
Büyük Yeşilay ailesine gönül veren sevgili dostlar,
Hayat hikâyelerle örülü. Hepimizin bir hikâyesi, hatta..
Madde türleri ve uyuşturucu endüstrisinin taktikleri hakkında sorularımızı yanıtlayan Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Cüneyt Evren, “Uyuşturucu endüstrisi, illegal yapısına rağmen modern pazarlama ve üretim stratejilerini kullanarak kendisini sürekli güncelliyor” derken yapay zekâ, biyoteknoloji ve sentetik biyoloji alanlarını kapsayan faaliyetlerin risklerine dikkat çekiyor.
Günümüzde uyuşturucuyla mücadele, teknolojinin ve küreselleşmenin etkisiyle yepyeni bir boyut kazanmış durumda. Sentetik uyuşturucuların yaygınlaşması, dijital platformlarda madde kullanımının özendirilmesi, bazı ülkelerde uyuşturucuların yasallaşması ve biyoteknoloji gibi imkânların uyuşturucu endüstrisini dönüştürmesi, bu savaşın kurallarını baştan yazıyor. Prof. Dr. Cüneyt Evren ile yaptığımız bu röportaj, uyuşturucu dünyasının güncel dinamiklerini gözler önüne seriyor. Sentetik kannabinoidlerden metamfetamin tehlikesine, dijital platformların "romantize edici" etkisinden kripto paralarla yürütülen karanlık ticarete kadar pek çok konu, bağımlılıkla mücadelenin ne denli karmaşık bir hâl aldığını ortaya koyuyor.
“METAMFETAMİN TOPLUM SAĞLIĞI AÇISINDAN CİDDİ BİR TEHDİT OLUŞTURUYOR”
Son yıllarda sokakta yaygınlaşan sentetik uyuşturucuların türleri ve etkileri hakkında genel bir çerçeve çizebilir misiniz? Bunlar klasik uyuşturuculardan nasıl ayrışıyor?
Sentetik maddeler, laboratuvar ortamında üretilen kimyasal bileşiklerdir ve genellikle doğal uyuşturucuların etkilerini taklit etmeyi amaçlarlar. Klasik maddelerden hem kimyasal yapıları hem de etkileri bakımından farklılık gösterir ve genellikle daha ucuz, daha kolay erişilebilir ve sağlık açısından daha tehlikeli olmalarıyla öne çıkarlar. Ayrıca farklı kimyasal yapıları ile yeni sentetik maddeler, mevcut yasal düzenlemelerin dışında kalabilir ve bu durum, yasal boşluklardan faydalanılarak satışlarının artmasına neden olabilir. Bu maddelerden ilki sentetik kannabinoidler ya da Türkiye'de "bonzai" olarak bilinen maddelerdir. Esrar benzeri etkiler yaratmak üzere tasarlanmış bu kimyasal bileşikler, bitkisel materyaller üzerine hatta esrar üzerine püskürtülerek kullanılırlar. Ancak, etkileri esrardan çok daha güçlü ve öngörülemezdir.
Bir tür sentetik kannabinoid olan AM-2201 (A4/kâğıt), Türkiye'de son yıllarda sokaklarda yaygınlaşmaktadır. Bu maddenin sıvı formunun A4 kâğıdı veya peçete gibi malzemelere emdirilmesiyle elde ediliyor ve bu kâğıt parçaları tütünle karıştırılarak sarılıyor ve içiliyor. Dışarıdan bakıldığında sıradan bir kâğıt parçası gibi görünmesi, taşıma ve saklama açısından kullanıcılar için kolaylık sağlarken, tespiti zorlaştırıyor. Bu maddelerin halüsinasyon, paranoya, agresyon, panik ve psikotik ataklar gibi psikolojik etkilere; bilinç kaybı, mide bulantısı, kusma, baş dönmesi, epileptik nöbetler, kalp ritminde artış, yüksek tansiyon, ani kalp durması ve ölüm gibi fiziksel sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Sentetik kannabinoidlerin kullanımı, esrara göre acil tedavi gereksinimini 14-30 kat artırıyor.
