Büyük Yeşilay ailesine gönül veren sevgili dostlar,
Hayat hikâyelerle örülü. Hepimizin bir hikâyesi, ..
1088
Yaşam
Prof. Dr. Osman Tolga Arıcak: “Çocuklar gereksiz teknolojiye maruz bırakılmamalı”
Çocuklarını telefon, tablet ve bilgisayar başından ayıramamak anne babaların en çok şikâyet ettiği konulardan. Yeşilay Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Osman Tolga Arıcak, çocukların dijital teknolojileri aşırı kullanması ve teknoloji bağımlılığı hakkında önemli bilgiler verdi. Çocuklarını uslu durmaları için gereksiz teknolojiye maruz bırakmamaları konusunda anne babaların uyaran Prof. Dr. Arıcak’a göre ebeveynlerin doğru rol model olması çocukları teknoloji bağımlılığından koruyan faktörlerin başında geliyor.
Çocuklarda teknoloji bağımlılığı nedir?
Teknoloji bağımlılığı, aslında davranışsal bağımlılıklar bağlamında anlamamız gereken bir kavram. Çocuklarda teknoloji bağımlılığı dediğimizde, oyun oynama bozukluğu, çevrim içi bahis/kumar sitelerine girmek ya da internette uygun içerikte olmayan sitelerde bağımlılık kriterlerini karşılayacak düzeyde etkileşimde bulunmayı içeren bir takım sorunları anlıyoruz. Burada teknoloji bağımlılığı kavramını doğru anlamamız lazım. Genel anlamda internetle ve dijital teknolojilerle ilişkili davranışsal bağımlılıklara teknoloji bağımlılığı diyoruz.
Peki, nedir çocuklardaki teknoloji ve internetle ilişkili bağımlılıklar?
Yapılan araştırmalar çocuklarda farklı türlerde davranışsal bağımlılıklar olabileceğini gösteriyor. Bununla birlikte şu an için Dünya Sağlık Örgütü’ne göre resmî olarak iki davranışsal bağımlılık türü bulunuyor. Birisi dijital oyun, diğeri ise kumar bağımlılığı. Tabii biz çocuklarda daha çok oyun bağımlılığını gözlemliyoruz. Kısmen de çevrim içi bahis ile ilgili problemli davranışlar dikkat çekiyor.
BAĞIMLILIK TANISI KRİTERLERİ
Çocuğun teknoloji bağımlısı olduğunu gösteren belirtiler nelerdir?
Dünya Sağlık Örgütü'nün kabul ettiği dört belirti var. Teşhisi ise klinik görüşme ile yalnızca çocuk ergen psikiyatristleri, psikiyatristler ya da klinik psikologlar tarafından koyulabiliyor. Bu belirtilerden birincisi, zihnin sürekli internetteki bu işlerle uğraş içinde olması. Yani oyunsa oyun siteleriyle, kumar ve bahisse bunlarla ya da pornografiyle ilgili içeriklerle ilgili olacak şekilde zihnin sürekli bu işlerle uğraş içinde olması. Çocuk okuldayken, dersteyken, ailesiyle yemek yerken veya dışarıda herhangi bir işle uğraşırken sürekli zihninin burada olması ilk belirti olarak öne çıkıyor. Çocuk bu noktada yapmayı en çok sevdiği etkinliklerden bile vazgeçiyor. Arkadaşları ile dışarıda futbol oynamaktan, sinema izlemekten ya da arkadaşlarıyla birtakım etkinlikler yapmaktan hoşlanırken artık bunlara karşı olan ilgisini yitiriyor. Biz buna “zihinsel uğraş” diyoruz.
İkinci belirti ise, kontrol kaybı. Kontrol kaybını şöyle tanımlayabiliriz. Çocuk çevresinden bir takım uyarılar alıyor. Annesi, babası kızıyor. Öğretmeni, “Çok oynuyorsun. Bu kadar çok internetin ya da tabletin başında durma” şeklinde uyarıyor. Çocuk, ”Üç saat oynayacağım. Ödevimi yaptıktan sonra oynayacağım. Dersimi yaptıktan sonra oynayacağım veya sınav zamanları oynamayacağım” gibi sözler vermesine rağmen bunları tutamıyor. Kontrol kaybı çok belirgin bir şekilde ortaya çıkıyor. “Geceleri kalkıp oynamayacağım” diyor ama gecenin bir vakti kalkıp ekran başına geçiyor. Kontrolün belirgin bir şekilde bozulması bağımlılıkta ikinci çok önemli belirtiyi oluşturuyor.
