi kontrol altında tutma isteği, iş ortamında işe yaramama duygusu, boşluk içinde olma, sık sık hayal kurma, performans düşüklüğü, işe gitmeme, işe devamsızlık, yabancılaşma, işinden doyum almama, iş stresinin artması ve motivasyonsuzluk şeklinde olduğu görülmektedir.
 
KADINLAR DAHA FAZLA ETKİLENİYOR
Depremler, toplumun tüm bireylerini ciddi şekilde etkiliyor. Ancak toplumdaki bazı gruplar afetlerde daha fazla risk altında olabiliyor. Afetler başta olmak üzere deprem gibi yaygın felaketlerde, hangi gruplar daha fazla risk altındadır?
Bir nüfusun tüm alt grupları, krizin doğasına bağlı şekilde potansiyel olarak risk altına girebilir. Acil durumlarda sıklıkla çeşitli sorunlarla karşı karşıya kalan grupların başında kadınlar gelir. Örneğin; hamile kadınlar, anneler, tek başına yaşayan anneler, dullar ve evli olmayan yetişkin kadınlar ve genç kızlar. Travma Sonrası Stres Bozuklukları (TSSB) ve depresyon gibi psikolojik sonuçlar, genellikle afetten kurtulan kadınlar için çok zorlayıcıdır. Kadınlar ayrıca, afet sonrası dönemdeki toparlanma sürecinde erkeklerden daha düşük performans gösterirler. Ayrıca kadınlar arasında ruh hali ve anksiyete bozukluğunun yaygınlığı büyük oranda artarken, toplumun genelindeki erkekler arasında madde kullanım bozukluğunun yaygınlığı daha da artmıştır. Acil durumlarda sıklıkla çeşitli sorunlarla karşı karşıya kalan gruplarda kadınlardan sonra erkekler gelir. Örneğin; eski askerler, ailelerinin bakımını üstlenemeyen erkekler, gözaltı, kaçırılma ya da şiddetin hedefi olan genç erkekler bu gruptadır… Ve sonra da tabii ki yenidoğan bebeklerden 18 yaşına kadar olan çocuklar… Boşanmış ailelerin çocukları veya korunma gereksinimi altındaki çocuklar, insan ticareti mağduru çocuklar, tehlikeli işlerde çalışan çocuklar, sokaklarda yaşayan veya çalışan çocuklar ve beslenme yetersizliği riski altındaki çocuklar riskli grupta yer alıyorlar. Afetle karşı karşıya gelen çocuklar, özellikle yaygın olan anksiyete belirtilerine, depresyona ayrıca akut stres tepkileri ve uyum sorunları gibi psikolojik problemlere karşı savunmasızdır. Risk altında olan gruplara, özellikle bakım veren aile üyelerini kaybeden yaşlıları da eklemeliyiz. Ayrıca, son derece yoksul olanlar, mülteciler, ülke içinde yerinden edilmiş kişiler ve düzensiz durumlarda göç edenler özellikle kaçak kadınlar ve kimlik belgesi olmayan çocuklar da afetlerde risk altında olan gruplarda değerlendirilir. Doğal afetlerin yaşandığı dönemlerde, daha önceki psikiyatrik geçmiş, bireyleri travma sonrası stres semptomlarına yatkınlaştırmada küçük bir rol oynar ve felaket sonrası bipolar hastalar arasında nüks oranlarının arttığı görülmektedir. Bu risk gruplarının yanı sıra; önceden ciddi ruh sağlığı sorunu olan insanlar için deprem, endişeli düşüncelerini ve zorlayıcı davranışlarını daha da artırabilir. Önceden yönetilen semptomları tekrar alevlenebilir ve bazen bireyler yeterli müdahalenin ötesinde ek bakıma ihtiyaç duyabilirler. Bozulmuş destek sistemleri ve sosyal izolasyon; ruh sağlığı sorunları olan insanları, özellikle bu depremlerde yaşanan akut stres reaksiyonlarına karşı savunmasız bırakabilir. Bu gruplar dikkatli bir şekilde gözlenmelidir. Araştırmalar, deprem gibi ağır felaketleri yaşayan bireylerin yaşadıkları travmalarla mücadelede başa çıkmada etkin olmayan tütün, alkol ve ilaç tüketiminde artışlar yaşadıklarını gösteriyor. Bu açıdan değerlendirildiğinde, madde ve davranışsal bağımlılıklarda da ne yazık ki benzer bir tablo yaşanıyor.
 
TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUKLARI SIK GÖRÜLÜYOR
Afet sonrasında özellikle travmalarla karşı karşıya kalan bireylerde ortaya çıkan veya gözlemlenen bazı semptomlar bulunuyor. Travma sonrasında ortaya çıkan bu semptomlar hakkında bilgi verebilir misiniz?
En yaygın görülen afet sonrası semptomlar arasında Travma Sonrası Stres Bozuklukları (TSSB) geliyor. TSSB; travmatik bir olaya maruz kalma sonucu oluşan ve kabuslar görme, anımsama, olayı hatırlatıcı uyarıcılardan kaçınma, duygusal tepkilerin hissizleşmesi ve aşırı uyarılmış kısmen dikkatli ve tetikte olma gibi belirtiler aracılığıyla olayın tekrar yaşanmasına sebep olan ruhsal bir hastalıktır. TSSB, travmatik bir olay yaşayanlarda oluşan bir rahatsızlıktır ve bu nedenle çoğunlukla genel bir şekilde var olan ve araştırılan bir afet sonrası psikopatolojidir. Literatürde yapılmış çalışmalara göre, TSSB’nin yaygınlığı yaklaşık olarak; doğrudan kurbanlar arasında yüzde 30-40, yardım personeli arasında yüzde 10-20 ve genel nüfusta yüzde 5-10 arasındadır. Bu sebeple TSSB’nin afet sonrası yükü önemli olabilir. TSSB’nin yaygınlığı özellikle doğrudan bir afete maruz kalan çocuklar arasında daha yüksektir. Genel olarak; TSSB bileşenleri üç ana bölüme ayrılır: yeniden deneyimleme, uyarılma ve kaçınma semptomları. Birincil olarak, her bir aşama birbirini besleyerek TSSB’nin varlığını sürdürmesini sağlar. Bu durum travma sahibinin her üç belirtiyi de yaşayacağı anlamına gelmez. Bazı bireyler bir semptomdan daha fazlasını yaşarken bazıları ise farklı bir döngü yaşayabilir. Bu bir model olsa da herkes için geçerli değildir. İkinci olarak görülen en yaygın semptom ise Majör Depresif Bozukluklar (MDB)’dır. MDB toplumun genelinde görülen en yaygın ruhsal hastalıktır. Üzüntü, bir zamanlar zevk aldığı şeylerden memnun olmama, ilgi kaybı gibi belirtilerle birlikte uyku, kilo, konsantrasyon zorluğu, sinirlilik gibi diğer belirtilerin bir birleşimi olarak özdeşleşmiştir. Afet araştırmalarında sıralama olarak, TSSB’den sonra depresyon ikinci en yaygın araştırılan afet sonrası ruh sağlığı durumudur. Ancak, toplumun genelindeki geniş yükünden dolayı depresyon, en yaygın afet sonrası bozukluk olabilir. Araştırmalar, afet sonrasında geniş bir MDB yaygınlığını ortaya koymaktadır.
Afet sonrası semptomların bir diğeri ise, madde kullanım bozukluğudur. Madde kullanım bozukluğu; ev, iş ya da okul hayatındaki zorluklarda, yasal konularda ve sosyal ilişkilerimizdeki zorluklarda, tehlike durumlarında, başarısız çabalardan vazgeçme sürecinde problemli bir yapı olarak alkol ya da madde kullanımı ile özdeşleşmiştir. Bazı araştırmalar afet sonrası alkol, ilaç ve sigara kullanımdaki artışı incelemiştir. Bazı araştırmalar, afet kurbanlarının madde ve kısmen alkol kullanımına bir başa çıkma stratejisi olarak başvurduklarını göstermiştir. Örneğin; Oklahoma şehrindeki bomba saldırısından sonra hayatta kalanların yüzde 15’nin bu olayla başa çıkmada alkol kullandığı belirlenmiştir. Araştırmalar, New York’taki Dünya Ticaret Merkezi saldırısını izleyen süreçte alkol, sigara ve marihuana kullanımının arttığını gösteriyor. Olay sonrası New York’ta yaşayanların sigara kullanımında yaklaşık yüzde 10 artış gösterdiği, alkol kullanımının yaklaşık yüzde 25 arttığı ve marihuana kullanımının yaklaşık ise yüzde 3 arttığı ortaya konulmuştur.
 