Ülkemizde rastlanan ikinci sentetik madde grubu sentetik katinonlar (Bath Salts). Bunlar amfetamin benzeri uyarıcı etkilere sahip kimyasal maddeler ve kullanımları; aşırı uyarılma, paranoya, halüsinasyonlar ve şiddet davranışlarına neden olabiliyor. Bir diğer sentetik madde, halk arasında genellikle "ekstazi" veya "molly" olarak bilinen, uyarıcı ve hafif halüsinojenik etkileri olan MDMA (3,4-Metilendioksi-N-metilamfetamin). Hem güçlü uyarıcı hem de halüsinojenik etkileriyle yoğun bir mutluluk hissi yaratırken, bağımlılık riski taşıyor.
Son yıllarda Türkiye'de metamfetamin (meth) kullanımı da alarm verici seviyelere ulaşmış durumda. Metamfetamin, merkezi sinir sistemini doğrudan etkileyen son derece güçlü ve bağımlılık yapıcı bir sentetik uyarıcı madde. Kristal formu, "cristal meth" olarak biliniyor ve hızlı etki göstermesi nedeniyle bağımlılık potansiyeli oldukça yüksek. Metamfetamin, kısa sürede yoğun haz, enerji ve uyanıklık hissi verse de hem fiziksel hem de psikolojik sağlık açısından çok ciddi zararlar doğurabiliyor. Bu maddenin Türkiye'de kullanımının artması, toplum sağlığı açısından ciddi bir tehdit oluşturuyor.
“UYUŞTURUCU TİCARETİ, İZLENMESİ ZOR BİR HÂLE GETİRİLİYOR”
Uyuşturucu endüstrisi, tıpkı büyük şirketler gibi kendini güncelliyor. Günümüzde bu endüstrinin nasıl çalıştığını, hangi yollarla pazarını genişlettiğini gözlemliyorsunuz?
Uyuşturucu endüstrisi, illegal yapısına rağmen modern pazarlama ve üretim stratejilerini kullanarak kendisini sürekli güncelliyor. Sentetik maddelerin hızla çeşitlenmesi, yasa dışı madde üreticilerinin kimyasal formülleri sürekli değiştirmesinden kaynaklanıyor. Bu sayede, belirli bir kimyasal formül yasaklandığında hızla yeni bir formül geliştiriliyor. Uyuşturucu ticareti, kripto para ve Dark Web üzerinden yapılarak izlenmesi zor hâle getiriliyor. Özellikle kripto paralar, anonimlik sağladığı için büyük miktarda para transferini kolaylaştırıyor. Maddelerin taşınmasında artık dronlar veya küçük insansız hava araçları kullanılıyor. Ayrıca, sosyal medya kuryelik sistemleri de hızla yaygınlaşıyor. Sosyal medya üzerinden yapılan kampanyalar, gençler arasında madde kullanımını popüler bir alışkanlık olarak lanse ediyor. Renkli paketlemeler ve popüler kültür referansları da bu stratejiyi destekliyor. Üretim merkezleri, yerel yasal düzenlemelere göre hızlıca yer değiştirebiliyor. Mikro dozaj yöntemleri veya küçük ve kullanımı kolay paketlemeler, kullanıcıların dikkat çekmeden tüketmesine olanak tanıyor. Üreticiler ve satıcılar, sosyal medya platformlarında olumlu yorumlar yaparak ürünün popülerliğini artırıyor. Uyuşturucuların dağıtımı, özellikle sosyal medya üzerinden yapılan anlık mesajlaşma uygulamalarıyla organize ediliyor.
Dijital film-dizi platformlarında uyuşturucu kullanımını ve diğer bağımlılıkları teşvik edici sahnelerin çokça yer almaya başlaması, uyuşturucu endüstrisinin planlı bir pazarlama stratejisi olarak değerlendirilebilir mi?