Üçüncü belirti ise, olumsuz sonuçlarına rağmen oynamaya devam etme davranışı. Olumsuz sonuçlar özellikle çocuklarda çok çeşitli olabiliyor. Fiziksel olabiliyor, gözleri artık iyice bozuluyor, göz numarası ilerliyor. Sürekli bilgisayar başında eğik durmaktan omurgası eğilmeye başlıyor, kamburu çıkıyor. Yemeğini de artık bilgisayar, tablet başında yemeye başladığı için kabızlık yaşıyor. Geceleri uyumadığı için uykusuzluk problemi yaşıyor. Paralı oyunlara ya da kumar sitelerine giriyorsa ebeveynlerinin kredi kartından para harcamaya başlıyor. Arkadaşlarıyla ilişkisi kötüleşiyor. Okula gitmemeye başlıyor ve ders başarısı düşüyor. Bunlar gibi birçok biyolojik, psikolojik ve sosyal olumsuz sonuç hayatında artık belirgin bir şekilde ortaya çıkmasına rağmen hâlâ oynamaya devam ediyor.
Dördüncü belirti ise, yukarıda bahsettim belirtilerin üçünü de kapsayacak çok önemli bir kriter: işlev kaybı. Teknoloji bağımlılığı ile çocuk ciddi anlamda biyolojik, psikolojik ve sosyal işlev kaybı yaşamaya başlıyor. Okulu terk edebiliyor, sınıfta kalabiliyor ya da arkadaşlarıyla görüşmemeye başlayıp izole oluyor. Dışarı çıkmamaya başlıyor ve hayatı tamamen bilgisayar, tablet başında geçiyor. Dünya Sağlık Örgütü'ne göre bu dört kriter bir arada son bir yıl içinde görülüyorsa, buna davranışsal bağımlılık, oyun bağımlılığı ya da kumar bağımlılığı adını veriyoruz.
HANGİ ÇOCUKLAR RİSK ALTINDA?
Çocuklarda teknoloji bağımlılığına neden olan faktörler nelerdir?
Bağımlılık çok boyutlu ve dikkatli kullanılması gereken bir kavram. Bağımlılık bir beyin hastalığıdır. Yalnızca kişinin internet başında uzun zaman geçirmesine “bağımlılık” demiyoruz. Az önce bahsettiğim dört kriterin bir arada karşılanması gerekiyor. Genellikle anne babalar ya da yetişkinler bağımlılığı aşırı zaman geçirme ile çok karıştırıyor. Aşırı zaman geçirme önemli bir gösterge olabilir ama tek başına bağımlı olmak için yeterli bir kriter değil. Bağımlılık dediğimizde az önce saydığım dört kriterin karşılanmış olması gerekiyor. Bağımlılık bir hastalık. “Bağımlılığa neden olan faktörler nedir?” dediğimizde bunun birçok farklı nedeni olabilir. Özellikle kaygı bozuklukları, depresyon, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan çocukların teknolojiye bağımlı olma riski daha yüksek. Yani bir çocuk herhangi bir nedenden dolayı aşırı kaygılıysa, depresyondaysa, mutsuzsa, endişeliyse, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu varsa bu çocuklar oyun bağımlısı olmaya daha yatkındır. Bunların dışında özellikle çocuğun yalnız olması, arkadaşlarının olmaması, sosyal becerilerinin yeterli düzeyde gelişmemiş olması gibi faktörler de yine çocuğun yalnız kalmasına, izole olmasına ve ister istemez internet ortamında daha fazla zaman geçirmeye başlamasına neden olabiliyor. Bir diğer faktör ise, çocuğun okuldaki başarısızlığı, akademik konulardaki yetersizliği olarak karşımıza çıkabiliyor.
