Büyük Yeşilay ailesine gönül veren sevgili dostlar,
Hayat hikâyelerle örülü. Hepimizin bir hikâyesi, ..
1077
Teknoloji Bağımlılığı
“Sağlıklı Teknoloji Kullanımında Teknoloji Amaç Değil, Araçtır”
YEDAM Uzmanı Psikolog Esra Çevik, teknoloji bağımlılığı ile mücadelede teknolojiyi düşman olarak görmek ve tamamen yok saymanın işe yaramayacağını belirterek, “Direkt yasaklar koymak çocuklar için işlevsel olmayıp merak duygusunu körükleyebilir. Çocuklara “Yapma!” demek yerine sağlıklı alternatifler arasında seçim yapma özgürlüğünü sağlamak daha işlevseldir.” diyor. Psikolog Esra Çevik ile tüm yönleriyle teknoloji bağımlılığını konuştuk.
Teknolojinin her geçen gün gelişmesiyle birlikte bireylerin davranışları, öncelikleri ve değer yargıları da hızla değişime uğruyor. Pek çok kişi için teknoloji giderek bir bağımlılık haline geliyor. Günümüzde çok yaygın olarak görülen teknoloji bağımlılığını nasıl tanımlarsınız?
Teknoloji bağımlılığı teknoloji ile sağlıklı temas etme becerisinin kaybolması olarak tanımlanabilir. Teknoloji denildiğinde ilk akla gelen kelimelerden biri yeniliktir. Her yenilik, uyum sürecini de beraberinde getirir. Yeniliklere sağlıklı temas edemediğimizde kontrol duygumuzu kaybedebiliriz. Örneğin; ilk defa bir yemeği deneyimlediğimizde bu yemeğin bizim damak tadımıza uyup uymadığını bilmediğimiz için bu yemeği sevmeyeceğimizi düşünebilir, belirsiz hissedebiliriz. Deneyimledikten sonra sevmemişsek tekrar yemek istemeyiz. Eğer sevmişsek de bu yemekten ne kadar ve ne sıklıkla yediğimizi fark etmemiz gerekir. Sevdiğimiz bir yemeği yerken ölçü ve dengeyi kontrol altına almamız gerekir çünkü bu yemekten çok yersek hastalanabiliriz. Burada vurgulanması gereken kelime “denge”dir. Yeniliklere uyum sağlamak, ayak uydurmak isterken kendimizi çok kaptırırsak bu, bize beraberinde bağımlılık olarak dönebilir. Dengeli bir şekilde teknoloji kullanmayı öğrendiğimizde yani sağlıklı teması mümkün kıldığımızda bağımlılıktan söz etmeyiz. Teknoloji ile kurduğumuz sağlıklı ilişki bize fayda sağladığında değerlidir. Teknoloji sayesinde cebimizde bir sürü ansiklopedi taşıyoruz, tüm aile ve arkadaş çevremize bir tuş uzaklıktayız hatta istersek anlık video görüşmeleri ile yan yana olduğumuzu hissedebiliyoruz. Diğer taraftan arkadaşımızla kahve içmeye çıkıp karşımızda o varken sosyal medyada başkalarının ne yaptığını kontrol etmek istersek hem arkadaşımızla ilişkimize zarar veririz hem de kendi hayatımızı kaçırırız. Gerçek ve sanal hayat arasındaki dengeyi de kuramamış olmalıyız ki yanı başımızda duran arkadaşımızla sohbet etme fırsatı varken telefonda başka insanların hayatlarını görmeyi tercih ediyoruz. Bağımlılıkta bir diğer belirti de sosyal ilişkilere ilginin zamanla kaybolmasıdır. Bu da bağımlılık tanısı koymak için aranan belirtilerdendir ve dikkat edilmesi gerekir.
Öte yandan birçok uyarana aynı anda maruz kaldığımız bir bağımlılıktan bahsediyoruz. Hem komik video izlerken anlık ödül mekanizmamız hızlı bir şekilde aktif oluyor hem de bir sonraki videoda üzücü bir haberle karşılaşıp anlık duygu değişimi ile bir karmaşa yaşıyoruz. Peki, bu üzücü haberle karşılaşınca ne yapıyoruz? Yeniden kaydırıyoruz. Arkamızda bırakıyoruz. Ya da arkada bıraktığımızı sanıyoruz. Yaşadığımız duyguları dengelemekte zorlanıyoruz.