İYİLEŞME ASLA TAMAMLANMAZ
Depremi yaşayan kişiler afet sonrasında karışıklık, şok, korku, yönelim bozukluğu ve bunalmış olma gibi duyguları yaşıyorlar. Bu nedenle konfor, güvence ve korunma için temel ihtiyaçlara sahip olmaları gerekiyor. Ayrıca depremzedelerin aile, arkadaşlar veya iş arkadaşlarıyla bir araya gelmesi de güven duygusunun yeniden oluşmasına yardımcı oluyor. Bu çerçevede size göre psikososyal açıdan topluma yönelik ne tür müdahalelerde bulunulması gerekiyor?
Afet sonrası ruhsal bozuklukların yükünü, afeti izleyen süreçte artan psikolojik belirtilerin süreci ya da gidişatı daha iyi ortaya koyuyor. Boylamsal araştırmalardan elde edilen kanıtlar, afeti izleyen yıl içerisinde afet sonrası belirtiler olan ruhsal sağlık sorunlarının zirveye ulaştığını, ayrıca birçok çalışma ise belirtilerin bazı katılımcılarda aylar ve hatta yıllar boyunca sürdüğünü gösteriyor. Psikososyal açıdan ne tür müdahalelerde bulunulması gerektiği konusuna gelecek olursak, bu noktada güçlendirme ve danışmanlık başlıkları önem kazanıyor. İyi iletişim ve doğru bilgi, yaşanan kaygıları hafifletir. Güçlendirme ile afetzedelerin gücünü onarma, yalnızlığı azaltma, seçim yelpazesini genişleterek çaresizliği azaltma ve afetzedelerin yaklaşımda hakimiyet dinamiklerine karşı koyması hedeflenir. Ancak, travma bulaşıcıdır. Felakete ya da travmalara tanık rolündeki terapist, zaman zaman duygusal olarak altüst olur. Afetzedelerin yaşadığı terörü, öfkeyi ve umutsuzluğu daha düşük bir derecede aynen yaşar. Bu olgu “travmatik karşı aktarım” ya da “vekaleten travmatizasyon” olarak bilinir. Terapist, travma sonrası stres bozukluğu sendromu yaşamaya başlayabilir. Afetzedelerin yaşadığı travmaların iyileşme süreci üç evrede ele alınır. Birinci evrenin ana görevi, güvenliğin tesis edilmesidir.  İkinci evrenin ana görevi hatırlama ve yastır. Üçüncü evrenin ana görevi ise, olağan hayatla yeniden bağ kurmaktır. Travmanın çözülmesi asla nihai değildir; iyileşme asla tamamlanmaz. Travmatik bir olayın etkisi, mağdurun hayat döngüsü boyunca yankılanmaya devam eder. Örneğin, travmasını çalışmaya ve sevmeye yetecek şekilde çözmüş bir çocukluk istismarı mağduru, evlendiğinde ya da ilk çocuğu olduğunda ya da çocuğu kendi istismarının başladığı yaşa geldiğinde semptomları geri dönebilir ve bu da o kişinin tekrar acı çekmesine sebep olabilir. Az önce psikososyal açıdan müdahalelerin ikinci aşamasının danışmanlık olduğundan bahsetmiştik. Depremin olası etkileri en aza indirildiğinde ve yaşam eski akışına döndüğünde, yani yaşam tehdidi sona erdiğinde ve temel ihtiyaçlar karşılandığında danışmanlık; öfke de dahil olmak üzere umutsuzluk, kaygı, suçluluk duygusu, sinirlilik, çaresizlik ve yaşam problemleri gibi daha sonra beliren semptomlara yanıt olarak gerçekçi yaklaşım ve müdahaleleri içerir. Mağdurlara sunulan danışmanlık hizmetleri; duyguların ifade edilmesini sağlama, baş etme metodlarının ve reaksiyonların anlaşılmasına yardım etme, özel problemlerin ve gerçekçi çözümlerin tanımlanması, umut ve ilham verilmesi, olumlu başarıların belirlenmesi gibi konuları amaçlamalıdır. Ayrıca, danışmanlık, gelecek için ilham kaynağı olmalıdır. Korkunç sıkıntılar karşısında bile bireyler oldukça çabuk toparlanabilir ve adapte olabilirler. Danışmanlık, felaketin bir sonucu olarak elde edilmiş olumlu kazançları da içermelidir. Bazı afetzedeler sahip oldukları ancak bilmedikleri güçlü yönlerini ve yeteneklerini keşfedebilirler; bazıları felaket sırasında veya sonrasında başkaları için yaptıklarından memnun olabilirler. Bazıları ise travma sonrasında yeni ilişkilerinin olduğunu veya var olan ilişkilerinin değiştiğini belirtebilirler.
Daha geniş bir boyutta felaketlerin toplumları ve aileleri birbirine yakınlaştırdığı da görülebilmektedir. Ne yazık ki afet personeli çektiği acıların farkına varmayabilir. Başkaları tarafından “eğitimli” ve “baş eden” kişiler olarak görüldükleri için kendi duygularını ve güçlüklerini görmeleri zor olabilir. Genelde kendilerini gerçek mağdurlar olarak görmezler ve bazıları bu nedenle yardımın daha az olduğu zamanlarda bunun sağlanması için kendi olumsuz tepkilerini inkâr ya da örtbas ederler. Gizli mağdurların riskleri göz önüne alındığında, risk altındakileri tanımlamak ve yardımın kolaylıkla yapılabilmesini sağlamak için müdahaleler önerilir. Bazı yardım personeli travmaya olumsuz tepkiler veren diğerlerinden daha fazla risk altında olabilirler. Sakatlanmaları, organları dışarı çıkmış cesetleri ve özellikle çocukların cansız bedenlerini gören tecrübesiz ve genç personel, felaketin bu ortamında daha fazla risk altındadır. Sağlık ve psikososyal destek personelinin nasıl hissettiğini ve başa çıktığını gözden geçirmek, olumlu ve olumsuz yönleri dikkate almayı gerektirir. Bu kişiler umutsuzluk duygusu yaşıyor olabilirler, kendilerini işe yaramaz veya bunalmış hissediyor olabilirler ya da afet çalışmalarına katıldıkları için evde sorunlar yaşıyor olabilirler. Bazıları “performans suçluluğu” yüzünden acı çekebilir, bu da onların katkılarının yetersiz olduğuna inanmalarına sebep olabilir. Olumlu tepkiler, iyi yapılan bir işte bir memnuniyet duygusu, bir kurbanın canlı olarak bulunması, yardım personeli arasında önemli ilişkilerin oluşturulması baş edebilme konusunda güven hissi sağlayabilir.
 
BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİZİ GÜÇLENDİRİN
10 İlimizi kapsayan ve yaklaşık 13 milyon vatandaşımızı derinden etkileyen Kahramanmaraş’ta yaşadığımız iki büyük depremin yaratmış olduğu sorunlarla etkin bir şekilde mücadele edebilmesi, yaşamın normale dönmesi ve sağlıklı bir şekilde devam edebilmesi için ne tür stratejiler önerirsiniz?
Hepimiz kendimizi zaman zaman, yorgun, bitmiş ve tükenmiş hissederiz. Profesyonel ekipler de buna karşı bir bağışıklığa sahip değildir. Depremin yarattığı stres ve gerilimlerin belirtilerini tanımak ve stresin zararlı etkilerini azaltmak için adımlar atarak kendimizi koruyabiliriz. Yaşanılan bu depremler ve travma yaratan sorunlarla karşılaşıldığında, bireyin etkin bir şekilde mücadele etmesi gerekir. Etkin başa çıkmak için; bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi, sağlıklı, günlük ve taze ürünler tüketerek bağışık sisteminin hastalıklara ya da diğer risklere karşı güçlü tutulması gerekir. Evde, hatta mümkünse iş yerlerinde hafif hareketler ve egzersizler yaparak fizik ve ruh sağlığımızı korumamız gerekir. Hareket etmek ömrümüzü uzatır, egzersiz bize enerji kazandırır. Hastalıklarla ve travmalarla mücadelede avantaj sağlar. Ayrıca, uyku düzenine de dikkat etmek gerekir. Düzenli bir uyku bize travmalarla mücadele etmemiz için inanılmaz bir güç ve enerji verecektir. Bu kuralı kesinlikle atlamamalıyız. Manevi boyutun güçlendirilmesi de etkin başa çıkma için önemlidir. Hayata gelişimizi, Allah’ın bizi neden yarattığını, yaşamdaki hedeflerimizi ve varoluş amacımızı gözden geçirelim. Birçok bilimsel çalışmanın sonuçları, yaşanılan sıkıntılarla ya da travmalarla mücadelede inancın ve manevi boyutun pozitif etkisi olduğunu gösteriyor. Hobilerin edinilmesi de bu noktada atılabilecek çok doğru bir adımdır. Hayat sadece işimizden, ailemizden ya da arkadaşlarımızdan oluşmamaktadır. Enstrüman çalmayı öğrenmek, çini, ebru ya da resim yapmak gibi kendimizi güçlendirecek, zenginleştirecek, yapmaktan zevk alacağımız hobiler edinelim. Başka bir yöntem de stresle başa çıkma tekniklerinin öğrenilmesi olabilir. Stresle mücadele etme konusunda yazılan birçok kitap katkı sağlayabilir. Hangi teknik olursa olsun bunları deneyip, stresimizi ve gerilimlerimizi en aza indirebiliriz. Kendimize zaman ayırarak yaşanılan sorunların üstesinden gelebiliriz. Afet sonrası etkin mücadele sürecinde, önceliklerin gözden geçirilmesi de önemlidir. Deprem gibi afet durumları; rekabetli ve hızlı yaşamımızı biraz kenarda bırakmamıza, biraz durmamıza, sevdiklerimize daha fazla zaman ayırmamız gerektiğinin farkına varmamıza ya da şimdiye kadar olan yaşamımızı gözden geçirmemize olumlu katkı yapabilir. Son olarak, hedeflerinizi belirlemenizi öneririm.  Hedefsiz bir insan boş bir insandır. Bu yüzden geleceğe yönelik hedeflerinizi ve sorumluluklarınızı sürekli gözden geçirin. Önceliklerinizi tekrar sorgulayın. Gereksiz olanlardan kurtulun.

PROF. DR. VEDAT IŞIKHAN KİMDİR?
Hacettepe Üniversitesi Sosyal Hizmetler Yüksekokulu’ndan 1990 yılında lisans, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünden 1993 yılında Bilim Uzmanlığı (MSW) derecesi ve yine aynı Enstitüden 1998 yılında Doktora (PhD) derecesi alan Vedat Işıkhan, 2003 yılında Doçent ve 2009 yılında Profesör unvanı aldı. Sosyal politika, sosyal hizmet, sosyal yardımlar, sosyal refah, sosyal sorunlar, endüstriyel ve tıbbi sosyal hizmet, iş stresi, tükenmişlik (burnout), verimlilik, stres yönetimi, kanserde psikososyal bakım gibi uzmanlık alanlarına sahip olan Işıkhan’ın, 11’i yurt dışındaki kongrelerde sunulmuş çok sayıda çalışması ve 11 kitabı bulunuyor. Son kitabının adı “Yardım Personelini Güçlendirme” olan Işıkhan, 2010 yılında Erasmus Programı Personel Ders Verme Hareketliliği kapsamında Belçika’ve Almanya’da misafir profesör olarak dersler verdi. International Council of Stress Management Professionals (ICSMP) tarafından stres yönetimi konusunda ulusal ve uluslararası düzeyde yaptığı önemli yayınlar, araştırmalar ve uygulamalar nedeniyle 2016 yılı Uluslararası Stres Yönetimi Uzmanları Konseyi’nin ödülü almaya hak kazanan Prof. Dr. Vedat Işıkhan, 2020 yılında Yeşilay’ın Bilim Kurulu Üyeliği’ne seçildi. Halen Hacettepe Üniversitesi İ.İ.B.F. Sosyal Hizmet Bölümü’nde Öğretim Üyesi olarak çalışmalarını sürdüren Işıkhan, iyi derecede İngilizce, Arapça ve orta düzeyde Fransızca bilmektedir. Işıkhan, 2018 yılında Cumhurbaşkanlığı Sosyal Politikalar Kurulu Üyeliği’ne, 2021 yılında ise Sosyal Politikalar Kurulu Başkan Vekilliği’ne atanmıştır.

