
Büyük Yeşilay ailesine gönül veren sevgili dostlar,
Hayat hikâyelerle örülü. Hepimizin bir hikâyesi, hatta..
Halk Sağlığı Uzmanı ve Yeşilay Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan ile madde bağımlılığının tanımı, nedenleri, madde kullanım oranları, bağımlılıkla mücadele ve tedavi yöntemleri üzerine konuştuk. “Asıl olan, dirençli, ne istemediğini ve uyuşturucunun zararlarını bilen “hayır” diyebilen gençler ve toplumlar oluşturmaktır” diyen Prof. Dr. İlhan, insanlık oldukça karmaşık bir uyuşturucu sorunuyla mücadele ettiğini vurguluyor.
Günümüzde insanlığın karmaşık bir uyuşturucu sorunuyla karşı karşıya olduğuna dikkat çeken Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Yeşilay Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan, ailelerin çocuklarını korumak için önlem alması gerektiğini vurguluyor. “Dirençli, ne istemediğini ve uyuşturucunun zararlarını bilen, ‘hayır’ diyebilen gençler ve toplumlar oluşturulmalı” diyen Prof. Dr. Mustafa Necmi İlhan ile madde bağımlılığının nedenleri, belirtilerini, alınması gereken önlemleri ve dünyadaki son durumu konuştuk.
“MADDE BAĞIMLILIĞININ NEDENLERİ KİŞİLERE GÖRE DEĞİŞKENLİK GÖSTERİR”
Madde bağımlılığı nedir ve nedenleri arasında neler yer alır?
Vücuda girdiğinde davranışsal, ruhsal ve bedensel değişikliklere neden olan, bağımlılık yapabilen kimyasal maddelere bağımlılık yapıcı maddeler denir. Kişilere göre nedenler değişkenlik gösterse de ilk üç sırada merak, arkadaş etkisi ve direnç gösterememe/hayır diyememe yer alır.
Madde bağımlılığının belirtileri nelerdir? Bağımlılık tanısı konulurken hangi kriterler göz önünde bulundurulur?
Özgün bir belirti bulunmamakla birlikte; Amerikan Psikiyatri Birliği’nin belirlediği DSM-5 Tanı Ölçütleri Başvuru El Kitabı’na göre, madde kullanım bozukluğu belirtisi ve tanısı aşağıdaki şekilde tanımlanıyor. 12 aylık bir süre içinde, aşağıdakilerden en az ikisiyle kendini gösteren, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da işlevsellikte düşmeye yol açan, sorunlu bir madde kullanım örüntüsü tanımı şu şekildedir:
Çoğu kez istendiğinden daha büyük ölçüde ya da daha uzun süreli olarak madde alınır.
Madde kullanmayı bırakmak, denetim altında tutmak için sürekli bir istek ya da sonuç vermeyen çabalar vardır.
Madde elde etmek, madde kullanmak ya da yarattığı etkilerden kurtulmak için gerekli etkinliklere çok zaman ayrılır.
Madde kullanmak için çok büyük bir istek duyma ya da kendini zorlanmış hissetme durumu söz konusudur.
İşte, okulda ya da evdeki konumunun gereği olan başlıca yükümlülüklerini yerine getirememeyle sonuçlanan, yineleyici madde kullanımı vardır.
Madde etkilerinin neden olduğu yineleyici, toplumsal ya da kişilerarası sorunlar olmasına karşın madde kullanımını sürdürme durumu söz konusudur.
Madde kullanımından ötürü önemli birtakım toplumsal, işle ilgili faaliyetlerin, eğlenme-dinlenme etkinliklerinin bırakılması ya da azaltılması söz konusudur.
Maddenin tekrar eden bedensel ya da ruhsal bir sorunu olduğu bilgisine karşın madde kullanımı sürdürülür.
