Büyük Yeşilay ailesine gönül veren sevgili dostlar,
Hayat hikâyelerle örülü. Hepimizin bir hikâyesi, ..
1046
Teknoloji Bağımlılığı
Sevgi ve İlgi Bağımlılıklardan Korur
“Geçmişine sahip, teknolojiye hakim ve dijital tuzaklara düşmeyecek kadar güçlü bir kimliğe sahip nesiller yetiştirebilmek için kültürümüzü ve değerlerimizi canlı tutmalıyız.” diyen Uzman Pedagog Zeynep Temizer Atalar ile çocuklarımızı yeni nesil bağımlılıklardan nasıl koruyabileceğimizi konuştuk.
Özellikle akıllı telefonların hayatımıza girişiyle yaygınlaşan internet kullanımı, sosyal medya ve dijital oyunlar ve tüm diğer unsurlarla birlikte yeni bağımlılık türlerinin oluşmasına yol açıyor. Araştırmalar, tüm yaş gruplarını etkileyen ancak en çok çocuk, ergen ve gençleri bağımlılık seviyesinde etkisi altına alan bu yeni tür bağımlılıkların son zamanlarda arttığını ortaya koyuyor. Uzman Pedagog Zeynep Temizer Atalar, COVID-19 döneminde evde ve ekran karşısında kalma süreleri artan çocuk, ergen ve gençleri yeni nesil bağımlılıklardan korumak için yapılması gerekenler hakkında bilgi verdi.
Çocuklarda yeni nesil bağımlılıkların artışında COVID-19 pandemisinin rolü olduğunu düşünüyor musunuz?
Pandeminin hayatımızın hemen hemen her alanına mutlaka bir etkisi var. Bir kısmının farkındayız ama bir kısmını da zaman içinde fark edeceğiz. Örneğin uzaktan eğitim sistemi çocukların çok daha uzun süre ekran başında kalmalarına neden oldu. Bu zamana kadar yapılmış olan pek çok çalışma, olumsuz etkilerinden dolayı, çocukların ekran karşısındaki sürelerinin çok daha sınırlı tutulmasını önerirken; çocuklar neredeyse bütün bir günü televizyon, tablet veya bilgisayar başında geçirmek zorunda kaldılar. En çok ihtiyaç duydukları arkadaş ilişkilerinden mahrum kaldılar veya bu ihtiyaçlarını da çevrimiçi oyunlar vesilesiyle gidermeye çalıştılar. Hareketleri azaldı. Evde sürekli bir arada olan aile üyeleri bir süre sonra hem birbirlerinden yoruldular hem de kendilerine özel bir alan, zaman dilimine ihtiyaç duydular. Ebeveynler için çocukların eline tablet verip bir süreliğine “kafa dinlemek” çok daha kolay hale geldi. Dolayısıyla bu durum, özellikle bazı çocuklar için ekran, sosyal medya gibi yeni nesil bağımlılıklara zemin hazırlayacak bir etki yaratmış olabilir.
EKRANIN İÇİNE DOĞAN BİR NESİL
İçinde bulunduğumuz zamanın ruhu bu bağımlılıklara zemin hazırlamış olabilir mi?
Bu soruya “Evet, olabilir.” şeklinde cevap verebilirim. Bu durumu hem ebeveynler hem de çocuklar tarafından değerlendirebiliriz. İçinde bulunduğumuz zaman artık çok daha farklı. Geniş ailelerden çekirdek ailelere, çok çocuk sayısından en fazla iki çocuklu ailelere doğru ilerliyoruz. Mahallelerden sitelere, apartmanlardan rezidanslara dönüşüyoruz. Bireyleşelim derken bireyselleşiyor, giderek yalnızlaşıyoruz. Ellerimizdeki telefon ekranları, internet sayesinde, bütün dünyanın anahtarı haline geliyor ve göz göze konuşmak yerine toplu mesajlar göndererek iletişim kurduğumuzu düşünüyoruz. Bu sürecin farklı bir yansımasını da çocuklarımız üzerinde görüyoruz. Şimdi üzerinde konuştuğumuz nesil ekranın içine doğdu ve özellikle teknolojik gelişmelere oldukça hakimler. Zaman onlar için çok daha hızlı akıyor ve beklemeye, hazzı ertelemeye, “hayır” kelimesiyle karşılaşmaya pek tahammüllü değiller. Ne istediklerinin farkındalar ve hemen olsun istiyorlar. Bu da bizi daha “bireyselleşen” ebeveynlerin haz, keyif odaklı çocuklarıyla buluşturuyor. Ebeveynler, çocuklarının isteklerini hemen ve anında karşılamaya çalıştıkça çocuklar da sınırları kestiremiyor, nerede duracaklarını öğrenemiyorlar.
