- Pornografinin Gerçek Olmadığı Bilinmeli
- Pornografi, Bireyin ve Toplumun Dengesini Bozuyor
- Erken Yaşta Pornografi Maruziyeti Cinsel Suça Kadar Uzanan Sonuçlara Yol Açabilir
- Pornografi, Bireylerin ‘Normal’ Beden Algısını Bozabiliyor
- Pornografi Kullanımı Cinsel Yaşama Zarar Veriyor
- En Büyük Endişem, Pornografinin Cinsel Normları ve Senaryoları Değiştirmesi
- Ergenlerle İlgili Çalışmalar Gelecekte En Önemli Araştırma Alanları Olacak
- Oyun ve Pornografi: Dijital Dünyada Bağımlılığın Kesişen Yolları
- Pornografi Bağımlılığı, Tanıdık Özellikler Taşıyan Yeni Bir Bağımlılık Türü
- Sağlıklı Toplumun Temeli Halk Sağlığından Geçiyor
- Prof. Dr. Mustafa Taşdemir: “Bağımlılık, Sosyal Bulaşma Yoluyla Yayılıyor”
- Prof. Dr. Recep Erol Sezer: “Dumansız Hava Sahası Bir Halk Sağlığı Politikasıdır”
- Dr. Öğr. Üyesi Çağrı Emin Şahin: “Sağlık Okuryazarlığı Bağımlılıklara Karşı En Güçlü Koruyucu Zırhtır”
- YEDAM Sosyal Hizmet Uzmanı Alptekin Tekedereli: “Sosyal Hizmet Uzmanları Bağımlılıkla Mücadelede Kritik Bir Rol Üstleniyor”
- Klinik Psikolog Dr. Mehmet Teber: “Çocukların Güçlenmesi İçin Zorlanmalarına Müsaade Etmeliyiz”
- Bağımlılıkların Türkiye Ekonomisine Yıllık Yükü: 78 Milyar Dolar
- Bağımlılıklarla Mücadele Hekimlerin Desteğiyle Daha da Güçlü
- Hukukun Gücüyle Bağımlılıklara Karşı: Yeşilay Hukukçuları
- Gıda Güvenliği ve Bağımlılık Riski Taşıyan Gıdalar
- Dijitalle Başa Çıkın!
- Dijital Medya ve Oyun Bağımlılığına Karşı Küresel Mücadele
- Dr. Daniel Spritzer: “Oyun Tasarımcısının Amacı Eğlence Olmalı, Bağımlılık Değil”
- Klinik Psikolog Süreyya Kitapçıoğlu: “Oyun Bağımlılığıyla Mücadelede Kültürel Duyarlılık Hayati Önemde”
- Uz. Dr. İlyas Kaya: “Yeşilay’ın ‘Denge’ İlkesi, Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı İçin Çok Kıymetli”
- Prof. Dr. Yavuz Samur: “Doğru Tasarlanmış Oyun Çocuğa Pek Çok Beceri Kazandırır”
- YEDAM’dan Oyun Bağımlılığına Bütüncül Yaklaşım
- Dijital Oyun Araştırmaları ve Bir Çözüm Arayışı “Çocuk Dostu” Bir Oyun Derecelendirme Sistemini Geliştirmek
- Prof. Dr. Toker Ergüder: “Alkolsüz bir toplum, nesillerin ve kültürün korunması için atılacak en büyük adımdır”
- Prof. Dr. Perihan Torun: “Alkol tüketimini düşürmek için etkin politikalar uygulanmalı”
- Doç. Dr. Umut Kırlı: “Kadınlarda alkol bağımlılığı erkeklere oranla daha hızlı gelişiyor”
- Alkol Bağımlılığında YEDAM Desteği
- Bağımlılık Danışmanı Simge Kırcan Erdoğan: “Tedavide geçirilen süre uzadıkça başarı oranı artıyor”
- Tatilde Alkol Kullanımı ile Birlikte Sorunlar da Artıyor
- “Uyuşturucu Tedarikçileri Akla Gelmedik Yöntemler Kullanıyor”
- “Madde Bağımlılığı Belirtileri Ergenliğin Doğal İniş Çıkışlarıyla Karıştırılabilir”
- “YEDAM’lar Madde Bağımlılığı Konusunda Ciddi Bir Boşluğu Dolduruyor”
- “Uyuşturucu Endüstrisi Kendisini Sürekli Güncelliyor”
- “Ek Tanı, Bütüncül ve Eş Zamanlı Tedavi Gerektirir”
- Dünyanın En Tehlikeli Uyuşturucusu Metamfetamin
- YEDAM’dan Madde Bağımlılığına Psikososyal Destek
- Uyuşturucuya Karşı Küresel Direniş
- Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Hakan Coşkunol: “Ailenin Tedaviye Katılımı İyileşmede Etkilidir”
- Psikiyatri Uzmanı Dr. Hakan Tokur: “Bağımlılık Tedavisi ‘Yaşamla Yeniden Bağ Kurma’ Sürecidir”
- Uzman Psikolog Kinyas Tekin: “İhmalkârlık Kadar Otoriterlik De Sakıncalı”
- YEDAM’dan Nüks Riskine Karşı Kalıcı Çözümler
- Bağımlılığa Ek Bir Yük: Stigma
- İyileşme Sürecinde Sosyal Hizmetlerin Rolü
- YEDAM Uzman Yardımcısı Niyazi Aydemir: “İyilik koçu tavsiye vermez, rehberlik eder”
- Yeşilay Genel Başkan Yardımcısı Sümeyye Ceylan: “Dijital Dünya ve Çocuk İlişkisi Çok Dikkatle Ele Alınması Gereken Bir Konu”
- Yeşilay Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Muhammed Tayyib Kadak: “Teknolojiye Hâkim Olan Aileler Çocuklarını Dijital Bağımlılıklardan Korur”
- “Çocuklar İçin Güvenli Bir Dijital Ekosistem Oluşturmalıyız”
- Dijital Çağda Ebeveyn Olmayı Kolaylaştıran Rehber: Dijital Ebeveynlik
- Ekrana Alternatif 10 Bahar Aktivitesi
- Dijital Dünyada Nasıl Bir E-Beveyn Olmalı?
