Büyük Yeşilay ailesine gönül veren sevgili dostlar,
Hayat hikâyelerle örülü. Hepimizin bir hikâyesi, ..
1037
Teknoloji Bağımlılığı
"Teknoloji Kullanımı Stresi Artırıyor"
Pandemi sürecinde çoğu kişi çeşitli sebeplerle fazlaca dijital teknoloji araçlarına yöneldi. Yeşilay Genel Başkan Vekili Dr. Mehmet Dinç bu durumun, başlangıçta işe yarıyor gibi görünse de süreç içerisinde bize ciddi anlamda zarar verebileceğini ifade ediyor. Dinç, bugünlerde özellikle gençler arasında artış gösteren online oyun tehlikesine de dikkat çekerek gelişimin kritik olduğu ergenlik döneminde, online oyunla uzun saatler geçirme sonucu oluşacak gelişimsel kayıpların telafisinin çok zor olabileceğini vurguluyor.
Neredeyse tüm dünya ülkelerinin karşı karşıya kaldığı pandemi süreci, bu çağ insanlarının küresel çapta daha önce yaşamadığı bir durum olduğundan çok sayıda araştırmanın da konusu oldu. Covid-19 sonrası yaşanan sürecin, beklenmedik olduğunun altını çizen Dr. Mehmet Dinç, “İnsanlar böyle bir salgını bilmiyorlardı, beklemiyorlardı. ‘Böyle bir salgında ne yapılır?’ sorusu ile alakalı bir fikirleri yoktu. Bu durum, bu kuşak için yeni bir tecrübe oluyor ve ne yapacaklarını, nasıl tepki vereceklerini keşfetmeye çalışıyorlar. Belirsizliğin bu dönemde fazla olması doğal olarak stres ve kaygıyı artıracağı için de dünya çapında özelikle gençler ve çocuklar olmak üzere çok sayıda insan, stres ve kaygıları ile başa çıkabilmek için kendileri için en kolay ulaşılabilir, en az masraflı, en çok eğlence verecek olan dijital teknolojilere yöneldi.” diyor.
Dr. Mehmet Dinç, insanların evlerinde kaldığı bugünlerde teknolojiyi olması gerektiğinden fazla kullanmasının ilk başta onları rahatlatıyor gibi görünse de süreç içerisinde çok boyutlu olarak ortaya çıkaracağı sorunlar sebebiyle onları rahatlatmaktan ziyade daha fazla strese sokacağını vurguluyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor: “Salgın sürecinin devam ediyor olması amaçsız ve kontrolsüz kullanımın insanları rahatlatmadığını göstermeye başladı. Bize gelen vakalarda da benzer şikayetleri görüyoruz. Gençler izledikleri dizilere dahi dikkatlerini veremediklerini söylüyorlar.”
“DAHA İŞLEVSEL DAVRANIŞLARDA BULUNMAK GEREKİYOR”
Dr. Mehmet Dinç, “Belirsizliğin hakim olduğu, ne kadar süreceği bilinmeyen bir süreçten geçiliyor ancak bu süreç bir tatil dönemi değil, insanların bir şekilde sorumlulukları devam ediyor. Bu nedenle bu dönemi tatil gibi düşünüp kişinin kendini teknolojiye vermesi ilk başta adaptasyon için anlaşılabilirdi ama artık aradan 2 ayı aşkın bir zaman geçti, bu süreçte insanların mevcut duruma ve döneme adapte olabilmesi için daha işlevsel davranışlarda bulunması gerekiyor.” diyor.
Dr. Mehmet Dinç, sokağa çıkma sınırlaması olan 20 yaş altı çocuk ve gençler için ise sürecin ve sonuçlarının daha dikkat çekici olduğunu ifade ediyor: “Tabii burada bir sıkıntımız var; özellikle 20 yaş altı tüm zamanını evde geçiriyor ve enerjilerini atamıyorlar. O kadar enerjiye sahipken evde bu kadar uzun süre kalmak ister istemez ciddi anlamda stres biriktiriyor. Şehir hayatında çocuklar ve gençler hayatlarını başka türlü nasıl geçireceklerini bilmedikleri için ve daha önce böyle bir tecrübe de yaşamadıklarından, ister istemez tek bildikleri faaliyet olan dijital teknolojilere daha çok sarılmayı tercih ediyorlar. Aynı zamanda akranlarıyla ilişkilerini ve irtibatlarını devam ettirmek de onlar için çok önemli olduğundan dijital teknoloji ile ilişki ve irtibatlarını devam ettirmeye çalışıyorlar.”