“ÇOCUKLAR GEREKSİZ TEKNOJİYE MARUZ BIRAKILIYOR”
Bu noktada anne babaların etkisi nedir? Anne baba tutumları çocuğu nasıl etkiliyor?
Ebeveyn faktörü çok önemli. Çok erken yaşlardan itibaren teknolojiye gereksiz bir şekilde aşırı derecede maruz bırakılan çocukların teknoloji bağımlılığı geliştirme riski artıyor. Özellikle çocukların yetiştirilmesinde erken yaştan itibaren anne babanın çocuklarının ellerine yemek yerken veya misafirliğe gittiklerinde uslu dursunlar diye akıllı telefon ve tablet vermeleri, sırf sessiz kalsın, ağlamasın, kendilerini yormasın diye çocukları telefonun ve tabletin başında uzun süre zaman geçirmeye zorlamaları ilerleyen yaşlarda teknoloji bağımlılığının gelişmesine zemin hazırlıyor. Yine anne babaların teknolojiyle olan ilişkisi çocuklarına model olma anlamında çocuğun davranışını olumlu ya da olumsuz etkileyebiliyor. Çocuk annesinin veya babasının eve geldiğinde sürekli telefonla sosyal medyada zaman geçirdiğini, uzun süre ekran karşısında oyun oynadığını gözlemliyorsa ister istemez ebeveynlerini model alıyor. O da benzer bir şekilde yaşamaya, benzer bir şekilde zamanını geçirmeye başlıyor.
Teknoloji bağımlılığında anne babaların hatalarından bir diğeri de çocuklarının güvenliğini sağlamak için onları dışarı çıkartmamaları ve “Sokak tehlikeli” diyerek çocukları eve kapatma eğilimde olmaları. Çocuklarının sosyal ilişkilere girmelerine, arkadaşlarıyla oynamalarına müsaade etmemeleri. Bu durum da çocukların, evde yapacak başka bir aktivitesi olmadığından, bilgisayar ve tablet başında daha fazla zaman geçirmelerine yol açıyor.
FİZİKSEL, PSİKOLOJİK VE SOSYAL ZARARLAR
Çocuklarda görülen teknoloji bağımlılığının zararlarından ve olumsuz etkilerinden bahsedebilir misiniz?
Çocuk gerçekten bağımlıysa ciddi fiziksel, psikolojik ve sosyal zararlar çok bariz bir şekilde ortaya çıkıyor. Ama aşırı oyun oynuyorsa ya da ekran karşısında aşırı zaman geçiriyorsa bağımlılıktan farklı olabiliyor. Bağımlılıkla aşırı kullanma arasındaki fark şöyle anlatılabilir: Bağımlı, uyanık kaldığı her anı neredeyse ya da çok ciddi anlamda hayatının çok önemli bir kısmını bağımlılık geliştirdiği konuya ayırıyor. Aşırı kullanım dediğimiz konuyu ise şöyle örnekleyelim. Örneğin, çocuk hafta sonu tüm gün oynuyor; ama okul zamanı oyuna çok fazla zaman harcamıyor, derslerini yapıyor, arkadaşlarıyla oynuyor, zaman geçiriyor ya da evde akşam ödevini yaptıktan sonra üç saat oynayıp yatıyor.
Bir kere çocuk bağımlıysa fiziksel anlamda ciddi olumsuzluklar başlıyor. Gözleri bozuluyor, sürekli parlak ışığa maruz kaldığı için yeterli düzeyde melatonin hormonu salgılanmıyor ve uyku bozuklukları yaşıyor. Uyku bozuklukları bağışıklık sistemini zayıflatıyor. Bağışıklık sisteminin bozulması enfeksiyonlara açık hâle getiriyor. Sonrasında boyun fıtığı, omurga eğriliği, skolyoz dediğimiz omurgalardaki bozukluklar ortaya çıkıyor. Bunlar özellikle sürekli masa başında zaman geçiren çocuklarda sık gördüğümüz rahatsızlıklar arasında yer alıyor.