- Geçmişten Geleceğe Yeşilay
- Bir Asrı Aşan Mücadelede Yeşilay’a Gönül Verenler Anlatıyor
- Bağımlılıkla Mücadelede Yeni Bir Milat: Bağımsızlık Seferberliği
- Yeşilay’dan Türkiye’ye Özgü, Dünyada Öncü Modeller
- Yeşilay Gönüllülerle, Gönüllüler Yeşilay’la Büyüyor
- Sağlıklı Nesiller İçin Sınırları Aşan Mücadele
- Arif Çifci: “Yeşilay, Osmanlıdan Cumhuriyete Türkiye’nin tarihidir”
- Prof. Dr. Recep Erol Sezer: “Tütün Kontrolü Nikotin Salgınına Karşı En Büyük Koz”
- Prof. Dr. Toker Ergüder: “Tütün Reklamları Yapay Zekâyla Takip Edilebilir”
- Prof. Dr. Şaziye Senem Başgül: “Ergenin Hayatını Şekillendiren En Önemli Yapı Ailedir”
- Tütün Bağımlılığına Karşı YEDAM Desteği
- YEDAM’la Nefes Alanlar
- Bağımlılıklarla Mücadelede Esas Cephe Tütün Endüstrisinin Sinsi Taktikleri
- Dr. Hüseyin Küçükali ile Yapay Zekâ Desteğiyle Dumansız Bir Sosyal Medya Hakkında Konuştuk
- Tütün Endüstrisinin Çabaları DSÖ’nün de Merceğinde
- Asırlık Tecrübeden Topyekûn Mücadeleye: Bağımsızlık Seferberliği
- Yeşilay Genel Başkanı Doç. Dr. Mehmet Dinç: “Bağımsızlık Seferberliği İle Amacımız Bağımlılıklara Karşı Toplumsal Bir Uyanış ve Dayanışma Hareketi Oluşturmak”
- Daha Güçlü ve Daha Sağlıklı Bir Toplum İçin: “Bağımsızlık Seferberliği”
- Bağımsızlık Seferberliği’nin Olmazsa Olmazı: YEDAM
- Bağımlılık İle Mücadelenin Temeli: Bilinçlendirme Ve Farkındalık Çalışmaları
- Topluma ve Bireye Katkı Sağlayan Güç: Gönüllülük
- Danışanlıktan Koçluğa Bir Başarı Hikâyesi
- Spor Salonlarındaki Tehlike: Anabolik Steroidler
- Prof. Dr. Cüneyt Evren: “Steroid Kullanan Her Dört Erkekten Birinde Steroid Bağımlılığı Var”
- Prof. Dr. Rüştü Güner: “Anabolik Steroidler, Tüm Organ Sistemlerine Zarar Verir”
- Kusursuz Beden Algısı Steroid Kullanımını Tetikliyor
- Serkan Yimsel: “Anabolik Steroidleri Teşvik Ve Tedarik Edenler Cezalandırılmalı”
- Av. Mehmet Yoğurtcuoğlu "Steroidler Sporun İtibarını Korumuyor, Aksine Tehdit Ediyor"
- Doç. Dr. Merih Altıntaş: “Sanal Kumar Bağımlılığı Kendini Gizleyebilen Bir Hastalıktır”
- Gittikçe Artan Endişe: Ergenlikte Sanal Kumar
- YEDAM’dan Kumar Bağımlılığı Tedavisine Güncel Yaklaşımlar
- Dünya Sağlık Örgütü’nün Sanal Kumar Bağımlılığına Yaklaşımı
- Sanal Kumarda “Oyun” Ve “Eğlence” Tuzağı
- Zamansız Ve Mekânsız Bir Bağımlılık: Sanal Kumar
- Olimpiyat Özel Dosyası
- Prof. Dr. Hakan Coşkunol: “Egzersiz, beynin ödül sistemini değiştirir”
- Günlük Hayatta Nasıl Aktif Olabiliriz?
- Klinik Psikolog Melisa Varol: “Spor, bedensel ve psikolojik iyilik halimizi güçlendiren etkili bir araç”
- Çocuklar Hareket Ediyor!
- Düzenli Sporun Faydaları Nelerdir?
- Bağımlılıklarla Mücadeleye Spor Desteği: Yeşilay Spor Kulübü
- Prof. Dr. Osman Tolga Arıcak: “Çocuklar gereksiz teknolojiye maruz bırakılmamalı”
- Prof. Dr. Şaziye Senem Başgül: “Aile ilişkileri kuşak farkı bilinciyle kurulmalı”
- Okullarda İlk Ders Zili Çalıyor
- Yaşam Becerileri Bağımlılıklardan Koruyor
- Değerlendir, Sürdür, Yaşat, İlham Ol…
- Yeşilay Kolu’ndan Benim Kulübüm Yeşilay Projesi’ne…
- Geleceğin Bireyleri Yeşilay’ın Çocuk Dergileri ve Oyunlarıyla Büyüyor
- Daha Doğal Bi̇r Yaşam İçi̇n 9 Öneri
- Doğallığın Işıltısı
- Gezegene İyi Gelen, Bize De İyi Geliyor
- Doğal Yaşama Dönüş Hareketleri
- Sakin Şehirlerde Kendi Ritminde Hayatı Yaşa
- Daha İyi Hissetmek İçin Haydi Doğaya
- Sadeleşmek Elimizde
- Geçmişi Anlamlandırmak Kişiyi Rahatlatır
- Bedensel Hafifleme İçin Bütüncül Bir Yaklaşım Gerekir
- Beynimiz Neden Yorulur?
- Yaşam Alanlarında Sadeliğin Zarafeti!
- Zihinsel Hafiflik ve Ruhsal Arınma İçin: Dijital Detoks Zamanı!
- Sosyal Medyayı Doğru Kullanmanın 9 Yolu
- Sosyal Medya Bağımlılığı Tedavisinde İzlenen Yollar
- “Sosyal Medya Platformları Dengeli ve Sorumlu Bir Şekilde Kullanılmalı”
- "Çocuğun Dijital Ayak İzi, Geleceğini Etkileyebilir"
- “Gerçek Sosyal Hayat; Yüz Yüze, Derin ve Anlamlı İlişkiler Üzerine Kuruludur”
- Sosyal Medyanın Kontrolüne Girdik
- Yemiyor İçmiyor Çevrim İçi Oluyoruz
- Obezite Küresel Bir Pandemiye Dönüştü
- Uz. Dr. Ayça Kaya: “Buzdolabı ile Aranıza Mesafe Koyun”
- Diyetisyen Kübra Çıtlak: “Son 30 Yılda Çocuk ve Ergenlerde Obezite, Dünya Genelinde Arttı”
- Hormonlar Kilomuzu Nasıl Etkiliyor?
- Çocuk Beslenmesindeki Tehlike: Abur Cubur
- Psikolojik Nedenleri ve Sonuçlarıyla Obezite
- Obezitenin Yol Açtığı 10 Sağlık Sorunu
- Prof. Dr. Şaziye Senem Başgül: “Öfkenin olduğu yerde olumlu duygular barınamaz”
- Prof. Dr. Cüneyt Evren: “Kronik yorgunluk sendromu, yaşam kalitesini etkileyen ciddi bir durumdur”
- Klinik Psikolog Gökhan Ergür: “Metropol yaşamı ve sosyal medya kaygı düzeyini artırıyor”
- İnsanın Dijital Çağ ile İmtihanı
- Hilal-i Ahdar’dan Yeşilay’a 104 yıllık mücadele
- Yeşilay’ın ilk gençlik teşkilatının kuruluşu "Türkiye İçki Aleyhtarı Gençler Cemiyeti"
- Yeşilay gençliği seviyor, gençlik Yeşilay’ın varlığını hissediyor
- Yeşilay ülküsünün yılmaz neferleri: Yeşilay kadınları
- Ulusaldan evrensele Yeşilay mücadelesi
- Yeşilay’ın dünyada örnek alınan öncü modeli: YEDAM
- Elektronik Sigara Gerçeği! Çocuklar ve Gençler Yalanlarla Kandırılıyor
- “Çocukların ve Gençlerin Elektronik Sigaraya Erişimleri Hızlı Bir Şekilde Engellenmeli”
- “Elektronik Sigara, Dünyanın Baş Belasına Dönüşmüş Durumda”
- “Çok Uluslu Tütün Şirketleri, Nikotin Bağımlısı Bir Nesil Oluşturmak İstiyor”
- “Elektronik Sigaralar Mutlak Zararlı ve Bağımlılık Yapıcıdır”
- “Elektronik Sigaraya Erişim Bu Kadar Kolay Olmamalı”
- Alkol Bağımlılığı Bireyi ve Toplumu Tehdit Ediyor
- Alkolün Güvenli İçilebilecek Bir Miktarı Yoktur
- Sosyal Hizmet, Tedavinin En Önemli Yapı Taşlarından Bir Tanesi
- Kadınlar Bağımlılık Sürecinde Yalnız Kalıyor
- Alkolle Mücadelenin Yolu; Vergilendirme, Erişim Kısıtlamaları ve Pazarlama Yasaklarıdır
- Alkol Bağımlılığına Uluslararası Yaklaşımlar
- Savaş, Halk Sağlığını Onarılamaz Biçimde Etkiliyor
- “Medyada Yaratılan Algı; Haklıyı Haksız, Doğruyu Yanlış, Güzeli Çirkin Olarak Konumlandırabiliyor”
- “Savaşlar, Savaşanları Olduğu Gibi Savaşmayanları Da Olumsuz Etkiler”
- “Artık Savaşlar Sadece Sahada Değil, Dijital Dünyada Da Gerçekleşiyor”
- “Çocuklardaki ‘Güvenli Dünya’ Algısı Zarar Gördü”
- Toplumsal Kaygı Bozuklukları Bağımlılıklara Neden Olabilir Mi?