Yaşam

Prof. Dr. Şaziye Senem Başgül: “Öfkenin olduğu yerde olumlu duygular barınamaz”

1083Nisan2024
Yaşam

Prof. Dr. Cüneyt Evren: “Kronik yorgunluk sendromu, yaşam kalitesini etkileyen ciddi bir durumdur”

1083Nisan2024
Yaşam

Klinik Psikolog Gökhan Ergür: “Metropol yaşamı ve sosyal medya kaygı düzeyini artırıyor”

1083Nisan2024
Yaşam

İnsanın Dijital Çağ ile İmtihanı

1083Nisan2024
Bağımlılık

Hilal-i Ahdar’dan Yeşilay’a 104 yıllık mücadele

1082Mart2024
Alkol Bağımlılığı

Yeşilay’ın ilk gençlik teşkilatının kuruluşu "Türkiye İçki Aleyhtarı Gençler Cemiyeti"

1082Mart2024
Yaşam

Yeşilay gençliği seviyor, gençlik Yeşilay’ın varlığını hissediyor

1082Mart2024
Bağımlılık

Yeşilay ülküsünün yılmaz neferleri: Yeşilay kadınları

1082Mart2024
Bağımlılık

Ulusaldan evrensele Yeşilay mücadelesi

1082Mart2024
Bağımlılık

Yeşilay’ın dünyada örnek alınan öncü modeli: YEDAM

1082Mart2024
Tütün Bağımlılığı

Elektronik Sigara Gerçeği! Çocuklar ve Gençler Yalanlarla Kandırılıyor

1081Şubat2024
Alkol Bağımlılığı

“Çocukların ve Gençlerin Elektronik Sigaraya Erişimleri Hızlı Bir Şekilde Engellenmeli”

1081Şubat2024
Tütün Bağımlılığı

“Elektronik Sigara, Dünyanın Baş Belasına Dönüşmüş Durumda”

1081Şubat2024
Tütün Bağımlılığı

“Çok Uluslu Tütün Şirketleri, Nikotin Bağımlısı Bir Nesil Oluşturmak İstiyor”

1081Şubat2024
Tütün Bağımlılığı

“Elektronik Sigaralar Mutlak Zararlı ve Bağımlılık Yapıcıdır”

1081Şubat2024
Tütün Bağımlılığı

“Elektronik Sigaraya Erişim Bu Kadar Kolay Olmamalı”

1081Şubat2024
Alkol Bağımlılığı

Alkol Bağımlılığı Bireyi ve Toplumu Tehdit Ediyor

1080Ocak2024
Alkol Bağımlılığı

Alkolün Güvenli İçilebilecek Bir Miktarı Yoktur

1080Ocak2024
Alkol Bağımlılığı

Sosyal Hizmet, Tedavinin En Önemli Yapı Taşlarından Bir Tanesi

1080Ocak2024
Bağımlılık

Kadınlar Bağımlılık Sürecinde Yalnız Kalıyor

1080Ocak2024
Alkol Bağımlılığı

Alkolle Mücadelenin Yolu; Vergilendirme, Erişim Kısıtlamaları ve Pazarlama Yasaklarıdır

1080Ocak2024
Alkol Bağımlılığı

Alkol Bağımlılığına Uluslararası Yaklaşımlar

1080Ocak2024
Yaşam

Savaş, Halk Sağlığını Onarılamaz Biçimde Etkiliyor

1079Aralık2023
Yaşam

“Medyada Yaratılan Algı; Haklıyı Haksız, Doğruyu Yanlış, Güzeli Çirkin Olarak Konumlandırabiliyor”

1079Aralık2023
Yaşam

“Savaşlar, Savaşanları Olduğu Gibi Savaşmayanları Da Olumsuz Etkiler”

1079Aralık2023
Yaşam

“Artık Savaşlar Sadece Sahada Değil, Dijital Dünyada Da Gerçekleşiyor”

1079Aralık2023
Yaşam

“Çocuklardaki ‘Güvenli Dünya’ Algısı Zarar Gördü”

1079Aralık2023
Yaşam

Toplumsal Kaygı Bozuklukları Bağımlılıklara Neden Olabilir Mi?

1079Aralık2023
Bağımlılık

Bağımlılık Herkesi Etkileyen Genel Bir Sorundur

1078Kasım2023
Bağımlılık

Kadınlar Bağımlılıkta Da Ayrımcılıkla Karşı Karşıya Kalıyor

1078Kasım2023
Bağımlılık

Bağımlılığın Ve Şiddetin Doğasında Ortak Ve İç İçe Faktörler Vardır

1078Kasım2023
Bağımlılık

“Anne Veya Eşin Bağımlılık Sorunu Olan Bireye Yönelik Tutum Ve Davranışları Tedavinin Seyrini Etkiliyor”

1078Kasım2023
Yaşam

Kadına Yönelik Şiddete Karşı: 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü

1078Kasım2023
Sağlıklı Yaşam

Sağlıklı Nesiller İçin Sağlıklı Gebelik

1078Kasım2023
Yaşam

Yeşilay Kadınları Güçlenerek Büyüyor

1078Kasım2023
Yaşam

Dijital Çağda En Kırılgan Grup Çocuklar Ve Gençler

1077Ekim2023
Teknoloji Bağımlılığı

“Dijital Bağımsızlık En Önemli Gündemimiz Olmalı”

1077Ekim2023
Teknoloji Bağımlılığı

“Sağlıklı Teknoloji Kullanımında Teknoloji Amaç Değil, Araçtır”

1077Ekim2023
Teknoloji Bağımlılığı

Çocuklarda Ekran Bağımlılığı

1077Ekim2023
Teknoloji Bağımlılığı

Dijital Bağımlılıktan Uzak, Hayata Yakın Olun!

1077Ekim2023
Yaşam

“Notların Telafisi Vardır, Ancak Zedelenen Öz Güvenin Telafisi Meşakkatlidir”

1076Eylül2023
Eğitim

“Başarının Sırrı Çocuğu Tanımaktan Geçiyor”

1076Eylül2023
Eğitim

Ziller Minikler İçin Çalıyor… Okula Uyum Süreci İçin Öneriler

1076Eylül2023
Eğitim

Çocuğun Okul Başarısını Artırmanın 15 Etkili Yolu

1076Eylül2023
Eğitim

Çocuğunuza Zaman Yönetimini Nasıl Öğretebilirsiniz?

1076Eylül2023
Yaşam

“Günümüzde Ruh Sağlığını Korumak Daha Zor Ve Daha Önemli Hale Geldi”

1075Ağustos2023
Bağımlılık

Bağımlılık Ve Ruh Sağlığı İlişkisi Karşılıklıdır

1075Ağustos2023
Yaşam

“Çocuk Olumsuz Duyguları Makul Düzeyde Deneyimlemeli”

1075Ağustos2023
Bağımlılık

Bağımlı Bireylere Doğru Yaklaşım Nasıl Olmalı?

1075Ağustos2023
Yaşam

Koruyucu Ruh Sağlığıyla Tanışın

1075Ağustos2023
Tütün Bağımlılığı

“Tütün Kontrolü Toplumsal Gündemin Ana Konusu Yapılmalı”

1074Temmuz2023
Tütün Bağımlılığı

“Asıl Mücadele Tütün Endüstrisi İle Mücadeledir”

1074Temmuz2023
Tütün Bağımlılığı

“Zararsız Tütün Olması Mümkün Değildir”

1074Temmuz2023
Tütün Bağımlılığı

“Elektronik Sigaraların Ülkeler Tarafından Teşvik Edilmesi Sorumsuzluk Örneğidir”

1074Temmuz2023
Tütün Bağımlılığı

“Tütün Şirketleri, İnsanların Sigara İçmek İstemeyecekleri Bir Günün Geleceğini Biliyor”

1074Temmuz2023
Yaşam

“Sağlıklı Etkileşim Ancak Empati İle Olur”

1073Haziran2023
Yaşam

“Empati Gelişimi Bebeklikte Başlar”

1073Haziran2023
Yaşam

“Empati Bir Duygudaşlık Göstergesidir”

1073Haziran2023

Toplumsal Duyarlılığın Vücut Bulmuş Hâli: Gönüllülük

1073Haziran2023
Yaşam

Yeşilay, TİSK Ve TÜMOSAN Depremzede Çocuklar İçin Güçlerini Birleştirdi

1073Haziran2023
Yaşam

Dayanışma Ruhu Kültürel Kodlarımızda Var

1072Mayıs2023
Yaşam

“İyi İletişim Ve Doğru Bilgi Kaygıyı Azaltır”

1072Mayıs2023
Yaşam

Afetlere Dirençli Şehirler Nasıl İnşa Edilmeli?

