Bağımlılıklardan uzak bir yaşam sürmede hayır diyebilme becerisine sahip olmak ilk ve önemli bir adımı oluşturuyor. Tokat Yeşilay Danışmanlık Merkezinden Sosyal Hizmet Uzmanı Elif Sevim Yılmaz ile bağımlılıkta kişilik gelişimi ve “Hayır” diyebilmenin önemi üzerine konuştuk.
Çocuk gelişiminin temelinde ailenin olduğunu ifade eden Yılmaz, “Çocuğun kişiliğinin gelişmesi ailede başlar. Çocuğun, sosyal benliğini kazandığı, toplumdaki diğer bireylerle etkileşim içine girip toplumun değer ve normlarını öğrenerek, kendisine düşen rolleri yerine getirecek bilgi, beceri ve alışkanlıkları kazanıp toplumsallaştığı birincil grup ailedir.” diyor. Aile düşen sorumluluklar ve aile çocuk ilişkisinin yansımaları hakkında görüşlerine başvurduğumuz Yılmaz konuyla ilgili olarak şunları söylüyor: “Ailenin temel işlevleri arasında, çocuğun fiziksel, psikolojik ve sosyal alanlardaki gereksinimlerini karşılayarak sağlıklı bir birey olarak yetişmesi yer almaktadır. Aile ile olan ilk ilişkiler, yaşam boyunca kurulacak insan davranışlarının temelini oluşturur. Aile ve çocuk arasında kurulan sağlıklı ilişki, sağlıklı bir kişilik yapısını oluşturmaktadır.” İletişimin sağlıklı olduğu ortamda çocuğun da sağlıklı gelişim göstereceğine vurgu yapan Yılmaz “Sağlıklı ortamda büyüyen bireylerin benlik algısı, farkındalık düzeyi ve sosyal becerileri, sağlıklı iletişimin olmadığı ortamda büyüyen bireylere göre yüksek olmaktadır.” diyor.
ANNE BABA TUTUMLARI BELİRLEYİCİ OLUYOR
Anne ve baba tutumlarının önemine dikkat çeken Sosyal Hizmet Uzmanı Elif Sevim Yılmaz, “Ailelerin çocukları ile sağlıklı ve etkili bir iletişim kurabilmeleri için kendilerine güvenen, kendilerine ve çocuklarına karşı saygılı, çocuklarının sorunlarına karşı duyarlı, iş birliği kurabilen, çocuklarının duygu ve düşüncelerini paylaşabilen ve çocuklarına karşı kabul edici bir tutum içinde olmaları önemlidir.” diyor.
Özellikle okul öncesi dönemde çocuğun gelişimi üzerinde duran Yılmaz, çocuğun bu dönemde çevredeki faktörlerden oldukça fazla etkilendiğinin altını çiziyor. “Anne babanın çocuklarına rehberlik yapması ve kurallar koyması, çocukların doğru ile yanlış ve kabul edilebilir ile edilemez davranışlar arasındaki farkı ayırt etmelerinde yardımcı olur.” diyen Yılmaz, ebeveynlerin çocuklarına uygun şekilde sınırlar koyması gerektiğini ifade ediyor ve ekliyor: “Ebeveynlerin çocuklarına uygun şekilde sınır koymaları, çocuğun yargılama becerisinin ve vicdanının gelişmesini sağlar. Ayrıca, çocuğun çevresini, olayları anlaması ve öğrenmesi sürecine de yardımcı olur.”
Çocuklarına uygun şekilde sınır koyabilen anne babaların, sadece çocuklarının gelişimine yardımcı olmadıkları; bunun yanı sıra, çocuklarının tehlike içeren durumlarla karşılaşma olasılıklarını da azalttıklarını belirten Yılmaz, “Anne-babaları ile sağlıklı iletişim ve etkileşim içinde olan çocuklar, karşılaştıkları sorunlar karşısında duygu ve düşüncelerini diğer insanlara daha uygun yollarla ifade edebilir ve güvenli davranış gösterebilirler.” diyor.
