Makaleler
- Pornografinin Gerçek Olmadığı Bilinmeli
- Pornografi, Bireyin ve Toplumun Dengesini Bozuyor
- Erken Yaşta Pornografi Maruziyeti Cinsel Suça Kadar Uzanan Sonuçlara Yol Açabilir
- Pornografi, Bireylerin ‘Normal’ Beden Algısını Bozabiliyor
- Pornografi Kullanımı Cinsel Yaşama Zarar Veriyor
- En Büyük Endişem, Pornografinin Cinsel Normları ve Senaryoları Değiştirmesi
- Ergenlerle İlgili Çalışmalar Gelecekte En Önemli Araştırma Alanları Olacak
- Oyun ve Pornografi: Dijital Dünyada Bağımlılığın Kesişen Yolları
- Pornografi Bağımlılığı, Tanıdık Özellikler Taşıyan Yeni Bir Bağımlılık Türü
- Sağlıklı Toplumun Temeli Halk Sağlığından Geçiyor
- Prof. Dr. Mustafa Taşdemir: “Bağımlılık, Sosyal Bulaşma Yoluyla Yayılıyor”
- Prof. Dr. Recep Erol Sezer: “Dumansız Hava Sahası Bir Halk Sağlığı Politikasıdır”
- Dr. Öğr. Üyesi Çağrı Emin Şahin: “Sağlık Okuryazarlığı Bağımlılıklara Karşı En Güçlü Koruyucu Zırhtır”
- YEDAM Sosyal Hizmet Uzmanı Alptekin Tekedereli: “Sosyal Hizmet Uzmanları Bağımlılıkla Mücadelede Kritik Bir Rol Üstleniyor”
- Klinik Psikolog Dr. Mehmet Teber: “Çocukların Güçlenmesi İçin Zorlanmalarına Müsaade Etmeliyiz”
- Bağımlılıkların Türkiye Ekonomisine Yıllık Yükü: 78 Milyar Dolar
- Bağımlılıklarla Mücadele Hekimlerin Desteğiyle Daha da Güçlü
- Hukukun Gücüyle Bağımlılıklara Karşı: Yeşilay Hukukçuları
- Gıda Güvenliği ve Bağımlılık Riski Taşıyan Gıdalar
- Dijitalle Başa Çıkın!
- Dijital Medya ve Oyun Bağımlılığına Karşı Küresel Mücadele
- Dr. Daniel Spritzer: “Oyun Tasarımcısının Amacı Eğlence Olmalı, Bağımlılık Değil”
- Klinik Psikolog Süreyya Kitapçıoğlu: “Oyun Bağımlılığıyla Mücadelede Kültürel Duyarlılık Hayati Önemde”
- Uz. Dr. İlyas Kaya: “Yeşilay’ın ‘Denge’ İlkesi, Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı İçin Çok Kıymetli”
- Prof. Dr. Yavuz Samur: “Doğru Tasarlanmış Oyun Çocuğa Pek Çok Beceri Kazandırır”
- YEDAM’dan Oyun Bağımlılığına Bütüncül Yaklaşım
- Dijital Oyun Araştırmaları ve Bir Çözüm Arayışı “Çocuk Dostu” Bir Oyun Derecelendirme Sistemini Geliştirmek
- Prof. Dr. Toker Ergüder: “Alkolsüz bir toplum, nesillerin ve kültürün korunması için atılacak en büyük adımdır”
- Prof. Dr. Perihan Torun: “Alkol tüketimini düşürmek için etkin politikalar uygulanmalı”
- Doç. Dr. Umut Kırlı: “Kadınlarda alkol bağımlılığı erkeklere oranla daha hızlı gelişiyor”
- Alkol Bağımlılığında YEDAM Desteği
- Bağımlılık Danışmanı Simge Kırcan Erdoğan: “Tedavide geçirilen süre uzadıkça başarı oranı artıyor”
- Tatilde Alkol Kullanımı ile Birlikte Sorunlar da Artıyor
- “Uyuşturucu Tedarikçileri Akla Gelmedik Yöntemler Kullanıyor”
- “Madde Bağımlılığı Belirtileri Ergenliğin Doğal İniş Çıkışlarıyla Karıştırılabilir”
- “YEDAM’lar Madde Bağımlılığı Konusunda Ciddi Bir Boşluğu Dolduruyor”
- “Uyuşturucu Endüstrisi Kendisini Sürekli Güncelliyor”
- “Ek Tanı, Bütüncül ve Eş Zamanlı Tedavi Gerektirir”
- Dünyanın En Tehlikeli Uyuşturucusu Metamfetamin
- YEDAM’dan Madde Bağımlılığına Psikososyal Destek
- Uyuşturucuya Karşı Küresel Direniş
- Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Hakan Coşkunol: “Ailenin Tedaviye Katılımı İyileşmede Etkilidir”
- Psikiyatri Uzmanı Dr. Hakan Tokur: “Bağımlılık Tedavisi ‘Yaşamla Yeniden Bağ Kurma’ Sürecidir”
- Uzman Psikolog Kinyas Tekin: “İhmalkârlık Kadar Otoriterlik De Sakıncalı”
- YEDAM’dan Nüks Riskine Karşı Kalıcı Çözümler
- Bağımlılığa Ek Bir Yük: Stigma
- İyileşme Sürecinde Sosyal Hizmetlerin Rolü
- YEDAM Uzman Yardımcısı Niyazi Aydemir: “İyilik koçu tavsiye vermez, rehberlik eder”
- Yeşilay Genel Başkan Yardımcısı Sümeyye Ceylan: “Dijital Dünya ve Çocuk İlişkisi Çok Dikkatle Ele Alınması Gereken Bir Konu”
- Yeşilay Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Muhammed Tayyib Kadak: “Teknolojiye Hâkim Olan Aileler Çocuklarını Dijital Bağımlılıklardan Korur”
- “Çocuklar İçin Güvenli Bir Dijital Ekosistem Oluşturmalıyız”
- Dijital Çağda Ebeveyn Olmayı Kolaylaştıran Rehber: Dijital Ebeveynlik
- Ekrana Alternatif 10 Bahar Aktivitesi
- Dijital Dünyada Nasıl Bir E-Beveyn Olmalı?
