
Büyük Yeşilay ailesine gönül veren sevgili dostlar,
Hayat hikâyelerle örülü. Hepimizin bir hikâyesi, hatta..
Yeşilay Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Toker Ergüder, vahşi ve acımasız tütün endüstrisinin özellikte gençler ve ergenleri potansiyel müşteri yapma çabalarına dikkat çekiyor. Prof. Dr. Ergüder, Sağlık Bilimleri Üniversitesinde başlattıkları “Dumansız kampüs” uygulaması ile de öğrencilerin sigara içme oranlarındaki artışı durdurdukları ifade ediyor.
Tütün endüstrisi gençlere, öğrencilere ulaşırken nasıl yöntemler uyguluyor?
Türkiye’de sigara reklamları yasak ama tütün endüstrisi detaylı reklamlar yapıyor. Özellikle değişik üniversitelerin yaz aylarına doğru yaptıkları etkinliklere sponsor olarak katılıyorlar. Bu etkinliklerde bir takım afiş ve broşürlerle öğrencilere ulaşmaya çalışıyorlar. Ayrıca son yıllarda tütün endüstrisi, Türkiye’de çeşitliliğini artırdı ve gençlere, çocuklara yönelik slim (ince) sigaraları piyasaya sürdü. Bu şekilde daha çok çocuğu ve genci bağımlı hale getirmeye çalışıyorlar. Bizim dolaylı reklamdan daha tehlikeli bulduğumuz slim (ince) sigaralar. Geçtiğimiz haftalarda Muş’ta Alparslan Üniversitesinde bir izmarit toplama kampanyası düzenledik. Burada en çok topladığımız sigaralar slim (ince) dediğimiz izmaritlerinin ortaları boş olanlardı.
SİGARA PAKETLERİNDE STANDART UYGULAMANIN ÖNEMİ
Bu durumu önlemek için yapılması gerekenler neler?
Türkiye’de 2019 yılında sigara ile ilgili bir kanun çıktı. Buna göre sigara paketleri düz ve standart hale getirilecekti. Ardında bu kanunla ilgili yönetmelik çıkacaktı. Ancak bu yönetmelik kanuna aykırı çıktı. Sigaralar Türkiye’de düz paket haline getirildi fakat standart hale getirilmedi. Aslında standart hale getirilebilseydi sigara firmalarının çocuk, genç ve kadınlara yönelik ürettiği bu slim (ince) sigaralar piyasadan kalkacaktı. Sigaraların hepsi tek boyutta olacaktı. Bu nedenle Türkiye’nin bir an önce bu standart paket uygulamasına geçmesi lazım. Üniversitelerin bahar şenliklerinde, birtakım festivallerde özellikle tütün ve alkol endüstrisinin yaptığı reklamları önlemek için sıkı bir denetim yapılması da gerekli.
SAĞLIK ÇALIŞANLARI ARASINDAKİ DURUM NEDİR?
Doktorların, sağlık çalışanların sigara içmesi ne ifade ediyor? Bu durumun psikolojik ve sosyolojik etkileri hakkına neler söylersiniz?
Ne yazık ki Türkiye’de sağlık çalışanlarının sigara içme oranları diğer ülkelerle kıyaslandığında çok yüksek. Özellikle de kadın sağlık çalışanlarının sigara içme oranları toplumun çok üzerinde. Sigara içen bir doktor, sigara şirketi için 100 bin dolar değerinde bir reklamdır. Başka ülkelerde hekimlerin, sağlık çalışanlarının sigara içme oranları yüzde 1’in altındadır. Ne yazık ki Türkiye’de bununla ilgili çalışmalar biraz eski; ama sigara içme oranlarının uzman hekimlerde yüzde 20’ye; pratisyen hekimler, hemşire ve ebelerde yüzde 30’a kadar yükseldiği dönemler oldu. Sağlık yöneticilerinde bu oran yüzde 40’a kadar çıktı. Sonuçta hekimler ve sağlık çalışanları insanlara sigaranın zararlarını anlatıyorlar; hastalara sigarayı bırakmaları için tavsiyelerde bulunuyorlar. Ancak özellikle hastalar ya da sigarayı bırakmak isteyenler, sigara içen sağlık personeli gördüklerinde en azından o doktor ya da hemşireye karşı güvenlerini kaybediyorlar.
DUMANSIZ KAMPÜS UYGULAMASI
Dumansız kampüs inisiyatifi nedir? Bu inisiyatif nasıl oluştu, neleri içeriyor?
