Büyük Yeşilay ailesine gönül veren sevgili dostlar,
Hayat hikâyelerle örülü. Hepimizin bir hikâyesi, ..
1092
Yeşilay Genel Başkanı Doç. Dr. Mehmet Dinç: “Bağımsızlık Seferberliği İle Amacımız Bağımlılıklara Karşı Toplumsal Bir Uyanış ve Dayanışma Hareketi Oluşturmak”
Yeşilay Genel Başkanı Doç. Dr. Mehmet Dinç “Bağımsızlık Seferberliği” oluşumunun yola çıkışı, hedefleri, iş birlikleri ve önemi hakkındaki sorularımızı yanıtladı. Bağımlılıklarla mücadelenin vatan mücadelesi olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Mehmet Dinç, “Bağımsız bir gelecek, ancak el ele vererek, güçlü bir dayanışma içinde mücadele ederek mümkün olabilir. Bu seferberlikle attığımız her adım, gençlerimizin, ailelerimizin ve ülkemizin daha özgür, daha sağlıklı yarınlara ulaşması için bir umut ışığı olacaktır” diyor.
Bağımlılık her toplum için olduğu gibi bizim toplumumuz için de önemli bir tehlike. Siz de uzun yıllardır bu mücadelenin içinde çeşitli çalışmalar yapan bir isimsiniz. Dahası siz sürekli olarak bağımlılığın “bir insanın başına gelebilecek en kötü şey” olduğunu söylüyorsunuz. Bu doğrultuda ilk olarak, bağımlılıklarla mücadelenin neden gerekli olduğunu anlatır mısınız? Neden “Bağımlılıklar toplumumuz için bir tehdittir” diyoruz? Bağımlılıkların bireylere, ailelere ve topluma ne gibi zararları var?
Bağımlılık bütün bir insanlık için tehlike. Dolayısıyla şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: “Bağımlılıklarla mücadele, insan hakları mücadelesidir.” Çünkü bağımlılık önce kişiyi ele geçirir, hem maddi hem manevi açılardan yıpratır. Bir tek kişinin gördüğü bu zarar tıpkı bir kanser hücresi gibi yayılır, diğer insanlarla ilişkinizi bozar, eşinizle dostunuzla aranızdaki bağı zayıflatabilir.
Sağlıklı toplum, bağımlılıklara karşı durabilme refleksi güçlü toplumdur diyebiliriz. Çünkü eğer öyle bir refleks geliştirmediyseniz, yani toplumun o kası güçlü değilse, bağımlılıklar topluma çok kolay sirayet ediyorlar. Yeşilay olarak bizim mücadelemiz, bağımlılıklar çocuklarımızın, gençlerimizin içinde yuvalanmasınlar diyedir. Ama maalesef bağımlılıklar da kazanabiliyor. Kişinin kendisi, ailesi ve nihayetinde toplumun tamamı için tehdit hâline geliyor. Neden? Çünkü kişinin çalışması, emek vermesi, hayatla doğru ve sağlıklı bir ilişki içerisinde olması gerekir, bunlar toplum için birer değerdir. İşte bağımlılıklar sizi bu değerleri üretmekten alıkoyduğunda, orada bağımlılıkların niçin sadece bir kişiyi ilgilendirmediğini anlıyoruz. Bu yüzden bağımlılıklar bir halk sağlığı sorunudur zaten.
“GÜCÜMÜZÜ GÖNÜLLÜLERİMİZDEN ALIYORUZ”
Bugün toplumumuzda bağımlılıklarla mücadele konusunda hangi alanlarda daha fazla çaba gösterilmesi gerektiğini düşünüyorsunuz? “Şu alanda daha fazla mücadele vermeliyiz” dediğiniz bir konu var mı?
