Büyük Yeşilay ailesine gönül veren sevgili dostlar,
Hayat hikâyelerle örülü. Hepimizin bir hikâyesi, ..
1039
Alkol Bağımlılığı
Nöroloji Alkolün Güvenli Sınırı Yok Diyor!
Alkolizmin bir beyin hastalığı olduğu konusunda bütün uzmanlar hemfikir. Biz de konuyu, yakın dönemde “Beynin Sırları Çözülürken” adlı bir kitabı yayımlanan, Nöroloji Uzmanı ve yazar Sevda Sarıkaya’yla konuştuk. Alkolün beyinde yarattığı tahribatı, alkolizmin beyindeki merhalelerini, beynin bu rahatsızlığa tepkisini ve aklımızdaki pek çok şeyi konuştuk…
Alkolizme yatkınlıkta beynin işleyişinin, yapısının ya da genetik faktörlerin etkisi var mıdır? Nasıl gerçekleşir bu etki?
Alkolizme yatkınlıkta kişilik yapısı, sahip olunan psikiyatrik hastalıklar rol oynayabiliyor. Anksiyetesi yoğun bir kişinin ya da depresyonu olan bir kişinin beyni farklı işliyor. Anksiyete yüksek kaygı düzeyi demek. Bireyde anksiyete bozukluğu olarak bilinen psikiyatrik hastalık olabilir ya da kişilik yapısı anksiyöz olabilir. Yüksek kaygı düzeyini yatıştırmak için alkol almaya başlayabilir ve daha sonrasında bağımlılık gelişebilir. Depresyonlu beyinde de kişi aynı şekilde mutsuzluğunu bastırmak için alkole sığınabilir. Genetik faktörlerin alkolizmle ilişkisine gelirsek, oldukça kuvvetli bir korelasyon vardır. Yapılan çalışmalarda alkolizmle ilişkili yüzlerce genin varlığından bahsediliyor. Ailede alkolizm varsa alkolizme yatkınlığa sebep olan bu genlerin taşınma ihtimali vardır. Daha fazla dikkat etmek gerekir.
Alkolün beyinde, düşünme ve algılama yetisinde yarattığı hasarlar nelerdir? Kendini nasıl belli eder ve nasıl belli bir düzeye çıkar?
Öncelikle alkolizm beyin hücrelerinin ölümünü hızlandırarak atrofi dediğimiz küçülmeye neden olur. Hatta bu daha ileriki zamanlarda özel bir demans türü olan “Alkolizme Bağlı Demans”a dönüşür. Beyin hücre ölümünün hızlı gerçekleşmesi beyinin bir bütün olarak iletişimde çalışmasının aksamasına neden olur. Karar mekanizmalarında bozulma gelişir. Bu kişiler sağlıklı kararlar veremezler. Algılamaları da değişmeye başlar. Yani alkolizm tanısı almış bir kişinin normal potansiyelini ortaya çıkarabilecek şekilde bir yaşam sürdürebilmesi mümkün değildir. Kritik dönemlerde, karar zamanlarında çokça hata yaparlar. Bu da yaşamlarını negatif yönde etkiler.
Alkol bağımlılığında beyin nasıl bir reaksiyon gösterir?
Yapılan çalışmalarda alkol bağımlılarında beynin ödüllendirme sistemini temsil eden nukleus akumbens ve orbitofrontal korteks alanlarında yüksek düzeyde endorfin hormonuna rastlanmış. Endorfin mutluluk hormonu olarak bilinir ve fazla salınması bağımlılığa sebep olur. Çünkü vücutta bir gevşeme, sürekli bir keyif haline sebep olur. Beyin bu sürekliliği sağlamak ister ve bu da alkol alımını tetikleyerek alkolizm gelişmesini hızlandırır.
Bağımlılık aşaması nasıl gerçekleşir?
Aslında bağımlılık aşaması kişiler “Ben bağımlı değilim, kendimi kontrol edebiliyorum.” diyerek alkol alımına devam ettiklerinde yavaş yavaş gelişir. Birçok alkolik zaten durumu kabullenmez. “Ben sadece akşamları içiyorum, gündüz içmiyorum, hiç de aramıyorum.” diyerek kendilerini rahatlatırlar. Eğer alkol bağımlısıysanız bir yıl alkol almasınız dahi tekrar almaya başladığınızda yeniden alkolizme geri dönersiniz.
Alkolün az da kullanılsa ilerleyen yıllarda beyne nasıl etkileri olur?
Nöroloji alanında yeni yapılan çalışmalar alkolizmin güvenli sınırı olmadığını gösterdi. Yani ayda bir defa da içseniz beyin hücrelerinizi öldürüyor. Ancak ne kadar çok alırsanız o kadar hızlı fonksiyonlarınıza yansıyor. Az kullananlarda da yıllar geçtikçe bu etkiler görülmeye başlar. Zihinsel fonksiyonlarında gerileme olur. Daha doğrusu kendi beyin kapasitelerini sınırlamış olurlar.
Bağımlılığa herkes yatkın mıdır? Niçin bazıları bağımlı olur?
Bağımlılığa yatkınlığı belirleyen bazı faktörler vardır. Genetik bunlardan birisi. Diğeri de psikiyatrik hastalıklar. Ama onun dışında yaşam koşulları, kişinin geçmişteki travmaları, kişiliğindeki bazı güçsüz yanlar yatkınlığı artırabilir ve onların bağımlılık potansiyeli daha yüksektir.
Alkol bağımlığı tedavisinde nöroloji nasıl bir katkı sunar?
