
Büyük Yeşilay ailesine gönül veren sevgili dostlar,
Hayat hikâyelerle örülü. Hepimizin bir hikâyesi, ..
Alkolün hem fiziksel hem de ruhsal sağlığa olan zararları devletlerin bu konuda çeşitli önlemlere başvurmasına yol açıyor. Bugün dünyada hem sivil toplum örgütleri hem de devletler alkol bağımlılığı ile çeşitli yollarla mücadele etmeyi sürdürüyor; bu konularda politikalar geliştiriyor.
Pandemi döneminde yaşadığımız karantinalar hem alkol tüketimini hem de satışını etkiledi. 2021 yılında yayınlanan Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD)’nün “Zararlı Alkol Tüketimini Engelleme” isimli raporuna göre pandemi döneminde alkol tüketimini arttırdığını ifade edenlerin sayısı, azalttığını söyleyenlerden daha fazla. Almanya, Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere’de 2020 alkol satışlarının 2019’a göre yüzde 3,5 artış gösterdiği bilgisi raporda yer alıyor.
Özellikle karantina dönemlerinde Avustralya, ABD, Fransa, İngiltere ve Belçika’da yüksek gelirli kişiler, küçük çocuğu olan ebeveynler, kadınlar, depresyon ve anksiyete belirtisi olan kişiler alkol tüketimini en fazla arttıranlar. Raporun en dikkat çekici noktası ise, Avrupa Birliği ülkelerinde alkole bağlı aile içi şiddet nedeniyle yapılan imdat çağrılarının yüzde 60 oranında artması. Bu da alkol tüketiminin sadece bireysel sağlığı değil aynı zaman aileyi ve toplumu da olumsuz yönde etkileyebileceğini gösteriyor. Rapora göre Türkiye, G20 ülkeleri arasında Endonezya’dan sonra alkol tüketiminin en az olduğu ikinci ülkeyken, OECD ülkeleri arasında ise son sırada yer alıyor. Alkol bağımlılığı yaşam kalitesini düşürürken aynı zamanda insan ömrünü de kısaltmakta. Rapora göre Avrupa Birliği ve G20 ülkelerinde 30 yıl içerisinde alkol tüketiminden kaynaklı ortalama yaşam süresi bir yıla yakın kısalacak. Ancak pandeminin alkol tüketimi üzerindeki uzun vadeli etkilerini söylemek şu an için erken. Önümüzdeki süreçte sürdürülecek konuyla ilgili araştırmaların, pandeminin uzun vadeli etkileriyle ilgili fikir verici olacaktır.
ALKOLLE MÜCADELE NEDEN BU KADAR ÖNEMLİ?
Alkol kullanımı yalnızca sağlık sorunlarına değil, aynı zamanda sosyal ve ekonomik maliyetlere de sebep oluyor. Alkole bağlı oluşan hastalıklar, yaralanmalar ve toplumsal sorunlar; devletler için yüksek maliyetler oluşturuyor. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD)’nün raporuna göre sağlık harcamalarının yüzde 2,4’ü alkol tüketimin yol açtığı zararla mücadeleye harcanıyor ve bu rakam bazı ülkelerde çok daha yüksek. Aynı zamanda sağlık durumunun kötü olması iş gücüne katılımı ve üretkenliği de olumsuz etkiliyor.
OECD’nin raporuna göre, alkol tüketiminin iş verimliliğine olumsuz etkisinin gayri safi milli hasılayı ortalama yüzde 1,6 düşüreceği öngörülüyor. Bu oranınTürkiye’de yüzde 0,2, Litvanya’da ise yüzde 3,8 olacağına işaret edildi. Alkol tüketimini engellemeye yönelik her bir avro yatırımın 16 avro ekonomik kazanç getireceği de raporda yer alıyor. Alkol tüketimi trafik kazaları ve şiddetten kaynaklı yaralanmalara sebep olduğu gibi, fetal alkol spektrum bozukluklarına ve alkol bağımlılığına, kanser ve karaciğer sirozu gibi hastalıkları da sebep olmakta. Raporda ayrıca çocuklara alkol tanıtımının sınırlandırılması, alkolden kaynaklı trafik kazalarını önlemek için daha güçlü yaptırımlar gibi müdahalelerin yapılması gerektiği de yer alıyor.
DÜNYADA ALKOL BAĞIMLILIĞI İLE MÜCADELEDE DEVLETLERİN POLİTİKALARI
Alkol bağımlılığının sebep olduğu sağlık sorunları, psikolojik rahatsızlıklar ve toplumsal sorunlar yıllar geçtikçe daha büyük maliyetlere sebep olduğundan, devletler bağımlılıkla mücadele konusundaki uygulamalara çok daha fazla önem veriyor. Bu zamana kadar da devletler kimi zaman yasaklar uygularken kimi zaman da alkol kullanımında özendirme durumunu azaltmak için çeşitli politikalar uyguladı ve uygulamaya devam ediyor.