Son zamanlarda sıkça görmeye başladığımız bir diğer endüstri var: sanal kumar bağımlılığı. Kolay yoldan para kazanmayı vadedip gençlerimizi sömüren, hayatları mahveden bir bağımlılık bu. Bu alanla ilgili çalışmalar yürütüyoruz. Daha da üzerine gitmemiz, daha fazla gence ve aileye ulaşmamız gerekiyor. Sanal kumar bağımlılığı çok erken yaştaki çocuklarımızı kolayca hedef seçebiliyor çünkü çocuklar ve gençler bunu ailelerinden kolayca saklayabiliyorlar. Yani kumar bağımlılığı tespit edilmesi zor bir bağımlılık. Burada bize ve ailelere çok büyük sorumluluk düşüyor. Bilhassa dijital farkındalığı arttırmak çok gerekli özellikle ebeveynlerin bu noktada daha fazla bilinçlenmesi amacıyla gereken çalışmaları yapıyoruz ve yapmaya da devam edeceğiz. Evlatlarımızı bu illetten korumak için ne lazımsa yapacağız. Bunun yanında tüm bağımlılıklara karşı seferber olmak için daha fazla gönüllüye ihtiyacımız olduğunu da ayrıca belirtmem gerek. Çünkü biz gücümüzü gönüllülerimizden alıyoruz. Bağımlıları bağımsız yapmak yolunda gönüllülerimiz olmadan olmaz diyoruz. Tabii şu hususu da belirtmek gerekiyor, biliyorsunuz ki Yeşilay Dünya Sağlık Örgütünün tanımladığı tüm bağımlılık türleri ile aynı anda mücadele eden dünyadaki tek kuruluş. Bu da bizim bağımlılığı ilgilendiren her alanda daha fazla mücadele vermemiz gerektiğini gösteriyor.
Bıraktığınız yerden hareketle asıl konumuza gelebiliriz o hâlde. “Hepimiz İçin Bağımsız Gelecek” sloganıyla yola çıkan Yeşilay, bağımlılıklarla mücadelede “Bağımsızlık Seferberliği” adıyla yeni bir dönem başlattı. Bu hareketi başlatırken hangi amaçlarla yola çıktınız?
Bir kardeşimiz şöyle demişti: “Bağımlılığa kaybettiğimiz her genç vatan toprağından kaybedilmiş bir avuç topraktır.” Biz bağımlılıklarla mücadeleye tam olarak böyle bakıyoruz; bu mücadele bizim için bir vatan mücadelesi. Bu doğrultuda, “Bağımsızlık Seferberliği”ni başlatırken amacımız, bağımlılıklara karşı toplumsal bir uyanış ve dayanışma hareketi oluşturmaktı. ‘Hepimiz İçin Bağımsız Gelecek’ sloganıyla bu seferberlik, bireylerin iradelerini geri kazanmalarını, gençlerimizin hayallerine sahip çıkmalarını ve toplum olarak daha sağlıklı, daha güçlü bir geleceğe ilerlememizi amaçlıyor. Karşımızda devasa bir bağımlılık endüstrisi var ve bu endüstri her yere sızabiliyor bunun karşısında biz de her şehre, her sokağa, her eve ulaşmayı hedefliyoruz.
Bağımsız bir gelecek, ancak el ele vererek, güçlü bir dayanışma içinde mücadele ederek mümkün olabilir. Bu seferberlikle attığımız her adım, gençlerimizin, ailelerimizin ve ülkemizin daha özgür, daha sağlıklı yarınlara ulaşması için bir umut ışığı olacaktır.
“HER VATANDAŞIMIZIN DESTEĞİNE TALİP, HEPSİNİN HİZMETİNE AMADEYİZ”
Bu harekete neden “seferberlik” dediğinizi anlatır mısınız?
Bu harekete “seferberlik” dedik çünkü herkesin elini taşın altına koyması gereken bir mesele var önümüzde. Nasıl ki milletimiz felaket anlarında bir araya gelip seferber oluyor, işte bağımlılıklarla mücadelede de buna ihtiyacımız olduğu için seferberlik dedik. 105 yıllık tecrübemiz bize her yaştan, her sınıftan insanın bu mücadelenin bir parçası olduğunu söylüyor. Sadece yayınlarımıza dahi baksanız bunun böyle olduğunu göreceksiniz. Mesela yetişkinler için hazırlanan Yeşilay Dergimiz, yüz yılı aşkın süredir aralıksız yayınlanıyor ya da çocuk dergimiz Mavi Kırlangıç o da elli yılı geçkin bir süredir hayatımızda yani geçmişten günümüze biz, yetişkin yahut çocuk demeden herkese ulaşmaya çalışıyoruz. Dolayısıyla tecrübemiz de bize bu mücadelenin 7’den 70’e tüm toplumun mücadelesi olduğunu gösteriyor. Bağımlılıklar o kadar sinsidir ki her boşluktan içeri girebilirler. Bizlerse ancak toplumun her ferdiyle birlikte çalışarak bu boşlukları doldurabiliriz. Bu yüzden her vatandaşımızın desteğine talip, hepsinin hizmetine amadeyiz.