Son yıllarda Türkiye’de sigara içme oranları çok hızlı bir şekilde artmaya başladı. 15-24 yaş grubunda sigara içme oranlara yüzde 300’e kadar arttı. 2008-2012 yılları arasında sigara içme oranlarında bir düşüş vardı ama 2012’den sonra oranlar hızlı bir şekilde artmaya başladı ve ilk artış kadınlarda ve 15-24 yaş grubunda görüldü.
Bazı üniversitelerde yapılan çalışmalarda öğrencilerin üniversiteye başladıklarında sigara içme oranları yüzde 13-15 civarında görülüyor. Bu oran öğrencilerin üniversite yaşamları boyunca yüzde 30’lara kadar çıkabiliyor. Öğrenciler ailelerinin yanında kalmıyorsa, yurtta veya arkadaşlarıyla kalıyorsa bu oran yüzde 30’ları da geçiyor. Tabii sigara firmaları bunu çok iyi biliyorlar. Özellikle kadınlarda ve kız çocuklarında sigara içmek; “özgürlük” ve “bağımsızlık” olarak algılandığından tüm reklamları bu gruba yönelik yapıyorlar ve daha çok genci bağımlı hale getirmeye çalışıyorlar. Özellikle lise sonrası kız öğrenciler evlerinden ayrılıp büyük şehirlerde üniversite okumaya gelince statüleri yükseliyor; bağımsız hale geliyorlar ve sigara içme oranları hızlı bir şekilde artıyor. Erkeklerde eğitim ve statü yükseldikçe sigara içme oranları düşerken kadınlarda durum tam tersi.
Biz tüm bunların önüne geçmek için üniversite yaşamları boyunca öğrencileri, “Tütün endüstrisinden, sigara içmekten nasıl koruruz?” diye düşünürken aklımıza Sağlık Bilimleri Üniversitesinin “dumansız kampüs” olması fikri geldi. Bu zaten Dünya Sağlık Örgütü’nün bir programı. Bu programı Sağlık Bilimleri Üniversitesinde pilot olarak uygulamaya başladık. Dumansız kampüs uygulamasının tek amacı öğrencilerimizin mümkün olduğu kadar eğitim saatleri boyunca sigara içmelerini önlemek ve sigarayı sosyal ortamlarından uzaklaştırmak...
KAMPÜSTE SİGARA İÇMEK YASAK
Dumansız üniversite inisiyatifi kapsamında Sağlık Bilimleri Üniversitesinde yapılan uygulamalar hakkında bilgi verebilir misiniz? Dumansız hava faaliyetleri neler?
Sağlık Bilimleri Üniversitesinden önce Ankara’da Bilkent Üniversitesi bunu iyi uygulayan kurumlardan biri. Ayrıca Başkent Üniversitesi ve Yıldırım Beyazıt Üniversitesi de kısmen uygulamaya başlamıştı; ama biz hem açık hem de kapalı alanlarda sigara içmeyi yasakladık. Sigara içmek isteyen öğrenci kampüs dışına çıkmak durumunda. Peki biz neler yapıyoruz? Tabii sadece yasaklarla bu iş olmuyor. Öğrencilere bunun sebeplerini anlatmaya ve onlarda sağlıklı bir tutum oluşturmaya çalışıyoruz.
Sağlık Bilimleri Üniversitesine başlayan tüm birinci sınıf öğrenciler için iki saat “Tütün Kontrol” dersi koyduk. Bu derste hem sigara içmenin zararlarını, tütün endüstrisini ve bunlarla mücadele yöntemlerini ve sigarayı bırakmanın faydalarını anlatıyoruz. Bu dersin sonunda tüm öğrencilerin sigara içme oranların saptamak için bir anket yapıyoruz; ve bu anketi üniversite yaşamlarının sonuna kadar yapacağız.