Bu şekilde yorumlamak için yeterli kanıt bulunmamakla birlikte, dolaylı olarak, madde kullanım kültürünü romantize eden içeriklerin uyuşturucu kullanımıyla ilgili tutumları değiştirebileceği göz ardı edilemez. Uyuşturucu kullanımını "özgürlük", "başkaldırı" veya "yaratıcı keşif" olarak sunan içerikler, toplumsal algıyı etkileyerek dolaylı bir pazarlama etkisi yapabilir. Bazı yapımlarda uyuşturucu kullanımı, estetik ve cezbedici sahnelerle sunuluyor. Bu da özellikle genç izleyiciler üzerinde "havalı" veya "özgürlükçü" bir algı oluşturabiliyor. Araştırmalar, özellikle ergenlik dönemindeki izleyicilerin medyada sıkça karşılaştıkları davranışları daha fazla taklit etme eğiliminde olduklarını gösteriyor. Uyuşturucu kullanımını romantize eden yapımlar, bazı izleyicilerde maddeye karşı merak uyandırabilir ve "zararsız" veya "kaçış yolu" olarak algılanmasına yol açabilir. Madde kullanımı temalı yapımların popülerleşmesi, diğer yapımcıları da bu temayı işlemeye teşvik ediyor olabilir. Son yıllarda dijital içerik üreticileri, hikâyelerinde toplumsal gerçekçiliği ve gündelik yaşamın karanlık yüzünü daha fazla yansıtmaya da yönelmiştir. Uyuşturucu kullanımı, özellikle gençlik ve suç temalı yapımlarda bir "gerçeklik unsuru" olarak ele alınıyor olabilir. Bazı yapımcılar, bağımlılığı toplumsal bir sorun olarak işleyip, karakter gelişimini daha karmaşık ve derinlemesine yansıtmak istiyor. Örneğin, aslında Euphoria ve Breaking Bad gibi dizilerde uyuşturucu teması, sadece kullanımı değil, sonuçları ve bağımlılıkla mücadelenin zorluklarını da kapsıyor.
“HAFİF MADDE YOKTUR!”
Son dönemlerde bazı ülkelerin bazı “hafif” uyuşturucuları yasallaştırması dünya genelinde nasıl bir etki yarattı? Bu politikaların olumlu ve olumsuz sonuçları neler oldu?
Ben bağımlılık yapan herhangi bir maddenin hafif olarak değerlendirilmesini doğru bulmuyorum. Üreticilerin son yıllarda yetiştirdiği hibrit ve melez esrarın yüksek THC (esrarın içindeki psikoaktif madde) içermesi nedeniyle artık çok daha dramatik ve ciddi endişe verici etkileri var. Yeni formlarının bağımlılık geliştirme, psikotik yani şizofreniye benzer durumları ortaya çıkarma ihtimali çok yüksek. Tıbbi kullanımlarda CBD (esrarın içindeki koruyucu madde) ağırlıklı olan ve kannabinoid oranlarının özel hesaplandığı ilaç formatındaki esrarlar özellikle kanser hastalarında tedaviye dirençli ağrı ve bulantı gibi durumlar için kullanılıyor. “Tedavide kullanılıyorsa zararsızdır” diye bir düşünce yanlış. Unutmamalıdır ki bağımlılık yapan maddelerin tamamına yakını ya daha önce tedavide kullanılmış ya da hâlen kullanılıyor. Tıbbi olmayan keyif için esrar kullanımı hâlen dünyanın çoğu yerinde yasa dışı. Ancak bugüne kadar 12 ABD eyaleti, Uruguay ve Kanada yetişkinlerin eğlence amaçlı yani rekreasyonel esrar kullanımını yasallaştırdı. Bunların sayısının artacağını ön görebiliriz. Tıbbi esrar kullanımıysa dünya çapında çok daha fazla bölgede yasallaştırıldı. Eğlence amaçlı esrar kullanımını yasallaştırma kararının politik olduğunu düşünüyorum. Yasa dışı bir maddenin kontrolü için harcanacak masraf ortadan kalktığı gibi kısmen de olsa maddenin kontrolü sağlanmış ve yüksek vergilendirerek gelir sağlamak mümkün oluyor. Yasal olarak üretilen maddelerin saflığı ve güvenilirliği artıyor, dolayısıyla aşırı doz ve zehirlenme vakalarının azalacağını öngörebiliriz. Diğer olumlu sonuçları madde bulundurma ve kullanımına ilişkin suçlardan kaynaklanan mahkemelerdeki iş yükü ve hapishanelerdeki doluluğu azaltabilir. Yasal pazar, yasa dışı pazarın gelirlerini düşürüyor. Kullanıcıları cezalandırmak yerine, sağlık hizmetlerine erişim sağlanıyor. Yasal hâle gelen maddeler üzerindeki damgalama azalıyor, bu da kullanıcıların tedavi arama motivasyonunu artırıyor.