“Bağımsızlık Seferberliği” T.C. İçişleri Bakanlığıyla birlikte başlatıldı. Söz konusu iş birliği ne anlam ifade ediyor? Ayrıca Yeşilay hangi konularda hangi kurumlarla iş birliği içerisinde çalışıyor? Bu iş birliklerinin önemi nedir?
“Bağımsızlık Seferberliği”nin İçişleri Bakanlığı iş birliğiyle başlatılması, mücadelemizin yalnızca bireysel değil, toplumsal ve kurumsal bir seferberlik olduğunun en güçlü göstergelerinden biridir. Bu iş birliği, bağımlılıkla mücadelenin tüm ülke sathında, daha etkin ve koordineli bir şekilde yürütülmesini sağlıyor. Dahası biz sadece İçişleri Bakanlığımızla değil farklı bakanlıklarla da birlikte çalışıyoruz. Mesela geçtiğimiz ay Adalet Bakanlığı ile, uyuşturucuyla mücadelede yolumuzu açacak bir protokol imzaladık. Bunun yanında Gençlik ve Spor Bakanlığımızla, Sağlık Bakanlığımızla gençlerimizi ve genel olarak toplumumuzu bağımlılıklara karşı koruyacak projeler üzerinde çalışıyoruz. Ayrıca Cumhurbaşkanı Yardımcısı başkanlığında; 11 bakanın ve Yeşilay Başkanının katılımıyla teşekkül ettirilmiş Bağımlılıkla Mücadele Yüksek Kurulu da devletimizin bağımlılıkla mücadeledeki kararlılığının ve bize olan desteğinin en mühim göstergelerinden. Bu kurulda geliştirilen eylem planları mücadelemiz için hayli önemli.
Yeşilay olarak, bağımlılıkların her türüyle mücadelede kamu kurumları, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler ve yerel yönetimlerle güçlü iş birlikleri kuruyoruz. YEDAM’lar aracılığıyla bireysel destek sunarken, eğitim, farkındalık ve rehabilitasyon çalışmalarımızla toplumun her kesimine ulaşıyoruz. Bu iş birlikleri, daha fazla insana erişmek, sorunları kaynağında çözmek ve toplumsal dayanışmayı güçlendirmek adına büyük önem taşıyor. Unutulmamalıdır ki, bağımlılıkla mücadele tek bir kurumun değil, toplumun tüm paydaşlarının ortak sorumluluğudur. Bu birliktelik, bağımsız ve sağlıklı bir geleceği hep birlikte inşa etmemizin anahtarıdır.
“YEDAM BİR ‘İYİLEŞME DURAĞI’”
Yeşilay bünyesindeki YEDAM da bu “Seferberlikte” oldukça aktif rol oynuyor. Bağımlılıklarla mücadele kapsamında YEDAM’ın insana ve topluma ne gibi katkıları var? Nasıl bir modelde ilerleniyor?
YEDAM, bağımlılıkla mücadelede Türkiye’nin en özgün ve etkili hizmet modellerinden birini sunuyor. Bu anlamda Bağımsızlık Seferberliği’nde YEDAM, hem bireylerin hem de toplumun bağımlılıklardan kurtulma sürecinde güçlü bir destek mekanizması olarak çok önemli bir rol üstleniyor.