Bunun yanında bir de tütünsüz, nikotinsiz, Dumansız Üniversite İnisiyatifi kurduk. Bunun sekretaryasını da Yeşilay Kulübü yapıyor. Bütün kulüplerden öğrenciler de bu inisiyatife katılıyorlar. Ayrıca Sağlık Bilimleri Üniversitesinde beş kişiden oluşan bir öğrenci konseyi kurduk. Konsey rejisör hocamızın başkanlığında çalışmalarını yürütüyor. Burada öğrencilerle bir araya gelip uygulama hakkında konuşuyoruz ve tartışıyoruz. Üniversitenin tüm alanlarına yasağı duyuran afişler astık ve el ilanları dağıttık. Öğrencilerden oluşan Dumansız Üniversite Konseyi olarak ayda bir kez toplanıyoruz. Yapılacak faaliyetlere öğrenciler karar veriyor. Çeşitli müzik ve spor etkinlikleri organize ediyoruz. Sempozyumlar ve toplantılar düzenliyoruz. Konsey ayrıca “dumansız kampüs” adı ile bir twitter hesabı kurdu ayrıca instagram hesapları da mevcut. Bu girişim giderek büyüyor. Örneğin geçen yıl 31 Mayıs’ta cumhurbaşkanımızla görüştük ve öğrenciler hazırladığımız t-shirt ve şapkaları sayın cumhurbaşkanımıza takdim ettiler.
TÜTÜN ENDÜSTRİSİNİN ÇABALARINA STK ENGELİ
Tütün endüstrisi elektronik ve ısıtılmış sigaraları topluma empoze etme noktasında neler yapıyor? Bu faaliyetleri durdurmak, önlemek için yapılması gerekenler neler?
Elektronik ve ısıtılmış sigaralar tütün endüstrisinin yeni teknolojik ürünleri. Bu ürünleri piyasaya sürmek için birtakım faaliyetlerde bulunuyorlar. Neyse ki şu anda Türkiye’de elektronik ve ısıtılmış sigaralar yasak. Bunların satışına izin verilmiyor. Ancak tütün endüstrisi bu ürünleri serbest hale getirmek için hükümet düzeyinde, sayın cumhurbaşkanımız düzeyinde bir takım faaliyetlerde bulunuyorlar. 2012 yılında bir torba kanunla değişiklik yaparak elektronik sigaraları Türkiye’de serbest hale getirmeye çalıştılar. Bunu öğrendiğimizde Yeşilay’la ve akademisyenlerle beraber bir basın toplantısı düzenledik ve buna karşı olduğumuzu söyledik. Daha sonra Yeşilay’ın girişimleriyle beraber T.C. Maliye Bakanlığı bu teklifi torba kanundan çıkarttı. 2019 yılında İstanbul’da elektronik sigaralar akademisyenlere tanıtmak için bir toplantı yapacaklardı. Yine Yeşilay ve diğer sivil toplum örgütlerinin müdahil olmaları sonucunda İstanbul Valiliğinin izin vermemesi ile bu toplantıyı yapamadılar ancak çabalarına halen devam ediyorlar ve ürünlerini Türkiye piyasasına sürmeye çalışıyorlar.
Tabii bu ürünlerin hepsi nikotin içeren, çocuk ve gençleri çok küçük yaşta bağımlı hale getirecek ürünler. Bunların içinde ne olduğunu da tam olarak bilmiyoruz. Ürünlerin içine uyuşturucu, esrar gibi zararlı maddeler katıyor olabilirler. O yüzden biz şu anda Türkiye’de bu ürünlerin yasak olmasını savunuyoruz ve bu konuda faaliyetlerimize devam ediyoruz. Sigara ile ilgili bilimsel kanıtlar yaklaşık 50-60 yıllık; ama bu ürünler çok yeni olduğu için hastalıklarla ilgili durumunu çok da bilmiyoruz. Yeşilay kongresinden yapılan bir sunumda elektronik ve ısıtılmış sigaraların DNA katılımında, insan DNA yapısında hasarlara yol açtığına dair çalışmalar ortaya çıktı. Bu çalışmalar artacaktır.
“KAMPÜSTE ARTIK İZMARİT GÖRMÜYORUZ”
Dumansız kampüs projesini başarıya götüren etmenler neler oldu? Uygulamayı nasıl yürüttünüz? Uygulamanın nasıl sonuçları oldu?
Bu projeye geçen sene başladık. Üniversitemiz bir senato kararı aldı. Kendi gözlemlerim ve öğrencilerin sigara içme durumlarını takip etmek için yaptığımız anketlere göre eğitim yapılan kampüste artık izmarit görmüyoruz. Sigara içen öğrenci sayısı teneffüslerde ve öğlen saatlerinde çok azaldı. Geçen sene birinci sınıfların sigara içme oranlarını yüzde 20 civarında bulmuştuk. Bu sene ikinci sınıflarda bu oranın artmadığını gördük.