“İLETİŞİM BİR İHTİYAÇTIR, SORUN OLAN İŞLEVSİZ KULLANIM”
İletişimin zaruri bir ihtiyaç olduğunu belirten Dr. Mehmet Dinç, iletişim bağımlılığının ise ihtiyacın üzerinde bir kullanımı ifade ettiğini vurguluyor: “İletişim bağımlığı ismini kullanmamız doğru olmaz çünkü iletişim bir ihtiyaçtır. İrtibatta kalmak bir ihtiyaçtır. İhtiyaç kadar olan bağımlılık olmaz. Bağımlılık dediğimiz durum, ihtiyacın üzerinde ve diğer ihtiyaçların karşılanmasına mani olacak kullanımdır. Buna bir anlamda ‘işlevsiz kullanım’ diyebiliriz.”
Dr. Mehmet Dinç ayrıca, pandemi dolayısıyla evde kalma döneminde ekran karşısında kalma süresinin arttığına vurgu yaparak bu süreçte rakamların da bu artışı doğruladığını belirtiyor. Özellikle oyun endüstrisinin süreci çok iyi kullandığını ve Dünya Sağlık Örgütü’nü dahi manipüle ettiğini paylaşıyor. Dr. Mehmet Dinç oyun endüstrisinin etkisiyle Dünya Sağlık Örgütü’nün ilk başlarda “Evde kalın oyun oynayın” şeklinde bir açıklama yaptığını ancak dünyanın farklı yerlerindeki bağımlılık alanında çalışan bilim insanlarından tepki gelince açıklamasını yenilediğini, DSÖ’nün gelen tepkiler üzerine evde kalınan süre içerisinde mutlaka ekran süresinin kontrol edilmesi ve dengeli bir şekilde kullanılması gerektiğini açıkladığını söylüyor.
ONLİNE OYUNUN SAKINCALARI
Yeşilay Genel Başkan Vekili Dr. Mehmet Dinç online oyunun özellikle ergenlik dönemindeki gençler üzerindeki olumsuz etkilerine değiniyor: “Online oyun ile alakalı üç büyük problemimiz var: Bunlardan birincisi, online oyunun bağımlılık yapma riski ve potansiyeli. Bağımlılık yaptığı zaman bu bir hastalıktır ve bağımlılık çok dirençli bir hastalıktır. Hayattaki diğer fonksiyonlara ciddi zararlar verir. İkincisi, online oyunlarla alakalı araştırmaların bize gösterdiği çok net bir şey var ki o da online oyunların en büyük destekleyicisi olduğu platformlar online kumar siteleri. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, bu siteler en fazla genç yaştaki kullanıcıları hedef alıyor. Çünkü, erken yaşlarda başlayan bağımlılıkların tedavisi çok daha dirençli oluyor. Online oyunla başlayan süreç, online kumar ve online cinsellik bağımlılığına kadar devam edebiliyor. Üçüncü olarak ise, online oyun bağımlılığı gelişime ciddi anlamda sekte vuruyor. Gençliğinin en kritik gelişim dönemindeki bir insanın, boyunun uzaması, kilosunun oturması, sağlıklı beslenmesi ve uyuması, kişiliğine ve yeteneklerine yatırım yapması gerekiyor. Hâl böyleyken bu dönemi hiçbir şekilde gelişim ödevlerini yerine getirmeden, uzun saatler boyunca ekran başında oyun oynayarak geçiren bir kişi uzun vadeli olumsuz etkilerini göreceği kayıplar yaşayacaktır. Özellikle gelişimin kritik olduğu ergenlik döneminde, online oyun bağımlığı sebebiyle yaşayan kayıpların telafisi oldukça zor ve belki bazı durumlarda imkansız olacaktır.”