- Bağımlılık Herkesi Etkileyen Genel Bir Sorundur
- Kadınlar Bağımlılıkta Da Ayrımcılıkla Karşı Karşıya Kalıyor
- Bağımlılığın Ve Şiddetin Doğasında Ortak Ve İç İçe Faktörler Vardır
- “Anne Veya Eşin Bağımlılık Sorunu Olan Bireye Yönelik Tutum Ve Davranışları Tedavinin Seyrini Etkiliyor”
- Kadına Yönelik Şiddete Karşı: 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü
- Sağlıklı Nesiller İçin Sağlıklı Gebelik
- Yeşilay Kadınları Güçlenerek Büyüyor
- Dijital Çağda En Kırılgan Grup Çocuklar Ve Gençler
- “Dijital Bağımsızlık En Önemli Gündemimiz Olmalı”
- “Sağlıklı Teknoloji Kullanımında Teknoloji Amaç Değil, Araçtır”
- Çocuklarda Ekran Bağımlılığı
- Dijital Bağımlılıktan Uzak, Hayata Yakın Olun!
- “Notların Telafisi Vardır, Ancak Zedelenen Öz Güvenin Telafisi Meşakkatlidir”
- “Başarının Sırrı Çocuğu Tanımaktan Geçiyor”
- Ziller Minikler İçin Çalıyor… Okula Uyum Süreci İçin Öneriler
- Çocuğun Okul Başarısını Artırmanın 15 Etkili Yolu
- Çocuğunuza Zaman Yönetimini Nasıl Öğretebilirsiniz?
- “Günümüzde Ruh Sağlığını Korumak Daha Zor Ve Daha Önemli Hale Geldi”
- Bağımlılık Ve Ruh Sağlığı İlişkisi Karşılıklıdır
- “Çocuk Olumsuz Duyguları Makul Düzeyde Deneyimlemeli”
- Bağımlı Bireylere Doğru Yaklaşım Nasıl Olmalı?
- Koruyucu Ruh Sağlığıyla Tanışın
- “Tütün Kontrolü Toplumsal Gündemin Ana Konusu Yapılmalı”
- “Asıl Mücadele Tütün Endüstrisi İle Mücadeledir”
- “Zararsız Tütün Olması Mümkün Değildir”
- “Elektronik Sigaraların Ülkeler Tarafından Teşvik Edilmesi Sorumsuzluk Örneğidir”
- “Tütün Şirketleri, İnsanların Sigara İçmek İstemeyecekleri Bir Günün Geleceğini Biliyor”
- “Sağlıklı Etkileşim Ancak Empati İle Olur”
- “Empati Gelişimi Bebeklikte Başlar”
- “Empati Bir Duygudaşlık Göstergesidir”
- Toplumsal Duyarlılığın Vücut Bulmuş Hâli: Gönüllülük
- Yeşilay, TİSK Ve TÜMOSAN Depremzede Çocuklar İçin Güçlerini Birleştirdi
- Dayanışma Ruhu Kültürel Kodlarımızda Var
- “İyi İletişim Ve Doğru Bilgi Kaygıyı Azaltır”
- Afetlere Dirençli Şehirler Nasıl İnşa Edilmeli?
- Sıfır Maliyetle Kentsel Dönüşüm Mümkün
- “Bugünün Gençleri Üst Kuşaklardan Çok Daha İyiliksever Ve Dayanışmacı”
- Millî Birlik Ve Beraberlik Kodlarımızda Var: Millî Mücadele’den Kahramanmaraş Depremine Toplumsal Kenetlenme
- “Bir An Önce Normalleşmeliyiz”
- Dijital Medya Çocuğu Sosyal Hayattan Koparıyor
- “Hey Çocuk! Bırak Tabletini Sakince Kitabın Kapağını Aç! Kalbini Aç…”
- Mutlu Bir Çocukluk İçin Projeden Çok Daha Fazlası Gerekiyor
- Çocuk Gülerse Dünya Güler
- Hilal-i Ahdar’dan Yeşilay’a
- Sivil Toplum Kuruluşları Ve Gönüllülüğün Gücü
- STK’lar Tek Yürek Oldu: Yüzyılın Felaketi Sonrası Gönüllü Dayanışması
- Bağımlılıklarla Karşı Gönüllü Mücadele
- Çocuklar İçin Gönüllülük Neden Gerekli?
- “Tedavi Edilmeyen Kaygı Bozuklukları Kronikleşme Eğilimindedir”
- İklim Değişikliğinin Ortaya Çıkardığı Kaygı Hâli: Eko-Anksiyete
- Yeni Krizlerin Getirdiği Belirsizlikler Küresel Kaygıyı Körüklüyor
- “Kaygılar Bağımlılığı Tetikleyebildiği Gibi Bağımlılıklar Da Kaygıyı Besleyebilir”
- “Çocukları Kaygıları Nedeniyle Utandırmayalım, Usandırmayalım, Cezalandırmayalım”
- Sosyal Medya Kullanımı Kaygıları Tetikliyor
- Sigara İle Mücadelede En İyi Politika, Çocuk Ve Gençleri Tütünsüz Ortamda Büyütmektir
- YEDAM’ın Kişiye Özel Programlarıyla Sigaraya “Dur” Deyin
- Örnek Vakalarla Tütün Bağımlılığı Tedavisi
- Tütün Bağımlılığı Vücudumuza Neler Yapıyor?
- Sigarayı Bıraktığınızda Vücudunuzda Neler Oluyor?
- Dünyada Alkol Kullanımı Ve Önleyici Politikalar
- Alkol Bağımlılığını Önlemeye Dair Yasal Düzenlemeler
- Alkolün Bir Diğer Karanlık Yüzü: Şiddet Ve Alkol İlişkisi
- Ebeveynler Alkol Kullanan Gence Nasıl Yaklaşmalı?
- Sevdiklerimizi Alkol Bağımlılığından Nasıl Koruruz?
- Alkolsüz Hayat Neler Kazandırıyor
- Alkol Vücuda Neler Yapıyor?
- “İletişim Yoluyla Kendimizi Var Ediyoruz”
- “Bireyi Bağımlılığa Götüren Duygusal Yalnızlıktır”
- “İnsan İnsana Şifadır, Umuttur, Yoldur”
- Güvene Dayalı İletişim Bağımlılıklardan Koruyor
- Sanal İletişim Gerçek İletişimin Yerini Tutar Mı?
