
Büyük Yeşilay ailesine gönül veren sevgili dostlar,
Hayat hikâyelerle örülü. Hepimizin bir hikâyesi, ..
Başarılar ve Dönüm Noktaları
Türkiye’nin olimpiyat yolculuğu, uluslararası spor sahnesine adım atma çabalarının ve bu alandaki başarısızlıkların yanı sıra başarı öykülerinin harmanlandığı uzun bir serüven. Cumhuriyetin ilanından kısa bir süre sonra başlayan bu yolculuk, genç Türkiye Cumhuriyeti'ne dünya arenasında tanınmak için bir araç oldu.
1924 PARİS OLİMPİYATLARI: İLK ADIMLAR
Türkiye’nin olimpiyat sahnesine ilk resmi katılımı 1924 Paris Olimpiyatları ile gerçekleşti. Cumhuriyet’in ilanından sadece bir yıl sonra, Türkiye, uluslararası arenada kendini gösterme isteğini sporda da ortaya koydu. Bu olimpiyat oyunlarına güreş ve atletizm dallarında katılan Türk sporcuları, dünya ile rekabet etme fikrini somutlaştırdı.
1928 AMSTERDAM OLİMPİYATLARI: MADALYASIZ İKİNCİ OLİMPİYAT
1928 Amsterdam Olimpiyatları, Türkiye’nin modern olimpiyatlardaki ikinci katılımıydı. Bu olimpiyatlarda Türkiye, 1924 Paris Olimpiyatları’ndaki gibi büyük bir başarı gösteremedi ve madalya kazanamadı. Ancak Türkiye, Amsterdam’a güreş, atletizm, bisiklet ve futbol gibi farklı spor dallarında katılım gösterdi. Türk millî futbol takımı, 1928 Amsterdam Olimpiyatları’nda yer aldı ve bu, Türkiye’nin olimpiyatlar tarihinde futbol branşındaki ilk katılımı oldu.
1936 BERLİN OLİMPİYATLARI: İLK MADALYA
1936 Berlin Olimpiyatları, Türkiye’nin olimpiyat tarihindeki en önemli dönüm noktalarından biridir. Nazi Almanyası’nın ev sahipliği yaptığı bu oyunlarda, Türkiye ilk olimpiyat madalyasını kazandı. Güreşte ülkenin öne çıkan ismi Yaşar Erkan, Grekoromen stil 61 kiloda altın madalyaya uzanarak, Türkiye’yi olimpiyatlarda madalya kazanan ülkeler arasına taşıdı.
1948 LONDRA OLİMPİYATLARI: ALTIN ÇAĞIN BAŞLANGICI
İkinci Dünya Savaşı nedeniyle 12 yıl ara verilen olimpiyat oyunları, 1948 Londra Olimpiyatları ile yeniden sahneye çıktı. Türkiye bu oyunlarda büyük bir başarı elde ederek, olimpiyat tarihindeki en parlak dönemlerinden birini yaşadı. Özellikle güreş dalında kazandığı altın madalyalarla dikkat çeken Türkiye, güreş branşında dünya çapında bir güç hâline gelmeye başladığını kanıtladı. Türk güreşçiler bu oyunlarda altı altın, dört gümüş ve iki bronz madalya kazanarak tarih yazdı. Bu dönemde güreşte kazandığı başarılarla öne çıkan sporcular arasında Yaşar Doğu, Gazanfer Bilge ve Celal Atik gibi isimler bulunuyordu.
1952 HELSİNKİ OLİMPİYATLARI: GÜREŞTE GELEN BAŞARILARI
Türkiye, 1952 Helsinki Olimpiyatları’nda da güreşteki başarısını sürdürdü. Türkiye’nin olimpiyat tarihine damga vuran bir diğer ismi ise yine güreşte ortaya çıktı: Adil Candemir. Serbest güreş dalında büyük başarılar elde eden Candemir, Türkiye’ye altın madalya kazandırdı. Helsinki Olimpiyatları’nda Türkiye, güreşte toplamda üç altın, iki gümüş ve bir bronz madalya kazanarak güreş branşındaki üstünlüğünü bir kez daha kanıtladı. Halterde ise ilerleyen yıllarda bu sporda da madalyalar kazanacak yetenekleri geliştirecek ilk adımlar atıldı.