“AİLECE BİR ARAYA GELMEK ÇOK ÖNEMLİ”
Yeni nesil bağımlılıkların artmasında ebeveynlerin de rolü olduğunu düşünüyor musunuz? Bu konuda ebeveynlere düşen sorumluluklar neler?
Bu zamanın ruhundan çocuklar kadar ebeveynler de etkileniyor elbette. Fakat bu konuda son bir yıldır içinde bulunduğumuz pandemi döneminin etkisini de göz ardı edemeyeceğimizi düşünüyorum. Bu, hepimiz için kayıp bir dönem ve hâlâ belirsizliğini korumaya devam ediyor. Ekonomik etkileri bir yana, yakın sosyal ilişkilerimizi, alışkanlıklarımızı, özgürlüğümüzü ve maalesef en acısı da sevdiklerimizi, yakınlarımızı kaybettik. Dolayısıyla bu kayıp süreci birçok insanı, daha fazla haz alabileceği kaynaklara doğru yöneltti. Bu süreç uzadıkça, etkisinin şiddeti de maalesef artıyor. Bu nedenle ebeveynlerin, yetişkin sorumluluğunu üstlenip, içinde bulundukları bu dönemin zorlukları ne olursa olsun bunlarla baş etmeye çalışması gerekiyor. Çocukları için rehberlik yapmaları önemli. Örneğin her ne kadar bütün bir günü evde, çocukların ihtiyaçlarını karşılamak, evin işlerini yapmak ve mevcut işleri düzenlemeye çalışarak geçirmek zorlayıcı olsa da; günün bir saatinde ailece bir araya gelmek, birlikte oyun oynamak, sohbet etmek en azından sofrada birlikte olmak, çocukları bağımlılıklardan korumak için oldukça etkili bir yol olacaktır. Son dönemde yapılan bir araştırma, günde en az bir öğün ailece yemek yiyen çocuklarda bağımlılık oranının düştüğünü gösteriyor. Ayrıca duyguların farkında olmak, bunları ifade etmek ve çocukların kendi duygu ve düşüncelerini ifade etmeleri için onlara alan açmak da gerek pandeminin gerekse genel anlamda günümüz yaşamının olumsuz etkilerinden koruyucu bir faktör olacaktır.
“İNSAN SOSYAL BİR VARLIK”
Kontrolsüzce açılan sosyal medya hesap ve kanallarının yeni nesil bağımlılıkların artışındaki rolü nedir?
İnsan doğası gereği sosyal bir varlık. Kendimizi değerlendirirken mutlaka değerli bir ötekinin gözüne ihtiyaç duyuyoruz. Beğenilmek, takdir edilmek istiyoruz. Bu nedenle sosyal medya hesaplarını kimlerin takip ettiği veya kaç beğeni alındığı çoğu insan için oldukça önemli oluyor. Pandemiyle beraber iyice sınırlanan sosyal ilişkiler, insanları bu tür platformlara çok daha fazla çekiyor. Hatta sadece hesaplar çoğalmıyor yeni yeni sosyal medya platformları üretiliyor. Her yenilik, yeni bir heyecan ve yeni bir haz aracı haline geliyor. Bu da beraberinde bağımlılığı getirebiliyor.
“KOŞULSUZ SEVGİ VERİN”
Çocuk, ergen ve gençleri yeni nesil bağımlılıklardan korumak için neler yapılabilir?