Bu noktada size göre erişimin artması bağımlılık oranlarını nasıl etkiler?
Ticari arzın yasallaştırılmasının tam etkilerini değerlendirmek için henüz çok erken. Ancak alkolle ilgili deneyimler, daha ucuz, daha etkili esrar ürünlerine erişimin artmasının, düzenli esrar kullanımının yaygınlığını, daha kötü sağlığı ve dolayısıyla esrar bağımlılığını artıracağını güçlü bir şekilde gösteriyor. Ön veriler yasallaşan bölgelerde esrara bağlı psikotik olguların da arttığını gösteriyor. Kanada’da esrarın yasallaştırılmasının ardından halka ve sağlık hizmeti sağlayıcılarına bilgi kaynağı olarak Düşük Riskli Esrar Kullanım Kılavuzu oluşturulmuştur. Yönergeler, esrar kullanmama yönündeki tavsiyeye rağmen esrara devam edenlerin, bağımlılık dâhil olmak üzere zararları en aza indirecek şekilde kullanımlarını değiştirmeye hazır olabileceklerini varsayıyor. Yasal ürünlerin yüksek dozları, özellikle yeni kullanıcılar için riskli olabilir. THC etkisi altında araç kullanımına bağlı kazalar ve yaralanmalar artacaktır. Esrar için alkol gibi net bir limit belirlemek zor; bu da güvenlik güçlerinin denetimini zorlaştırıyor. Yasallaştırmadan sonra gençler arasında esrar kullanımı artıyor ve yasal erişimin kolaylaşması, özellikle genç yaş gruplarında bağımlılık riskini artırıyor. Örneğin Kanada’da yasallaşma sonrası hastanelere esrarla ilgili başvurular %25 oranında artmış. Son olarak yasal ürünlerin yüksek maliyeti, hâlâ yasa dışı üretimi teşvik ediyor ve vergi kaçırmak isteyen üreticiler yasa dışı satışı sürdürüyor.
“DAHA İYİ PERFORMANS BEKLENTİSİ BAĞIMLILIĞI TETİKLİYOR”
Uyuşturucu endüstrisi, madde bağımlılığı dışında psikolojik bağımlılıklar üzerinden de bir pazar kuruyor mu? Örneğin "akıllı ilaçlar", doping maddeleri ya da reçeteli ilaçlar bu bağlamda nasıl değerlendirilmeli?
Psikolojik bağımlılıklar, modern yaşamın getirdiği performans baskısı, sosyal medya etkisi ve toplumsal normlarla iç içe geçmiş durumda. Uyuşturucu endüstrisi, bu yapıyı kendi lehine kullanarak “güçlenme” veya “başarı” vadeden ürünler sunabiliyor. Endüstri, insanların bilişsel performans, ruh hâli ve sosyal statü gibi psikolojik ihtiyaçlarına hitap eden maddeler geliştirerek bu alanda da bir pazar oluşturuyor. Akıllı İlaçlar (nootropikler) zihinsel performansı artırmak için kullanılan reçeteli veya reçetesiz ilaçları kapsıyor. Sürekli daha iyi performans beklentisi bağımlılığı tetikliyor. Doping maddeleri ve performans artırıcılar fiziksel dayanıklılığı ve kas kütlesini artıran maddelerdir ve sıklıkla sporcular ve vücut geliştirme meraklıları arasında ilgi görürler. Madde kullanmadan aynı fiziksel başarıyı elde edememe korkusu ya da kas yapısını koruma takıntısı (bigoreksi) bu durumu tetikliyor. Depresyon, anksiyete, dikkat eksikliği ya da ağrı gibi rahatsızlıklar için yasal olarak reçete edilen ilaçlar süistimal edilebiliyor. Forumlarda ve gruplarda kullanıcı deneyimleri paylaşılırken, olumlu etkiler öne çıkarılıyor. Tüm bu ilaçlara ulaşmak, ebeveyn, kardeş ya da arkadaş gibi başkasına reçete edilen ilaçları ele geçirme şeklinde olabileceği gibi, madde satışı yapan torbacıdan ve ne yazık ki bu ilaçlar kontrol edilen ilaçlar olmasına rağmen bunları reçetesiz satan eczanelerden de sağlanabiliyor.