- Geçmişten Geleceğe Yeşilay
- Bir Asrı Aşan Mücadelede Yeşilay’a Gönül Verenler Anlatıyor
- Bağımlılıkla Mücadelede Yeni Bir Milat: Bağımsızlık Seferberliği
- Yeşilay’dan Türkiye’ye Özgü, Dünyada Öncü Modeller
- Yeşilay Gönüllülerle, Gönüllüler Yeşilay’la Büyüyor
- Sağlıklı Nesiller İçin Sınırları Aşan Mücadele
- Arif Çifci: “Yeşilay, Osmanlıdan Cumhuriyete Türkiye’nin tarihidir”
- Prof. Dr. Recep Erol Sezer: “Tütün Kontrolü Nikotin Salgınına Karşı En Büyük Koz”
- Prof. Dr. Toker Ergüder: “Tütün Reklamları Yapay Zekâyla Takip Edilebilir”
- Prof. Dr. Şaziye Senem Başgül: “Ergenin Hayatını Şekillendiren En Önemli Yapı Ailedir”
- Tütün Bağımlılığına Karşı YEDAM Desteği
- YEDAM’la Nefes Alanlar
- Bağımlılıklarla Mücadelede Esas Cephe Tütün Endüstrisinin Sinsi Taktikleri
- Dr. Hüseyin Küçükali ile Yapay Zekâ Desteğiyle Dumansız Bir Sosyal Medya Hakkında Konuştuk
- Tütün Endüstrisinin Çabaları DSÖ’nün de Merceğinde
- Asırlık Tecrübeden Topyekûn Mücadeleye: Bağımsızlık Seferberliği
- Yeşilay Genel Başkanı Doç. Dr. Mehmet Dinç: “Bağımsızlık Seferberliği İle Amacımız Bağımlılıklara Karşı Toplumsal Bir Uyanış ve Dayanışma Hareketi Oluşturmak”
- Daha Güçlü ve Daha Sağlıklı Bir Toplum İçin: “Bağımsızlık Seferberliği”
- Bağımsızlık Seferberliği’nin Olmazsa Olmazı: YEDAM
- Bağımlılık İle Mücadelenin Temeli: Bilinçlendirme Ve Farkındalık Çalışmaları
- Topluma ve Bireye Katkı Sağlayan Güç: Gönüllülük
- Danışanlıktan Koçluğa Bir Başarı Hikâyesi
- Spor Salonlarındaki Tehlike: Anabolik Steroidler
- Prof. Dr. Cüneyt Evren: “Steroid Kullanan Her Dört Erkekten Birinde Steroid Bağımlılığı Var”
- Prof. Dr. Rüştü Güner: “Anabolik Steroidler, Tüm Organ Sistemlerine Zarar Verir”
- Kusursuz Beden Algısı Steroid Kullanımını Tetikliyor
- Serkan Yimsel: “Anabolik Steroidleri Teşvik Ve Tedarik Edenler Cezalandırılmalı”
- Av. Mehmet Yoğurtcuoğlu "Steroidler Sporun İtibarını Korumuyor, Aksine Tehdit Ediyor"
- Doç. Dr. Merih Altıntaş: “Sanal Kumar Bağımlılığı Kendini Gizleyebilen Bir Hastalıktır”
- Gittikçe Artan Endişe: Ergenlikte Sanal Kumar
- YEDAM’dan Kumar Bağımlılığı Tedavisine Güncel Yaklaşımlar
- Dünya Sağlık Örgütü’nün Sanal Kumar Bağımlılığına Yaklaşımı
- Sanal Kumarda “Oyun” Ve “Eğlence” Tuzağı
- Zamansız Ve Mekânsız Bir Bağımlılık: Sanal Kumar
- Olimpiyat Özel Dosyası
- Prof. Dr. Hakan Coşkunol: “Egzersiz, beynin ödül sistemini değiştirir”
- Günlük Hayatta Nasıl Aktif Olabiliriz?
- Klinik Psikolog Melisa Varol: “Spor, bedensel ve psikolojik iyilik halimizi güçlendiren etkili bir araç”
- Çocuklar Hareket Ediyor!
- Düzenli Sporun Faydaları Nelerdir?
- Bağımlılıklarla Mücadeleye Spor Desteği: Yeşilay Spor Kulübü
- Prof. Dr. Osman Tolga Arıcak: “Çocuklar gereksiz teknolojiye maruz bırakılmamalı”
- Prof. Dr. Şaziye Senem Başgül: “Aile ilişkileri kuşak farkı bilinciyle kurulmalı”
- Okullarda İlk Ders Zili Çalıyor
- Yaşam Becerileri Bağımlılıklardan Koruyor
- Değerlendir, Sürdür, Yaşat, İlham Ol…
- Yeşilay Kolu’ndan Benim Kulübüm Yeşilay Projesi’ne…
- Geleceğin Bireyleri Yeşilay’ın Çocuk Dergileri ve Oyunlarıyla Büyüyor
- Daha Doğal Bi̇r Yaşam İçi̇n 9 Öneri
- Doğallığın Işıltısı
- Gezegene İyi Gelen, Bize De İyi Geliyor
- Doğal Yaşama Dönüş Hareketleri
- Sakin Şehirlerde Kendi Ritminde Hayatı Yaşa
- Daha İyi Hissetmek İçin Haydi Doğaya
- Sadeleşmek Elimizde
- Geçmişi Anlamlandırmak Kişiyi Rahatlatır
- Bedensel Hafifleme İçin Bütüncül Bir Yaklaşım Gerekir
- Beynimiz Neden Yorulur?
- Yaşam Alanlarında Sadeliğin Zarafeti!
- Zihinsel Hafiflik ve Ruhsal Arınma İçin: Dijital Detoks Zamanı!
- Sosyal Medyayı Doğru Kullanmanın 9 Yolu
- Sosyal Medya Bağımlılığı Tedavisinde İzlenen Yollar
- “Sosyal Medya Platformları Dengeli ve Sorumlu Bir Şekilde Kullanılmalı”
- "Çocuğun Dijital Ayak İzi, Geleceğini Etkileyebilir"
- “Gerçek Sosyal Hayat; Yüz Yüze, Derin ve Anlamlı İlişkiler Üzerine Kuruludur”
- Sosyal Medyanın Kontrolüne Girdik
- Yemiyor İçmiyor Çevrim İçi Oluyoruz
- Obezite Küresel Bir Pandemiye Dönüştü
- Uz. Dr. Ayça Kaya: “Buzdolabı ile Aranıza Mesafe Koyun”
- Diyetisyen Kübra Çıtlak: “Son 30 Yılda Çocuk ve Ergenlerde Obezite, Dünya Genelinde Arttı”
- Hormonlar Kilomuzu Nasıl Etkiliyor?
- Çocuk Beslenmesindeki Tehlike: Abur Cubur
- Psikolojik Nedenleri ve Sonuçlarıyla Obezite
- Obezitenin Yol Açtığı 10 Sağlık Sorunu
- Prof. Dr. Şaziye Senem Başgül: “Öfkenin olduğu yerde olumlu duygular barınamaz”
- Prof. Dr. Cüneyt Evren: “Kronik yorgunluk sendromu, yaşam kalitesini etkileyen ciddi bir durumdur”
- Klinik Psikolog Gökhan Ergür: “Metropol yaşamı ve sosyal medya kaygı düzeyini artırıyor”
- İnsanın Dijital Çağ ile İmtihanı
- Hilal-i Ahdar’dan Yeşilay’a 104 yıllık mücadele
- Yeşilay’ın ilk gençlik teşkilatının kuruluşu "Türkiye İçki Aleyhtarı Gençler Cemiyeti"
- Yeşilay gençliği seviyor, gençlik Yeşilay’ın varlığını hissediyor
- Yeşilay ülküsünün yılmaz neferleri: Yeşilay kadınları
- Ulusaldan evrensele Yeşilay mücadelesi
- Yeşilay’ın dünyada örnek alınan öncü modeli: YEDAM
- Elektronik Sigara Gerçeği! Çocuklar ve Gençler Yalanlarla Kandırılıyor
- “Çocukların ve Gençlerin Elektronik Sigaraya Erişimleri Hızlı Bir Şekilde Engellenmeli”
- “Elektronik Sigara, Dünyanın Baş Belasına Dönüşmüş Durumda”
- “Çok Uluslu Tütün Şirketleri, Nikotin Bağımlısı Bir Nesil Oluşturmak İstiyor”
- “Elektronik Sigaralar Mutlak Zararlı ve Bağımlılık Yapıcıdır”
- “Elektronik Sigaraya Erişim Bu Kadar Kolay Olmamalı”
- Alkol Bağımlılığı Bireyi ve Toplumu Tehdit Ediyor
- Alkolün Güvenli İçilebilecek Bir Miktarı Yoktur
- Sosyal Hizmet, Tedavinin En Önemli Yapı Taşlarından Bir Tanesi
- Kadınlar Bağımlılık Sürecinde Yalnız Kalıyor
- Alkolle Mücadelenin Yolu; Vergilendirme, Erişim Kısıtlamaları ve Pazarlama Yasaklarıdır
- Alkol Bağımlılığına Uluslararası Yaklaşımlar
- Savaş, Halk Sağlığını Onarılamaz Biçimde Etkiliyor
- “Medyada Yaratılan Algı; Haklıyı Haksız, Doğruyu Yanlış, Güzeli Çirkin Olarak Konumlandırabiliyor”
- “Savaşlar, Savaşanları Olduğu Gibi Savaşmayanları Da Olumsuz Etkiler”
- “Artık Savaşlar Sadece Sahada Değil, Dijital Dünyada Da Gerçekleşiyor”
- “Çocuklardaki ‘Güvenli Dünya’ Algısı Zarar Gördü”
- Toplumsal Kaygı Bozuklukları Bağımlılıklara Neden Olabilir Mi?