1072Mayıs2023
Yaşam

Sıfır Maliyetle Kentsel Dönüşüm Mümkün

1072Mayıs2023
Yaşam

“Bugünün Gençleri Üst Kuşaklardan Çok Daha İyiliksever Ve Dayanışmacı”

1072Mayıs2023
Yaşam

Millî Birlik Ve Beraberlik Kodlarımızda Var: Millî Mücadele’den Kahramanmaraş Depremine Toplumsal Kenetlenme

1072Mayıs2023
Yaşam

“Bir An Önce Normalleşmeliyiz”

1071Nisan2023
Yaşam

Dijital Medya Çocuğu Sosyal Hayattan Koparıyor

1071Nisan2023
Yaşam

“Hey Çocuk! Bırak Tabletini Sakince Kitabın Kapağını Aç! Kalbini Aç…”

1071Nisan2023
Yaşam

Mutlu Bir Çocukluk İçin Projeden Çok Daha Fazlası Gerekiyor

1071Nisan2023
Yaşam

Çocuk Gülerse Dünya Güler

1071Nisan2023
Yaşam

Hilal-i Ahdar’dan Yeşilay’a

1070Mart2023
Yaşam

Sivil Toplum Kuruluşları Ve Gönüllülüğün Gücü

1070Mart2023
Yaşam

STK’lar Tek Yürek Oldu: Yüzyılın Felaketi Sonrası Gönüllü Dayanışması

1070Mart2023
Bağımlılık

Bağımlılıklarla Karşı Gönüllü Mücadele

1070Mart2023
Yaşam

Çocuklar İçin Gönüllülük Neden Gerekli?

1070Mart2023
Yaşam

“Tedavi Edilmeyen Kaygı Bozuklukları Kronikleşme Eğilimindedir”

1069Şubat2023
Yaşam

İklim Değişikliğinin Ortaya Çıkardığı Kaygı Hâli: Eko-Anksiyete

1069Şubat2023
Yaşam

Yeni Krizlerin Getirdiği Belirsizlikler Küresel Kaygıyı Körüklüyor

1069Şubat2023
Bağımlılık

“Kaygılar Bağımlılığı Tetikleyebildiği Gibi Bağımlılıklar Da Kaygıyı Besleyebilir”

1069Şubat2023
Yaşam

“Çocukları Kaygıları Nedeniyle Utandırmayalım, Usandırmayalım, Cezalandırmayalım”

1069Şubat2023
Yaşam

Sosyal Medya Kullanımı Kaygıları Tetikliyor

1069Şubat2023
Tütün Bağımlılığı

Sigara İle Mücadelede En İyi Politika, Çocuk Ve Gençleri Tütünsüz Ortamda Büyütmektir

1068Ocak2023
Tütün Bağımlılığı

YEDAM’ın Kişiye Özel Programlarıyla Sigaraya “Dur” Deyin

1068Ocak2023
Tütün Bağımlılığı

Örnek Vakalarla Tütün Bağımlılığı Tedavisi

1068Ocak2023
Tütün Bağımlılığı

Tütün Bağımlılığı Vücudumuza Neler Yapıyor?

1068Ocak2023
Tütün Bağımlılığı

Sigarayı Bıraktığınızda Vücudunuzda Neler Oluyor?

1068Ocak2023
Alkol Bağımlılığı

Dünyada Alkol Kullanımı Ve Önleyici Politikalar

1067Aralık2022
Alkol Bağımlılığı

Alkol Bağımlılığını Önlemeye Dair Yasal Düzenlemeler

1067Aralık2022
Alkol Bağımlılığı

Alkolün Bir Diğer Karanlık Yüzü: Şiddet Ve Alkol İlişkisi

1067Aralık2022
Alkol Bağımlılığı

Ebeveynler Alkol Kullanan Gence Nasıl Yaklaşmalı?

1067Aralık2022
Alkol Bağımlılığı

Sevdiklerimizi Alkol Bağımlılığından Nasıl Koruruz?

1067Aralık2022
Alkol Bağımlılığı

Alkolsüz Hayat Neler Kazandırıyor

1067Aralık2022
Alkol Bağımlılığı

Alkol Vücuda Neler Yapıyor?

1067Aralık2022
Teknoloji Bağımlılığı

“İletişim Yoluyla Kendimizi Var Ediyoruz”

1066Kasım2022
Bağımlılık

“Bireyi Bağımlılığa Götüren Duygusal Yalnızlıktır”

1066Kasım2022
Yaşam

“İnsan İnsana Şifadır, Umuttur, Yoldur”

1066Kasım2022
Bağımlılık

Güvene Dayalı İletişim Bağımlılıklardan Koruyor

1066Kasım2022
Yaşam

Sanal İletişim Gerçek İletişimin Yerini Tutar Mı?

1066Kasım2022
Teknoloji Bağımlılığı

“Dijital Oyun Bağımlılığı Ciddi Bir Sorun”

1065Ekim2022
Teknoloji Bağımlılığı

“Teknolojiyi Doğru Kullanmayı Öğrenmeliyiz”

1065Ekim2022
Teknoloji Bağımlılığı

Dijital Dünyada Eğitim Şart

1065Ekim2022
Teknoloji Bağımlılığı

Dijital Dünyada Bizi Neler Bekliyor?

1065Ekim2022
Teknoloji Bağımlılığı

Sanal Ortam Güvenliğinin Teminatı: Siberay

1065Ekim2022
Teknoloji Bağımlılığı

Rakamlarla Dijital Dünya

1065Ekim2022
Teknoloji Bağımlılığı

TÜİK Araştırma Sonuçlarına Göre Türkiye Dijitalleşiyor

1065Ekim2022
Yaşam

“Proje Çocuklar Kuklaya Dönüşüyor”

1064Eylül2022
Yaşam

“Mutlu Bir Aile İçin Her Şey Mükemmel Olmak Zorunda Değil”

1064Eylül2022
Yaşam

Değerler Eğitimi Bu Dünyanın Bir İhtiyacı

1064Eylül2022
Bağımlılık

TBM İle Her Yıl Milyonlarca Kişiye Ulaşıyoruz

1064Eylül2022
Bağımlılık

Yaşam Becerileri Bağımlılıklardan Koruyor

1064Eylül2022
Yaşam

Okul Heyecanı Başlıyor

1064Eylül2022
Yaşam

“Tüketerek Mutlu Olma Çabası Büyük Bir Yanılgı”

1063Ağustos2022
Yaşam

“İnsanın Manevi Alanı Boşluk Kabul Etmez”

1063Ağustos2022
Yaşam

Mutluluk Beyinde Başlar

1063Ağustos2022
Yaşam

Toplumsal Mutluluğun Şifreleri

1063Ağustos2022
Yaşam

Sağlıklı Tabaklar, Mutlu Yüzler

1063Ağustos2022
Yaşam

Mutluluğa Götüren 7 Adım

1063Ağustos2022
Yaşam

Az Çoktur!

1062Temmuz2022
Yaşam

“Sadeleştikçe Zihin Sağlığımızı Korumamız Da Kolaylaşır”

1062Temmuz2022
Yaşam

Atıksız Bir Mutfak Mümkün

1062Temmuz2022
Yaşam

Biraz Yavaşlamaya Ne Dersiniz?

