Büyük Yeşilay ailesine gönül veren sevgili dostlar,
Hayat hikâyelerle örülü. Hepimizin bir hikâyesi, ..
1050
Teknoloji Bağımlılığı
Pandemi Sarmalında Oyun Oynama Bozukluğu
Pandemi tehdidiyle evlere kapandıkça, ekranlara hapsolmaya başladığımız bir gerçek. Araştırmalar pandemi döneminde medya kullanımı için ayırdığımız sürenin olağanüstü bir artış gösterdiğini ortaya koyuyor. Söz konusu çocuklar olduğunda, ekranlarda geçirilen ve kontrol altına alınamayan olağanüstü sürenin derin bir endişeyi tetiklediğini de görüyoruz…
Pandemi döneminde ABD’de 3 bin ebeveyn üzerine yapılan bir araştırmaya göre, çocuklarının günde altı saatten fazla ekran kullandığını söyleyenlerin oranı %49’a ulaşmış. Pandemi öncesi dönemde bu oranın %8 olduğu düşünülürse, altı saat üzeri ekran kullananların oranındaki artışın hızlı bir tırmanış içinde olduğunu söylemek mümkün. Böylesine yüksek bir artış oranı, zaten her zaman sorunlu bir alan olan medya-çocuk ilişkisini pandemi sürecinde daha da fazla tartışılır hale getiriyor. Aynı araştırmaya göre, ebeveynlerin %85’i çocukların ekran kullanım sürelerindeki artış konusunda endişeli.
Olağan zamanlarda da ekranlarla kuşatılan çocuk dünyası, okul ve ev dışı etkinliklerle çeşitlenip dengelenebiliyordu. Çocuklar günde ortalama 3 saat ekran kullanıyordu. Pandemi döneminde iki katına çıkan altı saatlik yeni sürenin bir ortalama olduğunu ve çocukların %28’nin (pandemi öncesinde %4’nün) ise sekiz saatten fazla bir süreyi ekranlar karşında geçirdiğini de dikkate almak gerek. Peki sadece çocuklar mı ekranlara hapsoluyor? Elbette hayır. Ama ekranlara hapsolmanın çocukların gelişimi üzerindeki olumsuz etkileri, sorunu çocuklar açısından daha önemli hale getiriyor.
Pandemi dönemi bir kez daha ortaya koydu ki, davranışsal bağımlılıklar giderek önemli bir soruna dönüşüyor. Türkiye Yeşilay Cemiyeti’nin bu yıl beşincisini düzenlediği Uluslararası Teknoloji Bağımlılığı Kongresinin odağında pandemi döneminin medya kullanımı üzerindeki etkileri yer aldı. Değişik ülkelerden 36 konuşmacının katıldığı kongrede, oyun bağımlılığı önemli bir başlık oluşturdu. Sadece çocuklar için değil, yetişkinler için de önemli bir soruna dönüşen dijital oyunlar konusunda çok önemli bildiriler sunuldu.
OYUN OYNAMA BOZUKLUĞU
Yeşilay 5. Uluslararası Teknoloji Bağımlılığı Kongresinde “Oyun Oynama Bozukluğu: Pandemi Çağının Zorluklarıyla Karşılaşma” konulu bir bildiri sunan John B. Saunders, pandemi döneminin dijitalleşmenin etkilerini güçlendirdiğini ve yaygınlaştırdığını belirtti. Saunders, dijital oyun endüstrisinin de insanları oyun oynamaya yöneltecek söylemler geliştirdiğini açıkladı. “Yerlerimiz farklı olsa da, birlikte oynayabiliriz” şeklinde özetleyebileceğimiz bu söylemlerin de etkisiyle, bütün dünyada oyun kullanıcı sayılarının hızlı bir artış gösterdiğini belirten Saunders’ın bildirisinde yer verdiği veriler hayli dikkat çekici: Mobil oyun kullanıcılarının sayısında Amerika’da %28, İngiltere’de %50, Güney Kore’de %34 ve Almanya’da %25 artış var. Oyun oynama bozukluğunun göstergeleri nelerdir? Saunders bildirisinde bu konuya da açıklık getirdi: “Oyun oynama üzerinde kontrol kaybolduğunda, oyuna verilen önem arttığında ve kişi negatif sonuçlarına rağmen oyun oynamaya devam ettiğinde biz bunu artık oyun oynama bozukluğu olarak tanımlıyoruz.”
OYUN İÇİ HARCAMALAR
Oyun oynama bozukluğunun bir başka göstergesini ise oyun içi harcamalar oluşturuyor. “Çevrim İçi Oyunlarda Yağmalayarak Para Kazanma” başlıklı bildirisinde bu sorunu ele alan Daniel King, günümüzde en çok oynanan dijital oyunların hem oyunların hem de kumarın belli özelliklerini taşıdığını ve oyun endüstrisinin oyun içi harcamaları teşvik edecek farklı stratejiler geliştirdiğini belirtti. Oyun kullanıcılarının endüstri yönlendirmeleriyle yüksek miktarlarda harcamalar yapılabildiğini söyleyen King, bir kullanıcının oyundaki liderliğini koruyabilmek için 2 milyon dolar harcama yapmasını çarpıcı bir örnek olarak gösterdi. King’in bildirisindeki en önemli verilerden bir tanesi de, Avusturalya’da 8-17 yaş arası her üç gençten birinin oyun içi harcama yapıyor olması. Ebeveynlerinin kredi kartlarını kullanarak oyun içi harcama yapan çocuk ve gençlerin yaygınlaşan bu davranışı da en az oyuna ayrılan süre kadar önemli bir sorun.