Sadece devletler değil aynı zamanda uluslararası kuruluşlar da bu konuda ciddi çalışmalar yapıyor. 2018 yılında Dünya Sağlık Örgütü’nün “Alkol ve sağlıkla ilgili küresel kurum raporu 2018 (Global status report on alcohol and health 2018)” isimli geniş çaplı raporunda da alkol kullanımının toplum sağlığını tehdit eden öncü risklerden biri olduğu vurgulanıyor. Bu sebepten halk sağlığı politikaları, stratejileri ve müdahalelerinin dikkate alınması gerektiği raporda altı önemle çizilen bir unsur olarak yer alıyor. Rapor alkol kullanımının insan sağlığını nasıl etkilediğini anlatan kapsamlı bir çalışmayı içeriyor. Alkol kullanımının küresel anlamda zarar veren bir alışkanlık olduğu ve bu alışkanlıktan kaynaklı hastalık yükünün de fazlalığı vurgulanıyor.
Alkol politikaları; alkolü önlemeyi amaçlayan yasa, kural ve düzenlemeleri içeriyor. Raporda, 2016 yılı itibariyle 80 ülkede ulusal alkol politikaları olduğu bilgisi yer alıyor. Alkol konusunda ulusal politikası bulunan ülkelerin yüzde 67’si yani 34’ü yüksek gelirli, yüzde 43’ü yani 23’ü üst orta gelirli, yüzde 42’si yani 18’i düşük orta gelirli ve dört ülke de düşük gelirli ülke olarak belirtilmiş. Alkol politikaları halk sağlığı politikalarının bir parçasını oluşturuyor ve bu sebepten hem bireyler hem de toplumlar için önem arz ediyor.
Hem fiziksel hem sosyal hem de toplumsal anlamda birçok zararı bulunan alkol tüketimi ile mücadele politikaları üretmek, sonrasında ortaya çıkan sağlık sorunları ve toplumsal sorunlarla mücadele etmekten çok daha yararlı ve çok daha az maliyetli. Bu sebepten hem devletler hem de uluslararası kuruluşlar bu alanda önemli çalışmalar yapıyor, alkol kullanımı ve bağımlılığı önlemek için raporlar hazırlıyor ve gerekli yasal düzenlemeleri hayata geçiriyor. Alkol bağımlılığı sonucunda riske attığımız şeyin hayatımız olduğunu unutmamalı; bu konuda kendimizi çıkmazda hissediyorsak mutlaka bir uzmandan destek almalıyız.
OECD Sağlık İstatistikleri 2021 Raporu’na göre bazı ülkelerin yetişkin başına düşen yıllık alkol tüketimi şöyle;
FRANSA 11,4 LİTRE
DANİMARKA 9,5 LİTRE
BELÇİKA 9,2 LİTRE
ŞİLİ 7,1 LİTRE
JAPONYA 7,1 LİTRE
YUNANİSTAN 6,3 LİTRE
TÜRKİYE 1,3 LİTRE
OECD ALKOLE KARŞI TEDBİR ÇAĞRISINDA BULUNDU
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD), geçtğimiz yıl yayınlanan Zararlı Alkol Tüketimini Engelleme Raporu’nda alkol tüketimine karşı tedbir alınması yönünde çağrı yaptı. Avrupa Birliği ve G20 ülkelerinde 30 yıl içerisinde alkol tüketiminin ortalama yaşam süresini bir yıla yakın kısaltacağının bildirildiği raporda alkol tüketimini engellemeye yönelik her 1 avro yatırımın, 16 avro ekonomik kazanç getireceği ifade edildi.
52 OECD, Avrupa Birliği ve G20 ülkesinin verilerinin incelenmesi sonucu oluşturulan raporda, günde kadınlarda 1, erkeklerde 1,5 bardaktan fazla alkol tüketiminin neden olduğu hastalık ve yaralanmaların gelecek 30 yıl içerisindeki tahmini yaşam süresini ortalama 0,9 yıl düşüreceği bildirildi. Bu oranın merkez ve doğu Avrupa ülkelerinde en yüksek olacağı kaydedilen raporda, belirtilen miktardan fazla alkol tüketiminin sağlık harcamalarında ortalama yüzde 2,4 artışa yol açacağı kaydedildi. Raporda ayrıca, alkol tüketiminin iş verimliliğine etkisi de ele alındı ve alkol kullanımının gayri safi milli hasılayı ortalama yüzde 1,6 düşüreceğine dikkat çekildi. Tüm bu veriler ışığında OECD ülkelere alkol tüketiminin azaltılması için siyasi tedbirlerin alınması çağrısında bulundu.