1956 MELBOURNE OLİMPİYATLARI: HAYAL KIRIKLIKLARI
1956 Melbourne Olimpiyatları’nda Türkiye herhangi bir madalya kazanamadı, bu da Türkiye’nin olimpiyatlardaki en zayıf performanslarından biri olarak tarihe geçti. Ancak bu başarısızlık, ilerleyen yıllarda güreş ve halter gibi geleneksel güçlü branşlarda yeniden zirveye çıkılmasının önünü açtı.
1960 ROMA OLİMPİYATLARI: YENİ NESİL ŞAMPİYONLAR
1960 Roma Olimpiyatları, Türkiye’nin yeni nesil güreş şampiyonlarını sahneye çıkardığı bir döneme işaret etti. Bu dönemde Türkiye, güreşteki başarısını sürdürmeye devam etti. Türk güreşçiler, bu oyunlarda yedi madalya kazanarak güreşteki üstünlüklerini devam ettirdi. En dikkat çeken sporculardan biri Mithat Bayrak oldu. Mithat Bayrak, Grekoromen stil 73 kiloda altın madalya kazanarak Türkiye’ye olimpiyat zaferi yaşatan bir diğer isim oldu. Türkiye’nin güreş dışındaki branşlarda aynı başarıyı yakalayamaması, ülkenin olimpiyat başarısını dar bir çerçevede sınırlı tutuyordu.
1964 TOKYO OLİMPİYATLARI: GÜREŞTE RAKİP TANIMIYORUZ
1964 Tokyo Olimpiyatları, Türkiye için olimpiyat tarihindeki geleneksel güreş başarısının devam ettiği, ancak genel olarak az sayıda madalya kazanıldığı bir olimpiyat oldu. Türkiye, 1964 Tokyo Olimpiyatları’nda sadece güreş branşında madalya kazandı ve toplamda iki altın, bir gümüş madalya ile oyunları tamamladı. Özellikle serbest ve grekoromen güreş dallarında Türk sporcular madalya için yarıştı ve ülkemizi başarıyla temsil etti. İsmail Ogan, Tokyo’da serbest güreş dalında altın madalya kazanarak büyük bir zafer elde etti.
Grekoromen güreşin yıldızlarından biri olan Kazım Ayvaz, Tokyo’da 73 kilogram kategorisinde altın madalya kazandı. Ayvaz, uzun yıllardır güreş arenasında tanınan bir isimdi ve bu olimpiyatlarda kazandığı altın madalya, onun yeteneklerini uluslararası arenada bir kez daha kanıtlamasını sağladı.
1968 MEXİCO CİTY OLİMPİYATLARI: HALTERDEKİ İLK MADALYA
1968 Mexico City Olimpiyatları, Türkiye’nin güreş dışında madalya kazandığı ilk oyunlar olarak dikkat çekiyor. Bu olimpiyatlarda, Türkiye’yi gururlandıran isim halterci Cemal Erçman oldu. Türkiye, halterde ilk kez bir madalya kazanarak, güreşin dışındaki spor dallarında da varlık gösterebileceğini kanıtladı.
1972 MÜNİH OLİMPİYATLARI: TEK MADALYALI TURNUVA
1972 Münih Olimpiyatları, Türkiye için tarihindeki en düşük performanslı oyunlardan biri olarak kayıtlara geçti. Bu olimpiyatlarda Türkiye, güreş gibi güçlü olduğu branşlarda bile madalya sayısını azaltarak yalnızca bir madalya kazanabildi. Ancak bu, Türkiye’nin olimpiyat tarihindeki en önemli güreşçilerinden biri olan Vehbi Akdağ’ın gümüş madalya kazandığı oyunlar olarak hatırlanır. Vehbi Akdağ, serbest güreş 62 kilogram kategorisinde gümüş madalya kazanarak Türkiye’nin oyunlardaki tek madalyasını elde etti.