Tüm bu yönleriyle teknoloji bağımlılığı dengeyi sağlayamadığımızda baş etme yollarımızı, ilişkilerimizi, kendimize olan güvenimizi, akademik ve iş yaşantımızı olumsuz etkileyen bir hastalıktır. Biz bu hastalığı yenmek ve dengeyi sağlamak için adım atmadığımız sürece hastalık düzelmeyecek, ilerleyecektir.
Bir kişide teknoloji bağımlılığının varlığı nasıl anlaşılır? Hangi davranışlar bağımlılık göstergesidir?
Oyun bağımlılığı, Dünya Sağlık Örgütü tarafından hastalık olarak kabul edilmekte ve teknoloji bağımlılığı üzerine yakın zamanda yapılan araştırmalar oyun bağımlılığı üzerinden ilerlemektedir. Oyun bağımlılığının belirtileri; yoğun oyun oynama davranışı nedeniyle kişinin akademik yaşamı ya da işle ilgili sorumluluklarını yerine getirememesi, ailesi ve arkadaşlarıyla ilişkilerinin bozulması, oyunun zihni sürekli meşgul etmesi, zarar gördüğü halde oyun oynama davranışının kontrol edilememesi, oyun dışındaki faaliyetlere ilginin azalması ve zaman ayrılmaması, oyunda geçirilen süreyi azaltmak için çaba harcanması fakat başarısız olunması olarak sıralanmaktadır. Tüm bu belirti ve sonuçlar sosyal medya ve akıllı telefon kullanımı için de benzer özellikler taşımaktadır. Yakın zamanda yapılan araştırmalar sosyal medya ve akıllı telefon bağımlılığının da hastalık olarak kabul edileceğini göstermektedir. Teknoloji bağımlılığı internetle, oyunla, sosyal medya ve akıllı telefonlarımızla ilişkimizde zarar gördüğümüz senaryonun gerçekleşmesidir.
Bir genç bel ve boyun ağrıları çektiği halde oyunun başından kalkamıyorsa, bir çocuk yoğun internet kullanımı nedeniyle aile ilişkilerinde problemler yaşıyorsa, bir öğrenci akıllı telefonunda gezinmeyi bırakamadığı için uyumayıp sabah okula geç kalıyorsa, bir arkadaş diğer bir arkadaşı ile eskisi gibi sohbet etmek istemiyorsa, bir çalışan iş yerinde sosyal medyada video izlediği için işlerini yetiştiremeyip patronundan azar işitiyorsa, bir kişi arkadaşlarıyla eskisi gibi vakit geçirmeye ilgi duymuyorsa, bir satranç sever interneti yoğun kullandığı için eskiden sevdiği satranca karşı ilgisini kaybetmişse teknolojiyi kontrollü kullanamıyor ve zarar görüyor demektir. Bu kişiler teknoloji bağımlılığı açısından uzman desteği alarak teknoloji ile kurdukları ilişkiyi sağlıklı hale getirebilirler.
Teknoloji hem evde hem işte hem de okullarda bu kadar yaygınken, bağımlılığından korunmak mümkün mü? Nasıl?