- Bağımlılık Herkesi Etkileyen Genel Bir Sorundur
- Kadınlar Bağımlılıkta Da Ayrımcılıkla Karşı Karşıya Kalıyor
- Bağımlılığın Ve Şiddetin Doğasında Ortak Ve İç İçe Faktörler Vardır
- “Anne Veya Eşin Bağımlılık Sorunu Olan Bireye Yönelik Tutum Ve Davranışları Tedavinin Seyrini Etkiliyor”
- Kadına Yönelik Şiddete Karşı: 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü
- Sağlıklı Nesiller İçin Sağlıklı Gebelik
- Yeşilay Kadınları Güçlenerek Büyüyor
- Dijital Çağda En Kırılgan Grup Çocuklar Ve Gençler
- “Dijital Bağımsızlık En Önemli Gündemimiz Olmalı”
- “Sağlıklı Teknoloji Kullanımında Teknoloji Amaç Değil, Araçtır”
- Çocuklarda Ekran Bağımlılığı
- Dijital Bağımlılıktan Uzak, Hayata Yakın Olun!
- “Notların Telafisi Vardır, Ancak Zedelenen Öz Güvenin Telafisi Meşakkatlidir”
- “Başarının Sırrı Çocuğu Tanımaktan Geçiyor”
- Ziller Minikler İçin Çalıyor… Okula Uyum Süreci İçin Öneriler
- Çocuğun Okul Başarısını Artırmanın 15 Etkili Yolu
- Çocuğunuza Zaman Yönetimini Nasıl Öğretebilirsiniz?
- “Günümüzde Ruh Sağlığını Korumak Daha Zor Ve Daha Önemli Hale Geldi”
- Bağımlılık Ve Ruh Sağlığı İlişkisi Karşılıklıdır
- “Çocuk Olumsuz Duyguları Makul Düzeyde Deneyimlemeli”
- Bağımlı Bireylere Doğru Yaklaşım Nasıl Olmalı?
- Koruyucu Ruh Sağlığıyla Tanışın
- “Tütün Kontrolü Toplumsal Gündemin Ana Konusu Yapılmalı”
- “Asıl Mücadele Tütün Endüstrisi İle Mücadeledir”
- “Zararsız Tütün Olması Mümkün Değildir”
- “Elektronik Sigaraların Ülkeler Tarafından Teşvik Edilmesi Sorumsuzluk Örneğidir”
- “Tütün Şirketleri, İnsanların Sigara İçmek İstemeyecekleri Bir Günün Geleceğini Biliyor”
- “Sağlıklı Etkileşim Ancak Empati İle Olur”
- “Empati Gelişimi Bebeklikte Başlar”
- “Empati Bir Duygudaşlık Göstergesidir”
- Toplumsal Duyarlılığın Vücut Bulmuş Hâli: Gönüllülük
- Yeşilay, TİSK Ve TÜMOSAN Depremzede Çocuklar İçin Güçlerini Birleştirdi
- Dayanışma Ruhu Kültürel Kodlarımızda Var
- “İyi İletişim Ve Doğru Bilgi Kaygıyı Azaltır”
- Afetlere Dirençli Şehirler Nasıl İnşa Edilmeli?
- Sıfır Maliyetle Kentsel Dönüşüm Mümkün
- “Bugünün Gençleri Üst Kuşaklardan Çok Daha İyiliksever Ve Dayanışmacı”
- Millî Birlik Ve Beraberlik Kodlarımızda Var: Millî Mücadele’den Kahramanmaraş Depremine Toplumsal Kenetlenme
- Dijital Medya Çocuğu Sosyal Hayattan Koparıyor
- “Hey Çocuk! Bırak Tabletini Sakince Kitabın Kapağını Aç! Kalbini Aç…”
- Mutlu Bir Çocukluk İçin Projeden Çok Daha Fazlası Gerekiyor
- Çocuk Gülerse Dünya Güler
- Hilal-i Ahdar’dan Yeşilay’a
- Sivil Toplum Kuruluşları Ve Gönüllülüğün Gücü
- STK’lar Tek Yürek Oldu: Yüzyılın Felaketi Sonrası Gönüllü Dayanışması
- Bağımlılıklarla Karşı Gönüllü Mücadele
- Çocuklar İçin Gönüllülük Neden Gerekli?
- “Tedavi Edilmeyen Kaygı Bozuklukları Kronikleşme Eğilimindedir”
- İklim Değişikliğinin Ortaya Çıkardığı Kaygı Hâli: Eko-Anksiyete
- Yeni Krizlerin Getirdiği Belirsizlikler Küresel Kaygıyı Körüklüyor
- “Kaygılar Bağımlılığı Tetikleyebildiği Gibi Bağımlılıklar Da Kaygıyı Besleyebilir”
- “Çocukları Kaygıları Nedeniyle Utandırmayalım, Usandırmayalım, Cezalandırmayalım”
- Sosyal Medya Kullanımı Kaygıları Tetikliyor
- Sigara İle Mücadelede En İyi Politika, Çocuk Ve Gençleri Tütünsüz Ortamda Büyütmektir
- YEDAM’ın Kişiye Özel Programlarıyla Sigaraya “Dur” Deyin
- Örnek Vakalarla Tütün Bağımlılığı Tedavisi
- Tütün Bağımlılığı Vücudumuza Neler Yapıyor?
- Sigarayı Bıraktığınızda Vücudunuzda Neler Oluyor?
- Dünyada Alkol Kullanımı Ve Önleyici Politikalar
- Alkol Bağımlılığını Önlemeye Dair Yasal Düzenlemeler
- Alkolün Bir Diğer Karanlık Yüzü: Şiddet Ve Alkol İlişkisi
- Ebeveynler Alkol Kullanan Gence Nasıl Yaklaşmalı?
- Sevdiklerimizi Alkol Bağımlılığından Nasıl Koruruz?
- Alkolsüz Hayat Neler Kazandırıyor
- Alkol Vücuda Neler Yapıyor?
- “İletişim Yoluyla Kendimizi Var Ediyoruz”
- “Bireyi Bağımlılığa Götüren Duygusal Yalnızlıktır”
- “İnsan İnsana Şifadır, Umuttur, Yoldur”
- Güvene Dayalı İletişim Bağımlılıklardan Koruyor
- Sanal İletişim Gerçek İletişimin Yerini Tutar Mı?
- “Dijital Oyun Bağımlılığı Ciddi Bir Sorun”
- “Teknolojiyi Doğru Kullanmayı Öğrenmeliyiz”
- Dijital Dünyada Eğitim Şart
- Dijital Dünyada Bizi Neler Bekliyor?