Psikolojik olarak baktığımız zaman ise, çocuğun zihninin sürekli internetteki uğraşı neyse (oyun, bahis, kumar ya da pornografi) onunla zaman geçirmesinden kaynaklı kaygı sorunları baş gösteriyor. Depresyon belirtileri görülüyor. Uykusuzluğun getirdiği dikkat eksikliği, hafıza kaybı, öğrenme bozuklukları ortaya çıkıyor. Bunlar bağımlı çocuklarda çok belirgin olarak gördüğümüz fiziksel sorunları oluşturuyor.
“GENÇLER YİTİP GİDİYOR”
Bu durumdaki çocuklar veya gençler sosyal anlamda ne gibi sorunlar yaşıyorlar?
Sosyal sorunlara baktığımızda, gerçek anlamda arkadaşları kalmadığı için bütün arkadaşları sadece oyunlardan tanıdıkları dünyanın veya Türkiye'nin farklı yerlerindeki hiç görmedikleri, tanımadıkları sahte isimler oluyor. Hayatları bu arkadaşlarından ibaret sanal bir dünya hâline gelmeye başlıyor. Fiziksel, sosyal ilişkiler anlamını yitirip çocuklarda ciddi anlamda bir izolasyon, sosyal kaygı sorunu ortaya çıkmaya başlıyor. Tabii okullardaki başarısızlık da yine sık gördüğümüz olumsuzluklardan bir tanesi. Uyku düzenleri bozulduğu için, okula devam edemediklerinden ya da derste uyuduklarından akademik başarıları düşüyor. Bu da başka sorunlara neden oluyor. Artık sınıfta kalma durumu da olmadığından anlamadan, öğrenmeden zorla sınıf geçirilen ya da maalesef okula gitmediği hâlde okula gitmiş gibi gösterilen çocukların durumu bunlara örnek teşkil ediyor. Bu durum, birçok yönüyle toplum ve gelecek için bir tehdit oluşturuyor. Bunu sadece çocukları bağımlı olan anne babalar yakından görebiliyor. Bu çocuklar dışarı çıkmadıklarından bir madde bağımlısı, bir alkol bağımlısı gibi fiziksel belirtileri gözlenemediğinden, maalesef toplumun çok da farkında olmadığı ama yitip giden gençler oluyor.
“ÇOCUĞUN HAYATI SAĞLIKLI VE DENGELİ YAŞAYABİLMESİ GEREKİYOR”
Çocuğun teknoloji ile ilişkisi nasıl olmalı?
Burada süre kavramı çok tartışmalı bir konu. Saat sınırlaması çok anlamlı gelmiyor. Bazı uzmanlar teknoloji kullanımını günde bir saatle sınırlarken bazıları da çocuğun yaşına göre günde iki saat olarak belirleyebiliyor. Aslında burada önemli olan nasıl bir yaşamın daha sağlıklı ve dengeli olduğu konusu. Çocuk gelişmekte olan bir insan olarak hayatını dengeli bir şekilde sürdürüyorsa sorun yok. Fiziksel olarak bir insan, çocuk ya da yetişkin mutlaka hareket etmeli. Özellikle çocuk daha fazla hareket etmeli. Çocuğun fiziksel olarak haftada en az üç dört gün ciddi anlamda aktif ve hareket hâlinde olması gerekir. Bu hareket oyun da olabilir, spor da olabilir. İkinci olarak çocuk mutlaka sağlıklı beslenmeli. Üç öğün yemeğini ailesiyle birlikte masada yemeli, okuldaysa yemekhanede yemeli. Üçüncüsü bir çocuk en az yedi saat saat olmak üzere iyi uyku uyumalı. Uykusunu zamanında ve yeterli düzeyde almalı. Dördüncüsü ise, bir çocuğun mutlaka arkadaşlarıyla sosyal, yüz yüze ilişkileri olmalı. Ailesiyle, akrabalarıyla, tanıdıklarıyla, sosyal ilişkilerine zaman ayırıyor olmalı. Bir çocuk ayrıca, akademik olarak gelişimini sağlayacak kitap okuma, ödev yapma, günlük tutma ve yazı yazma gibi işlere de zaman ayırmalı. Çocuk bütün bu saydıklarımızı dengeli bir şekilde yapıyorsa bilgisayar oyunlarına zaman ayırabilir. Bu süre günde bir saat de olur, üç saat de olur. Bu yüzden çocuk tüm