Teknoloji bundan sonra hayatımızda hep olacak. Kontrollü ve sağlıklı kullandığımız sürece yaygınlığının bizim için korkutucu olmasına gerek kalmayacak. Teknoloji bağımlılığı ile çalışırken amacımız diğer bağımlılıklarda amaçladığımızın aksine, hayatımızdan tamamen uzaklaştırmak değil kontrol altına almak. Başlarken değindiğimiz sağlıklı temas ve denge konusunun önemi burada da ortaya çıkıyor. Mesela rafine şeker diyabeti tetikliyor ama hepimiz şeker hastası olmuyoruz. Kontrollü, sağlıklı ve dengeli kullanım teknolojinin bağımlılık boyutuna geçmemesinde büyük rol oynuyor. Evet değişen bir dünya var. Bu değişen dünyada kendimizi tamamen teknolojiden uzak tutmak gerekli değil. Teknolojinin bizi kontrol etmesini izlemek yerine, bizim teknolojiyi kontrol etmemiz gereklidir ve bu daha kolaydır. Teknoloji bağımlılığından korunmanın ilk aşaması fark etmektir. Bu, bazen uyanır uyanmaz elimizin telefona gittiğiniz bazen de sosyal medyada video izlerken ne kadar zamanın geçtiğini fark etmektir. Benim güne başlangıcım rutin bir şekilde telefonla oluyorsa bunun tam tersi örüntüleri uygulamam otomatik olarak telefona yönelmemi durduracaktır. Yine teknolojiden yararlanarak akıllı telefonlarda kullanılabilen uygulamalardan ne kadar süre geçirdiğimizi de öğrenebiliyoruz ya da süre kısıtlaması koyarak telefondan süre ile ilgili bir uyarı gelmesini sağlayabiliyoruz. Bu uygulamalar olsa da olmasa da geçirdiğimiz süreyi kaydetmek ve izlemek bağımlılıktan korunmaya yardım edebilir. Bir diğer aşama belli kısıtlama yöntemleri kullanmak ve hedeflenen süreyi aşmamak için kendimizi izlemek olabilir. Örneğin, telefonumuzu belli saatlerde kullanmamak, bazen telefonun çekmediği yerlerde bulunmak, telefonumuzu başka odada bırakmak, yemek yerken ya da başka bir işle ilgilendiğimizde telefonumuzla ilgilenmemek, belirlediğimiz ekran süresi hedeflerini kontrol etmek ve aşmamak bize teknoloji bağımlılığından korunurken yardımcı olacaktır.
Çocuklarımızı teknoloji bağımlılığından korumak için onlara nasıl yaklaşmalıyız? Bunun için ne tür önlemler almalıyız?
Çocukların daha fazla risk altında olduklarını söyleyebiliriz. Ödül mekanizmasının işleyişini burada konuşmak önemli olacaktır. Her insanın beyninde hazdan ve ödülden sorumlu bir bölge bulunur. Örneğin en sevdiğiniz yemeği yediğimizde, hoş bir sohbet içinde olduğumuzda, zevk aldığımız aktiviteleri yaptığımızda beynimizin ödül bölgesi aktif olur ve kendimizi iyi hissederiz. Çocuklarda ödül mekanizması daha hassas çalışır ve onlar ödüllere karşı daha duyarlıdır. Bu nedenle kontrolsüz teknoloji kullanımının ödül mekanizmasını olumsuz etkilediğini söyleyebiliriz. Çocukların ekrana daha fazla maruz kalmaları, daha fazla teknoloji kullanımı ile ilgili onları tetikler. Çocuk ve bakım veren arasındaki ilişki de bu durumda zedelenir.
Çocukların ekranla tanışmaları iki yaşından önce olmamalıdır. İnternet ortamı, oyunlar, uygulamalar renklidir ve akış hızlıdır. Bu akışın hızlı ve yoğun olması iki yaş öncesindeki çocukların işlemleme hızına uygun değildir. İki yaşından sonra süre ve içerik ebeveyn kontrolüyle sağlanarak teknoloji ile tanışma sağlanabilir. Teknoloji ile geçirilen süre minimumda tutulmalı ve çocuğun gelişim seviyesine uygun içerikler seçilmelidir.
Direkt yasaklar koymak çocuklar için işlevsel olmayıp merak duygusunu körükleyebilir. Çocuklara direkt olarak yapma demek yerine sağlıklı alternatifler arasında seçim yapma özgürlüğünü bırakmak daha işlevseldir. Örneğin; çocuğumuzun kola içmesini istemiyorsak “Kola içme!” demek yeterli olmayacaktır. Buna karşın; “Senin için meyve suyu ve süt hazırlayabilirim, hangisini içmek istersin?” sorusunu sorarak ona sağlıklı seçenekler sunmuş oluruz. Böylelikle çocukları hem zararlı alışkanlıklardan koruyabiliriz hem de karar verme ve sorumluluk alma becerilerini geliştiririz. Teknolojiyi düşman olarak görmek ve tamamen yok saymak işe yaramayacaktır. Çocukların ilgileri doğrultularında boş zaman aktivitelerine yönlendirilmesi, teknolojiyi direkt yasaklamaktan daha etkin bir çözümdür. Çocuk sanata ya da spora yöneldiği takdirde teknolojiyi yoğun kullanmak istemeyecektir. Böylelikle bağımlılıklardan korunacaktır. Ailenin buradaki tutumu çok önemlidir. Ailenin çocuklarıyla iş birliği kurması, hangi aktiviteyi denemek istediğini öğrenmeleri önemlidir ve bu aktivitelerin şartlarını çocuklarıyla birlikte konuşarak ortak bir karar almalıdır.