- Sanal Ortam Güvenliğinin Teminatı: Siberay
- Rakamlarla Dijital Dünya
- TÜİK Araştırma Sonuçlarına Göre Türkiye Dijitalleşiyor
- “Proje Çocuklar Kuklaya Dönüşüyor”
- “Mutlu Bir Aile İçin Her Şey Mükemmel Olmak Zorunda Değil”
- Değerler Eğitimi Bu Dünyanın Bir İhtiyacı
- TBM İle Her Yıl Milyonlarca Kişiye Ulaşıyoruz
- Okul Heyecanı Başlıyor
- “Tüketerek Mutlu Olma Çabası Büyük Bir Yanılgı”
- “İnsanın Manevi Alanı Boşluk Kabul Etmez”
- Mutluluk Beyinde Başlar
- Toplumsal Mutluluğun Şifreleri
- Sağlıklı Tabaklar, Mutlu Yüzler
- Mutluluğa Götüren 7 Adım
- Az Çoktur!
- “Sadeleştikçe Zihin Sağlığımızı Korumamız Da Kolaylaşır”
- Atıksız Bir Mutfak Mümkün
- Biraz Yavaşlamaya Ne Dersiniz?
- Sade Ve Özgür Bir Yaşamın Yolu: “Küçük Ev” Akımı
- Daha Huzurlu Bir Hayat İçin Sadeleş!
- Atık Kağıtları Sanat Eserine Dönüştürüyor
- Pedallar Sağlıklı Yaşam İçin Çevrildi
- Yeşilay’dan “Bağımsız Gençlik” Manifestosu
- YEDAM Sempozyumu'ndan Bağımlılıklara Bilimsel Bakış
- Sağlıksız Aile Tutumları Bağımlılık İçin Risk Faktörü
- Bağımlı Profilleri Nasıl Şekilleniyor?
- Bağımlı Ebeveyn Çocuğun Tüm Yaşamını Etkiliyor
- “Hayır” Diyebilen Bir Çocuk Yetiştirmek
- Ailenin Dijitalleşme ile İmtihanı
- Bağımlılık Aileden Etkilenen ve Aileyi Etkileyen Bir Hastalıktır
- Elektronik sigara nikotin pandemisini gelecek nesillere taşıyor
- Tütünle Mücadelenin Bir Ayağı da E-Sigara ile Mücadele Olmalı
- Dünya Elektronik Sigara ile Nasıl Mücadele Ediyor?
- Elektronik Sigara En Az Sigara Kadar Zararlı
- “Dünya Şiddetli Bir Merhametsizlik Hastalığına Tutulmuş Vaziyette”
- Tarih Boyunca Vardı Ve Hep Var Olacak: Sivil Toplum Kavramı Ve STK’lar
- Yeşilay’a Gönülden Bağlı Olanlar
- Merhamet Ve İyiliğin Gücü: Gönüllülük
- Gönüllülük Çalışmaları Dersiyle Teori Ve Pratik Bir Arada
- Vazgeçilen her sigara sağlıklı bir hayatın kapısını aralar”
- Çocuklarımızı sigaradan nasıl koruruz?
- Sigara stresi azaltmaz, sigarasızlık stres oluşturur
- Şimdi tam zamanı!
- “Bırakabilirsin” mobil uygulamasıyla sigaradan kurtulun!
- Fizikselden Sanala Yeni Bir Şiddet Türü: Siber Zorbalık
- Ergenler Sosyal Medya Bağımlılığında Risk Grubunda
- Geleneksel Değerler Çocukları Koruyor
- Sosyal Medyada Dayatılan Güzellik Büyük Bir Yanılgı
- Çocuklarınız İçin Ulaşılabilir Ebeveynler Olun
- Pandemi Sonrasında Toplumları Bekleyen Tehlike: Çevrim İçi Kumar Bağımlılığı
- Aileler Tedavi Sürecine Aktif Olarak Dahil Olmalı
- Alkol Kontrol Politikaları Toplumları Koruyor
- “Alkol Bağımlısı Kişilerin Çocuklarının Ruh Sağlığını Yakından Takip Edilmeli”
- Alkol Aile İçi Şiddette Risk Faktörü
- Alkol Bağımlılığını Anlamaya Yönelik Faaliyetler
- Alkol Bağırsak Sağlığını Bozuyor
- Alkol Bağımlılığıyla Asırlık Mücadele: YEŞİLAY
- “Gençliğin En Büyük Sorunu Büyüyememek”
- İyi Arkadaş Çevresi Bağımlılıklardan Uzak Tutar
- Davranışsal Bağımlılıklar En Çok Genç ve Ergenleri Etkiliyor
- Çocuğum Madde Kullanıyor mu?
- Gençlerin Gözünden Bağımlılıklar
- Sağlıklı Nesil Sağlıklı Gelecek Yetenek Yarışması, Edebiyat ve Sanatla Farkındalık Oluşturuyor
- Antikten Moderne 28 Asırlık Yolculuk
- Türkiye’nin En Başarılı Olimpiyat Tecrübesi TOKYO 2020’nin Ardından
- Yaşam Becerileri Bireyi ve Toplumu Korur
- Stresle Mücadelede Yaşam Becerileri Faktörü
- Aileyle Sağlıklı İletişim Sağlıklı Kararları Doğurur
- “Hobiler Bizi Ruhsal Olarak Geliştirir”
- Hangi Yaşta Hangi Sporu Yapmalı?
- “Sanat ve Kitap Bağımlısıyım”
- YEDAM'dan İnternet Bağımlılığına Özgün Çözümler
- Pandemi Sarmalında Oyun Oynama Bozukluğu
- “Ebeveynler Doğru Rol Model Olmalı”
- Oyun Oynama Bozukluğunun Tedavisinde Yasaklar Çözüm Değil
- “Ulusal Kampanyalar Farkındalık Oluşturuyor”
- Teknoloji Sizi Değil, Siz Onu Kontrol Edin!
- Teknoloji Bağımlılığı Hasta Ediyor
- Artan Obezite, TBMM’nin de Gündeminde
- Türkiye’nin Obeziteyle Mücadelesi
- Obezite, 21’inci Yüzyılın En Önemli Sağlık Sorunudur
- Evde Kalmak Virüsten Korudu, Obeziteyi Artırdı
- “Pandemi Döneminde Yeme Bozuklukları Arttı”
- “Besin Örüntüsü Dengeli Olmalı”
- Evde Hareketsiz Kalmayın!
- Ağır Yaşamların Yükü Hafifliyor Mu?
- Gidene Üzülmek Yerine Var Olanı Güçlendirmeliyiz
- “Babalar Dua Gibidir; Artık Görünmez Olsa Da Dokunur Evladına...”
- “Sanat ve Spor, Bağımlılıkla Mücadelenin Panzehirleridir”
- Gençlerde Davranışsal Bağımlılıklar Artıyor
- “Aile Bağları Ne Kadar Sağlamsa, Bağımlılık Riski O Kadar Azalır”
- "Özgürlük ve Sorumluluk Birbirini Tamamlar"
- Anne-Babalar Dikkat! Uzun Süreli Ekran Maruziyeti Nelere Yol Açıyor?
- Yeşilay Gençlerin, Gençler Yeşilay’ın Yanında!