yönleriyle dengeli bir yaşam sürüyorsa, oynadığı oyun bir saat olmuş, üç saat olmuş çok önemli değil. Yeter ki dengeli bir yaşamı olsun. Bunun tam tersi olarak örneğin çocuk oyun oynamıyor ama sabaha kadar kitap okuyor ya da spor yapıyor. Bu da istediğimiz bir durum değil. Bu durum da sağlıklı değil. Önemli olan aslında süreden çok çocuğun hayatı tüm yönleriyle sağlıklı ve dengeli yaşayabilmesi. Eğer denge varsa sorun yok. Bunu vurgulamamızda fayda var. Bir de çocuğun internette hangi içerikle zaman geçirdiği önemli. Kumar ve pornografi gibi siteler hiç zaman geçirmesini istemediğimiz içerikler. Yine bazı tür oyunlar da daha fazla bağımlılık yapıcı özelliğe sahip. Aileler bu tür sitelere karşı uyanık olmalı ve mutlaka güvenli internet paketi kullanmalılar.
“ANAOKULLARINDA TEKNOLOJİ KULLANIMI DOĞRU DEĞİL”
Çocukların teknolojiyi doğru kullanması nasıl sağlanır?
Bunu bir yaşam biçimi olarak görmek lazım. Örneğin, çocuğun çatal bıçakla olan ilişkisi nasıl sağlanır? Bu da bir teknoloji. Ya da çocuğun kalemle olan ilişkisi sağlanır? Aynı şekilde çocuğun dijital teknolojiler, internet vesaire ile ilişkisi nasıl sağlanır? Bir kere çocuk doğduğu andan itibaren çevresinde ne görüyorsa, zihninde o şekilde bir dünya imajı oluşturuyor. Biraz önce de bahsettim. Eğer sürekli elinden cep telefonunu, tableti düşürmeyen bir anne baba varsa çocuğun ilişkisinin de o yönde gelişmesi çok muhtemel. Ya da anne baba sürekli çocuğu susturmak için, uslu dursun diye eline tablet ve telefon veriyorsa ister istemez doğru bir kullanımdan söz edemeyeceğiz. Niye? Çünkü gereksiz ve sağlıksız bir kullanım söz konusu. O yüzden çocuğun erken yaşlarında mümkün olduğunca teknolojiyi (internet teknolojileri) minimum düzeyde tutmakta fayda var. Çünkü çocuk, gelişen bir insan. Beyni henüz bir yetişkin beyni değil. Önce beynini kullanmayı, elini, vücudunu sağlıklı bir şekilde idare etmeyi öğrenmesi gerekiyor. Sağlıklı ve dengeli bir şekilde yaşamayı öğrenmesi gerekiyor. Fiziksel ve zihinsel gelişimini sağlıklı tamamlaması gerekiyor. Çocuk önce beynini kullanmayı öğrenecek. Önce doğru bir şekilde çevreyi tanıyacak, okumayı öğrenecek, aritmetiği öğrenecek, bilimsel merak oluşacak, sorular soracak, keşfetmek için kendisi bir takım şeyleri araştıracak, doğayı anlamaya çalışacak. Bunları olabildiğince teknolojinin minimal olduğu bir eğitimle yapmakta fayda var. Mesela anaokullarında akıllı tahtalar, bilgisayarlar, tabletler görüyoruz. Bu, çocuğun daha iyi akademik gelişimi için yapılıyor ama yanlış bir yöntem. Okul öncesi çocuğunun önce bedenini ve beynini sağlıklı, doğru kullanmayı öğrenmesi gerekiyor. Zamanı geldiğinde o bilgisayarı, akıllı tahtayı kullanmak çok kolay. Bu yüzden önce sınıfların çocukların sağlıklı bir gelişim göstereceği şekilde dizayn edilmesi gerekiyor. Mümkünse ilkokulda da yine minimal düzeyde teknolojinin olduğu bir eğitim, öğretim ortamının olması gerekiyor. Çocuklar önce doğru okuma yazmayı öğrensinler. Bilimsel olarak doğru sorular sormayı öğrensinler. Araştırma yapma becerilerini geliştirsinler. Doğayı, hayvanları tanısınlar. Sonra bilgisayar, internet gelir, bunlar kolay şeyler. Buna özellikle aileler ve eğitimciler olarak dikkat etmemiz ve doğru model olmamız gerekiyor.