Çocuklarımıza güvenli ve kontrollü internet kullanımı becerilerini nasıl kazandırabiliriz?
Çocukların dünyayı ebeveynlerini, bakım verenlerini izleyerek öğrendiğini unutmamamız gerekir. Onlara teknoloji kullanımında iyi örnek olmamız önemlidir. Eğer çocuk annesinin ya da babasının yoğun teknoloji kullanımı olduğunu gözlemliyorsa kendisi de ebeveynlerini model alarak teknolojiye karşı daha fazla merak gösterecek ve ekran süresi konusunda daha az farkındalık düzeyine sahip olacaktır. Çocukların yanında mümkün olduğu kadar teknoloji kullanımını kontrol etmek atılacak ilk adımlardandır.
Çocukların oynadığı oyunları bilmek internette vakit geçirmeyi sevdiği siteleri öğrenmek, onların ilgi duyduğu internet kullanımına yabancı olmamak ve çocukları internetin sonsuzluğunda yalnız bırakmamak önemlidir. Çocukların internet kullanımı süresince yalnız olmaları içerik kontrolü yapmayı zorlaştırmaktadır. Ebeveynler yoğun olduklarında interneti çocuklar için bir oyalama aracı olarak kullanabilmektedir bu nedenle çocukların gelişim seviyesine uygun olmayan içerikler ayıklanamamaktadır. Uygun olmayan içerikler; bazen cinsel içerikler, şiddet ve saldırganlık içeren siteler ya da oyunlar olabilmektedir. Bu içerikleri kontrol etmek için güvenli internet kullanımı ile ilgili filtrelerden yararlanabiliriz. İçerikleri ayıklamak için çocukları yalnız bırakmamak ve filtre kullanmak doğru internet kullanım becerileri kazandırmaya yardım edecektir.
Ekran süresi ile ilgili kısıtlamalar ise çocuklara doğru kural koyma yöntemleri uygulayarak sağlanabilir. Her ailenin her çocuğun belirli kurallara ve sınırlara ihtiyacı vardır. Kurallar, neden konulduğu belirtilerek çatışma ortamı yaratmadan çocuklara aktarılmadır. Ebeveynlerin belirlediği saatler dışında internet kullanımına izin verilmemelidir ve alternatif boş zaman aktiviteleri için alan açılmalıdır.
İnternet, tablet ve oyun bağımlılığı, özellikle çocuklar ve ergenler üzerinde pek çok olumsuz etki oluşturuyor. Teknoloji bağımlılığının insan hayatındaki olumsuz etkileri neler? Bu bağımlılıktan aile içi ilişkiler nasıl etkilenir?
Bağımlılık, doğası ve etkileri gereği ailenin de hastalığıdır. Aile de çocuklarının yoğun internet kullanımından dolayı yaşadığı zorluklardan etkilenir. Çocuklar, aileleri ile eskisi kadar vakit geçirmemeye başlar, dersleri kötü gitmeye başladığında aileler çocukları için endişelenebilir, internet ortamında maruz kalınan şiddet ve saldırganlık içerikleri çocukların davranışlarını olumsuz anlamda etkileyebilir. Aile, internet bağımlılığı karşısında ne yapacağını bilemeyebilir, çocukları ile iletişimde öfke kontrol problemi yaşayabilir, iletişim kurmakta zorlanabilir. Tüm bu koşullarda ev içinde çatışma yaşamak kaçınılmaz hale gelir.
Teknolojide kontrolü kaybetmek, sadece çocuklar ve ergenler üzerinde değil ebeveynler üzerinde de olumsuz etki oluşturabilir. Örneğin bir baba bir akşam yemeğinde sofrada tüm aile bir aradayken ailesiyle sohbet etmek yerine sürekli video izleyebilir ya da akıllı telefonuyla meşgul olabilir. Böyle bir baba çocuklarının duygularını anlamakta zorlanır ve ihtiyaçlarına cevap veremez. Duygusal mesafe de git gide açılmaya başlar. Ailedeki hiç kimse baba ile sağlıklı iletişim kuramaz. Ebeveynlik becerilerini geliştirmek hem ebeveynlerin teknolojiye yöneliminde hem de çocukların teknolojiye yöneliminde bağımlılık açısından koruyucu olabilmektedir.
