Büyük Yeşilay ailesine gönül veren sevgili dostlar,
Hayat hikâyelerle örülü. Hepimizin bir hikâyesi, ..
1058
Yaşam
Yeşilay’a Gönülden Bağlı Olanlar
Yeşilay’ın 102 yıldır süren mücadelesi kuşkusuz ki en büyük gücünü gönüllülerden alıyor. Hayatını bağımlılıkla mücadeleye adayan saygıdeğer büyüklerimiz ve geleceğimizin umudu gençlerimizin gözünden Yeşilay’a gönülden bağlı olmanın ne anlama geldiğini dinledik...
‘’Her toplumda yapılması gereken işler vardır. Her ülkede iyileşecek yaralar vardır. Her kalpte bunları yapacak güç vardır.’’ diyor Amerikalı yazar Marianne Williamson. Ne kadar da doğru... Bağımlılıklar da maalesef iyileşmeyi bekleyen yaralarımızdan biri. Ancak, ne şanslıyız ki ülkemizde güzel kalplerin desteğiyle yola çıkmış, bir asrı geride bırakmış ve hâlâ ilk günkü heyecan ve istekle bağımlılıklarla mücadele eden Yeşilay ve Yeşilay’a sevgiyle bağlı olan kalpler var…
Geçmişten bugüne gönüllülük esasıyla hizmet veren ve ülkemizin en köklü sivil hareketlerinden biri olan Yeşilay, bugün dünyanın dört bir yanındaki bağımlılık mücadelesine liderlik ediyor ve en önemli desteği olan gönüllülerini de bu anlamlı mücadeleye dahil ederek başarı hikâyeleri ortaya koyuyor. Profesyonelleri ve binlerce gönüllüsü ile Yeşilay, toplumun her kesimine yönelik eğitim programları hazırlıyor. Gönüllülerin büyük desteğiyle yürütülen bu eğitimler özellikle gençlerin bağımlılıklar konusunda bilinçlenmesine katkı sağlıyor. Bir asırdır süren bu anlamlı faaliyet için hayatının neredeyse tamamını bu mücadeleye adayan çok saygıdeğer büyüklerimiz var. Onların gelecek nesillere yönelik miras niteliğindeki kıymetli görüşleri büyük önem taşıyor. Yeşilay’a gönülden bağlı olan isimlerin görüşlerinin yer alacağı yazımıza 1949 yılından bu yana Yeşilay üyesi olan Yargıtay Onursal Üyesi, 1931 doğumlu Hakkı Süha Terzibaşıoğlu ile başlayalım...
“YEŞİLAY'IN NESİ OLURSA EMRİNE AMADEYİM''
Terzibaşıoğlu’nun 73 yıllık serüveni, Muğla’da ortaokul öğrencisiyken başlamış. Kocamustafa Efendi Kütüphanesi’nde takip ettiği Yeşilay dergilerinden etkilenip dönemin başkanı Ord. Prof. Dr. Fahrettin Kerim Gökay’a mektup yazan Terzibaşıoğlu, Yeşilay serüvenini şu sözlerle anlatıyor: “Mektupta; ‘Ben Yeşilaycı olmak istiyorum. Ortaokulda da Yeşilay’ın bir şubesini kurmak istiyorum.’ dedim. Bunun ardından sıfatına ve zamanının kısıtlılığına rağmen bana el yazısıyla cevaben yazdığı ve hâlâ sakladığım bir mektup yolladı. Mektupta, ‘Ortaokulda şube kurulmaz, biz size broşür, takvim gönderiyoruz ayrıca kimlik ve rozet de çıkarttık. Yeşilay faaliyetlerine başlayabilirsiniz.’ dedi. Çok heyecanlandım. O yıl Muğla’da Yeşilay kolunu kurdum. Pek çok faaliyet gerçekleştirdik. Konferanslara katıldık, broşür dağıttık. Sonra liseyi okumak için İstanbul’a geldim.” Hakkı Süha Terzibaşıoğlu, lise döneminde İstanbul’da Fahrettin Kerim Gökay ile tanışma fırsatı bulduğunu belirtiyor. Cağaloğlu Etibba Odası’nda yapılan genel kurul toplantısına katılarak bir konuşma yaptığını dile getiren Terzibaşıoğlu şunları söylüyor: “Beni Yeşilay Gençlik Şubesi Yönetim Kuruluna seçtiler. Gençlere dönük pek çok faaliyet gerçekleştirdik.” Yıllarca verdiği hizmetlerin ardından 1996’da 65 yaşında emekli olduğunu dile getiren Hakkı Süha Terzibaşıoğlu sözlerini şöyle tamamlıyor: “Yeşilay ile irtibatım bugün de kopmuş değil. Yeşilay’ın nesi olursa emrine amadeyim. Her yıl düzenledikleri bisiklet turlarına katılıyorum. ’60 yıldır Bisiklete Binen Adam’ diye bir belgeselim bile var. Hâlâ sokakta sigara içenleri durdurur nasihat ederim. Teneffüs saatlerinde yakınımızdaki liseye gider çocuklarla konuşurum. Gençler bir kere bile ‘Sana ne oluyor?’ demediler. Hep teşekkür ettiler. Çarşıya pazara çıkınca manavlarla, esnafla diyaloğum var. Onlara broşür veriyorum. Yeşilay benim hayatımın bir meselesi oldu. Yeşilay’ın faaliyetlerini yakından takip etmeye devam edeceğim.”