- “Dijital Oyun Bağımlılığı Ciddi Bir Sorun”
- “Teknolojiyi Doğru Kullanmayı Öğrenmeliyiz”
- Dijital Dünyada Eğitim Şart
- Dijital Dünyada Bizi Neler Bekliyor?
- Sanal Ortam Güvenliğinin Teminatı: Siberay
- Rakamlarla Dijital Dünya
- TÜİK Araştırma Sonuçlarına Göre Türkiye Dijitalleşiyor
- “Proje Çocuklar Kuklaya Dönüşüyor”
- “Mutlu Bir Aile İçin Her Şey Mükemmel Olmak Zorunda Değil”
- Değerler Eğitimi Bu Dünyanın Bir İhtiyacı
- TBM İle Her Yıl Milyonlarca Kişiye Ulaşıyoruz
- Okul Heyecanı Başlıyor
- “İnsanın Manevi Alanı Boşluk Kabul Etmez”
- Mutluluk Beyinde Başlar
- Toplumsal Mutluluğun Şifreleri
- Sağlıklı Tabaklar, Mutlu Yüzler
- Mutluluğa Götüren 7 Adım
- Az Çoktur!
- “Sadeleştikçe Zihin Sağlığımızı Korumamız Da Kolaylaşır”
- Atıksız Bir Mutfak Mümkün
- Biraz Yavaşlamaya Ne Dersiniz?
- Sade Ve Özgür Bir Yaşamın Yolu: “Küçük Ev” Akımı
- Daha Huzurlu Bir Hayat İçin Sadeleş!
- Atık Kağıtları Sanat Eserine Dönüştürüyor
- Pedallar Sağlıklı Yaşam İçin Çevrildi
- Yeşilay’dan “Bağımsız Gençlik” Manifestosu
- YEDAM Sempozyumu'ndan Bağımlılıklara Bilimsel Bakış
- Sağlıksız Aile Tutumları Bağımlılık İçin Risk Faktörü
- Bağımlı Profilleri Nasıl Şekilleniyor?
- Bağımlı Ebeveyn Çocuğun Tüm Yaşamını Etkiliyor
- “Hayır” Diyebilen Bir Çocuk Yetiştirmek
- Ailenin Dijitalleşme ile İmtihanı
- Bağımlılık Aileden Etkilenen ve Aileyi Etkileyen Bir Hastalıktır
- Elektronik sigara nikotin pandemisini gelecek nesillere taşıyor
- Tütünle Mücadelenin Bir Ayağı da E-Sigara ile Mücadele Olmalı
- Dünya Elektronik Sigara ile Nasıl Mücadele Ediyor?
- Elektronik Sigara En Az Sigara Kadar Zararlı
- “Dünya Şiddetli Bir Merhametsizlik Hastalığına Tutulmuş Vaziyette”
- Tarih Boyunca Vardı Ve Hep Var Olacak: Sivil Toplum Kavramı Ve STK’lar
- Yeşilay’a Gönülden Bağlı Olanlar
- Merhamet Ve İyiliğin Gücü: Gönüllülük
- Gönüllülük Çalışmaları Dersiyle Teori Ve Pratik Bir Arada
- Vazgeçilen her sigara sağlıklı bir hayatın kapısını aralar”
- Çocuklarımızı sigaradan nasıl koruruz?
- Sigara stresi azaltmaz, sigarasızlık stres oluşturur
- Şimdi tam zamanı!
- “Bırakabilirsin” mobil uygulamasıyla sigaradan kurtulun!
- Fizikselden Sanala Yeni Bir Şiddet Türü: Siber Zorbalık
- Ergenler Sosyal Medya Bağımlılığında Risk Grubunda
- Geleneksel Değerler Çocukları Koruyor
- Sosyal Medyada Dayatılan Güzellik Büyük Bir Yanılgı
- Çocuklarınız İçin Ulaşılabilir Ebeveynler Olun
- Pandemi Sonrasında Toplumları Bekleyen Tehlike: Çevrim İçi Kumar Bağımlılığı
- Aileler Tedavi Sürecine Aktif Olarak Dahil Olmalı
- Alkol Kontrol Politikaları Toplumları Koruyor
- “Alkol Bağımlısı Kişilerin Çocuklarının Ruh Sağlığını Yakından Takip Edilmeli”
- Alkol Aile İçi Şiddette Risk Faktörü
- Alkol Bağımlılığını Anlamaya Yönelik Faaliyetler
- Alkol Bağırsak Sağlığını Bozuyor
- Alkol Bağımlılığıyla Asırlık Mücadele: YEŞİLAY
- “Gençliğin En Büyük Sorunu Büyüyememek”
- İyi Arkadaş Çevresi Bağımlılıklardan Uzak Tutar
- Davranışsal Bağımlılıklar En Çok Genç ve Ergenleri Etkiliyor
- Çocuğum Madde Kullanıyor mu?
- Gençlerin Gözünden Bağımlılıklar
- Sağlıklı Nesil Sağlıklı Gelecek Yetenek Yarışması, Edebiyat ve Sanatla Farkındalık Oluşturuyor
- Antikten Moderne 28 Asırlık Yolculuk
- Türkiye’nin En Başarılı Olimpiyat Tecrübesi TOKYO 2020’nin Ardından
- Yaşam Becerileri Bireyi ve Toplumu Korur
- Stresle Mücadelede Yaşam Becerileri Faktörü
- Aileyle Sağlıklı İletişim Sağlıklı Kararları Doğurur
- “Hobiler Bizi Ruhsal Olarak Geliştirir”
- Hangi Yaşta Hangi Sporu Yapmalı?
- “Sanat ve Kitap Bağımlısıyım”
- YEDAM'dan İnternet Bağımlılığına Özgün Çözümler
- Pandemi Sarmalında Oyun Oynama Bozukluğu
- “Ebeveynler Doğru Rol Model Olmalı”
- Oyun Oynama Bozukluğunun Tedavisinde Yasaklar Çözüm Değil
- “Ulusal Kampanyalar Farkındalık Oluşturuyor”
- Teknoloji Sizi Değil, Siz Onu Kontrol Edin!
- Teknoloji Bağımlılığı Hasta Ediyor
- Artan Obezite, TBMM’nin de Gündeminde
- Türkiye’nin Obeziteyle Mücadelesi
- Obezite, 21’inci Yüzyılın En Önemli Sağlık Sorunudur
- Evde Kalmak Virüsten Korudu, Obeziteyi Artırdı
- “Pandemi Döneminde Yeme Bozuklukları Arttı”
- “Besin Örüntüsü Dengeli Olmalı”
- Evde Hareketsiz Kalmayın!
- Ağır Yaşamların Yükü Hafifliyor Mu?
- Gidene Üzülmek Yerine Var Olanı Güçlendirmeliyiz
- “Babalar Dua Gibidir; Artık Görünmez Olsa Da Dokunur Evladına...”
- “Sanat ve Spor, Bağımlılıkla Mücadelenin Panzehirleridir”
- Gençlerde Davranışsal Bağımlılıklar Artıyor
- “Aile Bağları Ne Kadar Sağlamsa, Bağımlılık Riski O Kadar Azalır”
- "Özgürlük ve Sorumluluk Birbirini Tamamlar"
- Anne-Babalar Dikkat! Uzun Süreli Ekran Maruziyeti Nelere Yol Açıyor?
- Yeşilay Gençlerin, Gençler Yeşilay’ın Yanında!