YEDAM’ların temelinde insana odaklanan bir model var. Alanında uzman psikologlar ve sosyal hizmet uzmanları, tamamen ücretsiz hizmetlerle bireylerin bağımlılıkla mücadelesinde yol arkadaşlığı yapıyor. Danışanların ihtiyacına göre bireyselleştirilmiş çözümler sunuyoruz; yüz yüze psikolojik destekten telefon üzerinden danışmanlığa, grup terapilerinden aile destek çalışmalarına kadar geniş bir hizmet yelpazesi var. Bu sayede yalnızca bağımlı bireyleri değil, onların ailelerini ve çevresini de sürecin içine dâhil ederek toplumsal bir iyileşme hedefliyoruz. YEDAM, bireyin bağımlılıkla mücadelesinde yalnız olmadığını gösteriyor. Kendi gücünün farkına varmasını sağlıyor ve sağlıklı, bağımsız bir yaşama adım atmasına yardımcı oluyor. Bugüne kadar binlerce kişinin hayatına dokunarak bağımlılıktan kurtulmalarına destek olduk. Bu süreci yürütürken bilimsel temellere dayanan, çağın ihtiyaçlarına cevap veren, yerli ve millî bir model geliştirdik. Dünyaya örnek olabilecek bu hizmet modelini her geçen gün daha fazla yaygınlaştırmak için çalışıyoruz.
YEDAM’da çalışan psikologlarımız, sosyal hizmet uzmanlarımız birer yol arkadaşı gibi. Kapımızdan içeri giren herkese, bir derdi olan komşumuz gibi yaklaşıyoruz. Yüz yüze görüşmelerle, telefonda danışmanlıkla ya da grup terapileriyle bireylerin hayatlarına rehberlik ediyoruz. Ama iş sadece bireyle sınırlı kalmıyor; çünkü bizim kültürümüzde insan bir bütündür: ailesiyle, çevresiyle, mahallesiyle... Bu yüzden bağımlılıkla mücadelede aileleri de sürecin içine dâhil ederek, toplumu da güçlendirmeyi hedefliyoruz.
YEDAM aslında bir “iyileşme durağı”. Hayatın karanlık bir köşesinde kalanlar için bir ışık. Bugüne kadar binlerce kişiye dokunduk; onları yeniden hayallerine, sevdiklerine, bağımsızlıklarına kavuşturduk. Her biri bizim için bir umut hikâyesi. “Düştüysek kalkarız” diyen Anadolu insanının ruhunu burada yaşatıyoruz. Bilimle, inançla ve insana olan güvenle bu mücadeleyi sürdürüyoruz.
“BAĞIMSIZLIK SEFERBERLİĞİ’NDE SADECE BİREYLERİ DEĞİL, TOPLUMU BİR BÜTÜN OLARAK HAREKETE GEÇİRİYORUZ”
Bağımsızlık Seferberliği’nde nasıl bir yol haritası çizdiğinizden bahseder misiniz?
Bağımsızlık Seferberliği, Yeşilay’ın bağımlılıkla mücadelede ortaya koyduğu en kapsamlı ve en kararlı adımlardan biri. Bu seferberlikle amacımız, bireyden topluma, toplumdan ülke geneline yayılan bir farkındalık ve iyileşme hareketi başlatmak. Bağımlılıkla mücadelede sosyal, psikolojik ve beşerî tüm faktörleri ele aldığımız bütüncül bir yaklaşımı benimsiyoruz ve “önleme, müdahale ve rehabilitasyon” olmak üzere üç temel eksen üzerinde ilerliyoruz.
Birinci adımda, bağımlılıkları oluşmadan engellemeyi hedefliyoruz. Bu doğrultuda Türkiye Bağımlılıkla Mücadele Eğitim Programı (TBM) çok iyi bir örnek. Bununla teknoloji, kumar, tütün, alkol ve madde bağımlılığı konularında toplumu bilinçlendirmeyi amaçlıyoruz. Program kapsamında her yıl 10 milyon öğrenciye ve 3 milyon yetişkine ulaşıyoruz. Eğitimcilerden oluşan geniş bir ağ sayesinde TBM’de şu anda 2 bin 199 formatör ve 44 bin 14 uygulayıcı görev yapıyor. Bunun yanında Yeşilay olarak gençlerimize ve çocuklarımıza “hayır diyebilme” gücü kazandırmak için eğitim programları, gençlik kampları, festivaller, geziler, atölyeler ve çeşitli farkındalık kampanyaları düzenliyoruz. Ayrıca, sanatın ve sporun gücünü arkamıza alarak atölyeler ve çeşitli turnuvalar tertip ediyoruz. Genç Yeşilay kulüplerimiz okullarda, mahallelerde, çeşitli platformlarda Yeşilay’ın 100 yılı aşkın birikimini akranlarına aktarıyor, bunu yani gençlerimizin rolünü çok önemsiyoruz. Aynı zamanda ebeveynlere, öğretmenlere ve toplumun her kesimine ulaşarak bu zinciri daha da güçlendiriyoruz.