“YEŞİLAY KARTIMI HÂLÂ BAŞIMIN ÜZERİNDE SAKLIYORUM”
Gönlü ile Yeşilay’a bağlı bir başka saygıdeğer büyüğümüz 1941 doğumlu ve 1982’den beri Yeşilay gönüllüsü olan Adil Sarmusak. Kalbi hâlâ Yeşilay için çarpan Sarmusak, yolda sigara içen birini gördüğünde hemen onunla konuşup, uyarısını yaptığını söylüyor. Dönemin Yeşilay Başkanı olan Selahaddin Kaptanağası ile bir arkadaşı vasıtasıyla Cağaloğlu’nda tanışarak kuruma üye olduğunu dile getiren Sarmusak, o zamanlar sık sık toplantı ve konferanslara katılıp broşür dağıttığını belirtiyor. Sarmusak şunları söylüyor: “Yeşilay’a pek çok hizmetim oldu. 1980’in sonunda, Bursa’da Yeşilay’ın bir dispanseri vardı. Oranın mülkiyetini Yeşilay’ın elinden almak istiyorlardı. Bursa’da var olan arkadaşlarımız yardımıyla orayı kurtardık. Kaptanağası bana çok müteşekkir oldu o zaman. Kendini tamamıyla bu işe vermiş bir insandı. Tam bir fedai idi. Sık sık bir araya gelir neler yapabileceğimizi konuşurduk.” Yeşilay’ın Türkiye’nin en önemli kurumlarından biri olduğuna vurgu yapan Adil Sarmusak sözlerini şöyle sürdürüyor: “Yeşilay’ı seviyoruz. Yeşilay’da çok gönlümüz, sevgimiz var. Geçmişte iyi hizmetler yapıldı, hâlâ da yapılıyor. Gençler pek nasihat dinlemiyor ama bizim vazifemiz; onları kırmadan, dökmeden, incitmeden, mümkün olduğu kadar çok uyarmak. Ben de buna devam edeceğim. Yeşilay kartımı hâlâ başımın üzerinde saklıyorum.”
“BİZ GENÇ YEŞİLAYCILARIN KREŞLERDEN ÜNİVERSİTELERE UZANAN BİR HİKÂYESİ VAR”
Yeşilay gönüllüsü kıymetli büyüklerimizden sonra biraz da genç gönüllülere kulak verelim. Genç Yeşilaylı Saadet Odunkıran, “Benim Yeşilay serüvenim yeşil-beyaz bir kollukla başladı. Yeşilay, bağımlılıklarla mücadele çalışmalarında profesyonelleri ve gönüllüleriyle birlikte el ele vererek her yıl daha fazla insana ulaşıyor. Biz genç Yeşilaycıların, kreşlerden üniversitelere uzanan bir hikâyesi var. Genç Yeşilaycı olmak, bir çocuğun, bir gencin, bir annenin yüzünde gülümseme olduğunda mutlu olmak demektir. ”sözleriyle duygularını ifade ederken bir diğer genç Yeşilaylı Duygu Atasayar, Yeşilay’ı henüz ilkokul yıllarında duymuş. Atasayar, “Yeşilay Kulübü, Yeşilay Haftası, bağımlılıkla ilgili projeler derken o zaman anlamıştım Yeşilay’ın insanlığa çok faydalı işler yaptığını. Üniversiteye gelince de daha önceden bende bırakmış olduğu izlenimlere dayanarak bilfiil içerisinde yer almak istedim. Bugün ben ve benim gibi birçok genç, aynı amaçla birleşip 100 yılı aşkın süredir devam eden mücadelenin bir parçası olup, gerek büyüklerimize gerek küçüklerimize aktardığımız bilgilerle, onların hayatlarına dokunmanın mutluluğu ile büyümeye devam ediyor. Bu amaç uğruna verilen mücadelelerde daha çok insanın hayatına dokunabilmek, daha geniş kitlelere ulaşabilmek dileğiyle...” diyor.