GÜVENLİ DAVRANIŞ GELİŞTİRME
Güvenli davranışın, “genel anlamda kişinin kendisini açık ve net bir şekilde ifade etmesi” olarak tanımlanabileceğini belirten Yılmaz, “Güvenli davranış düzeyi yüksek olan bireyler; olumlu ya da olumsuz duygu ve düşüncelerini kolaylıkla ifade edebilmekte, yapılamayacak istekler karşısında rahatlıkla ‘Hayır’ diyebilmekte, konuşmaları başlatabilme ve gerektiğinde sonlandırabilme gibi tepkileri kolaylıkla verebilmektedirler.” diyor. Kişilerin güvenli davranışa sahip olabilmelerinde aile tutumlarının oldukça önemli olduğunun altını çizen Yılmaz, “Aile ve çocuk arasındaki ilişkide eleştirel ve yargılayıcı tutumlar çerçevesinde hayır diyebilme becerisi cezalandırılmayla sonuçlanırken kabul etme davranışları takdir ve onay görmektedir. Ailenin bu tutumu çocukların güvenli davranış gelişimlerini etkilemekte ve çocukların alacağı kararlarda hayır diyememe davranışına etki etmektedir.” diyor. Yılmaz ayrıca, gençlerle yapılan çalışmalarda aile ile iyi ilişkileri olan, kararlara katılan, kendilerine ve görüşlerine saygı duyulan demokratik ailelere sahip ergenlerde benlik saygısının daha yüksek olduğunun bildirildiğini vurguluyor.
ERGENLİK DÖNEMİ ÖNEMLİ
“Fiziksel ve ruhsal alanda önemli değişikliklerin yaşandığı, hızlı büyüme ve olgunlaşma çağı olarak nitelenen ergenlik döneminin en önemli psikososyal özelliği kimliğin kazanılmasıdır.” diyen Yılmaz, ergenler için bu dönemin aileden bağımsızlaşmaya başlanan ve arkadaş ilişkilerinin fazlaca önem kazandığı bir süreç olduğunu belirtiyor ve ekliyor: “Genç, arkadaş gruplarına dahil olabilmek için kendini onların etkisine bırakır. Anne ve babanın yerini örnek aldığı kişiler alır ve ergen bu kişilere benzemek ister.” Bu dönemde kimlik karmaşasının tüm gençlerin yaşadığı doğal bir süreç olduğunu söyleyen Yılmaz, “Kimlik bocalaması içinde olan ve olumsuz bir kimlik benimseyen ergen, madde kullanımı gibi önemli bir sorunlarla karşı karşıya kalabilir.
Ergenlik döneminde aldığı bazı kararlar aile tarafından fazlaca eleştirilen gençler arkadaş ortamında da aynı tepkiyi görmemek için sorgulamak yerine kabullenmeyi tercih ederler. Çünkü aynı tepkiyi arkadaşlarından da alıp arkadaş ortamlarından dışlanmaktan korkarlar.” diyor. Yaşam becerilerini benimsemeyen çocuk ve ergenlerin toplumca kabul edilmeyen olumsuz davranışlar edinmede arkadaş baskısından daha çok etkilendiğini vurgulayan Yılmaz sözlerini şöyle sürdürüyor: “Olumsuz arkadaş etkisine çok çabuk giren ve özdeşleşen çocuklar hayır diyemedikleri için arkadaşlarının onaylanmayan davranışlarını da çok çabuk edinmiş olurlar. Hayır diyemediği için ısrar üzerine madde kullanmaktadırlar. Hayır diyebilme becerisini öğrenen çocuklar ise, madde kullanımıyla ilgili bir durumla karşılaştıklarında öğrendikleri reddetme direnme stratejilerinden oluşan hayır diyebilme becerilerini sergileyeceklerdir.”
“Kişilik gelişiminde aile tutumlarının kişinin güvenli davranışlara sahip olmasında etkili olduğu görülmüştür.” diyen Elif Sevim Yılmaz, bu etkinin ise bireyin toplumla olan ilişkilerine yansıdığını vurguluyor. Özellikle gençlerin hayır diyebilme becerisini geliştiremediklerinden dolayı kendileri için zararlı olan bağımlılık davranışları sergilediğini ifade eden Yılmaz, “Bu nedenle bireylerin bağımlılık yapıcı madde kullanımını önlemeye yönelik gerekli olan hayır diyebilme becerisini geliştirmek ve kendilerini bağımlılık yapıcı maddeleri kullanma teklifini reddedebilmede yeterli hissetmelerini sağlamak gereklidir.” diyor.
ELİF SEVİM YILMAZ KİMDİR?