1062Temmuz2022
Yaşam

Sade Ve Özgür Bir Yaşamın Yolu: “Küçük Ev” Akımı

1062Temmuz2022
Yaşam

Daha Huzurlu Bir Hayat İçin Sadeleş!

1062Temmuz2022
Yaşam

Atık Kağıtları Sanat Eserine Dönüştürüyor

1062Temmuz2022
Sağlıklı Yaşam

Pedallar Sağlıklı Yaşam İçin Çevrildi

1061Haziran2022
Bağımlılık

Yeşilay’dan “Bağımsız Gençlik” Manifestosu

1061Haziran2022
Bağımlılık

YEDAM Sempozyumu'ndan Bağımlılıklara Bilimsel Bakış

1061Haziran2022
Bağımlılık

Sağlıksız Aile Tutumları Bağımlılık İçin Risk Faktörü

1060Mayıs2022
Bağımlılık

Bağımlı Profilleri Nasıl Şekilleniyor?

1060Mayıs2022
Bağımlılık

Bağımlı Ebeveyn Çocuğun Tüm Yaşamını Etkiliyor

1060Mayıs2022
Bağımlılık

“Hayır” Diyebilen Bir Çocuk Yetiştirmek

1060Mayıs2022
Teknoloji Bağımlılığı

Ailenin Dijitalleşme ile İmtihanı

1060Mayıs2022
Bağımlılık

Bağımlılık Aileden Etkilenen ve Aileyi Etkileyen Bir Hastalıktır

1060Mayıs2022
Tütün Bağımlılığı

Elektronik sigara nikotin pandemisini gelecek nesillere taşıyor

1059Nisan2022
Tütün Bağımlılığı

Tütünle Mücadelenin Bir Ayağı da E-Sigara ile Mücadele Olmalı

1059Nisan2022
Tütün Bağımlılığı

Dünya Elektronik Sigara ile Nasıl Mücadele Ediyor?

1059Nisan2022
Tütün Bağımlılığı

Elektronik Sigara En Az Sigara Kadar Zararlı

1059Nisan2022
Yaşam

“Dünya Şiddetli Bir Merhametsizlik Hastalığına Tutulmuş Vaziyette”

1058Mart2022
Yaşam

Tarih Boyunca Vardı Ve Hep Var Olacak: Sivil Toplum Kavramı Ve STK’lar

1058Mart2022
Yaşam

Yeşilay’a Gönülden Bağlı Olanlar

1058Mart2022
Yaşam

Merhamet Ve İyiliğin Gücü: Gönüllülük

1058Mart2022
Yaşam

Gönüllülük Çalışmaları Dersiyle Teori Ve Pratik Bir Arada

1058Mart2022
Tütün Bağımlılığı

Vazgeçilen her sigara sağlıklı bir hayatın kapısını aralar”

1057Şubat2022
Tütün Bağımlılığı

Çocuklarımızı sigaradan nasıl koruruz?

1057Şubat2022
Tütün Bağımlılığı

Sigara stresi azaltmaz, sigarasızlık stres oluşturur

1057Şubat2022
Tütün Bağımlılığı

Şimdi tam zamanı!

1057Şubat2022
Tütün Bağımlılığı

“Bırakabilirsin” mobil uygulamasıyla sigaradan kurtulun!

1057Şubat2022
Teknoloji Bağımlılığı

Fizikselden Sanala Yeni Bir Şiddet Türü: Siber Zorbalık

1056Ocak2022
Teknoloji Bağımlılığı

Ergenler Sosyal Medya Bağımlılığında Risk Grubunda

1056Ocak2022
Teknoloji Bağımlılığı

Geleneksel Değerler Çocukları Koruyor

1056Ocak2022
Teknoloji Bağımlılığı

Sosyal Medyada Dayatılan Güzellik Büyük Bir Yanılgı

1056Ocak2022
Kumar Bağımlılığı

Çocuklarınız İçin Ulaşılabilir Ebeveynler Olun

1055Aralık2021
Kumar Bağımlılığı

Pandemi Sonrasında Toplumları Bekleyen Tehlike: Çevrim İçi Kumar Bağımlılığı

1055Aralık2021
Kumar Bağımlılığı

Aileler Tedavi Sürecine Aktif Olarak Dahil Olmalı

1055Aralık2021
Alkol Bağımlılığı

Alkol Kontrol Politikaları Toplumları Koruyor

1054Kasım2021
Alkol Bağımlılığı

“Alkol Bağımlısı Kişilerin Çocuklarının Ruh Sağlığını Yakından Takip Edilmeli”

1054Kasım2021
Alkol Bağımlılığı

Alkol Aile İçi Şiddette Risk Faktörü

1054Kasım2021
Alkol Bağımlılığı

Alkol Bağımlılığını Anlamaya Yönelik Faaliyetler

1054Kasım2021
Alkol Bağımlılığı

Alkol Bağırsak Sağlığını Bozuyor

1054Kasım2021
Alkol Bağımlılığı

Alkol Bağımlılığıyla Asırlık Mücadele: YEŞİLAY

1054Kasım2021
Kumar Bağımlılığı

“Gençliğin En Büyük Sorunu Büyüyememek”

1053Ekim2021
Yaşam

İyi Arkadaş Çevresi Bağımlılıklardan Uzak Tutar

1053Ekim2021
Yaşam

Davranışsal Bağımlılıklar En Çok Genç ve Ergenleri Etkiliyor

1053Ekim2021
Madde Bağımlılığı

Çocuğum Madde Kullanıyor mu?

1053Ekim2021
Yaşam

Gençlerin Gözünden Bağımlılıklar

1053Ekim2021
Yaşam

Sağlıklı Nesil Sağlıklı Gelecek Yetenek Yarışması, Edebiyat ve Sanatla Farkındalık Oluşturuyor

1053Ekim2021
Sağlıklı Yaşam

Antikten Moderne 28 Asırlık Yolculuk

1052Eylül2021
Sağlıklı Yaşam

Türkiye’nin En Başarılı Olimpiyat Tecrübesi TOKYO 2020’nin Ardından

1052Eylül2021
Sağlıklı Yaşam

Yaşam Becerileri Bireyi ve Toplumu Korur

1051Ağustos2021
Sağlıklı Yaşam

Stresle Mücadelede Yaşam Becerileri Faktörü

1051Ağustos2021
Sağlıklı Yaşam

Aileyle Sağlıklı İletişim Sağlıklı Kararları Doğurur

1051Ağustos2021
Sağlıklı Yaşam

“Hobiler Bizi Ruhsal Olarak Geliştirir”

1051Ağustos2021
Sağlıklı Yaşam

Hangi Yaşta Hangi Sporu Yapmalı?

1051Ağustos2021
Yaşam

“Sanat ve Kitap Bağımlısıyım”

1051Ağustos2021
Teknoloji Bağımlılığı

YEDAM'dan İnternet Bağımlılığına Özgün Çözümler

1050Temmuz2021
Teknoloji Bağımlılığı

Pandemi Sarmalında Oyun Oynama Bozukluğu

1050Temmuz2021
Teknoloji Bağımlılığı

“Ebeveynler Doğru Rol Model Olmalı”

1050Temmuz2021
Teknoloji Bağımlılığı

Oyun Oynama Bozukluğunun Tedavisinde Yasaklar Çözüm Değil

1050Temmuz2021
Teknoloji Bağımlılığı

“Ulusal Kampanyalar Farkındalık Oluşturuyor”

1050Temmuz2021
Teknoloji Bağımlılığı

Teknoloji Sizi Değil, Siz Onu Kontrol Edin!