- Geleceğin Olimpiyat Şampiyonları TOHM’da Yetişiyor
- “Bağımlı Kişi, İnterneti Bir Kaçış Yöntemi Olarak Kullanıyor”
- Anne Babaya Güvenli Bağlanma Bağımlılıktan Korur
- “Öz Saygısı Düşük Bireylerde Bağımlılık Riski Daha Fazladır”
- Pandemi Sürecinde Kaygı Bozukluğu Arttı
- Sosyal Kaygı İnternet Bağımlılığını Tetikliyor
- Buz Hokeyi Sayesinde “Tek Yürek” Oldular: Bağımlılıktan Kurtuldular
- Dijital Çağın Hastalığı: Yeni Nesil Bağımlılıklar
- Yasa Dışı Kumar ve Bahisle Hukuksal Mücadele
- Sevgi ve İlgi Bağımlılıklardan Korur
- “Bağımlılık Tüm Aileyi Etkileyen Bir Hastalıktır”
- “Dijitalleşme Aile İçi İlişkilerin Kalitesini Düşürüyor”
- “Pandemiden Ders Çıkararak Geleceğimizi Kurtarabiliriz”
- “Kampanyalar Sigara Endüstrisinin Gerçek Yüzünü Gösteriyor”
- "Tütün Fiyatları ve Vergiler Düşürülmemelidir"
- “Elektronik Sigara Kullanmak, Marka Değiştirerek Sigara Kullanımına Devam Etmek Gibidir”
- “Sigarayı Bırakmak Kanser Riskini Azaltır”
- Pandemide Sigara İçme Oranları Düştü
- "Çocuğunuzun ‘Hayır’ Deme Becerisini Geliştirin"
- Madde Bağımlılığı COVID-19'u Tetikliyor
- "Bağımlılık Tedavisi Ertelenmemeli, Güçlendirilmeli"
- “Madde Bağımlılığının Gerçek Tedavisi Rehabilitasyondur”
- Zehir Tacirlerinin Pandemi Fırsatçılığı
- Her İki Madde Bağımlısından Biri Depresyonda
- "Online Terapi, Kişileri Madde Kullanımından Uzak Tuttu"
- “Gençlik İnsan Hayatının En Zor Dönemidir”
- Doğru Rol Model Olmak Önemli
- “Spor ve Sanat Tedavi Edicidir”
- Mutluluk Ailede Başlar
- “Depresyon, Gündelik Bir Keyifsizlik Hali Değildir”
- Beslenme Anlayışı Ailede Şekilleniyor
- “Organik Beslenmeye Mucizevi Bir Anlam Yüklenilmemeli”
- Bir Tür Yeme Bozukluğu: Ortoreksiya Nervoza
- Tarladan Sofraya Uzanan Bir Zincir: Gıda Güvenliği
- “Tarımsal Üretimi Tüketici Davranışları Belirleyecek”
- Ekolojik Yaşam Arayışları
- “Çocuklarımızı Korumakla Yükümlüyüz”
- Oyun Bağımlılığı Nelere Yol Açıyor?
- Oyun Bağımlılığı Yetişkinleri de Buluyor
- "Ticari Kaygılar Çocukları Korumanın Önüne Geçiyor"
- "Yasak Koyarak Çocuğunuzu Bağımlılıktan Koruyamazsınız"
- Oyun Bağımlılığının Karanlık Yüzü
- Davranışsal Bağımlılıklara YEDAM Desteği
- Bütün Aile Toplanalım, Ekranları Unutalım
- "Eğitimin Sürekliliği Sağlanmalı"
- “Çocuklarınıza Onları Önemsediğinizi Hissettirin”
- Bu Sefer Ziller Ebeveynler İçin Mi Çalıyor?
- Okul Fobisi Sizi Korkutmasın!
- Okula Yeni Başlayanların Pandemiyle İmtihanı
- Okullar Sağlık Tedbirleri İle Açılıyor
- Yeşilay Eğitim Faaliyetleri Hız Kesmiyor
- Gençlerde Alkol Bağımlılığında Önemli Bir Basamak: Sosyal İçicilik
- Alkol Bağımlılığı Nedir, Nasıl Başlar, Nasıl Tedavi Edilir?
- Nöroloji Alkolün Güvenli Sınırı Yok Diyor!
- Pandemi Bağımlılıkları Tetikledi
- Alkol Vücuda Neler Yapar?
- “İyiliğin Kanatlarına Tutunmaya Her Zamankinden Çok İhtiyacımız Var”
- Pandemi Günlerinde Dayanışmanın Çarpan Etkisi: Vefa Sosyal Destek Grubu
- Türkiye’de Afet Yönetimi ve Gönüllülük
- "İnsan"ın En Zor Anında 152 Yıldır Hep O Var: Türk Kızılay
- Bağımlılığa Karşı "Gönüllü" Mücadelenin Adı; Yeşilay
- Bir Ömür Boyu Yeşilaylı Olanlar…
- Gönüllü Olmak Hem Sizi Hem De Dünyayı Değiştirir
- Vakıf ve Gönüllülük Üzerine
- "Teknoloji Kullanımı Stresi Artırıyor"
- Pandemi Günlerinde "Teknoloji" Dost Mu, Düşman Mı?
- Koronavirüs Dijital Bağımlığı Tetikledi
- "Evden Çalışma Modeli B Planı Olarak Elimizde"
- 10 Soruda Koronavirüs Sonrası Küresel Sistem
- "Şişenini Dibi"nden Görünenler
- İpler Senin Elinde Alkole Hayır De!
- Prof. Dr. Mehmet Ceyhan: "Sigarayı Bugün Bıraksanız Yarın Covid-19 Riskiniz Azalır"
- Diyetisyen Derya Zünbülcan: "Esas Risk, Yanlış Beslenme"
- "Koronafobi" Virüsten Daha Hızlı Yayılıyor
- Hayat da Eğitim de Eve Sığar
- Korona Günlerinde Ev Hayatı
- Sağlıklı Yaşam İçin Sporla “Evde Kal”
- Doğal Dezenfeksiyon Aracı: Güneş
- El Hijyeni Virüsten Korur
- Evde Düzen İçin İpuçları
- Bahane Yok! Oyun Vakti
- Asıl Soru Şu; Bağışıklık Sistemimizi Nasıl Koruruz?
- "Dengeli Beslenme Sizi Mutlu Eder"
- Daha İyi Bir Yaşam İçin Sadeleşin
- Doğal Yaşamda Sürdürülebilirlik Önemli
- Aşılama Yalnızca Kişiyi Değil Toplumu da Koruyor
- Bitkilerin İyileştirme Gücü Hakkında Her Şey
- Gençlikve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu: "E-sporun en büyük riski, dijital bağımlılıktır"
- DSÖ’nün Gündeminde E-spor ve Oyun Bağımlılığı Var
- E-Spor Obeziteye Neden Oluyor
- Dijital Oyun Nasıl E-spor Oldu?
- Prof. Dr. Tolga Arıcak: E-Spor Bağımlılık Riskini Artıracak
- Yeşilay Genel Başkanı Prof. Dr. Mücahit Öztürk: Dijital oyunların e-spor olarak anılmasına itirazımız var
- Amaçları Daha Fazla İnsanı Bağımlı Yapmak
- Elektronik Sigara ile Yasal Mücadele
- Elektronik Sigara Can Almaya Devam Ediyor Can Almaya Devam Ediyor
- Elektronik Sigara da Sigara Kadar Zararlı
- Doç. Dr. Toker Ergüder: Elektronik Sigara, En Az Sigara Kadar Bağımlılık Yapıyor
- İlaç, Şifa Mı Bağımlılık Mı?