- Geleceğin Olimpiyat Şampiyonları TOHM’da Yetişiyor
- “Bağımlı Kişi, İnterneti Bir Kaçış Yöntemi Olarak Kullanıyor”
- Anne Babaya Güvenli Bağlanma Bağımlılıktan Korur
- “Öz Saygısı Düşük Bireylerde Bağımlılık Riski Daha Fazladır”
- Pandemi Sürecinde Kaygı Bozukluğu Arttı
- Sosyal Kaygı İnternet Bağımlılığını Tetikliyor
- Buz Hokeyi Sayesinde “Tek Yürek” Oldular: Bağımlılıktan Kurtuldular
- Dijital Çağın Hastalığı: Yeni Nesil Bağımlılıklar
- Yasa Dışı Kumar ve Bahisle Hukuksal Mücadele
- Sevgi ve İlgi Bağımlılıklardan Korur
- “Bağımlılık Tüm Aileyi Etkileyen Bir Hastalıktır”
- “Dijitalleşme Aile İçi İlişkilerin Kalitesini Düşürüyor”
- “Pandemiden Ders Çıkararak Geleceğimizi Kurtarabiliriz”
- “Kampanyalar Sigara Endüstrisinin Gerçek Yüzünü Gösteriyor”
- "Tütün Fiyatları ve Vergiler Düşürülmemelidir"
- “Elektronik Sigara Kullanmak, Marka Değiştirerek Sigara Kullanımına Devam Etmek Gibidir”
- “Sigarayı Bırakmak Kanser Riskini Azaltır”
- Pandemide Sigara İçme Oranları Düştü
- "Çocuğunuzun ‘Hayır’ Deme Becerisini Geliştirin"
- Madde Bağımlılığı COVID-19'u Tetikliyor
- "Bağımlılık Tedavisi Ertelenmemeli, Güçlendirilmeli"
- “Madde Bağımlılığının Gerçek Tedavisi Rehabilitasyondur”
- Zehir Tacirlerinin Pandemi Fırsatçılığı
- Her İki Madde Bağımlısından Biri Depresyonda
- "Online Terapi, Kişileri Madde Kullanımından Uzak Tuttu"
- “Gençlik İnsan Hayatının En Zor Dönemidir”
- Doğru Rol Model Olmak Önemli
- “Spor ve Sanat Tedavi Edicidir”
- Mutluluk Ailede Başlar
- “Depresyon, Gündelik Bir Keyifsizlik Hali Değildir”
- Beslenme Anlayışı Ailede Şekilleniyor
- “Organik Beslenmeye Mucizevi Bir Anlam Yüklenilmemeli”
- Bir Tür Yeme Bozukluğu: Ortoreksiya Nervoza
- Tarladan Sofraya Uzanan Bir Zincir: Gıda Güvenliği
- “Tarımsal Üretimi Tüketici Davranışları Belirleyecek”
- Ekolojik Yaşam Arayışları
- “Çocuklarımızı Korumakla Yükümlüyüz”
- Oyun Bağımlılığı Nelere Yol Açıyor?
- Oyun Bağımlılığı Yetişkinleri de Buluyor
- "Ticari Kaygılar Çocukları Korumanın Önüne Geçiyor"
- "Yasak Koyarak Çocuğunuzu Bağımlılıktan Koruyamazsınız"
- Oyun Bağımlılığının Karanlık Yüzü
- Davranışsal Bağımlılıklara YEDAM Desteği
- Bütün Aile Toplanalım, Ekranları Unutalım
- "Eğitimin Sürekliliği Sağlanmalı"
- “Çocuklarınıza Onları Önemsediğinizi Hissettirin”
- Bu Sefer Ziller Ebeveynler İçin Mi Çalıyor?
- Okul Fobisi Sizi Korkutmasın!
- Okula Yeni Başlayanların Pandemiyle İmtihanı
- Okullar Sağlık Tedbirleri İle Açılıyor
- Yeşilay Eğitim Faaliyetleri Hız Kesmiyor
- Gençlerde Alkol Bağımlılığında Önemli Bir Basamak: Sosyal İçicilik
- Alkol Bağımlılığı Nedir, Nasıl Başlar, Nasıl Tedavi Edilir?
- Nöroloji Alkolün Güvenli Sınırı Yok Diyor!
- Pandemi Bağımlılıkları Tetikledi
- Alkol Vücuda Neler Yapar?
- “İyiliğin Kanatlarına Tutunmaya Her Zamankinden Çok İhtiyacımız Var”
- Pandemi Günlerinde Dayanışmanın Çarpan Etkisi: Vefa Sosyal Destek Grubu
- Türkiye’de Afet Yönetimi ve Gönüllülük
- "İnsan"ın En Zor Anında 152 Yıldır Hep O Var: Türk Kızılay
- Bağımlılığa Karşı "Gönüllü" Mücadelenin Adı; Yeşilay
- Bir Ömür Boyu Yeşilaylı Olanlar…
- Gönüllü Olmak Hem Sizi Hem De Dünyayı Değiştirir
- Vakıf ve Gönüllülük Üzerine
- "Teknoloji Kullanımı Stresi Artırıyor"
- Pandemi Günlerinde "Teknoloji" Dost Mu, Düşman Mı?
- Koronavirüs Dijital Bağımlığı Tetikledi
- "Evden Çalışma Modeli B Planı Olarak Elimizde"
- 10 Soruda Koronavirüs Sonrası Küresel Sistem
- "Şişenini Dibi"nden Görünenler
- İpler Senin Elinde Alkole Hayır De!
- Prof. Dr. Mehmet Ceyhan: "Sigarayı Bugün Bıraksanız Yarın Covid-19 Riskiniz Azalır"
- Diyetisyen Derya Zünbülcan: "Esas Risk, Yanlış Beslenme"
- "Koronafobi" Virüsten Daha Hızlı Yayılıyor
- Hayat da Eğitim de Eve Sığar
- Korona Günlerinde Ev Hayatı
- Sağlıklı Yaşam İçin Sporla “Evde Kal”
- Doğal Dezenfeksiyon Aracı: Güneş
- El Hijyeni Virüsten Korur
- Evde Düzen İçin İpuçları
- Bahane Yok! Oyun Vakti
- Asıl Soru Şu; Bağışıklık Sistemimizi Nasıl Koruruz?
- "Dengeli Beslenme Sizi Mutlu Eder"
- Daha İyi Bir Yaşam İçin Sadeleşin
- Doğal Yaşamda Sürdürülebilirlik Önemli
- Aşılama Yalnızca Kişiyi Değil Toplumu da Koruyor
- Bitkilerin İyileştirme Gücü Hakkında Her Şey
- Gençlikve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu: "E-sporun en büyük riski, dijital bağımlılıktır"
- DSÖ’nün Gündeminde E-spor ve Oyun Bağımlılığı Var
- E-Spor Obeziteye Neden Oluyor
- Dijital Oyun Nasıl E-spor Oldu?
- Prof. Dr. Tolga Arıcak: E-Spor Bağımlılık Riskini Artıracak
- Yeşilay Genel Başkanı Prof. Dr. Mücahit Öztürk: Dijital oyunların e-spor olarak anılmasına itirazımız var
- Amaçları Daha Fazla İnsanı Bağımlı Yapmak
- Elektronik Sigara ile Yasal Mücadele
- Elektronik Sigara Can Almaya Devam Ediyor Can Almaya Devam Ediyor
- Elektronik Sigara da Sigara Kadar Zararlı
- Doç. Dr. Toker Ergüder: Elektronik Sigara, En Az Sigara Kadar Bağımlılık Yapıyor
- İlaç, Şifa Mı Bağımlılık Mı?