Yalnızca bağımlılıktan değil birçok problemden korumak için, çocukların içinde bulundukları yaş diliminin genel özelliklerine ve ihtiyaçlarına hakim olmak gerektiğini düşünüyorum. Mesela, ergenler bu dönemde ailelerinden uzaklaşır daha fazla arkadaşlarıyla birlikte olmak isterler ki, doğru bir arkadaş çevresi varsa, bu oldukça sağlıklıdır. Daha fazla telefonuyla ilgileniyor olabilir ama bu bağımlı olacağı anlamına gelmeyebilir. Fakat ilköğretim birinci kademedeki bir çocuk arkadaşlarıyla oyun oynamak yerine, vaktinin çoğunu tablet veya telefon başında geçiriyorsa burada bir terslik olduğu düşünülebilir.
Çocuklar dünyaya, onlara bakım verecek birilerine bağımlı olarak gelirler. Fakat gelişimleri, bir süre sonra bağımsızlaşma üzerinedir. Bir çocuk fizyolojik olarak büyüse bile, duygusal anlamda hâlâ bazı bağımlılıklara sahipse bu, ihtiyaçlarının yeterince karşılanmadığı veya ihtiyacından fazlasını aldığı anlamına gelir. Bir çocuk, ergen ya da genç zaman içinde bağımlı bir birey haline geldiyse ya haz arayışındadır ya da hazza takılıp kalmıştır. Bu nedenle, çocuklarımızı korumaya önce onlara koşulsuz sevgi verip haz arayışlarını doyurarak, sonra da zaman zaman sınırlarla karşılaşmalarını sağlayıp sürekli haz içinde kalamayacaklarını öğreterek başlamamız gerekir.
“BAĞIMLILIK GELECEK NESİLLERDE DE KONUŞULACAK”
Dünyanın hızla içine girdiği dijitalleşme serüveninden bağımlılıklar adına endişe etmeli miyiz? Bu yoldan dönüş şansımız sizce hâlâ var mı?
Her zaman dilimi beraberinde bazı zorluklar da getiriyor. Bizden önceki nesiller savaşlar ve yokluk gibi kendi dönemlerine has sıkıntılar yaşadılar. Bizler de kendi payımıza düşeni yaşıyoruz. Eminim bizden sonraki nesillerin de farklı birçok problemi olacaktır. Bağımlılığın da her nesilde olduğu gibi önümüzdeki nesillerde de üzerinde düşünülecek, çalışılacak bir mesele olacağını düşünüyorum. Çünkü, temelinde yaşamın erken dönemlerine ait parçalar barındırdığına inanıyorum. Özellikle, ilk üç yılda çocukları olabildiğince ekrandan korumak, bir yandan çocukla kurulan ilişkiye odaklanırken, bir yandan da yetişkin olarak kendi ihtiyaçlarını da gözetmek bana göre oldukça önemli. Ayrıca her ne kadar dijitalleşsek de kültürümüzü, değerlerimizi, örf ve adetlerimizi korumamız, canlı tutmaya çalışmamız ve nesiller boyunca aktarılmasını sağlamamız gerekiyor. Geçmişine sahip, teknolojiye hakim ve dijital tuzaklara düşmeyecek kadar güçlü bir kimliğe sahip nesilleri ancak bu şekilde oluşturabiliriz.
ZEYNEP TEMİZER ATALAR KİMDİR?
Zeynep Temizer Atalar, 1998-2004 yılları arasında Çocuk Gelişimi eğitimi ile Psikoloji lisans ve yüksek lisans eğitimlerini tamamlamıştır. Abdülkadir Özbek Psikodrama Enstitüsünden aldığı eğitimi tamamlayarak psikodramatist olma hakkı kazanmıştır. Eğitim hayatına tez aşamasında olduğu gelişim psikolojisi doktora programıyla devam etmektedir. Kurucusu olduğu Psikologia Danışmanlık’ta çocuklar ve aileleriyle çalışmaktadır. “Akşam Yemeğinde Beraber Olmak” ve “Mükemmel Anne Yoktur” isimli yayımlanmış iki kitabı bulunmaktadır. 2016 yılından bu yana Lacivert Dergi yazarlarındandır.