1050Temmuz2021
Teknoloji Bağımlılığı

Teknoloji Bağımlılığı Hasta Ediyor

1050Temmuz2021
Sağlıklı Yaşam

Artan Obezite, TBMM’nin de Gündeminde

1049Haziran2021
Sağlıklı Yaşam

Türkiye’nin Obeziteyle Mücadelesi

1049Haziran2021
Sağlıklı Yaşam

Obezite, 21’inci Yüzyılın En Önemli Sağlık Sorunudur

1049Haziran2021
Sağlıklı Yaşam

Evde Kalmak Virüsten Korudu, Obeziteyi Artırdı

1049Haziran2021
Sağlıklı Yaşam

“Pandemi Döneminde Yeme Bozuklukları Arttı”

1049Haziran2021
Sağlıklı Yaşam

“Besin Örüntüsü Dengeli Olmalı”

1049Haziran2021
Sağlıklı Yaşam

Evde Hareketsiz Kalmayın!

1049Haziran2021
Sağlıklı Yaşam

Ağır Yaşamların Yükü Hafifliyor Mu?

1049Haziran2021
Yaşam

Gidene Üzülmek Yerine Var Olanı Güçlendirmeliyiz

1049Haziran2021
Yaşam

“Babalar Dua Gibidir; Artık Görünmez Olsa Da Dokunur Evladına...”

1049Haziran2021
Bağımlılık

“Sanat ve Spor, Bağımlılıkla Mücadelenin Panzehirleridir”

1048Mayıs2021
Bağımlılık

Gençlerde Davranışsal Bağımlılıklar Artıyor

1048Mayıs2021
Bağımlılık

“Aile Bağları Ne Kadar Sağlamsa, Bağımlılık Riski O Kadar Azalır”

1048Mayıs2021
Bağımlılık

"Özgürlük ve Sorumluluk Birbirini Tamamlar"

1048Mayıs2021
Bağımlılık

Anne-Babalar Dikkat! Uzun Süreli Ekran Maruziyeti Nelere Yol Açıyor?

1048Mayıs2021
Bağımlılık

Yeşilay Gençlerin, Gençler Yeşilay’ın Yanında!

1048Mayıs2021
Bağımlılık

Geleceğin Olimpiyat Şampiyonları TOHM’da Yetişiyor

1048Mayıs2021
Teknoloji Bağımlılığı

“Bağımlı Kişi, İnterneti Bir Kaçış Yöntemi Olarak Kullanıyor”

1047Nisan2021
Bağımlılık

Anne Babaya Güvenli Bağlanma Bağımlılıktan Korur

1047Nisan2021
Bağımlılık

“Öz Saygısı Düşük Bireylerde Bağımlılık Riski Daha Fazladır”

1047Nisan2021
Bağımlılık

Pandemi Sürecinde Kaygı Bozukluğu Arttı

1047Nisan2021
Bağımlılık

Sosyal Kaygı İnternet Bağımlılığını Tetikliyor

1047Nisan2021
Yaşam

Buz Hokeyi Sayesinde “Tek Yürek” Oldular: Bağımlılıktan Kurtuldular

1047Nisan2021
Teknoloji Bağımlılığı

Dijital Çağın Hastalığı: Yeni Nesil Bağımlılıklar

1046Mart2021
Teknoloji Bağımlılığı

Yasa Dışı Kumar ve Bahisle Hukuksal Mücadele

1046Mart2021
Teknoloji Bağımlılığı

Sevgi ve İlgi Bağımlılıklardan Korur

1046Mart2021
Teknoloji Bağımlılığı

“Bağımlılık Tüm Aileyi Etkileyen Bir Hastalıktır”

1046Mart2021
Teknoloji Bağımlılığı

“Dijitalleşme Aile İçi İlişkilerin Kalitesini Düşürüyor”

1046Mart2021
Yaşam

“Pandemiden Ders Çıkararak Geleceğimizi Kurtarabiliriz”

1046Mart2021
Tütün Bağımlılığı

“Kampanyalar Sigara Endüstrisinin Gerçek Yüzünü Gösteriyor”

1045Şubat2021
Tütün Bağımlılığı

"Tütün Fiyatları ve Vergiler Düşürülmemelidir"

1045Şubat2021
Tütün Bağımlılığı

“Elektronik Sigara Kullanmak, Marka Değiştirerek Sigara Kullanımına Devam Etmek Gibidir”

1045Mart2021
Tütün Bağımlılığı

“Sigarayı Bırakmak Kanser Riskini Azaltır”

1045Şubat2021
Tütün Bağımlılığı

Pandemide Sigara İçme Oranları Düştü

1045Şubat2021
Tütün Bağımlılığı

"Çocuğunuzun ‘Hayır’ Deme Becerisini Geliştirin"

1045Şubat2021
Tütün Bağımlılığı

Tütün Bağımlılığına Karşı YEDAM Desteği

1045Şubat2021
Madde Bağımlılığı

Madde Bağımlılığı COVID-19'u Tetikliyor

1044Ocak2021
Madde Bağımlılığı

"Bağımlılık Tedavisi Ertelenmemeli, Güçlendirilmeli"

1044Ocak2021
Madde Bağımlılığı

“Madde Bağımlılığının Gerçek Tedavisi Rehabilitasyondur”

1044Ocak2021
Madde Bağımlılığı

Zehir Tacirlerinin Pandemi Fırsatçılığı

1044Ocak2021
Madde Bağımlılığı

Her İki Madde Bağımlısından Biri Depresyonda

1044Ocak2021
Madde Bağımlılığı

"Online Terapi, Kişileri Madde Kullanımından Uzak Tuttu"

1044Ocak2021
Sağlıklı Yaşam

“Gençlik İnsan Hayatının En Zor Dönemidir”

1043Aralık2020
Sağlıklı Yaşam

Doğru Rol Model Olmak Önemli

1043Aralık2020
Sağlıklı Yaşam

“Spor ve Sanat Tedavi Edicidir”

1043Aralık2020
Sağlıklı Yaşam

Mutluluk Ailede Başlar

1043Mutluluk Ailede Başlar2020
Sağlıklı Yaşam

“Depresyon, Gündelik Bir Keyifsizlik Hali Değildir”

1043Aralık2020
Sağlıklı Yaşam

Beslenme Anlayışı Ailede Şekilleniyor

1042Kasım2020
Sağlıklı Yaşam

“Organik Beslenmeye Mucizevi Bir Anlam Yüklenilmemeli”

1042Kasım2020
Sağlıklı Yaşam

Bir Tür Yeme Bozukluğu: Ortoreksiya Nervoza

1042Kasım2020
Sağlıklı Yaşam

Tarladan Sofraya Uzanan Bir Zincir: Gıda Güvenliği

1042Kasım2020
Sağlıklı Yaşam

“Tarımsal Üretimi Tüketici Davranışları Belirleyecek”

1042Kasım2020
Sağlıklı Yaşam

Ekolojik Yaşam Arayışları

1042Kasım2020

“Çocuklarımızı Korumakla Yükümlüyüz”

Ekim
Teknoloji Bağımlılığı

Oyun Bağımlılığı Nelere Yol Açıyor?