“ANNE BABALAR ÇOCUKLARIYLA OYUN OYNASINLAR”
Çocuklarda teknoloji bağımlılığı nasıl önlenir? Anne babalara ne tür tavsiyelerde bulunursunuz?
Anne babalardan özellikle ricam çocuğu gereksiz teknolojiye maruz bırakmasınlar. Özellikle erken yaşlardan itibaren çocukların ellerine telefon, tablet vermesinler. Çocuklarıyla oyun oynasınlar. Çocuklarıyla sağlıklı ilişkiler geliştirsinler. Çünkü çocuk anne babasına güvenmeli, onlarla zaman geçirmeli, oyun oynamalı. Tabii yaşına göre oyunlar değişebilir. Üç yaşındaki bir çocuğun oynayacağı oyunla 13 yaşındakinin oynayacağı oyun aynı olmayacak. Üç yaşındakiyle hayvanları konuşturacak, 13 yaşındakiyle satranç oynayacak, sohbet edeceksiniz. Anne babaların mutlaka çocuklarıyla güvene dayalı bir ilişki geliştirmeleri onlara zaman ayırmaları gerekiyor. Çocuklarını, ilgi ve becerilerine göre, bir spor veya sanat dalına yönlendirmeleri gerekiyor. Yani çocuğu eve kapatmak, güvenliğini sağlamak için sadece derslerine, akademik gelişimine odaklanmak yeterli değil. Biraz önce de bahsettiğim gibi çocuğun hayatını dengeli yaşayacağı bir ortama ihtiyacı var. Ve tekrar ediyorum anne babaların kendilerinin de teknoloji ile olan ilişkilerini gözden geçirip, “Ben çocuğuma doğru rol model oluyor muyum?” sorusunu kendilerine de sormaları gerekiyor. Çocuklarını da doğru yönde özendirmeleri benim anne babalara tavsiyelerim.
“ÇOCUKLARDA OYUN BAĞIMLILIĞI YÜZDE 1 İLA 3 ARASINDA”
Türkiye ve dünyada çocuklarda teknoloji bağımlılığı ne durumda?
Yeşilay olarak yaptığımız diğer tüm çalışmaların yanı sıra çocuklarda teknoloji bağımlılığıyla ilgili yaptığımız çeşitli çalışmalar da var. İnternetle ilişkili problemli kullanım anlamında Türkiye'de farklı istatistikler var. Ama genel olarak problemli kullanım dediğimizde, yani bağımlılık değil, yüzde 5-10 arası veriler ortaya çıkıyor. Yeşilay olarak İstanbul'daki altı binden fazla genç üzerinde yapmış olduğumuz bir çalışmada problemli kullanım yüzde 8,5 olarak belirlendi. Ancak röportajın başında bahsettiğim kriterler anlamında bağımlılık diyebileceğimiz sorunu tahmini olarak söyleyebiliyoruz. Bağımlılık klinik görüşme ile konulabilen bir tanı ama yapılan araştırmalardan yapacağımız bir çıkarımla çocuklarda oyun bağımlılığının yüzde 1 ila yüzde 3 arasında olduğu tahmin ediliyor. Dünyada da bağımlılıkta batı ülkelerinde, Türkiye'ye benzer şekilde, yüzde 1 ila yüzde 3 arasında bir oran karşımıza çıkıyor. Bu oranlar, Uzak Doğu’da Çin, Güney Kore ve Japonya gibi ülkelerde daha yüksek rakamlara çıkabiliyor.