Aşağıdakilerden biriyle tanımlanabilecek bir dayanıklılık (tolerans) gelişmiş olması söz konusudur:
A. Sarhoşluk ya da istenen etkiyi sağlamak için belirgin olarak artan ölçülerde madde kullanma gereksinimi.
B. Aynı ölçüde madde kullanımının sürdürülmesine karşın, belirgin olarak daha az etki sağlanması.
Aşağıdakilerden biriyle tanımlandığı üzere, yoksunluk gelişmiş olması:
A. Maddeye özgü yoksunluk sendromu.
B. Yoksunluk belirtilerinden kurtulmak ya da kaçınmak için madde (veya yakından ilişkili bir madde) alma.
“MADDE KULLANIM BOZUKLUĞU OLANLARIN, DÜŞÜNCE VE DAVRANIŞLARINDA PROBLEMLER MEYDANA GELEBİLİR”
Madde bağımlılığı hangi sağlık sorunlarına neden olur? Bağımlılığın fiziksel ve psikolojik etkileri nelerdir?
Maddeyle ilişkili bozukluklar, madde kullanım bozuklukları ve maddenin yol açtığı bozukluklar olmak üzere ikiye ayrılır. Maddenin yol açtığı durumlar arasında; esriklik (entoksikasyon), yoksunluk ve maddenin/ilacın yol açtığı ruhsal bozukluklar (psikozla giden bozukluklar, iki uçlu ve ilişkili bozukluklar, depresyon bozuklukları, kaygı bozuklukları, takıntı-zorlantı bozuklukları ve ilişkili bozukluklar, uyku bozuklukları, cinsel işlev bozuklukları, deliryum ve nörobilişsel bozukluklar) yer alır. Madde kullanım bozukluğu olan kişilerin düşünce ve davranışlarında çeşitli problemler meydana gelebilir. Beynin yapısındaki ve işlevlerindeki değişiklikler, insanlarda yoğun istek duygusuna, kişilik değişikliklerine, alışılmadık hareketlere ve diğer davranışlara neden olabilir. Beyin görüntüleme çalışmaları, madde kullanımından dolayı beynin yargılama, karar verme, öğrenme, hafıza ve davranışsal kontrolle ilgili alanlarında değişiklik yaşandığını gösteriyor. Ayrıca bağımlı kadınların bebeklerinde yenidoğan yoksunluk sendromu görülebiliyor. Madde kullanım bozukluğu olan kişilerde genellikle akciğer veya kalp hastalığına, felce, kansere veya zihinsel sağlıkla ilgili çeşitli problemlere de rastlanabiliyor. Bu kişilerde ayrıca HIV, Hepatit C gibi bulaşıcı hastalıkların ve erken ölümlerin görülmesi muhtemeldir. Madde kullanım sıklığı, bir defada alınan madde miktarı, madde kullanımına ya da kullanıldığı bağlama bağlı olarak ortaya çıkan riskli davranışlar, maddenin bedene alınma biçimi veya tüm bunların bileşimi madde kullanımına bağlı olarak ortaya çıkan fiziksel ve ruhsal sağlık sorunlarını artırır.
“TOPLUMUN KONUYA BAKIŞI MÜCADELEYİ DESTEKLİYOR”
Madde bağımlılığını önlemek amacıyla hangi önlemler alınmalı?
Uyuşturucu bağımlılığına somut olarak tek bir nedenin yol açtığını söylemek, genellemeler yapmak doğru değildir. Ancak Türkiye Uyuşturucu Araştırmaları’nda da kanıtlandığı üzere (2011, 2018); özellikle gençlerde en yakın arkadaşlarında, ailede uyuşturucu kullanan birisinin varlığıyla merak ve kendini ifade etme gerekçesi en çok uyuşturucu kullanımına başlama ve devam etme nedenidir. Bunun yanında kişilerin çevresinde uyuşturucunun normalleştirilmesi, hayatın gereklerinden birisi gibi sosyal çevresinde, yaşadığı ortamda, sosyal medya ve geleneksel medyada sık sık kullanıcılara yer verilmesi, özendirilmesi de etkili faktörlerin başında geliyor. Ayrıca, suç oranı yüksek bir bölgede yaşamak, eğitim ve okula devam etmemekle çalışmamak da risk oluşturuyor. Sıraladıklarımıza yönelik önlemlerin alınması en doğru yaklaşımdır. Türkiye’de toplumun %75,2’si sigara kullanmayı “ağır risk” olarak tanımlarken, %82,8’i alkol kullanmayı, %97,3’ü uyuşturucu kullanmayı “ağır risk” olarak tanımlıyor. (Türkiye Uyuşturucu Araştırmaları 2011 ve 2018)
Türkiye’de toplumun bağımlılıklara yönelik bu hassasiyeti de dikkat alındığında, Yeşilay’ın uyuşturucu da dâhil bağımlılıklar için gerçekleştirdiği mücadelenin önemi özellikle önleme alanındaki faaliyetlerin etkisi bir kez daha ortaya çıkıyor. Toplumun konuya bu şekilde bakışı da mücadeleyi destekliyor.