1041Ekim2020
Teknoloji Bağımlılığı

Oyun Bağımlılığı Yetişkinleri de Buluyor

1041Ekim2020
Teknoloji Bağımlılığı

"Ticari Kaygılar Çocukları Korumanın Önüne Geçiyor"

1041Ekim2020
Teknoloji Bağımlılığı

"Yasak Koyarak Çocuğunuzu Bağımlılıktan Koruyamazsınız"

1041Ekim2020
Teknoloji Bağımlılığı

Oyun Bağımlılığının Karanlık Yüzü

1041Ekim2020
Teknoloji Bağımlılığı

Davranışsal Bağımlılıklara YEDAM Desteği

1041Ekim2020
Teknoloji Bağımlılığı

Bütün Aile Toplanalım, Ekranları Unutalım

1041Ekim2020
Eğitim

"Eğitimin Sürekliliği Sağlanmalı"

1040Eylül2020
Yaşam

“Çocuklarınıza Onları Önemsediğinizi Hissettirin”

1040Eylül2020
Eğitim

Bu Sefer Ziller Ebeveynler İçin Mi Çalıyor?

1040Eylül2020
Eğitim

Okul Fobisi Sizi Korkutmasın!

1040Eylül2020
Eğitim

Okula Yeni Başlayanların Pandemiyle İmtihanı

1040Eylül2020
Eğitim

Okullar Sağlık Tedbirleri İle Açılıyor

1040Eylül2020
Eğitim

Yeşilay Eğitim Faaliyetleri Hız Kesmiyor

1040Eylül2020
Alkol Bağımlılığı

Gençlerde Alkol Bağımlılığında Önemli Bir Basamak: Sosyal İçicilik

1039Ağustos2020
Alkol Bağımlılığı

Alkol Bağımlılığı Nedir, Nasıl Başlar, Nasıl Tedavi Edilir?

1039Ağustos2020
Alkol Bağımlılığı

Nöroloji Alkolün Güvenli Sınırı Yok Diyor!

1039Ağustos2020
Bağımlılık

Pandemi Bağımlılıkları Tetikledi

1039Ağustos2020
Alkol Bağımlılığı

Alkol Vücuda Neler Yapar?

1039Ağustos2020
Yaşam

“İyiliğin Kanatlarına Tutunmaya Her Zamankinden Çok İhtiyacımız Var”

1038Temmuz2020
Yaşam

Pandemi Günlerinde Dayanışmanın Çarpan Etkisi: Vefa Sosyal Destek Grubu

1038Temmuz2020
Yaşam

Türkiye’de Afet Yönetimi ve Gönüllülük

1038Temmuz2020
Yaşam

"İnsan"ın En Zor Anında 152 Yıldır Hep O Var: Türk Kızılay

1038Temmuz2020
Yaşam

Bağımlılığa Karşı "Gönüllü" Mücadelenin Adı; Yeşilay

1038Temmuz2020
Yaşam

Bir Ömür Boyu Yeşilaylı Olanlar…

1038Temmuz2020
Yaşam

Gönüllü Olmak Hem Sizi Hem De Dünyayı Değiştirir

1038Temmuz2020
Yaşam

Vakıf ve Gönüllülük Üzerine

1038Temmuz2020
Teknoloji Bağımlılığı

"Teknoloji Kullanımı Stresi Artırıyor"

1037Haziran2020
Teknoloji Bağımlılığı

Pandemi Günlerinde "Teknoloji" Dost Mu, Düşman Mı?

1037Haziran2020
Teknoloji Bağımlılığı

Koronavirüs Dijital Bağımlığı Tetikledi

1037Haziran2020
Yaşam

"Evden Çalışma Modeli B Planı Olarak Elimizde"

1037Haziran2020
Yaşam

10 Soruda Koronavirüs Sonrası Küresel Sistem

1037Haziran2020
Alkol Bağımlılığı

"Şişenini Dibi"nden Görünenler

1032Ocak2020
Alkol Bağımlılığı

İpler Senin Elinde Alkole Hayır De!

1032Ocak2020
Tütün Bağımlılığı

Prof. Dr. Mehmet Ceyhan: "Sigarayı Bugün Bıraksanız Yarın Covid-19 Riskiniz Azalır"

1036Mayıs2020
Sağlıklı Yaşam

Diyetisyen Derya Zünbülcan: "Esas Risk, Yanlış Beslenme"

1036Mayıs2020
Sağlıklı Yaşam

"Koronafobi" Virüsten Daha Hızlı Yayılıyor

1036Mayıs2020
Eğitim

Hayat da Eğitim de Eve Sığar

1036Mayıs2020
Sağlıklı Yaşam

Korona Günlerinde Ev Hayatı

1036Mayıs2020
Sağlıklı Yaşam

Sağlıklı Yaşam İçin Sporla “Evde Kal”

1036Mayıs2020
Sağlıklı Yaşam

Doğal Dezenfeksiyon Aracı: Güneş

1036Mayıs2020
Sağlıklı Yaşam

El Hijyeni Virüsten Korur

1036Mayıs2020
Sağlıklı Yaşam

Evde Düzen İçin İpuçları

1036Mayıs2020
Sağlıklı Yaşam

Bahane Yok! Oyun Vakti

1036Mayıs2020
Sağlıklı Yaşam

Asıl Soru Şu; Bağışıklık Sistemimizi Nasıl Koruruz?

1035Nisan2020
Sağlıklı Yaşam

"Dengeli Beslenme Sizi Mutlu Eder"

1035Nisan2020
Sağlıklı Yaşam

Daha İyi Bir Yaşam İçin Sadeleşin

1035Nisan2020
Sağlıklı Yaşam

Doğal Yaşamda Sürdürülebilirlik Önemli

1035Nisan2020
Sağlıklı Yaşam

Aşılama Yalnızca Kişiyi Değil Toplumu da Koruyor

1035Nisan2020
Sağlıklı Yaşam

Bitkilerin İyileştirme Gücü Hakkında Her Şey

1035Nisan2020
Teknoloji Bağımlılığı

Gençlikve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu: "E-sporun en büyük riski, dijital bağımlılıktır"

1031Aralık2019
Teknoloji Bağımlılığı

DSÖ’nün Gündeminde E-spor ve Oyun Bağımlılığı Var

1031Aralık2019
Teknoloji Bağımlılığı

E-Spor Obeziteye Neden Oluyor

1031Aralık2019
Teknoloji Bağımlılığı

Dijital Oyun Nasıl E-spor Oldu?

1031Aralık2019
Teknoloji Bağımlılığı

Prof. Dr. Tolga Arıcak: E-Spor Bağımlılık Riskini Artıracak

1031Aralık2019
Teknoloji Bağımlılığı

Yeşilay Genel Başkanı Prof. Dr. Mücahit Öztürk: Dijital oyunların e-spor olarak anılmasına itirazımız var

1031Aralık2019
Tütün Bağımlılığı

Amaçları Daha Fazla İnsanı Bağımlı Yapmak

1030Kasım2019
Tütün Bağımlılığı

Elektronik Sigara ile Yasal Mücadele

1030Kasım2019
Tütün Bağımlılığı

Elektronik Sigara Can Almaya Devam Ediyor Can Almaya Devam Ediyor

1030Kasım2019
Tütün Bağımlılığı

Elektronik Sigara da Sigara Kadar Zararlı

1030Kasım2019
Tütün Bağımlılığı

Doç. Dr. Toker Ergüder: Elektronik Sigara, En Az Sigara Kadar Bağımlılık Yapıyor

1030Kasım2019