- İlaç Bağımlılığı Tedavisi Kişiye Özeldir
- Reçetesiz ve Kontrolsüz Steroid Kullanımı Sağlığı Doğrudan Tehdit Ediyor
- İlaç Suiistimali Küresel Bir Halk Sağlığı Sorunu
- Opioid Grubu İlaçların Kötüye Kullanımında Artış Var
- İlaçların Kötüye Kullanımı Toplumsal Refahı Tehdit Ediyor
“Tüketerek Mutlu Olma Çabası Büyük Bir Yanılgı”
İnsanların daha çok tüketerek mutlu olmaya çabaladığını belirten Klinik Psikolog Gökhan Ergür; “Fakat bu çaba asla bir işe yaramayacak aksine bizi daha mutsuz insanlara dönüştürecek. Tüketerek ve satın alarak mutlu olma çabası günümüz insanı için büyük bir çıkmaz ve yanılgı. Tüketim sonsuz ve kör bir döngü. Sahip olduğumuz her şeyin bir üst modeli, yenisi çıkacak ve biz asla arzuladığımız o mutluluğa ulaşamayacağız.” diyor.
Günümüz dünyasında insanlar büyük bir tüketim çılgınlığı içinde. Tüketerek ve satın alarak mutlu olma çabası günümüz insanı için büyük bir çıkmaz ve yanılgı. Klinik Psikolog Gökhan Ergür, insanların daha çok para harcayarak ve tüketerek mutlu olmaya çabaladığını, buna karşın bu çabanın asla bir işe yaramayacağını söylüyor. Para harcamanın, aksine insanları daha mutsuz hale dönüştüreceğini belirten Ergür; “Günümüzdeki moda ve teknoloji devleri insanın yaşadığı anlam krizini çok iyi tespit etti ve bu anlamsızlığı ortadan kaldırmak, daha doğrusu daha çok ürün satabilmek için tüm stratejilerini mutluluk kavramını tüketim ile birleştirme üzerine kurdu. Ve ne yazık ki bu stratejilerinde de son derece başarılı oldular.” diyor. Ergür ile tüketim kültürü ve mutluluk üzerine konuştuk.
“GERÇEK SEVGİ VE MUTLULUK PAHA BİÇİLECEK BİR OLGU DEĞİL”
Klinik Psikolog Gökhan Ergür, artık kendimizi ya da birilerini mutlu etmek için aklımıza ilk gelen şeylerden birinin pahalı hediyeler almak olduğunu söylüyor. Hatta bazı ilişkilerde satın alınan ürünün fiyatı ölçüsünde tarafların birbirine değer biçip sevildiklerine inandığını vurgulayan Ergür; “Özel günlerde televizyon ya da internet reklamlarına baktığımızda karşılaştığımız manzara ve bize verilen mesaj şu: Eğer seviyorsan satın al. En iyisini, en pahalısını satın al. Fakat gerçek sevgi ve mutluluk paha biçilecek bir olgu değildir.” diyor. Ergür; tüketimin kişinin psikolojisi üzerindeki etkisi ile ilgili olarak şöyle konuşuyor: “Bir meşrubat firması reklamında şöyle diyordu: ‘Mutluluk bu kapağın altında’. Verdikleri mesaj çok açık ve net aslında; ‘Bu ürünü tüketirsen mutlu olursun.’ Fakat şunu unutmamak gerekiyor: Tüketim sonsuz ve kör bir döngü. Sahip olduğumuz her şeyin bir üst modeli, yenisi çıkacak ve biz asla arzuladığımız o mutluluğa ulaşamayacağız.”
ANLAM KRİZİ DAHA DA DERİNLEŞTİ
“Sanayi devrimi sonrasında bizlere sunulan teknolojik değişimin bedelini ahlaki savruluş ile ödedik. Bu savruluş, anlam dayanaklarını büyük ölçüde kaybeden insanlığı derin bir anlamsızlık kuyusuna attı. Modern zamanlarda başlayan anlam krizi, postmodern denilen son zamanlarla birlikte daha da derinleşti.” diyen Gökhan Ergür şöyle devam ediyor: “Günümüzde dine ve ideolojilere savaş açılmış durumda ve bu sebeple bunlardan kaynaklanan anlam ağı değerini kaybetti. Artık tüketime odaklanmış böyle bir toplumda kolayca anlam ve amaç elde etmek oldukça zor. İçinde bulunduğumuz anlamsızlığın en önemli nedenlerinden biri; insanların yaşamalarını sağlayacak çok şey bulunmasına karşın, uğruna yaşayacakları bir şeylerinin olmaması. Hepimiz birbirinden güzel, donanımlı ve pahalı araçlara sahibiz fakat amaçlara sahip değiliz. Çünkü bizlere ısrarla dikte edilen şey şu: ‘Yaşamak için düşünme ve üretme, sadece tüket.’ Bu tüketim bizleri, önünü ve arkasını düşünmediğimiz bir sürecin içerisine itiyor. Hayatın anlamını ve nereye ait olduğumuzu sorgulamaktan ziyade, sahip olamadıklarımızın öfkesiyle dünyanın anlamsızlığına odaklanıyoruz. İşte bu noktada anlamı ve değerleri geçici amaçlara, ölçülebilir değerlere indirgemek ne yazık ki bizleri dünyanın ve hakikatin yabancısı kılıyor.”
“GÜNÜMÜZDE BİRÇOK İŞLETME HEDONİK TÜKETİMİ ESAS ALIYOR”
Pek çok kişinin alışveriş yaptığında kendini daha mutlu hissettiğini, stresinden arındığını söylediğini hatırlatan Gökhan Ergür şöyle konuşuyor: “Burada hedonizm kavramına değinmenin faydalı olacağını düşünüyorum. Hedonizm, yaşamdaki tek iyi şeyin zevk veya mutluluk olduğunu söyler. Hedonik (hazcı) tüketim ise, tüketiminin haz boyutundan tat almak ya da ilkel benliğin etkisi altında ürün ile hissi ve hayal gücü boyutunda bir tecrübe olarak ifade edilebilir. Tüketim bağlamında hedonizm, ‘Tüketim eyleminin amacı olarak hazzı seçen’ bir satın alma sürecidir. Hedonik tüketici ise bu duygularla tüketim eylemini gerçekleştiren kişi olup, ‘Sabırsız, anında tatmin olmayı isteme’ özelliklerine sahiptir. Bu özelliği ile hedonik tüketiciler işletmelerin üzerinde, ‘Bu ürünü tercih etmek bana ne ayrıcalık sağlayacak? Bu ürünü tercih etmem için özel bir neden var mı?’ baskısı kurar. Bu açıdan bakıldığında müşterinin kendisine özel beklentilerini, istediği yer, zaman ve biçimde sunma felsefesine dayanan günümüz müşteri odaklı pazarlama anlayışının da hedonik yarar sağlamada önemli bir fonksiyonu yerine getirmeye çalıştığı ifade edilebilir. Günümüzde birçok işletme bu hedonik tüketimi esas alarak buna göre çalışıyor. Bireyler haz alma duygusunu, ihtiyaçlarının karşılanmasının ötesinde, gereksiz ve ölçüsüz tüketimle hissederler. Hedonizm, bu ölçüsüzlüğüne karşın haz arayışını utanç ve suçluluk temalarından arınmış olarak kabul eder ve hedonizm kavramını insanın kendi iç mutluluğuna erişebilmenin hayattaki en önemli mutluluk olduğunu savunan bir ahlaki teori olarak açıklar. Bu teori ekseninde farklı hazların yaşanmasına imkân sağlayan hizmet türlerinin de geliştiği görülür. Bu bağlamda hazza ulaşma arayışı içerisinde olan tüketicinin bu tüketim eylemi, tüketimcilik olarak da ifade edilir ve göz kamaştırıcı, büyüleyici bir kavramı temsil eder. Bireyin tüketerek mutlu olmasını sağlayan şey, bu tüketimcilik içerisinde beynin duyduğu hazdır. Haz alan ve uyarılan beyin, tüketerek mutlu olmaya devam eder ve her seferinde daha fazlasını arayarak nihayetinde hüsrana uğrar.”