1976 MONTREAL OLİMPİYATLARI: MADALYASIZ DÖNDÜK
Montreal’de atıcılık, atletizm, bisiklet, boks, güreş, halter, judo ve tramplen atlama dallarında ter döken sporcularımız madalya almayı başaramadılar. Oyunlarda en iyi derecemizi serbest güreş 82 kiloda dördüncü olan Mehmet Uzun elde etti.
1980 MOSKOVA OLİMPİYATLARI VE BOYKOT
1980 Moskova Olimpiyatları, Türkiye’nin olimpiyat tarihinde farklı bir sayfanın açıldığı bir dönemi işaret ediyor. Bu olimpiyat oyunları, Sovyetler Birliği’nin Afganistan’ı işgal etmesine tepki olarak birçok Batı ülkesi tarafından boykot edildi. Türkiye de bu boykota katılarak Moskova Olimpiyatları’na sporcu göndermedi.
1984 LOS ANGELES OLİMPİYATLARI: YENİ BİR EŞİK ATLANIYOR
Sovyetler Birliği ve ‘Doğu Bloku’ ülkelerinin katılmadığı Los Angeles 1984 Oyunları’nda 36 yıllık aradan sonra minder dışından madalya kazandık. Atıcılık, atletizm, boks, güreş, halter, judo, okçuluk, yelken ve yüzme dallarında ikisi kadın 48 sporcumuz Los Angeles’tan üç bronz madalya çıkarabildi. Boksta Eyüp Can ve Turgut Aykaç’ın kazandıkları madalyaların anlamı büyüktü. Çünkü L1948’den sonra ilk kez güreş dışı bir spor dalında madalya elde ettik. Güreşteki tek madalyamızı ise Ayhan Taşkın kazandı.
1988 SEUL OLİMPİYATLARI: NAİM SÜLEYMANOĞLU TARİH YAZIYOR
1988 Seul Yaz Olimpiyat Oyunları’nda Türkiye, güreş dışında ilk Olimpiyat şampiyonu ve ilk Olimpiyat rekortmenini çıkardı. Naim Süleymanoğlu, Seul’de Türkiye adına yarışmalara katıldı. Süleymanoğlu, 60 kg koparmada sırasıyla 145 kg,150.5 kg, 152.5 kg, silkmede 175 kg, 188.5 kg, 190 kg, toplamda da 320 kg, 339 kg, 342.5 kg kaldırarak dokuz Dünya, altı Olimpiyat rekoru kırıp “Cep Herkülü” unvanını aldı. 21 yaşında ilk Olimpiyat şampiyonluğuna ulaşan Süleymanoğlu, Time dergisine Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü, Şükrü Saraçoğlu, Adnan Menderes’ten sonra kapak olmayı başaran beşinci Türk olacak, 1992 ve 1996 Olimpiyat oyunlarında iki altın madalya daha kazanacaktı. Seul’de Süleymanoğlu’nun dışında kürsüye çıkan tek sporcumuz 82 kilo serbest güreşte Necmi Gençalp oldu.
1992 BARSELONA OLİMPİYATLARI: NAİM SÜLEYMANOĞLU EFSANESİ
1992 Barselona Olimpiyatları, Türkiye’nin olimpiyat tarihindeki en büyük başarılarından birine sahne oldu. Naim Süleymanoğlu, halterde kazandığı altın madalya ile hem Türkiye’nin hem de dünyanın spor tarihine adını altın harflerle yazdırdı. Daha önce 1988 Seul Olimpiyatları’nda da altın madalya kazanan Naim Süleymanoğlu, “Cep Herkülü” lakabıyla efsaneleşti. Barselona’da da aynı başarıyı tekrarlayarak, Türk spor tarihinin en unutulmaz sporcularından biri hâline geldi. Naim Süleymanoğlu’nun başarısı, Türkiye’de halter sporuna olan ilgiyi artırdı ve genç sporcuların bu alana yönelmesini sağladı. Halterdeki bu başarı, Türkiye’nin olimpiyat tarihindeki en parlak sayfalarından birini oluşturdu.