‘’YEŞİLAY BENİM İÇİN AİLEYİ İFADE EDİYOR’’
Manisa Celal Bayar Üniversitesinden Melike Ayan ise ‘’Yeşilay’a çocukluk yıllarım itibariyle aşina olsam da varoluş amacı çerçevesinde önemini, Genç Yeşilay yapılanması içerisinde gönüllü olduktan sonra daha iyi fark edebildim. Benim için bir sivil toplum kuruluşundan ziyade, bir aileyi ifade eden Yeşilay, insanın tabiatında mevcut olan özgürlük, bağımsızlık duygularını, çocukların yüzünde tebessüm, gençlerin ise yol göstericisi olarak erken yaşta koruyucu-önleyici faaliyetlerle muhafaza etmeye çalışırken, bağımlılıklar nedeniyle bu duygulardan mahrum kalan bireylere de hürriyet kapılarını aralayan değerli bir kuruluş. Bu sağlık ve özgürlük mücadelesinin bir parçası olmak, hayatımda attığım en doğru, en kıymetli adımların başında geliyor şüphesiz.’’ sözleriyle görüşlerini belirtiyor.
''İYİ Kİ YEŞİLAY VAR!''
Bir başka genç Yeşilay gönüllüsü Akdeniz Üniversitesinde eğitim gören Serhat Kaya ise, ‘’Yeşilay değerinden bir şey kaybetmeden her geçen gün daha hızlı büyüyerek, bağımlılık ile mücadelesinde yanına güçlü yeni nesli de alarak, alanında uzman bilim adamları ile amacına doğru kararlı adımlarla ilerliyor. Sadece zırhlı zorlu aşılmaz kalpleri değil aynı zamanda gönülleri de fetheden Yeşilay’a son zamanlarda hiç olmadığı kadar ihtiyaç duyuldu. Keşke bağımlılıklar olmasaydı da ihtiyaç duymasaydık; fakat bu amansız mücadelede insanları yalnız bırakmayan yüzyılın kahramanı Yeşilay, Mazhar Osman ve dönemin aydın kesimlerinin izinden giderek bu mücadelesinden bir an olsun vazgeçmedi, vazgeçmiyor. İyi ki Yeşilay var!” diyor.
‘’BAĞIMSIZLIĞINA DÜŞKÜN BİR MİLLETİN TORUNLARININ BAĞIMLILIK PENÇESİNDE CAN VERMESİ BENİ ÇOK ÜZDÜ''
Genç Yeşillaylı Halil Emre Şimşek de, “Tarihimizi araştırırken benim en çok dikkatimi çeken nokta bir milletin ‘bağımsızlığına’ bu kadar düşkün olmasıydı. Tarih boyunca bağımsızlığına bu kadar önem veren bir milletin torunlarının bağımlılık pençesinde can vermesi beni en çok rahatsız eden şeylerden birisi oldu ve üniversitede de Genç Yeşilay ile tanıştım. ‘Genç’ Farsça’da hazine anlamına gelir. Genç Yeşilaycı olmak da bu hazineye en iyi şekilde sahip çıkma bilincinde olmaktır. Bugün de bağımlılığa karşı hayır diyen Genç Yeşilay ailesinin bir parçasıyım. İyi ki bu ailenin bir parçasıyım.’’ diyerek duygularını dile getiriyor.
Yeşilay’a gönül vermiş tüm büyüklerimizi sevgi, saygı ve hürmetle anıyor; genç gönüllülerimiz, genç Yeşilaylılarımızla gurur duyuyoruz. İyilik hep var olsun, nesillerden nesillere geçsin diyoruz.