İkinci adımda, bağımlılık riski taşıyan bireylerin ve bağımlılıkla mücadele edenlerin yanında olmak var. YEDAM’larımız burada en önemli rolü üstleniyor. Ücretsiz psikolojik ve sosyal destek hizmetlerimizle bağımlılıkların önüne geçiyor, bağımlı bireyleri yeniden hayata kazandırıyoruz.
Üçüncü adımda ise iyileşme sürecini sürdürülebilir kılmak için çalışmalar yapıyoruz. Bağımlılıktan kurtulmuş bireylerin topluma yeniden güçlü bir şekilde adapte olmalarını sağlamak, onlara yeni yaşam fırsatları sunmak seferberliğimizin önemli bir parçası.
Bu yolculukta sadece bireyleri değil, toplumu bir bütün olarak harekete geçiriyoruz. Muhtarlarımızdan din görevlilerine, öğretmenlerden sağlık çalışanlarına kadar herkesin elini taşın altına koyduğu bir dayanışma ruhu oluşturuyoruz. Çünkü biliyoruz ki bağımlılıkla mücadele sadece bir kurumun ya da bireyin değil, hepimizin sorumluluğu.
Aynı zamanda teknolojinin ve medyanın gücünü de arkamıza alarak daha fazla insana ulaşıyoruz. Böylece mobil uygulamalarımızla, sosyal medya kampanyalarımızla, çevrim içi program ve organizasyonlarımızla toplumun her kesiminde bağımlılığa karşı bir “duyarlılık dalgası” oluşturmayı hedefliyoruz. Eğitim projelerimiz ve saha çalışmalarımızla bağımlılıkla mücadelede kararlı ve sonuç odaklı adımlar atıyoruz.
Özetle Bağımsızlık Seferberliği, bir hareketten çok daha fazlası: Bu, bağımlılıktan uzak, sağlıklı ve güçlü bir gelecek inşa etme hayalinin yol haritasıdır. Ve biz bu yolda, tüm toplumla el ele, omuz omuza ilerliyoruz.
“BAĞIMLILIKLA MÜCADELE YALNIZCA BİR ÜLKENİN DEĞİL, TÜM İNSANLIĞIN ORTAK SORUMLULUĞUDUR”
Yeşilay bir yandan da uluslararası politikalara yön veriyor. Öyle ki ürettiği politikalar dünyaya örnek oluyor, model alınıyor. Dünyada da söz sahibi olan Yeşilay’ın uluslararası misyonu hakkında neler söylersiniz?
Yeşilay’ın uluslararası misyonu, aslında köklü geçmişimizden aldığımız birikimin küresel ölçekte paylaşılması üzerine kurulu. Dünya çapında bağımlılıklarla mücadelede öncü ve örnek bir rol üstleniyoruz. Bizim için bağımlılıkla mücadele, yalnızca bir ülkenin değil, tüm insanlığın ortak sorumluluğu. Bir yandan bağımlılıkla mücadelede geliştirdiğimiz yerli ve millî çözümleri dünyaya tanıtıyoruz, diğer yandan uluslararası iş birliği ağlarıyla bu konuda ortak akıl oluşturuyoruz. Örneğin, Birleşmiş Milletler’den Dünya Sağlık Örgütüne kadar birçok uluslararası platformda aktif bir şekilde yer alıyoruz. Türkiye Yeşilay’ı öncülüğünde kurulan Uluslararası Yeşilay Federasyonu sayesinde tüm ülke Yeşilay’ları ile etkin bir şekilde çalışabiliyoruz. Politikalarımız ve projelerimizle birçok ülkeye ilham veriyor, bağımlılıkla mücadelede model alınan bir organizasyon hâline geliyoruz.