YAPAY ZEKÂ TEHLİKESİ
Geleceğe baktığınızda, uyuşturucu endüstrisinin yeni tehditleri neler olabilir? Yapay zekâ, biyoteknoloji ya da laboratuvar ortamında üretilen yeni nesil maddeler nasıl bir risk oluşturuyor?
Uyuşturucu endüstrisi, teknolojik gelişmelerden hızla yararlanarak kendisini yeniliyor. Gelecekte yapay zekâ, biyoteknoloji ve sentetik biyoloji alanındaki ilerlemeler, hem yasa dışı uyuşturucu üretimini kolaylaştıracak hem de bağımlılık yapıcı maddelerin çeşitlenmesine yol açacaktır. Yapay zekânın gelişmesi, kimyasal sentez süreçlerini optimize ederek yeni bağımlılık yapıcı maddelerin keşfini kolaylaştırıyor. Yapay zekâ, mevcut uyuşturucuların kimyasal yapısını analiz ederek daha güçlü ve daha zor tespit edilen türevler üretebilir. Sokak uyuşturucularında safsızlık oranı azalabilir, ancak potansiyel ölümcüllük artabilir. Polis ve sağlık kuruluşları, bu tür yeni maddeleri hızlıca tespit edemeyebilir ve kullanıcılar, doz aşımı ve ani ölümlerle karşı karşıya kalabilirler. Suç örgütleri dark web platformlarındaki verileri analiz ederek, hangi maddelerin daha fazla talep gördüğünü ve hangi bölgelerde daha çok satıldığını belirleyerek hedef kitlelerini daha verimli bir şekilde belirleyebilir. Yasa dışı pazarın büyüme hızı artabilir.
Biyoteknolojik gelişmeler, uyuşturucu üretimini biyosentetik yollarla gerçekleştirme olanağı sunuyor. Laboratuvar ortamında, genetiği değiştirilmiş mikroorganizmalar yoluyla kokain veya morfin gibi maddeler üretilebilir. Beyindeki ödül sistemini manipüle eden peptitler üretilerek, klasik uyuşturuculara alternatif maddeler geliştirilebilir. Sentetik biyoloji, doğal uyuşturucu bileşenlerinin yapısını değiştirme veya tamamen yeni maddeler üretme imkânı sunar. Yasal uyuşturucu benzeri maddelerin yapılarını hafif değiştirerek, yasallık sınırını aşan yeni maddeler yaratılabilir. Yeni tasarlanmış moleküller, daha güçlü bağımlılık yapıcı özellikler taşıyabilir ve kullanıcıların, klasik uyuşturuculara oranla daha şiddetli yan etkilere maruz kalma riskini artırabilir. Örneğin; kanabinoid reseptörlerine daha güçlü bağlanan sentetik maddeler, kalıcı psikoz veya nörolojik bozukluklara neden olabilir. Yasal düzenlemeler, yeni maddelerin hızlı üretimi ve çeşitlenmesi karşısında yetersiz kalabilir. Yeni maddelerin doğurduğu sağlık sorunları, sağlık sistemlerini zorlayabilir. Teşhis ve tedavi süreçlerinde gecikmeler yaşanabilir. Yine yeterli bilgiye sahip olmayan kullanıcılar, ciddi sağlık riskleriyle karşılaşabilirler.