1996 ATLANTA OLİMPİYATLARI: DÖRT ALTIN İLE YILDIZLAŞTIK
Modern Olimpiyatların 100. kuruluş yıldönümü olan 1996’da Atlanta’da düzenlenen oyunlarda Türkiye dört altın, bir gümüş, bir bronz madalya kazandı. Naim Süleymanoğlu üçüncü Olimpiyat madalyasını boynuna takarken, yine halterde Halil Mutlu, güreşte Hamza Yerlikaya ile Mahmut Demir kariyerlerine Olimpiyat şampiyonluğu eklediler. Oyunlar sırasında, Olimpiyat Parkı’nda patlayan bomba iki kişinin ölmesine, 110 kişinin yaralanmasına neden oldu. Yaşamını kaybedenlerden birinin TRT kameramanı Melih Uzunyol olması derin üzüntü yarattı.
17 yaşında büyükler Dünya Şampiyonu olarak bir ilki gerçekleştirip “Yüzyılın Güreşçisi” unvanını kazanan Hamza Yerlikaya, Atlanta’da altın madalya kazanırken, rakiplerine tek puan bile vermemesiyle dikkatleri üzerinde topladı. Dünya güreş literatürüne adını “Türk Tankı” diye yazdıran 130 kilo serbest güreşçimiz Mahmut Demir, 1992 Barselona’da kaçırdığı Olimpiyat şampiyonluğunu bu kez kimseye kaptırmadı.
Atlanta’da ilk kez bir Türk boksörü final maçı yaptı. 75 kilo boksörümüz Malik Beyleroğlu finalde Kübalı Ariel Hernandez’e 11-3 yenilerek Olimpiyat ikincisi oldu. Kadın okçumuz Natalya Nasaridze Çakır, ilk tur yarışmalarında 180 atışta 168 puanla Olimpiyat rekoruna imzasını attı. Natalya Nasaridze Çakır, Elif Altınkaynak ve Elif Ekşi’den oluşan Kadın Millî Takımımız Olimpiyat dördüncüsü oldu.
2000 SYDNEY OLİMPİYATLARI: JUDODA İLK OLİMPİYAT ŞAMPİYONLUĞU
Sydney 2000 Olimpiyat Oyunları’nda, grekoromen güreşte 85 kiloda Hamza Yerlikaya, halterde 56 kiloda Halil Mutlu, judoda 66 kiloda Hüseyin Özkan altın madalya kazandılar. Serbest güreşte 76 kiloda Adem Bereket ve tekvandoda 57 kiloda Hamide Bıçkın Tosun bronz madalya aldılar. Haltercimiz Halil Mutlu üç Dünya, üç Olimpiyat rekoru kırarak ikinci Olimpiyat altın madalyasını kazandı.
2004 ATİNA OLİMPİYATLARI: KADINLARDA İLK OLİMPİYAT ŞAMPİYONUMUZ ATİNA’DAN
Londra 1948 Olimpiyat Oyunları’ndan sonra en fazla madalyayı elde ettiğimiz Atina 2004’te kadınlarda ilk olimpiyat şampiyonumuzu çıkardık. 48 kilo haltercimiz Nurcan Taylan toplam 210 kilo kaldırarak altın madalyaya ulaşırken, diğer iki altın madalyamız Halil Mutlu ve Taner Sağır’la yine halterden geldi. Boksta Atagün Yalçınkaya (48 kg), tekvandoda Bahri Tanrıkulu (80 kg), güreşte Şeref Eroğlu (66 kg) gümüş madalya sahibi oldular. Erkekler çekiç atmada Eşref Apak, halterde Sedat Artuç (56 kg), güreşte Mehmet Özal (96 kg) ile Aydın Polatçı (120 kg) bronz madalya aldılar.