“ASIL OLAN ‘HAYIR’ DİYEBİLEN GENÇLER VE TOPLUMLAR OLUŞTURMAK”
Aileler çocuklarını madde bağımlılığından korumak için ne tür önlemler alabilir?
Aile içi şiddet ve ihmalin varlığı, aile içi stresin fazlalığı, ailelerin çok baskıcı ya da ilgisiz olması, ailede gençlerin özdeşim kurabileceği bir bireyin olmaması madde bağımlılığında etkili unsurlar arasında yer alıyor. Genel olarak sosyoekonomik yönden dezavantajlı bireyler uyuşturucu bağımlılığı yönünden daha yüksek risk grubunda olsa da toplumlara göre değişebiliyor. Eğitim açısından bakıldığında ise, daha eğitimsiz grupların en riskli olduğu, tüm eğitim grupları içerisinde üniversite öğrencilerinin daha fazla riske sahip olduğunu söylemek mümkün. Aileler bu kapsamda çocuklarını korumak için önlem almalıdırlar. Günümüzde uyuşturucu tedarikçileri akla gelmedik yöntemler kullanıyor. Kargoyla uyuşturucu gönderimi, sosyal medya araçlarıyla kullanıcıya ulaşma, gizli ya da açık şekilde uyuşturucu kullanımı teşviki, toplumda beğeni alan karakterlerin uyuşturucu kullanımı ve paylaşımı, suç örgütlerini, uyuşturucu çete liderlerini yüceltme, romantikleştirme ve daha fazlası hemen her gün karşımıza çıkıyor. Tüm bunlar için önlem almak mümkün olsa da asıl olanın bu etkilere dirençli, ne istemediğini ve uyuşturucunun zararlarını bilen “hayır” diyebilen gençler ve toplumlar oluşturmaktır ve bu çok daha etkin bir yoldur. Bunun için de erken yaşlardan başlayarak uyuşturucusuz bir yaşam biçimini benimsetmek, spor, akıl oyunları gibi farklı motivasyon alanlarına gençleri yönlendirmek çok önemlidir.
“GÜNÜMÜZDE UYUŞTURUCUDAN ETKİLENMEYEN HİÇBİR COĞRAFYA YOK”
Ülkemizde madde bağımlılığı konusunda nasıl bir tablo söz konusu? Madde kullanım oranları hakkında bilgi verebilir misiniz?
Bugün dünyada, tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar çok ve çeşitli uyuşturucu türü bulunuyor. İnsanlık ise oldukça karmaşık bir uyuşturucu sorunuyla mücadele ediyor. Günümüzde uyuşturucudan etkilenmeyen hiçbir coğrafya bulunmamaktadır. Sürdürülen uyuşturucu mücadelesinin etkinliği, her yıl yayımlanmakta olan raporlara da yansıyor. Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Dairesi’ne (UNODC) göre; 15-64 yaş aralığında, hayatının bir döneminde madde kullandığını beyan eden kişiler dünyada %5,6, Avrupa’da %29’dur. Türkiye’de ise “Genel Nüfusta Tütün, Alkol ve Madde Kullanımına Yönelik Tutum ve Davranış Araştırması” 2011 ve 2018 yıllarında EGM Narkotik Suçlarla Mücadele Başkanlığı TUBİM Şube Müdürlüğü tarafından 15-64 yaş grubunda yapılmış, 2011 yılında hayatında en az bir kere herhangi bir yasa dışı uyuşturucu maddeyi kullanım oranı %2,7 iken, 2018 yılında %3,1 olarak ölçülmüştür. Kullanılan uyuşturucu madde türleri ülkelere, bölgelere ve kıtalara göre değişkenlik göstermekle birlikte esrar ve türevleri küresel ölçekte en sık kullanılan madde olmayı sürdürüyor. Örneğin; Avrupa’da esrardan sonra en sık tüketilen maddeler kokain, ekstaziyken, Kuzey Amerika’da opioid türevleri, ülkemizde ise şu an için metamfetamindir.