- İlaç Bağımlılığı Tedavisi Kişiye Özeldir
- Reçetesiz ve Kontrolsüz Steroid Kullanımı Sağlığı Doğrudan Tehdit Ediyor
- İlaç Suiistimali Küresel Bir Halk Sağlığı Sorunu
- Opioid Grubu İlaçların Kötüye Kullanımında Artış Var
- İlaçların Kötüye Kullanımı Toplumsal Refahı Tehdit Ediyor
“Bir An Önce Normalleşmeliyiz”
Depremin çocuklar ve gençler üzerindeki psikolojik etkilerini konuştuğumuz Prof. Dr. Şaziye Senem Başgül, ebeveynlerin tepkilerini kontrol etmelerinin, abartılı davranış ve ifadelerden kaçınmalarının çocukların travmanın ruhsal sonuçlarını daha hafif geçirmeleri için önemli olduğunu belirterek; “Bir an önce normalleşmeliyiz. Normalleşmeye çalışmak insan ruhunun travmalar sonrası ilk ve en iyileştirici arayışıdır. Ruhsal travmalarda insanın kalbi fiziksel bir durum gibi acır. Bu acının çocuklar için en iyi ilacı, büyüklerinin kaldıkları yerden hayata tutunmalarını gözlemlemektir. Bu nedenle ölümlerden ve yıkımlardan sonra hayatın devam edebildiğinin örneğini en dar alanda bile sağlamaya çalışmalıyız.” diyor.Pandemi ve ardından yaşanan deprem hepimizi olduğu gibi çocukları ve gençleri de derinden etkiledi. Yaşanan bu olayların çocuk ve gençler üzerindeki psikolojik etkileri neler oldu? Size göre çocukların yaşadığı olaylarla baş etme mekanizması yetişkinlere göre daha mı fazladır, onlar bu süreçlerden ne oranda etkilendiler?
Ruhsal dayanıklılığımızı birçok faktör belirler. Çocukların dayanıklılığı, travma ile baş etmeleri erişkinlere göre biraz daha güçlü olabiliyor. Temel bakımlarının sağlanması ve okulların açılmasıyla günlük rutinlere hızlıca dönebilirlerse, sevdikleri de yanlarında ise, travmanın olumsuz etkilerini daha kolay atlatabiliyorlar. Çocukların travma sonrası verdikleri tepkileri yaşlara göre özetleyecek olursak; 0-2 yaş arası çocuklarda ölüm teması uzun süreli ayrılık anlamına gelir. Huzursuzluk, uyku ve beslenme alışkanlıklarında değişiklik, gelişimsel gerilik gibi semptomlar gözlenebilir. 3-6 yaş çocuklarda ölüm geçici bir durumdur. Sürekli, ölen kişinin ne zaman döneceğini sorgularlar. Geride kalana çok bağlanırlar. Huzursuzluk, kolay ağlama, davranış sorunları, kabus gibi uyku sorunları, ayrılık kaygısı, karın ağrısı gibi fizyolojik bulgular, öz güven sorunları veya tersine vurdumduymazlık gibi bulgulara rastlayabiliriz. Okul çağı çocuklarında ölüm geri dönülmezlik olarak anlaşılır ama kendi başlarına geleceğini pek düşünemezler. Kendilerini suçlarlar. Hayallerinde olayı geri çevirmeye çalışırlar. Gündüz irkilmeleri olabilir. Oyunlarında tema olarak travma belirginleşir. Akademik sorunlar, huzursuzluk, ayrılık kaygıları, fizyolojik bulgular, davranış sorunları, tedirginlik, öz güven kaybı yaşanabilir. Bu yaşa özel bulgulara ilaveten, çocukların genel olarak ortak dili olan oyunlarda her yaş döneminde travma teması yoğun işlenir. Bu, onların baş etme becerilerini artıran bir durumdur ve bunun için izin verilmeli, teşvik edilmeli, fırsat sunulmalıdır. Yine rüyalar ve kâbuslar yoğun yaşanabilir. Bunun yanı sıra uykuya dalamama da oldukça belirgin şekilde gözlenir. Çocukların yas tutma şekli de farklıdır. Sürekli bir üzüntü hali nadir görülür. Arada gülüp eğlenirler ve bu biz yetişkinlere şaşırtıcı gelebilir. Ergenlik döneminde ise ölüm hakkında soyut ve felsefi düşünceler yoğun olur. Bu yaş döneminde ölüm kavramı daha anlaşılırdır ama ölüme hâkimiyeti çok sorgularlar ve bu nedenle riskli davranışlar gösterebilirler. Kaybettikleri kişilerin eşyalarına sahip çıkar, farklı yakın ilişkiler kurmaya çalışırlar. Kendilerini yargılayabilirler. Davranış sorunları gösterebilirler. Bu bulguların yanı sıra ergenlik döneminde ruhsal travma belirtileri genel olarak erişkinlere benzer.
“İHTİYAÇ DUYDUĞUNDA YANINDA OLMAK ÇOCUĞUN TRAVMASINI AZALTIR”
Depremi yaşayan çocuklara destek olmak için neler yapılması gerekiyor? Depremin travmatik etkilerinden onları nasıl koruyabiliriz? Özellikle yakınlarını kaybeden çocuk ve gençlere yas sürecinde nasıl davranılmalı?
Öncelikle çocukların temel bakım ve ihtiyaçlarını hızlıca gidermeli ve günlük rutinlerine mümkün olan en erken zamanda dönmelerini sağlamalıyız. Hem izlemek hem de konu olmak anlamında çocukları medyadan korumak ise bir diğer önemli sorumluluğumuz. Çocukların resimlerini ve videolarını paylaşmamalıyız. Onlara deprem hakkında olur olmaz yerlerde sorular sormamalıyız. Öncelikle yakınlarını kaybeden çocukların her türlü fiziksel ihtiyaçları ve güvenlikleri sağlanmalı ve sağlık sorunları giderilmeli. Sonrasında kendilerini yanlarında en iyi hissettikleri ve geride kalan en sevdiği kişiler eşliğinde, gelişim düzeyine uygun yaklaşımla onları ölen yakınlarından haberdar etmeli ve bu sırada da mümkün olduğunda az ama doğru ifadeler kullanmalıyız. Sonrasında sevdiği ve güvendiği kişilerle zaman geçirmesine olanak tanımalı ve o soru sormadıkça ona gereksiz açıklamalardan kaçınmalıyız. Onlara acıyan bir ifade ve beden dili kullanmamalıyız. Çocuk ağlamıyor ve soru sormuyorsa bu, yas tutmadığı anlamına gelmez. Çocuklar bu süreçte genellikle fiziksel semptomlar gösterir, uykuları bozulur veya karın ağrısı baş ağrısı olabilir, oyunlarında ruhsal yaşantılarını gösterirler. Oyunların içeriği değişebilir, az veya çok oynayabilirler. Bazen gülüp eğlenebilirler. Bunlara şaşırmamak gerekir. İhtiyaç duyduklarında yanlarında olacak şekilde onlara sevgi ile güvenli ortam sağlamak ruhsal travmalarını azaltacaktır. Gençler ise yakınlarından uzaklaşabilir. Eğer belirgin bir içe kapanma ve davranış sorunu yok ise bu duruma anlayışla yaklaşıp belli bir mesafede onlardan uzak durmak ama yanlarında olduğumuzu hissettirmek gerekir. Veya gençler çok umursamaz da davranabilir, bizleri rahatsız edecek düzeyde vurdumduymaz olabilirler. Bu tarz davranışların da bir baş etme yolu olduğunu aklımızda tutup sinirlenmememiz gerekir.