Oyun içi harcamalar konusuna dikkat çeken bir başka bildiri ise Daniel Spritzer tarafından sunuldu. “Oyun Oynamada Mikro Hareketler” başlıklı bildirisinde oyun içi harcamaların kumar oynama davranışını tetiklediğini belirten Spritzer, oyun kullanıcılarının daha donanımlı ve avantajlı olmak amacıyla yaptığı harcamaları mikro hareketler olarak tanımlıyor.
OYUN OYNAMA BOZUKLUĞUNUN ETKİLERİ
Oyun oynama bozukluğunun oyun kullanıcıları üzerindeki olumsuz etkilerini araştıran Zsolt Demetrovics en önemli sorunun dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olduğunu açıkladı. Yaptığı araştırmaların verilerini paylaşan Demetrovics, sorunun büyümesinin ve önlenemeyişinin nedeni konusunda şunları söyledi: “İnternet ve bilgisayar kullanımı da tıpkı alkol, madde ya da tütün kullanımı gibi bağımlılığa dönüşebiliyor. Bu durum da beraberinde birçok zararı getiriyor. Bunlardan bir tanesi dikkat dağınıklığı ve hiperaktivite bozukluğu. Ancak birey internet kullanımını bağımlılık olarak görmediği için bu durumun farkına varamıyor ve inkâr haline bürünüyor. Yapılan araştırmalar özellikle verimli ebeveyn kontrolü ve dikkati olmazsa aşırı internet kullanımının genç ergenlerde dikkat dağınıklığına neden olduğunu gösteriyor”
Yankı Yazgan ise oyun oynama bozukluğunun etkilerini Otizm Spektrum Bozukluğu olarak değerlendirdi. Oyun oynama bozukluğunun otizmin belirgin örüntülerini yansıttığını ifade eden Yazgan bu örüntüleri şu şekilde belirtiyor: “Aynılık üzerinde ısrar, nesnelere bağlılık, sadece belirli bir şeye kısıtlı ve odaklı ilgi”.
Oyun oynama bozukluğu sadece bireysel bir sorun değil, aynı zamanda halk sağlığını etkileyen toplumsal bir sorun. Oyun oynama bozukluğunun dünya genelinde alarm verecek düzeye ulaşan bir halk sağlığı sorununa dönüştüğüne dikkat çeken Sophia Achab, “Oyun Oynama Bozukluğunun Yol Açtığı Halk Sağlığı Sorunlarını Hafifletme” başlıklı bildirisinde en önemli sorunun kimlik oluşturma sürecinin zedelenmesi olduğunu belirtti. Psikiyatrist Jiang Long ise Çin örneğinden yol çıkarak oyun oynama bozukluklarının kamu sağlığını tehdit ettiğini ifade etti. Çin’de oyun kullanıcı sayısının 520 milyona yaklaştığını belirten Long; “Bu kadar çok oyun oynayan birey sayısı elbette kamu sağlığını olumsuz etkileyen sonuçları beraberinde getiriyor. Okul-iş performansında düşme, problemli sosyal etkileşim, şiddete meyilli olma gibi sorunlar gözlemleniyor.” dedi.
ÖNLEME VE TEDAVİ YÖNTEMLERİ
Yeşilay 5. Uluslararası Teknoloji Bağımlılığı Kongresi’nde sunulan bildirilerde oyun oynama bozukluğunu ve teknoloji bağımlılığını önleme ve tedavi yöntemleri konusunda öneriler de tartışıldı. Bu kapsamda John B. Saunders, aktivite planı yapmak, düzenli uyku ve sağlıklı beslenme, düzenli egzersiz, stres azaltma tekniklerini öğrenme, çocukların elektronik aletlere erişimini planlama, online oyun sürelerini sınırlama gibi tekniklerin önleyici çalışmalar açısından önemli olduğunu vurguladı.
Hae Kook Lee ise “Covid-19 ve Aşırı Dijital Kullanım: Mevcut Durum ve Önleme Stratejisi” başlıklı bildirisinde dijital hayatla gerçek hayat arasında denge kurulması gerektiğini vurguladı. Sorunun bu dengenin bozulmasından kaynaklandığını belirten Lee, tıpkı Saunders gibi, alternatif etkinliklere zaman ayırmanın önemine dikkat çekti. Önleme ve tedavi yöntemleri konusunda farklı bir yaklaşım sergileyen Daniel King tespitlerini şu şekilde paylaştı: “Oyun oynama bozukluğuna sahip kullanıcılar, tedavi olduklarında oyun oynamayı durdurmak değil kontrol altına almak istiyorlar. %30’u ise tedaviyi sürdürmüyor. Bu bozukluğa sahip olanların tedavi sürecinde depresif hislerinde de artış olduğunu görüyoruz; çünkü oyunlar dışında bir duygusal dengelenme kaynakları bulunmuyor”. King’in vurguladığı “duygusal dengelenme”nin oyun dışı etkinliklerle sağlanmasının etkili bir tedavi yöntemi olduğu söylenebilir. Hayatımızı dengeler üzerine kuruyoruz. Sağlıklı bir hayat için, dengelerimizi bozacak davranışlardan uzak durmamız gerekiyor. Teknoloji bağımlılığı ve oyun oynama bozukluklarını daha çok tartışmamız gerektiği açık. 6. Uluslararası Teknoloji Bağımlılığı Kongresinde pandemi döneminin etkilerini konu edinen yeni bildirileri daha şimdiden heyecanla bekliyoruz.