Alkol bağımlılığının tedavisini nöroloji değil psikiyatri yapar. Nörolojinin sağlayacağı katkı ise alkol bağımlılığının sebep olduğu beyin hasarı geliştiğinde başlar. Tabii buna ne kadar katkı denebilir bilemeyeceğim. Çünkü gelişen beyin hasarını geri döndürebilmek mümkün değildir. Ancak alkolün bırakılması ile birlikte hasarın ilerlemesi önlenir.
Alkole özendirmeyen film yok gibi!
Yıllardır aralıklı olarak farklı şekillerde dile getirilen bir bilgi var: “Günde bir kadeh şarap kalp sağlığınızı korur.”, “Sosyal içicilik sağlığa zarar vermez, hatta faydalı olduğu alanlar bile var!”. Tabii bunları halka sunarken belli bazı bilimsel çalışmaların sonuçları üzerinden konuşuluyor. Ben bir beyin hastalıkları uzmanı olarak alkolün beyin sağlığını pozitif etkilediği bir insan görmedim. Son cümlenin tek başına uzman görüşü olarak hiçbir anlamı yok çünkü biz bilim insanları bir şeyi iddia ediyorsak onu bilimsel çalışmalarla kanıtlamak zorundayız. Peki neden mi bu kadar rahat konuşuyorum? Çünkü artık bu görüşümü doğrulayan çok önemli bir makale yayımlandı. 2018 yılının sonlarına doğru dünyanın en prestijli tıp dergisi olan Lancet'te yayımlanan bir makaleye göre, alkolün sağlık açısından güvenlik kullanım sınırı diye bir şey yok; en güvenli sınır hiç alkol kullanmamak. Bill Gates ve eşinin kurduğu vakfın sponsorluğunda yapılan çalışmada 195 ülkenin 694 merkezine ait 1990-2016 arası kayıtlar kullanıldı. Alkol, ölüm nedenleri arasında yedinci sırada. Yapılan çalışmalarda alkole bağlı akut ve kronik hastalık sayısının 60 civarında olduğu söyleniyor. Bunun aksi bir şekilde bazı çalışmalarda ise düşük miktarda alkol tüketiminin kalp krizi gibi iskemik kalp hastalıkları, diyabet gibi hastalıklardan koruyucu olduğu belirtiliyor. Yeni yayımlanan makalede, alkolün az miktarda kullanımının sağlığa faydalı olduğunu belirten yayınlarda teknik bazı hatalar olduğu ve bazı alanlarda yetersiz olduğundan bahsediliyor. Bu nedenle geniş bir kayıt/bilgi kaynağı üzerinde teknik anlamda güvenilir bir meta analiz yapılmıştır. Alkolün ölüm riskini, özellikle kanserin birçok türüne yakalanma riskini artırdığı tespit edilmiştir. Şimdi gelelim beyin üzerindeki etkilerine… Size bunu bir hastalık üzerinden açıklamak istiyorum. Demans, beyin hücrelerinin ölümü ile seyreden, zihinsel yetilerimizi yitirdiğimiz bir rahatsızlık. Demansın özel bir türü var, adı da alkole bağlı demans. Elbette ki alkolün birçok organ üzerinde negatif etkiler yapıp hastalıklara zemin hazırlarken, beyin hücrelerimizi pas geçeceği düşünülemezdi. Alkol kullanımı beyin hücre ölümünü tetikler. Beyin hücre ölümü de bir süre sonra demans olarak karşımıza çıkar. Bill&Melinda Gates Vakfı'nın destekleriyle yapılan bir çalışmada alkolle ilgili sağlık politikalarının gözden geçirilmesi gerektiği belirtiliyor. Hatırlarsınız eskiden Hollywood filmlerinde sigara kullanımına özendiren sahneler çokça vardı. Herkesin elinde mutlaka bir sigara olurdu. Şimdi de alkol kullanımına özendirmeyen film yok gibi. Zannımca, önce bunları gözden geçirmekte fayda var!
UZ. DR. SEVDA SARIKAYA KİMDİR?
1977 yılında İstanbul’da doğan Sevda Sarıkaya ilk, orta ve lise eğitiminin her birini birincilikle tamamlayıp, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesinden 2000 yılında mezun oldu. Ankara Üniversitesi Nöroloji Anabilim Dalında ihtisasını tamamladı. İhtisasının son iki yılında davranış nörolojisi ve demans alanında çalışmalarına başlayan Dr. Sarıkaya bir süre Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinde Demans Polikliniğini yürüttü. 2009-2010 yılları arasında University of Minnesota ile afiliye olan Hennepin County Medical Center Huntington Kliniği ve Struthers Parkinson’s Center’da observership/researcher olarak görev yapan Uz. Dr. Sarıkaya, hareket bozuklukları konusunda alanında dünyaca tanınan Prof. Dr. Martha Nance ile birlikte çalıştı. Ankara’da özel bir hastanenin demans ve hareket bozuklukları polikliniğini kurup yönetti. Pek çok devlet huzurevinde gönüllü danışmanlık yaptı ve yapmayı sürdürüyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlı huzurevleri içinden seçilen pilot huzurevlerinin personellerine “Alzheimer Hastalığında Kriz Yönetimi” konulu 6 haftalık eğitimin düzenleyiciliği ve proje yürütücülüğünü devam ettrien Uz. Dr. Sarıkaya 2014 yılından itibaren gönüllü konferans ve bilgilendirme etkinliklerine de devam ediyor. “Beynini Genç Tut Unutkanlıktan Kurtul”, “Ya Evde Yoksam/Bir Alzheimer Güncesi” ve “Beynin Gizemleri Çözülürken” adında kitapları bulunan Uz. Dr. Sarıkaya, evli ve bir çocuk annesidir.