Üsküdar Üniversitesi Sosyal Hizmet ve Atatürk Üniversitesi Çocuk Gelişimi mezunu olan Yılmaz, lisans döneminde çeşitli sivil toplum kuruluşlarındaki gönüllü faaliyetlerle çocuklara ve dezavantajlı gruplara yönelik çalışmalar yürüttü. Üniversite kapsamında yürütülen istismara maruz kalmış çocuklara yönelik kanıta dayalı mentorlük projesinde yer alan Yılmaz, ilk iş deneyimi olarak rehabilitasyon merkezinde altı ay süreyle çalıştı. Üniversitede Yeşilay kulübü ile gönüllü olarak girdiği Yeşilay ailesi bünyesinde üç yıldan bu yana Tokat YEDAM’da Sosyal Hizmet Uzmanı olarak görev yapıyor. Alkol, madde, tütün, internet ve kumar bağımlılığı ile ilgili sorunlar yaşayan kişilere ve ailelerine sosyal destek vermek üzere çalışmalarına devam eden Yılmaz, danışanları güçlendirmeye yönelik atölye faaliyetleri de yürütüyor.
Arif Çifci: “Yeşilay, Osmanlıdan Cumhuriyete Türkiye’nin tarihidir”
1094Mart2025
Tütün Bağımlılığı
Prof. Dr. Recep Erol Sezer: “Tütün Kontrolü Nikotin Salgınına Karşı En Büyük Koz”
1093Şubat2025
Tütün Bağımlılığı
Prof. Dr. Toker Ergüder: “Tütün Reklamları Yapay Zekâyla Takip Edilebilir”
1093Şubat2025
Tütün Bağımlılığı
Prof. Dr. Şaziye Senem Başgül: “Ergenin Hayatını Şekillendiren En Önemli Yapı Ailedir”
1093Şubat2025
Tütün Bağımlılığı
Tütün Bağımlılığına Karşı YEDAM Desteği
1093Şubat2025
Tütün Bağımlılığı
YEDAM’la Nefes Alanlar
1093Şubat2025
Tütün Bağımlılığı
Bağımlılıklarla Mücadelede Esas Cephe Tütün Endüstrisinin Sinsi Taktikleri
1093Şubat2025
Tütün Bağımlılığı
Dr. Hüseyin Küçükali ile Yapay Zekâ Desteğiyle Dumansız Bir Sosyal Medya Hakkında Konuştuk
1093Şubat2025
Tütün Bağımlılığı
Tütün Endüstrisinin Çabaları DSÖ’nün de Merceğinde
1093Şubat2025
Asırlık Tecrübeden Topyekûn Mücadeleye: Bağımsızlık Seferberliği
1092Ocak2025
Yeşilay Genel Başkanı Doç. Dr. Mehmet Dinç: “Bağımsızlık Seferberliği İle Amacımız Bağımlılıklara Karşı Toplumsal Bir Uyanış ve Dayanışma Hareketi Oluşturmak”
1092Ocak2025
Daha Güçlü ve Daha Sağlıklı Bir Toplum İçin: “Bağımsızlık Seferberliği”
1092Ocak2025
Bağımsızlık Seferberliği’nin Olmazsa Olmazı: YEDAM
1092Ocak2025
Bağımlılık İle Mücadelenin Temeli: Bilinçlendirme Ve Farkındalık Çalışmaları
1092Ocak2025
Topluma ve Bireye Katkı Sağlayan Güç: Gönüllülük
1092Ocak2025
Danışanlıktan Koçluğa Bir Başarı Hikâyesi
1092Ocak2025
Yaşam
Spor Salonlarındaki Tehlike: Anabolik Steroidler
1091Aralık2024
Yaşam
Prof. Dr. Cüneyt Evren: “Steroid Kullanan Her Dört Erkekten Birinde Steroid Bağımlılığı Var”
1091Aralık2024
Yaşam
Prof. Dr. Rüştü Güner: “Anabolik Steroidler, Tüm Organ Sistemlerine Zarar Verir”
1091Aralık2024
Yaşam
Kusursuz Beden Algısı Steroid Kullanımını Tetikliyor
1091Aralık2024
Yaşam
Serkan Yimsel: “Anabolik Steroidleri Teşvik Ve Tedarik Edenler Cezalandırılmalı”
10912024
Yaşam
Av. Mehmet Yoğurtcuoğlu "Steroidler Sporun İtibarını Korumuyor, Aksine Tehdit Ediyor"
1091Aralık2024
Kumar Bağımlılığı
Doç. Dr. Merih Altıntaş: “Sanal Kumar Bağımlılığı Kendini Gizleyebilen Bir Hastalıktır”