Araştırmalar ebeveynlik tutumlarının çeşitlendiğini ve bağımlılıkların tümünde etkili olduğunu gösteriyor. Üç tutum ebeveynlerin davranışlarını şekillendirirken öne çıkıyor. İlki, ebeveynlerin çocukların her istediklerini yerine getirdikleri, sınırların netleştirilmediği izin verici ebeveyn tutumu; ikincisi ise sevginin en az gösterildiği çocuğa hiç alan tanınmayan ve sadece ebeveynlerin fikirlerini baz alan otoriter ebeveyn tutumları; üçüncüsü ve araştırmalara göre en uygun ebeveynlik tutumu olan demokratik ebeveyn tutumu ise çocukları yargılamadan dinlediğimiz, fikirlerini önemsediğimiz diğer yandan da birlikte karar aldığımız, her konuda izin verici olmadan çocukların sınırlarını sevgi diliyle aktardığımız ebeveyn tutumudur. Demokratik ebeveyn tutumları benimseyen ailelerin çocukları daha az bağımlılık riski taşır.
Teknoloji bağımlılığından kurtulmak isteyenler için önerileriniz neler? İnterneti bireylerin hayatından tamamen çıkarmanın günümüz koşullarında çok da mümkün olmadığı düşünüldüğünde, bağımlılıktan kurtulmak için nasıl bir yol izlenmeli?
Hayatımızı düzenlemeliyiz. Bir kişi, aile ve sosyal ilişkilerine yeterli zaman ayırıyorsa, akademik ya da iş hayatındaki sorumluluklarını yerine getiriyorsa, hobileri varsa, boş zamanlarında spora vakit ayırıyorsa hatta sağlıklı beslenme ve ı uyku düzeni varsa bağımlılıklardan korunacaktır. Çocuklar için de hayatı düzenlemek önemlidir. Ebeveynlerin çocukları için uygun gördükleri aktivitelerden ziyade çocuğun ilgi ve merak alanında olan aktivitelere katılımı noktasında destekleyici ve eşlikçi olunmalıdır. Unutmayalım ki bağımlılık, haz mekanizmasını etkileyen bir hastalıktır bu nedenle sağlıklı alternatiflere hem yetişkinlerin hem de çocukların ihtiyacı vardır.
Burada “denge” sözcüğü yeniden gündeme geliyor. Merkeze teknolojiyi değil kendimizi koyduğumuzda ihtiyaçlarımızı daha kolay görürüz. Bir kişinin neye ihtiyacı vardır? Kendisini ifade etmeye, ilişki kurmaya, iyi vakit geçirmeye, hareket etmeye, bir amaç doğrultusunda başarılı olmaya ihtiyacı vardır. Teknoloji bağımlılığı, kendimizi merkeze koyamadığımız ve ihtiyaçlarımızı karşılayamadığımızda bize zarar vermeye başlar. Diğer taraftan bir kişi, uzaktaki bir yakını ile ilişki kurarken teknolojiden yararlanabilir, video oyunlarla iyi vakit geçirebilir, internet üzerinden 20 dil öğrenerek başarılı olabilir. Sağlıklı teknoloji kullanımında teknoloji amaç değil araçtır. Kişinin hayatı düzenli olduğu zaman bağımlılıklara karşı daha fazla savunma geliştirmiş olacaktır. Öte yandan insanlar amaçları doğrultusunda davranışlar sergileyerek teknolojiyi araç olarak kullanabileceklerdir. İnternet ortamında fazla zaman geçirdiğinde amacından saptığını daha kolay fark eden kişiler önlem almakta geç kalmayacaklardır.
Teknoloji bağımlılığı; alkol, sigara, madde, kumar gibi bağımlılıklardan daha mı az zararlı?