“DEPREM GÖRÜNTÜLERİ HEPİMİZİ OLUMSUZ ETKİLEDİ”
Depremi yaşayanların yanı sıra depremin etkilerine medya yoluyla maruz kalan çocuklar da var. Bu konuda anne ve babalar ile medyaya düşen görevler nedir? Yaşanan süreçler çocuğa nasıl anlatılmalıdır?
Öncelikle bu maruziyete sebep olmamamız gerekirdi. Medyanın travmatik etkisi maalesef çok. Hem depremin direkt görüntüleri, hem de özellikle çocuk temalı acıklı müziklerle hazırlanan videolar, çocukların yanı sıra biz erişkinleri de çok olumsuz etkiledi. Bu demek değil ki haberdar olmayacağız. Ama haberin ötesinde görüntüler izledik. Çocuğa deprem gerçeğini anlatmak, yaşananlardan yaşına ve gelişimine uygun ifadelerle bahsetmek yeterli. Duyarsız olamayız elbet, hayali bir dünya da kuramayız. Ama ajite edici cümle ve haberler son derece gereksiz. Sonrasında çok ağır sonuçlarını beraberce yaşayacağız. Okul döneminde bir çocuğa, depremin bir yer sarsıntısı olduğu kısa, bilimsel bir dille anlatılabilir. Sonrasında, depremin şiddeti yüksek olursa ve binalarımız buna dayanıklı yapılmazsa yıkılabileceği eklenebilir. Eğer çocuk sorgularsa, ülkemizde bazı depreme dayanıksız binaların yıkılması nedeniyle insanların öldüğünü söylemek uygun olur. Çocuk bu durumda hemen kendi güvenliğini merak eder. Bu durumda elimizden geldiğinde ona kendisini güvende hissettiren ama doğru ifadeler kullanmamız gerekir. Örneğin; binamız sağlam değilse, “Binamızı uzmanlar görecek ve gerekli önlemleri alacağız” denilebilir. Ölümle ilgili sorularına da uygun ortamda ama doğru yanıtlar vermeliyiz. Örneğin; aile bireyinin öldüğünü söylemek gibi, “Onu kaybettik, melek oldu.” gibi soyut ifadelerden kaçınmalıyız. Çok ayrıntılı ve uzun konuşmamalıyız.
“KAYGILI BİR EBEVEYNİN ÇOCUĞU DA KAYGILI OLUR”
Pandemi, deprem gibi toplumsal olaylarda çocuklarla birlikte bulunulan ortamda nelere dikkat edilmeli? Ebeveynlerin yaşadığı kaygılar çocukları nasıl etkiler?
Bir aradayken konuştuklarımıza dikkat etmeli, onlara mümkün olduğunca güvenli bir ortam hazırlamalı ve günlük yaşantılarına dönmelerini sağlamalıyız. Burada devletimize de çok görev düşüyor. Okulların açılması, yıkılan okulların yerine ivedi şekilde konteyner okullar hazırlanması gibi eğitimde sürekliliğin sağlanması öncelikli hizmet olmalı. Buralarda hizmet veren öğretmen, personel ve uzmanlar da travmatize oluyor ve yoruluyorlar. Motivasyonları düşüyor. Onların mesailerini kısa tutmak, nöbetleşe çalıştırmak gibi koruyucu önlemler de alınmalı. Çocukların akranları ile birlikte olmaları, yaşlarına göre oyun oynamaları ve ergenlerin de arkadaşları ile sohbet edebilmeleri, yaşadıkları travmaların olumsuz sonuçlarını azaltır. Eğer fizyolojik ve ruhsal bulguları yaşam kalitelerini etkilerse uzman görüşü almaları önemlidir. Davranışlarımız çocuklar tarafından çok iyi gözlemlenir. Çocuklar bizlerin olaylar karşısındaki tepkilerimizi gözlemleyerek yaşanan olayın nabzını tutarlar. Sonrasında da kendi tepkilerini gösterirler. Bunun yanı sıra kaygı bulaşıcıdır. Kaygı ayrıca genetik olarak da geçer. Bunları alt alta topladığımızda ‘kaygılı bir ebeveynin çocuğu da kaygılı olur’ diyebiliriz. Elbette korktuk, hem de çok korktuk ve çok üzüldük. Tepkisiz kalmamız beklenemez ama bir an önce tepkilerimizi kontrol etmemiz ve abartılı davranış ile ifadelerden kaçınmamız, çocuklarımızın travmanın ruhsal sonuçlarını daha hafif geçirmeleri adına önemlidir. Kaygı içeren ifadeler ve sürekli kontrolcü yaklaşımlardan uzak durmalıyız. Ağlayabiliriz, onlara sarılıp üzgün olduğumuzu söyleyebiliriz. Burada demek istediğim; duygularınızı doğalıyla yaşayın, gizlemeyin ama abartılı tepkilerden, ağıt yakmaktan uzak durun.
“DEPREM BÖLGESİNDEKİ HİZMETLERİN SÜREKLİLİĞİ ÇOK ÖNEMLİ”
Depremi yaşamış çocukların okul ve sosyal ortamlarda bulunmasının, bir anlamda hayatlarının yeniden normalleşmesinin, onlar üzerindeki iyileştirici etkileri hakkında neler söylersiniz?
Bu sorunun tek kelimeyle cevabı; “Bir an önce normalleşmeliyiz”. Normalleşmeye çalışmak insan ruhunun travmalar sonrasındaki ilk ve en iyileştirici arayışıdır. Ölüm ve yaşam aslında iç içedir. Deprem dışında da ölümler yaşıyoruz. Hepsinin sonrasında yapılan da bu olmalıdır. Çocuğa bu konuda örnek olmalıyız. Yasımızı tutacağız, öleni unutmadan ama bir yandan hayatta kalanların yaşamını sürdürebildiğini çocukların görmelerini sağlayacağız. Ruhsal travmalarda insanın kalbi sanki fiziksel bir durum gibi acır. Bu acının hepimiz için ama özellikle çocuklar için en iyi ilacı, büyüklerinin kaldıkları yerden hayata tutunmalarını gözlemlemektir. Bu nedenle ölümlerden ve yıkımlardan sonra hayatın devam edebildiğinin örneğini en dar alanda bile sağlamaya çalışmalıyız. Devlet burada biz büyüklerin, toplumun ebeveynidir, erkidir. Bize sahip çıktığı ve yanımızda olduğu oranda biz, temel ihtiyacımız olan güveni hisseder ve onarılmaya başlarız. Deprem bölgesinde bizzat bulunduğum bir konteyner kentteki gözlemlerimi sizlerle paylaşmak isterim. Devlet, AFAD, diğer sivil toplum hizmetleri, bazı bakanlıklar, üniversiteler ve iş adamlarının desteği büyüktü. Barınma, okul, yemek gibi birçok acil ihtiyaç olabildiğince karşılanmıştı. İnsanlar hayata tutunma çabası ile bu yeni yaşama ellerinden geldiğince uyum sağlamışlardı. Çocukları izlediğimde, yaralarını sarmanın erişkinlerden kolay olacağını düşündüm. Parklar, oyun çadırları eğlenen çocuklarla dolu idi. Gönüllülerin emeğini de takdir etmek gerek. Çocuklarla çadırda oyuncaklarla, dışarıda iple, topla oynuyorlardı. Hasan Kalyoncu Üniversitesinin ilk günlerden itibaren kurduğu “Umut Çadırı” gerçekten birçok çocuğa umut olmuştu. Bu hizmetlerin sürekliliği ve genele yayılması çok önemli. Daha önümüzde uzun mücadelelerle dolu yıllar var.
