Büyük Yeşilay ailesine gönül veren sevgili dostlar,
Hayat hikâyelerle örülü. Hepimizin bir hikâyesi, ..
1078
Yaşam
Kadına Yönelik Şiddete Karşı: 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü
Bir insan hakları ihlali olan kadına şiddet, küresel bir problem olarak varlığını sürdürüyor. İstatistiklere göre Türkiye’de ve dünyada her üç kadından biri şiddete maruz kalıyor. Bu duruma dikkat çekmek ve şiddete karşı duyarlılığı artırmak için her yıl 25 Kasım günü tüm dünyada “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü” olarak kutlanıyor.
BM Genel Kurulu 1999 yılında, kadınların aile içinde, sokakta, okulda, iş yerinde ve özel hayatında maruz kaldığı şiddete dikkat çekmek ve kadına yönelik şiddete karşı toplumda farkındalık yaratmak amacıyla 25 Kasım gününü Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü olarak ilan etti. Bu günün belirlenmesi ise gerçek ve acı bir hikâyeye dayanıyor. 1960 yılında Dominik Cumhuriyeti'ni diktatörlükle yöneten Rafael Trujillo’ya bağlı güçler, baskıcı yönetime karşı çıkan üç kız kardeş Patria, Minerva ve Maria Mirabal’ı 25 Kasım’da hunharca katletti. Mirabal kardeşlerin öldürülmesinden bir yıl sonra Trujillo karşıtı hareket, diktatörlüğün sona ermesini sağladı.
Bu acı olayın üzerinden yıllar geçtikten sonra 1981 yılında Donimik’te toplanan Latin Amerika Kadın Kurultayı 25 Kasım tarihini “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü” olarak kabul etti. 1981 yılından bu yana gayri resmi olarak kutlanan bu gün, 1999 yılında Birleşmiş Milletler’in kabulünün ardından da resmi olarak tüm dünyada anılıyor ve şiddete karşı duyarlılığı artırmak için kampanyalar düzenleniyor.
HER ÜÇ KADINDAN BİRİ ŞİDDETE MARUZ KALIYOR
Bir insan hakları ihlali olan kadına yönelik şiddet; dil, din, ırk, sınıf, etnisite, mezhep, cinsiyet ayırt etmeksizin küresel bir sorun olarak tüm dünyada varlığını sürdürüyor. Kadına yönelik şiddet, BM Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi tarafından “kadına, kadın olduğu için yöneltilen veya orantısız biçimde kadınları etkileyen şiddet” olarak tanımlanıyor. Komite, cinsiyete dayalı şiddetin kadınların erkeklerle eşit olarak hak ve özgürlüklerini kullanmalarını ciddi şekilde engelleyen ayrımcılık biçimi olduğunu ifade ediyor. Komitenin açıkladığı verilere göre küresel ölçekte her üç kadından biri genellikle yakın partnerleri tarafından fiziksel veya cinsel şiddete maruz kalıyor. BM’nin 2020 yılında yayımladığı Dünya’da Kadın: Eğilimler ve İstatistikler Raporu, 15-49 yaşları arası kadın ve kız çocuklarının yüzde 18’inin son 12 ayda eşi veya birlikte olduğu kişi tarafından fiziksel ve/veya cinsel yakın partner şiddetine maruz kaldığını öngörüyor.
OECD 2022 yılı verilerine göre de dünyada her üç kadından biri, Türkiye’de her 10 kadından dördü, ömründe en az bir kez erkek şiddetine maruz kalıyor. Dünya genelinde her gün 137 kadın, eşi ya da bir yakını tarafından öldürülüyor. Türkiye’deki beyaz yakalı kadınların yüzde 75’i en az bir kez şiddete maruz kalıyor. Bu veriler kadına yönelik şiddetle etkin mücadele için eş güdümlü ve çok boyutlu çalışmaların yapılmasının önemini bir kez daha ortaya koyuyor.
Gerek şiddetle mücadeleye ilişkin literatür gerekse hukuki düzenlemeler incelendiğinde kadına yönelik şiddetin birbirinden farklı biçimlerinin olduğu görülüyor. Kadına yönelik şiddet; fiziksel, duygusal, cinsel, ekonomik, dijital, flört şiddeti, ısrarlı takip, sosyal şiddet olarak tasnif ediliyor.