Pamukkale Üniversitesinde yapılan bir araştırmada sigara içme oranı, birinci sınıflarda yüzde 16 iken ikinci sınıflarda yüzde 30’a kadar artmış gözüküyor. Sağlık Bilimleri Üniversitesinde bu artışı durdurmayı başardık. Artık çöp bidonlarında sigara izmariti görmüyoruz. Ayrıca tıp fakültesi altıncı sınıf öğrencilerimizle tütün kontrol dersimiz var. Bu dersten sonra intörn doktor arkadaşlarla saha çalışması yapıyoruz. Kampüsü hep beraber geziyoruz. Bu saha çalışmamızda sigara içen öğrenci sayısının parmakla sayılır hale geldiğini görüyoruz. Eskiden onlarca öğrencinin sigara içtiğini görürken şimdi en fazla bir öğrenciye rastlıyoruz. Bunlar tabii ki iyi gelişmeler.
Konu ile ilgili yapılan araştırmalar gençler arasındaki sigara içme oraları hakkında neler söylüyor?
Türkiye’de hem 13-15 yaş grubunda hem de 15 yaş üzerinde sıklık çalışması yapılıyor. En sonuncusu 2016 yılında yapılan sigara sıklık çalışmalarına göre, Türkiye’de 15-24 yaş grubunda sigara içme oranı yüzde 31,9. Bu çok yüksek bir rakam. 13-15 yaş grubunda bu oran yüzde 13-14’ler civarında. Pamukkale Üniversitesinde yapılan çalışmalarda da bu oranlar yüzde 16 ile yüzde 30 arasında değişiyor.
“TÜTÜNLE MÜCADELE BAŞARISININ ARKASINDA STK’LAR VAR”
Sigarayla mücadelede sivil toplum kuruluşlarının önemi ve etkisi hakkında neler söylersiniz?
Ben hep şunu söylüyorum: Biz tütünle mücadele ederken tüm toplum, tüm hükûmet yaklaşımından bahsederiz. Tabii ki hükûmetler önemlidir; ancak sivil toplum örgütleri tütünle mücadelede daha önemlidir. Türkiye 2008-2012 yılları arasında tütün kullanımını yüzde 14’e yakın düşürebilen ender ülkelerden birisidir. Bunda Yeşilay’ın ve pek çok sivil toplum örgütünün büyük katkısı oldu. Kampanyaların yapılması, halka daha çok ulaşılması, doğru mesajların topluma iletilmesi ve farkındalık yaratılması konusunda sivil toplumun katkıları çok daha kıymetli.
Sivil toplumun sesi resmi makamlara göre daha çok çıkıyor. Hükûmet yetkililerine seslerini iletebiliyorlar. Türkiye’de ve dünyada sigarayla mücadeledeki başarının arkasında daha çok sivil toplum örgütleri var. Devlet ve hükûmetler kendi işlerini yaparlar ve yapmak durumundalar. Mutlaka sivil toplumun da buna destek vermesi gerekir. Kamuoyunun oluşturulması, karar vericilerin, politika yapıcıların etkilenmesi için sivil toplum çok önemli.
GENÇLER SİNSİ ENDÜSTRİNİN POTANSİYEL MÜŞTERİLERİ
Gençler neden bağımlı hale geliyor?
Suçu hep gençlerde ve ergenlerde buluyoruz ama bence bağımlılığın en büyük sebebi arkadaş etkisi. Tütün bağımlılığı görerek bulaşan bir hastalık. Sonuçta arkadaşlarını görerek, merak ederek oluşan bir bağımlılık. Diğer yandan da tütün endüstrisinin etkisi var. Uyuşturucudan farklı olarak, tütün reklamları yapan, çocukları ve gençleri mümkün olduğu kadar bağımlı yapmaya çalışan bir endüstri mevcut. Sonuç olarak burada suç gençlerde ve ergenlerde değil. Bunun arkasında milyarlarca dolar bütçesi olan bir endüstri var. Bu endüstrinin tek bir amacı vardır. Bugünün gençleri yarının potansiyel düzenli müşterisidir.
Sigara tiryakilerinin çoğunluğu sigara içmeye ergenlikte başlar ve endüstrinin tek amacı çocukları ve ergenleri bağımlı hale getirmektir. Bu yüzden tütün endüstrisi, dünyanın en tehlikeli, en acımasız ve en sinsi endüstrisidir.
DÜNYADA SİGARA KARŞITI POLİTİKALAR SERTLEŞİYOR
Gençleri nikotinsiz ve tütünsüz bir kuşak olmaya nasıl ikna ederiz?