“İNSAN GERÇEK DOYUMU İYİLİKLERLE BULACAKTIR, KREDİ KARTLARIYLA DEĞİL”
“Gerçek şu ki; dünyada savruluyoruz. Kendimize ve dünyaya dair tutunacak bir şeyler ararken, varmak istediğimiz noktanın uzağına savruluyoruz. Cebimizdeki adresler, yüksek tanıdıklar, bol limitli kredi kartları bile önüne geçemiyor bu savruluşun.” diyen Gökhan Ergür sözlerini şöyle sürdürüyor: “Ama bir yandan da içgüdüsel olarak ayak diriyoruz bu istemediğimiz yolculuğa. Bizi koruyacak, bize iyi gelecek, stresimizi azaltıp ruhumuza cennet ferahlığı üfleyecek bir liman arıyoruz. Moda devlerinin ya da teknoloji patronlarının bu arayışa kendilerince esaslı yanıtlar verdiğine şahit oluyoruz. Önerdikleri kış kombinleriyle bambaşka biri olacağımızı, son çıkan dört kameralı cep telefonuyla dünyamızın değişeceğini, o parfümü sıkarsak tüm ilginin bizim üzerimizde toplanacağını inatla ve ısrarla tüm medyada, sokakta, oturma odalarımızda dinliyoruz. Tüm bunlara inanıyoruz ve söylediklerini uyguluyoruz. Bizi bu savrulmanın içine iten tek şey; anlamsızlık. Büyük bir anlamsızlık içerisindeyiz. Dünyaya ne için geldiğimizi, ne yapacağımızı ve nereye gideceğimizi unuttuk. Biz gideceğimiz yeri unutunca haliyle bize yol gösteren kötü niyetli insanların sayısı da artıyor. İnsan eğer kendisine yüklenen tuhaf sorumluluk ve ideolojilerden sıyrılıp niçin yaratıldığını ve bu dünyada var olduğunu düşünürse tüketimin kendi kırgınlıklarına şifa olmadığını anlayacaktır. Anlamlı bir hayat ancak öteki için bir şeyler yapabildiğimiz, bir başkasına nefes olabildiğimiz ölçüde yaşanabilir. Ünlü psikoterapist Alfred Adler, anlam kavramına toplumsal ilişkiler açısından bakar ve hayata verilen kişisel anlamın gerçek bir anlam sayılamayacağını dile getirir. Ona göre bir anlamdan söz edilebilmesi için onun başka insanlarla ilişki içinde olması gerekir. Mesela hemen her insan önemli biri sayılmak için uğraşır. Ancak insanın bütün önemi, başkaları için yaptığı yararlı işlerden oluşur ve aksini düşünmek yanılgıdan başka bir şey değildir. Adler, bu görüşü desteklemek için atalardan devralınan mirasa dönüp bakmanın gerekli olduğunu söyler. Çünkü onlar ölüp gitmişlerdir ama geride bıraktıkları tek şey başkaları için yaptıkları çalışmalardır. İnsan gerçek mutluluğu ve doyumu ancak sağlıklı ikili ilişkiler ve iyilikler ile bulacaktır, kredi kartlarıyla değil.”
“PANDEMİ ÇEVRİM İÇİ ALIŞVERİŞ BAĞIMLILIĞINI TETİKLEDİ”
Gökhan Ergür, son yıllarda insanların alışveriş davranışlarında meydana gelen en önemli değişimin, yüz yüze alışverişin yerini sanal ortamda gerçekleştirilen alışverişin alması olduğunu söylüyor. Çevrim içi alışverişi cazip hale getiren çok fazla etken bulunduğunun altını çizen Ergür; “Bu etkenler; klasik alışverişte karşılaşılan kalabalık mağazalardan ve kuyruklarda beklemeden kurtulma, ürünlerin genellikle daha hesaplı olması, ev, iş ve hatta sokakta bile alışveriş yapmanın kolaylığı ve geniş ürün çeşitliliği. Pandemi döneminde tüketicilerin alışveriş yaparken yüz yüze temastan kaçınması, çevrim içi tüketimin çekiciliğini büyük ölçüde artırdı. Birçok tüketici çevrim içi alışverişe yöneldi. Bununla birlikte, ‘Koronavirüs salgını hız kaybettiğinde, bu çekicilik ortadan kaybolur ve tüketiciler daha sonra yüz yüze alışverişe geri döner mi?’ sorusunu sorduk. Geri dönmemelerinin ise iki olası nedeni var: Birincisi, internete taşınmanın peşin maliyetleri. Hiç çevrim içi alışveriş yapmamış bazı tüketiciler bu dönemde belli yükümlülükleri yerine getirdi ve çevrim içi alışverişe başladıysa, artık yüz yüze alışverişe geri dönmeleri için hiçbir neden yok. İkinci neden ise elde edilen deneyimler. Bu deneyim, tüketicilerin pandemiden önce sahip oldukları olumsuz çevrim içi alışveriş algısını değiştirmişse çevrim içi alışveriş yapmaya devam ederler. Etrafınıza şöyle bir bakın… Sokaklar, ara sokaklar, ana caddeler ve hatta kaldırımlar çevrim içi alışveriş hizmeti sunan firmaların çalışanlarıyla dolu. Artık adım atacak yer kalmadı. Tüm çalışan dostlarımıza saygımız sonsuz ama burada dikkat çekmek istediğimiz şey; değişen ve bir daha eski haline dönmeyecek alışveriş davranışlarımızın ne boyuta ulaştığı. Bu tablo bize alışveriş çılgınlığının ya da bağımlılığının da ne boyutta olduğunu da gösteriyor. ‘Pandemi birçok bağımlılığı olduğu gibi çevrim içi alışveriş bağımlılığını da tetikledi.’ diyebiliriz.” şeklinde konuştu.
“SOSYAL MEDYA BİZLERE GERÇEKLERİ SUNMAZ”
“Sosyal medya bizlerin sadece başarı ve mutluluklarımızı sergilediğimiz bir alan. Kimse sosyal medyada yenilgilerini, başarısızlıklarını, mutsuzluklarını paylaşmak istemez.” diyen Gökhan Ergür, tüm gününü sosyal medya platformlarında geçiren kişilerin, bu mutluluk ve başarı tablolarına bakarak bir hayat muhasebesi yaptığını dile getiriyor. Ergür şunları söylüyor: “Herkes bu kadar mutlu ve başarılıyken kendisi niçin bu kadar yalnız, mutsuz ve işe yaramazdır? Oysa bu kişi elindeki telefonu bırakıp gerçek hayata karışsa, yaşıtlarıyla, akrabalarıyla daha uzun süre beraber olsa görecektir ki aslında toplumun büyük bir kısmı kendisi gibi yaşıyor. Sosyal medya bizlere gerçekleri sunmaz; oradaki hayatlar genel itibarıyla bir kurgu, senaryo ve filtre üzerine kurulup bizlere sunuluyor.”