TÜRKİYE’DE DURUM
Ülkemizde kadına yönelik şiddet biçimlerinin yaygınlığına, kadına yönelik şiddetin sonuçlarına ve mücadeledeki duruma ilişkin değerlendirmeye esas olacak verilerin elde edilmesi amacıyla 2008 ve 2014 yıllarında Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü (KSGM) tarafından, “Türkiye’de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması” gerçekleştirildi. Bu araştırmalar, Türkiye’de yaklaşık her 10 kadından dördünün partneri tarafından yaşamının herhangi bir döneminde fiziksel ve/veya cinsel şiddete maruz kaldığını ortaya koydu. Araştırma sonuçlarına göre kadına yönelik şiddet her yaştan, her eğitim grubundan, her bölge ve refah düzeyinden kadın için tehdit oluşturmakla birlikte;
- 15-24 yaş arasındaki kadınlar,
- İlkokul ve altında eğitim durumuna sahip olanlar,
- Boşanmış olanlar veya ayrı yaşayanlar,
- 18 yaşından önce evlenenler,
- Ücretli bir işte çalışmayanlar,
- Düşük refah düzeyine sahip olanlar arasında son 12 ay içerisinde görülen şiddet daha yaygın.
KADINA ŞİDDETE KARŞI ULUSAL GELİŞMELER
Türkiye’de kadına yönelik şiddetle mücadele çalışmalarının ivme kazanmasının uluslararası alandaki gelişmelerle kronolojik olarak benzerlik taşıdığı görülüyor. Türkiye’de kadına yönelik şiddetle mücadele 1980’li yılların ortalarında gündeme gelirken; 1990’lardan itibaren devletin ilgili kurum ve kuruluşları vasıtasıyla sorumluluk üstlendiği bir konu oldu.
İç hukukumuzda aile içi şiddetin tanımlandığı ilk yasal araç 1998 tarihli (Mülga)“4320 Sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun”dur. 4320 Sayılı Kanun aile içindeki şiddetin önlenmesi için alınabilecek tedbirleri düzenledi. 2007 yılında yapılan değişiklikle kanunun koruma kapsamı genişletildi; 2008 yılında Kanunun Uygulama Yönetmeliği yürürlüğe girdi.
2000’li yıllarda T.C. Anayasası’nın 10’uncu, 41’inci, 66’ncı ve 90’ıncı maddelerinde yapılan değişikliklerle kadın-erkek eşitliği ilkesi hukuki düzenlemelerde güçlendirildi. Yapılan değişikliklerle, kadınlar lehine pozitif ayrımcılık kabul edildi ve bu maksatla alınacak tedbirlerin eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamayacağı kabul edildi. Böylelikle kadın erkek arasında fiili eşitliği (de facto eşitlik) sağlamak amacıyla kadınlar lehine pozitif ayrımcılık içeren düzenleme ve uygulamalara anayasal bir dayanak oluşturuldu.
Diğer yandan, Türk Medeni Kanunu (TMK), İş Kanunu ve Türk Ceza Kanunu (TCK) gibi temel kanunlarda gerçekleştirilen düzenlemelerde kadın erkek eşitliği ilkesi göz önünde bulunduruldu.
2005 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kurulan Töre ve Namus Cinayetleri ile Kadınlara ve Çocuklara Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Meclis Araştırma Komisyonu Raporu doğrultusunda, Temmuz 2006’da “Çocuk ve Kadına Yönelik Şiddet Hareketleri ile Töre ve Namus Cinayetlerinin Önlenmesi için Alınacak Tedbirler” konulu 2006/17 sayılı Başbakanlık Genelgesi yayımlandı. Genelge ile kadına yönelik şiddet ve töre/namus cinayetleri önlenmesi için tüm kamu kurum ve kuruluşlarının sorumlulukları belirlendi.
T.C. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı (ASPB) bünyesinde yürütülen yoğun çalışmalar sonucunda düzenlenen 6284 Sayılı Kanun 20 Mart 2012’de yürürlüğe girdi. 6284 Sayılı Kanun; ırk, renk, cinsiyet, tabiiyet, dil, din, statü, medeni hal, engel durumu, hastalık gibi herhangi bir ayrım gözetmeden şiddete uğrayan veya uğrama tehlikesi bulunan tüm kadınlar, çocuklar, diğer aile bireyleri ve tek taraflı ısrarlı takip mağdurlarını korumayı amaçlıyor. Kanun ile korunan kişiler hakkında alınabilecek koruyucu tedbirler ile şiddet uygulayan ve uygulama ihtimali bulunan kişiler hakkında alınabilecek önleyici tedbirler ve bu tedbirlerin hangi makamlarca alınabileceği hususları ayrıntıları ile düzenlendi.