Yeşilay’ın güçlü olduğu nokta, insan odaklı yaklaşımı ve değerler temelli bakış açısı. Bizim kültürümüzde komşusu açken tok yatmayan bir anlayış var. Bağımlılıkla mücadelede de bu yaklaşımı bir adım öteye taşıyoruz; sadece kendi toplumumuzu değil, tüm dünya toplumlarını önemsiyoruz. Amacımız, sınırların ötesine geçip bağımlılıktan arınmış, sağlıklı bir dünya için çalışmak.
Bir diğer önemli misyonumuz, uluslararası arenada bağımlılıkla mücadeleye dair bilgi ve deneyim paylaşımı yapmak. YEDAM modeli, Yeşilay’ın yürüttüğü eğitim ve farkındalık projeleri gibi çalışmalarımız, birçok ülke tarafından uygulanabilir ve sürdürülebilir çözümler olarak görülüyor. Bu açıdan bakıldığında, Yeşilay sadece bir sivil toplum kuruluşu değil, bağımlılıklarla mücadelede küresel bir aktör.
Defalarca başarı hikâyelerine şahit olmuşsunuzdur. Bize bağımlılıklardan kurtulanların ilham verici hikâyelerinden de bahsedebilir misiniz? Bu hikâyelerde şimdiye kadar sizi en çok etkileyen şey ne oldu?
YEDAM danışanlarımızdan ve danışanlarımızın ailelerinden sık sık mektuplar alıyoruz. İçimizi ısıtan, bize ümit ve güç veren, “İyi ki bu işi yapıyoruz” dedirten mektuplar bunlar. Bunlardan bir tanesi beni özellikle derinden etkilemiştir. Onu burada aynen paylaşabilirim. Bir danışanımızın annesi, “Oğluma hayatın renklerini tekrar kazandırdığınız için teşekkür ederim” diye yazmıştı bize. Bu yürekten ifade beni şahsen çok etkilemişti.
Bu not bize bir kitap hazırlamanın ilhamını verdi. Renklerini Yeniden Kazananlar adıyla, Yeşilay Yayınları’ndan bir kitap neşrettik. Bu kitapta “renklerini yeniden kazanan” danışanlarımızın hikâyelerini bir araya getirdik. Dileyenler birbirinden ilham verici bu hikâyelere kitabımızdan ulaşabilirler.
Bu mücadelede, halkımızın desteğinin ne denli önemli olduğunu birçok kez ifade ettiniz. Röportajımızın sonuna gelmişken bu doğrultuda vermek istediğiniz bir mesaj var mı?
Yeşilay 105 yıldır bağımsızlık için çalışıyor. Tüm Türkiye’de 120 şubemizle, 175 üniversite kulübümüzle, 107 YEDAM’mımızla, gönüllülerimizle ve çalışanlarımızla birlikte bağımlılıkla mücadele ediyoruz. Ancak bu mücadelede halkımızın desteği olmazsa olmaz. Bağımsızlık seferberliğimiz için, bagimsizlikseferberligi.yesilay.org.tr adıyla bir internet sitesi hazırladık; halkımız bu sitemizi ziyaret ettiğinde seferberliğimize nasıl destek olabileceklerine dair farklı yönergeler bulacak. Ayrıca ülkemizin her yerinde faaliyet gösteren şubelerimize gelip bu konuda bilgi alabilirler. Tekrar etmekte fayda var bizim için en önemli husus gönüllülük. Bağımsızlık yolunda gönüllü, “Yeşilay Elçileri”ne ihtiyacımız var. Yeşilay elçisi demek kendi bağımlı olmadığı gibi bağımlılığa karşı insanları korumak isteyen kişi demek. Yeşilay olarak tüm imkânlarımızı bu yolda milletimize sunmaya hazırız. Bu yüzden 7’den 70’e tüm halkımızı başlattığımız seferberlikte beraber hareket etmeye davet ediyoruz.