Klinik Psikolog Ergür, sosyal medyanın insanın ruh sağlığına etkisini ortaya koyan bir araştırma ile ilgili şu bilgileri veriyor: “Monitoring the Future (Geleceği İzlemek, MTF) isimli proje, 1975’te Michigan Üniversitesi'nde başlayıp özellikle gençlerdeki inanç, davranış, alışkanlık değişimlerini inceleyen çok kapsamlı bir program. Her yıl asgari 50 bin kişi bu proje kapsamında izleniyor ve raporlanarak uzmanlar tarafından tartışılıyor. Bugüne kadar toplam 11 milyon kişiye anket uygulayan program, dünya üzerindeki değişimleri görmemiz için kusursuz bir çalışma. Bu çalışmalardan birinde 1095 yetişkin, rastgele iki gruba atanmış: Facebook kullanmayı bir hafta boyunca bırakanlar (deney grubu) ve Facebook'u her zamanki gibi kullanmaya devam edenler (kontrol grubu). Haftanın sonunda, Facebook kullanmaya ara verenlerin kendilerini daha mutlu, daha az yalnız ve daha az depresif hissettikleri görülmüş (Bu ölçümlemede arada büyük bir fark vardı. Kendini yalnız hissedenlerin oranı yüzde 36, depresif hissedenlerin oranı yüzde 33 daha az, mutlu hissedenlerin oranı ise yüzde 9 daha fazlaydı). Bu çalışmada Facebook'tan uzak duranların kendini üzgün, öfkeli ya da endişeli hissetme oranının daha az olduğu görülmüş.”
‘BİR ÜRÜNE PARA ÖDEMİYORSANIZ ÜRÜN SİZSİNİZ DEMEKTİR’
Gökhan Ergür, sosyal medyanın tüketim olgusuna etkisi ile ilgili olarak şunları söylüyor: “Modern zamanlarda pazarlama sektöründe kullanılan meşhur bir söz vardır: ‘Bir ürüne para ödemiyorsanız, ürün sizsiniz demektir.’ Devasa bir yatırımın ürünü olan birçok sosyal medya uygulamasını, oyunu ya da programı ücretsiz biçimde kullanıyoruz. Sizce teknoloji devleri bu ücretsiz kullanımı, biz kullanıcıları çok sevdiği ve bize değer verdiği için mi yapıyor? Elbette hayır. Verilerimizi, teknolojiyi kullanma biçimlerimizi, dijital ayak izlerimizi ve her şeyden önemlisi de dikkatimizi bir ürün olarak alıp bunu bir ticari kullanım aracına dönüştürüyorlar. Sosyal medyada yüksek takipçili influencerların yaptıkları reklam anlaşmaları gereği sürekli olarak bir ürün önerdiklerine hepiniz şahit olmuşsunuzdur. Neredeyse tamamına yakını sosyal medya aracılığıyla bir şeyleri öneriyor ve bize bunları satın aldırmaya çalışıyor. O isimleri takip eden, o isimler gibi görünmek ve saygınlık kazanmak isteyen, özellikle de ergenlik çağındaki gençler bu ürünleri satın alarak bir kimlik kazanmaya çalışıyor. Bir diğer nokta da sosyal medya kullanımının günümüzde bir, ‘Bakın ben ne aldım, ne yedim, nereye gittim?’ formatına dönüşmüş olması. Sürekli olarak göstermek ve ifşa etmek, karşı tarafın da tüketim çemberine katılmasını sağlıyor.”
“DÜNYADA HER ŞEY GİDEREK AYNILAŞIYOR”
Küreselleşen dünyada, özellikle tüketimde tek bir kültür olduğunun altını çizen Gökhan Ergür, Kenya’daki bir çocukla, Siirt ya da Londra’daki bir çocuğun arzusunun aynı bilgisayar oyununu almak, aynı futbol takımının formasını edinmek gibi şeyler olduğunu söylüyor. Ergür, “Her şey giderek aynılaşıyor dünyada. Bu aynılık cehennemine karşı duran insanların sayısı da gitgide azalıyor. Vaktiyle etrafımızda şahsına münhasır, farklı, belirgin fiziksel ve duygusal özellikleri olan, toplumun zaman zaman tuhaf olarak adlandırdığı insanları daha az görüyoruz artık. Bakışıyla, duruşuyla, söyledikleriyle, arka cebindeki plastik tarağıyla, meşeleriyle, deri evrak çantasıyla, dolma kalemiyle, boş zamanlarını değerlendirme biçimleriyle, okuduğu arıcılık kitaplarıyla farklılık ve yenilik oluşturan insanlar kayboluyor. Sanki tüm erkekler ve kadınlar aynı dizileri izliyor, aynı müzikleri dinliyor, aynı kahvaltı mekânına gidiyor, aynı biçimde giyinip, hepsi aynı kokuyormuş gibi. Bu durum insan tabiatının dengesini sarsıyor. Çünkü insanı ve var olmayı özel kılan, sürdüren şey farklılıktır. Hareket, ilerleme ve anlam bu farklılıktan doğar. Dolayısıyla bizi mutlu eden şeyler de ne yazık ki birbirine benzemeye başladı. İyi bir ev, otomobil, kıyafet, lüks bir mekânda evlilik teklifi gibi. Fakat bu aynılık hali bizim sahici mutluluğumuzun sonunu getirecek.”
İnsanların kendi benliklerinden çıktığı; düşünmekten uzaklaştığı, birbirini taklit etmeye başladığı için gerçekten mutlu olamadığını belirten Gökhan Ergür sözlerini şöyle tamamlıyor: “Burada asıl mesele kendi mutluluk arayışımızı, hedef ve ideallerimizi bırakıp önümüze sürülen mutluluk ve amaçlara olan bağlılığımız. İnsan ruhuna uygun olmayan, tabiatımıza aykırı şeyleri kendimize hedef olarak belirlediğimizde haliyle mutlu olamıyoruz. Biraz daha kendimiz olmak için mücadele etmeli, kendimizi daha iyi tanımalıyız.”
KLİNİK PSİKOLOG GÖKHAN ERGÜR KİMDİR?
İstanbul Bilim Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Psikoloji bölümünü bitirdi. Yüksek lisans eğitimini “Şiddet içerikli bilgisayar oyunu oynayan ikinci kademe öğrencilerinin saldırganlık eğilimlerinin ve benlik saygı düzeylerinin incelenmesi” başlıklı teziyle İstanbul Arel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Klinik Psikoloji alanında tamamladı. Üniversite eğitimleri sırasında Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikiyatri Kliniği, Balıklı Rum Hastanesi Psikiyatri Kliniği, Florya Doğa Koleji ve T.C. İstanbul Valiliği İstanbul Çocukları Vakfı‘nda stajlarını sürdürdü. Doktora çalışmasına Yakın Doğu Üniversitesinde devam eden Gökhan Ergür, Moodist Psikiyatri ve Nöroloji Hastanesi‘nin etik kurulunda yer almasının yanı sıra burada psikoterapi hizmeti de sunuyor. Aylık edebiyat ve fikriyat dergisi İtibar‘ın yayın kurulunda bulunan Gökhan Ergür, üç aylık psikoloji dergisi Nefes’in Yazı İşleri Müdürlüğü görevini de sürdürüyor.