Bağımlılıkları fizyolojik ve davranışsal bağımlılıklar olarak ayırmak, bu yaygın kanı için zemin oluşturabilir. Diğer taraftan farklı bağımlılık türleri beynimizde aynı bölgeyi etkilediği ve bozduğu için tüm bağımlılıklar beyin hastalığı olarak tanımlanır. Yalnızca fizyolojik bağımlılıklarda değil davranışsal bağımlılıklarda da yoksunluk belirtisi görüyoruz. Teknolojiden uzak tutulmak istenildiğinde öfke nöbeti geçiren bir çocuk bunun en net örneğidir. Bu nedenle biri diğerinden daha az zararlı demek tüm bağımlılıkların doğası aynı olduğu için mümkün olmayacaktır.
Teknoloji bağımlılığında da zaten az zararlı gibi minimize etme düşüncelerine rastlıyoruz. Var olan sorunlu davranışı küçültmek de davranışın bahanesini bulmaya yardım ediyor. Bazen, “Akıllı telefonumda biraz fazla zaman geçirdiğimde ne olabilir ki? Bu sadece bir eşya, bana ne zarar verebilir ki?” diyoruz bazen de “Yorulduğum için dinlenirken biraz fazla oyun oynayabilirim, kafamı dağıtmama yardım ediyor.” diyoruz. Bu düşüncelerin benzerlerini bağımlılığın her türünde görebiliriz. Kişiler gerçekten zarar görene kadar da bu bahanelerin gerçekliği yansıtmadığını fark edemeyebiliyor. Bağımlılık zarar görüldüğü halde dur denilmediği sürece düzelmeyen bir hastalıktır.
Her bağımlılık türünde kişi zarar gördüğü için bağımlılık isimlendirmesini yapıyoruz. Bu zarar bazen fiziksel bazen psikolojik bazen de sosyal yönden olabiliyor. Kişilerin gördüğü zararı kıyaslamak niceliksel olarak mümkün değildir. Her insanın bağımlılığı kişi özelinde değerlendirilmelidir. Teknoloji bağımlılığı bulunan bir genç eğer internet ile geçirdiği vakti kontrol edemediği için yemek yemeyi unutuyorsa, sorumluluklarını yerine getiremediği için hayallerinden uzaklaşıyorsa burada gördüğü zararı diğer bağımlılıklarda görülen zararla kıyaslayamayız. Özetle, teknoloji bağımlılığı diğer bağımlılıklardan daha az zararlı değildir. Her bağımlılık türü insanlara bazen benzer bazen de farklı yönlerde zarar vermektedir.
Türkiye’de teknoloji bağımlığı diğer ülkelerle kıyaslandığında ne durumda ve bu durumun ana sebepleri nelerdir?
2023 yılında yayımlanan raporlara göre ülkemizin teknoloji kullanımı ve teknoloji bağımlılığı söz konusu olduğunda dünya ortalamasının üstünde olduğunu görüyoruz. Dünyada toplam nüfusun yüzde 95,9’u akıllı telefonu sahibi. İnternet kullanımında dünya ortalaması yüzde 64,40 iken, Türkiye ortalaması yüzde 83,40. Günlük internet kullanım süreleri incelendiğinde saat ve dakika olarak dünya ortalaması 6 saat 37 dakika, Türkiye ortalaması 7 saat 24 dakika. Çevrim içi video izleme, sosyal medya kullanımı, video oyunu oynama başlıklarında da Türkiye dünya ortalamasının üzerinde seyrediyor. Ülkelerin teknoloji bağımlılığı alanında risk altında olma sebepleri incelendiğinde teknolojiye erişim, toplumun teknoloji bağımlılığı konusundaki bilinci, teknoloji bağımlılığının sorun olarak gündem edilmesi, ebeveynlik becerileri, teknoloji bağımlılığının sorun olarak tanımlanması ve çözüm önerileri sunulması başlıklarının etkili olduğu görülüyor. Toplumun eğitim sistemi, teknoloji bağımlılığında önleyici, sağlık sistemi de müdahale sürecinde büyük rol oynuyor. Yeşilay Danışmanlık Merkezleri (YEDAM) olarak müdahale sürecinde varlığımızı gösteriyoruz. Burada en önemli yönlendirme, farkındalık kazanmış ebeveyn ve öğretmenler sayesinde oluyor. Ailenin ve öğretmenlerin önleyici rol oynaması ve müdahalenin gerekli olduğu durumlarda geç kalmadan sağlanması ülkemizin teknoloji bağımlılığında kontrolü sağlamasında etkin olacaktır.