“GÖÇ ETMEK HAYATIN SÜREKLİLİĞİ ADINA GÜVENLİK SAĞLAYICI BİR DAVRANIŞTIR”
Deprem bölgesinden farklı illere göç eden ailelerin çocuklarının ruh halini nasıl anlayabiliriz? Bu bağlamda çevreleri (komşuları, okul arkadaşları, öğretmenleri) bu çocuklara nasıl davranmalıdır? Onlara destek olma konusunda nasıl bir davranış ve tutum geliştirmelidirler?
Deprem sonrası göç etmek elbet ikincil travmaya neden olur ama kalınacak yer güvensizse buna mecbur kalınır. Göç etmenin hayatın sürekliliği adına güvenlik sağlayıcı bir davranış olduğunun anlaşılması çok önemlidir. Bunu, önce ailenin kabullenmesi ve sonra da kısa ve öz olarak çocuklarına anlatması iyi olur. Göç edilen yer geçici mi? Tekrar dönülecek mi? Bunlar bir an önce netleştirilmelidir. Ona göre yeni yaşam planı kurgulamak ruhsal açıdan toparlamaya yardım eder. Göç, böylesi bir yıkım sonrasında “geçmişin kaybı” ile birliktedir. Konuştuğum gençlerden biri “Maraş’la birlikte gençliğim gitti, tarihim silindi.” şeklinde çok güzel ifade etmişti yaşadığı acıyı. Ölenler, yıkılan binalar, kaybedilen eşyalar hepsi geçmişimizin bir parçası ve anısı. Elbette çok zor. Sadece ölümle ilgili değil yaşanan yas. Yas bir çocuk için kaybettiği oyuncak bebeği; büyükler için evi, eşyası, geçmişi, anıları, tarihidir de aynı zamanda. Göç edilen yerdeki komşuların, öğretmenlerin, velilerin, arkadaşların yapabileceği en doğru davranış meraklı tavırlarla karşısındakileri soru yağmuruna tutmamak, acıma duygusu ile yaklaşmamak ancak yardımcı olmak olmalıdır. Gelenleri aramıza almak, ihtiyaçlarına yanıt vermek ama dozunu iyi ayarlamak önemlidir. Travmalarının yanı sıra bu kişiler çok yorgunlar, bunu mutlaka aklımızda tutmalıyız. Öğretmenler sınıf içinde kaynaşmayı sağlamalı, çok soru sorulmasını engellemek adına öğrencilerine ve velilerine önden bilgi verilebilir. Öğrenciler arasında belirgin ayrımcılık yapmadan ihtiyaçları oranında pozitif ayrımcılık yapılabilir. Görüştüğüm göç etmiş bir depremzede ilkokul çocuğu, “Bana soru sorulmasından o kadar sıkıldım ki sokağa çıkmak ve okula gitmek istemiyorum.” demişti.
“ÇOCUK BAŞ ETME BECERİSİNİ OYUNLA GELİŞTİRİR”
Travma oluşturmaması sebebiyle depremi yaşayan çocuklara verilmemesi gereken oyuncak türleri, yanında konuşulmaması gereken konular, okutulmaması gereken kitap türleri var mı?
Bazı uzmanlar arasında “Travmaya uğrayan çocuklara travmayı hatırlatan iş makinesi vs gibi oyuncaklar vermeyin.” şeklinde oldukça yanlış bir paylaşım var. Tersine bu çocuklar bozulan ruh sağlıklarını legolardan, tahta bloklardan binalar inşa edip yıkıp yeniden yaparak, iş makinesi oyuncakları ile oynayarak tamir etmeyi oyun ortamında deneyimleyecekler. Bu çocuklar küçük parçalar içeren ve kolay kırılabilen oyuncaklar dışında her türlü oyuncakla oynayabilirler. Ahşap bloklar, ahşap aile setleri, tamir setleri, ambulans, itfaiye, kepçe, kamyon, doktor setleri, oyun hamurları, boya kalemleri en ideal oyuncaklardır. Oyun çocuğun ortak dilidir, ruhsal dünyasıdır. Her türlü baş etme becerisini oyunla geliştirir. Yapar bozar ve yeniden kurgular. Böylece ruhsal dünyasını da tamir eder. Özellikle bu dönemde sonu acıklı ve ölümle biten kitapları okutmamak iyi olur. Yoksa çocukların gelişimine ve yaşına uygun onaylı hikâye kitapları okumalarına hiçbir engel yoktur. Yanlarında yıkım, ölüm içeren konuşmalardan kaçınmak, dövünerek ağıt yakmak, sürekli aynı şeyleri anlatmak çok sakıncalıdır. Çocukların yıkım görüntüleri izlemesi engellenmelidir.
“TRAVMA ETKİSİ ÜÇ AYDAN UZUN SÜRERSE UZMAN DESTEĞİ GEREKEBİLİR”
Çocuk ve gençlerin depremin etkilerinden tamamen kurtulması mümkün müdür? Hangi noktada uzman desteği almak gerekir?
İnsan beyninin limbik siteminde özellikle hipokampus duygusal hafıza olarak anılarımızı depolar. Elbette böylesine travmatik bir yaşantının kaydolmaması ve unutulması mümkün değildir. Ama zamanla beynin diğer bölümlerinin onarıcı etkisi ile travmanın acıtıcı etkisi azalacaktır. Geriye kendimizi korumaya yönelik hatıraların yer ettiği kısım kalır. Ama bazı kişilerde yas uzar, limbik sistem acılarla mücadelede yeterince işlev göremez, geçmişte yaşanan başka travmalar hatırlanır ve şu anki travmamızın olumsuz etkisi artar. Bu durumlarda ruhsal semptomlarımız belirginleşir ve bizleri olumsuz etkiler. Eğer travmaya verilen ruhsal yanıtlar artarsa, üç aydan uzun süre devam ederse veya herhangi bir zaman diliminde çocuğun okula gidememe, anneye aşırı yapışma, akranları ile oynamama, uzun süren uykusuzluklar gibi günlük yaşam becerilerini ciddi etkilerse uzman desteği gerekebilir.
PROF. DR. ŞAZİYE SENEM BAŞGÜL KİMDİR?
1994 yılında Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesinden derece ile mezun olan Prof. Dr. Şaziye Senem Başgül, 2007 yılında Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesinden Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı unvanını aldı. Sonrasında Bakırköy Mazhar Osman Ruh ve Sinir Hastalıkları, Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları ve Medeniyet Üniversitesi Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesinde görev yaptı. 2012 yılından bu yana Hasan Kalyoncu Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde öğretim üyesi olarak çalışıyor. 2015 yılında Doçent, Aralık 2020’de Profesör unvanı alan Senem Başgül, 2009 yılında Güneş Çocuk ve 2019 yılında Güneş Çocuk Akademi’yi kurdu. Yerli ve yabancı çok sayıda yayını ve kongre sunumları bulunan Prof. Dr. Başgül aynı zamanda Çocuk ve Gençlik Ruh Sağılığı Derneği Özel Gereksinimli Çocuklar Komisyonu Kurucu Başkanı, Down Türkiye Derneği Danışman Doktoru ve Yeşilay Bilim Kurulu Üyesi olarak görev yapmaktadır. Prof. Dr. Başgül, biri kız diğeri erkek 18 yaşında ikiz çocuk annesidir.
Paylaş
Bağlantıyı Kopyala
https://www.yesilay.org.tr/medya/makaleler/bir-an-once-normallesmeliyiz/
Kopyala
Diğer Haberler
6Kasım2025
İlaç Bağımlılığı Tedavisi Kişiye Özeldir
6Kasım2025