Kanunun yürürlüğe girmesinin ardından, Kadın Konukevleri Açılması ve İşletilmesi Hakkında Yönetmelik 5 Ocak 2013 tarihinde, Kanunun Uygulama Yönetmeliği 18 Ocak 2013 tarihinde; Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri Hakkında Yönetmelik 17 Mart 2016 tarihinde yürürlüğe girdi.
6284 Sayılı Kanunun etkin uygulanması, kadına yönelik şiddetle mücadelede kurumsal olarak sorumlulukların belirlenmesi ve uygulamadan kaynaklanan aksaklıkların giderilmesi amacıyla 17 Aralık 2019 tarihinde T.C. Adalet Bakanlığı tarafından “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun Uygulanması” konulu 154/1 Sayılı Genelge, 01 Ocak 2020 tarihinde ise T.C. İçişleri Bakanlığı tarafından Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Genelgesi yayımlandı.
KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELE ULUSAL EYLEM PLANLARI
Türkiye'de T.C. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ilki 2007 yılında açıklanan Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planları ile kadına yönelik şiddetle mücadelede kamu politikalarının temellerini ortaya koydu. Bakanlık 2022 tarihinde yayımladığı Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele IV. Ulusal Eylem Planı ile önümüzdeki beş yıl boyunca, kadına yönelik şiddetin her biçimiyle mücadelede için de temel stratejileri belirledi. Eylem planı; ilgili kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum kuruluşları, sendikalar, uluslararası kuruluşlar, üniversiteler ile medya temsilcilerinin katkı ve katılımları ile hazırlandı.
6284 SAYILI KANUN VE KADIN CİNAYETLERİNDE DÜŞÜŞ
6284 Sayılı Kanun kapsamına giren kadın cinayetleri sayılarında son yıllarda düşüş yaşanıyor. T.C. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, T.C. İçişleri Bakanlığı, T.C. Adalet Bakanlığı, T.C. Millî Eğitim Bakanlığı ve T.C. Sağlık Bakanlığının birlikte çalışması sonucunda hazırlanan eylem planının devreye girmesi, bu eylem planı çerçevesinde alınan yeni tedbirler ve hayata geçirilen uygulamalar sayesinde son yedi yılda 6284 sayılı kanun kapsamına giren kadın cinayetleri 307’den 267’ye gerileyerek yüzde 13 oranında düştü.
Öte yandan aile içi ve kadına yönelik şiddetin son bulmasına yönelik “sıfır tolerans” ilkesiyle tedbirler alınmaya devam ediliyor. Bu kapsamda T.C. İçişleri Bakanlığına bağlı Güvenlik ve Acil Durumlar Koordinasyon Merkezi (GAMER) bünyesinde bin 500 kapasiteli elektronik kelepçe izleme merkezi kuruldu. Haklarında takip kararı bulunan kişiler bu merkezden takip ediliyor. Yine bakanlık bünyesinde hizmet veren ve 81 ilde kurulan sayıları binin üzerinde olan Aile İçi ve Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Büro ve Kısım Amirliklerinde sekiz binin üzerinde personel görev yapıyor.
KADES UYGULAMASI BÜYÜK İLGİ GÖRÜYOR
Son yıllarda giderek artan kadına şiddet olaylarının önüne geçebilmek ve kadınlara yardım edebilmek amacıyla geliştirilmiş KADES (Kadın Acil Destek) uygulaması şiddet mağduru ya da cinsel saldırıya uğrayan kadınların en büyük yardımcılarından birisi olarak dikkat çekiyor. KADES ile kadınlar sadece fiziksel şiddet anında değil, cinsel saldırı, taciz, takip gibi diğer tehlikeli durumlarda da yardım çağrısında bulunabiliyor. Şiddet veya cinsel saldırı gibi zor durumlarla karşılaşan kadın ve çocukları korumak amacıyla 24 Mart 2018’de kullanıcıların hizmetine sunulan KADES uygulaması her geçen gün daha fazla kadın tarafından kullanılıyor. Uygulama başladığı günden bugüne kadar dört milyonun üzerinde kadın tarafından cep telefonuna indirildi. Uygulama sayesinde kadın cinayetlerinde yüzde 21 oranında düşüş sağlandı.