Yapılması gereken en iyi şey, çocuk ve gençleri sigarasız ve nikotinsiz ortamlarda büyütmek; onların sigara bilmeden büyümesini sağlamak. Aslında bununla ilgili çok önemli gelişmeler de yaşanıyor. Örneğin Yeni Zelanda 2007 yılından sonra doğanların hayatları boyunca sigara almalarını, sigara içmelerini yasakladı. İsveç, İrlanda ve Yeni Zelanda 2025 yılından sonra sigara kullanımını ve satışını kökten yasaklıyor. Sigara ile mücadelede en iyi politika, çocuk ve gençleri tütünsüz ortamda büyütmektir. Diğer önemli bir politika da sigara fiyatlarıdır. Türkiye’de ne yazık ki diğer OECD ve Avrupa ülkeleri ile kıyasladığımızda sigara fiyatları çok ucuz. Eğer sigara fiyatlarını yüzde 10 artırırsanız gençlerin yüzde 8’i sigarayı doğrudan bırakıyor ya da sigaraya başlamıyorlar. Bu nedenle bir an önce Türkiye’nin eskiden olduğu gibi sigara fiyatlarını enflasyon oranında artırması gerekiyor ki çocuklar daha az sigaraya başlasınlar. Bunların tümü çocukları ve gençleri sigarasız hale getirecek adımlardır.
PROF. DR. TOKER ERGÜDER KİMDİR?
1965 yılında Elazığ’da doğdu. 1989 yılında Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesini bitirdi. 1992-1997 yılları arasında Elazığ İl Sağlık Müdürlüğü’nde Şube Müdürlüğü ve İl Sağlık Müdür Yardımcılığı görevlerini yaptı. 1997-2000 yılları arasında T.C. Sağlık Bakanlığı Sağlık Projesi Genel Koordinatörlüğü’nde Aile Hekimliği Birim Sorumlusu ve Sağlık Reformları ve Sağlık Bilgi Sistemleri Koordinatör Yardımcılığı görevlerinde bulundu. 2000-2007 yılları arasında T.C. Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Ruh Sağlığı Daire Başkanlığı’nda Madde Bağımlığı Şube Müdürlüğü görevi yaptı. 2007 yılında Tütün ve Alkol Kullanımı ile Mücadele Daire Başkanlığı’nı kuran Prof. Dr. Toker Ergüder, T.C. Sağlık Bakanlığı görevi sırasında 2000-2003 yılları arasında ülkemizi İsviçre Cenevre’de gerçekleştirilen Dünya Sağlık Örgütü Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesi görüşmelerinde ve alt bölge gruplarında temsil etti. 2003-2007 yılları arasında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde, 5727 sayılı Tütün Mamullerinin Zararlarının Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un hazırlanması ve görüşmeleri sırasında Komisyon ve alt komisyonlarda uzman olarak görev yaptı. Türkiye’nin ilk Ulusal Tütün Kontrol Programı ve Eylem Planı’nı 2007 yılında yayımladı. 2014-2016 yılları arasında Hacettepe Üniversitesi Halk Sağlığı Enstitüsünde öğretim elemanı olarak görev yaptı. 2017 yılında Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı’na profesör olarak atandı. 2007-2012 yılları arasında Dünya Sağlık Örgütü Türkiye Ofisi’nde tütün kullanımı ile mücadele uzmanı olarak görev yaptı. 2013-2015 yılları arasında Küresel Trafik Güvenliği Projesi’nde uzman olarak görev yaptı. 2015 yılından bu yana Dünya Sağlık Örgütü Türkiye Ofisi’nde, bulaşıcı olmayan hastalıklar ve sağlığın geliştirilmesi Program Sorumlusu olarak görev yapmaktadır. Başta tütün kontrolü olmak üzere Türkiye Yeşilay Cemiyeti ile birlikte çok sayıda ulusal ve uluslararası proje ve eğitim programında yer aldı. 2015 yılında Yeşilay En’leri Zümrüdüanka Ödül Töreni’nde En Yeşilaycı Akademisyen Ödülü’nü aldı. 2016 yılında Suriyeli göçmenlere yönelik yürüttüğü programlardan ötürü Dünya Sağlık Örgütü Director-General’s Reward of Excelence Ödülü’ne hak kazandı. 2018 yılında Birleşmiş Milletler Bulaşıcı Olmayan Hastalıklar Görev Gücü Ödülü’nü alan ve BM Türkiye görev gücünde aktif görev yapan Prof. Dr. Toker Ergüder, aynı zamanda Yeşilay Bilim Kurulu Üyesi olarak görev yapmaktadır.