2008 PEKİN OLİMPİYATLARI: RAMAZAN ŞAHİN OLİMPİYAT ŞAMPİYONU
Çin’de gerçekleşen 29. Yaz Olimpiyat Oyunları’nda Serbest Güreş Millî Takımı’ndan 66 kiloda Ramazan Şahin, altın madalya kazandı. Atletizmde, kadınlar 10 bin metre ve 5 bin metre finalinde Elvan Abeylegesse, ikinci olarak iki gümüş madalya kazandı. Olimpiyat Oyunları’nın ilk gününde halterde 48 kiloda Sibel Özkan Olimpiyat ikincisi oldu. Taekwondoda ülkemizi 57 kg da temsil eden Azize Tanrıkulu gümüş madalya kazandı. Erkekler 68 kiloda Servet Tazegül ise Olimpiyat üçüncüsü oldu.
2012 LONDRA OLİMPİYATLARI: LONDRA’DA ÜÇ MADALYA
Londra Olimpiyat Oyunları’nda taekwondoda Türkiye’yi erkekler 69 kiloda temsil eden Servet Tazegül parlak sporculuk kariyerine yeni bir halka ekledi. Avrupa ve Dünya şampiyonu unvanlarına sahip 23 yaşındaki genç sporcumuz 2008 Pekin Olimpiyat Oyunları’nda kazandığı bronz madalyanın ardından 2012 Londra’da altın madalyayı boynuna taktı. Servet Tazegül elde ettiği birincilikle aynı zamanda Türkiye’ye bu spor dalında ilk Olimpiyat altınını getiren isim oldu. 67 kiloda Nur Tatar da elde ettiği gümüş madalya ile göğsümüzü kabarttı. Yüzümüzü güldüren bir isim de grekoromen 120 kiloda bronz kazanan temsilcimiz Rıza Kayaalp idi. Basketbol ve voleybol kadın millî takımlarımızın 2012 Londra’ya katılma hakkını elde etmeleri de son derece önemliydi.
2016 RİO OLİMPİYATLARI: GÜREŞÇİLERİMİZ ŞOV YAPTI
Türkiye, Oyunlar programında yer alan 28 spor dalından 21’inde katılım hakkı elde etti. Tenis, Kano ve Modern Pentatlon ilk kez katıldığımız spor dalları olurken, Rio 2016 tarihimizde en fazla sayıda spor dalında katılım hakkı elde ettiğimiz Olimpiyat Oyunları oldu. 19 gün süren mücadeleler sonunda sporcularımız bir altın, üç gümüş ve dört bronz olmak üzere toplam sekiz madalya kazandı. Tek altın madalyamızı serbest güreş 125 kiloda Taha Akgül kazandırdı.
2020 TOKYO OLİMPİYATLARI: METE GAZOZ’UN YÜKSELİŞİ
2020 Tokyo Olimpiyatları, pandeminin gölgesinde gerçekleşti, ancak Türkiye bu zorlu dönemde de başarılı performanslar sergiledi. Okçulukta 22 yaşındaki sporcumuz Mete Gazoz, Olimpiyat tarihimizdeki ilk okçuluk madalyasını şampiyon olarak kazandı. Bunun dışında, güreş ve halter branşlarında dikkat çeken isimler oldu. Türkiye, 13 madalya ile Rio’daki performansını daha da yukarı taşıdı. Halterde, Buse Naz Çakıroğlu, 55 kiloda gümüş madalya kazandı. Güreşçi Yasemin Adar, kadınlar 76 kiloda altın madalya kazanarak Türkiye’nin olimpiyat tarihindeki en büyük başarılarından birine imza attı.