
Büyük Yeşilay ailesine gönül veren sevgili dostlar,
Hayat hikâyelerle örülü. Hepimizin bir hikâyesi, ..
Alkolle mücadele konusunda önleme, müdahale ve savunuculuk çalışmaları hakkındaki sorularımızı yanıtlayan Kanada Bağımlılık ve Ruh Sağlığı Merkezi (CAMH) Ruh Sağlığı Politikaları Araştırma Enstitüsünden Dr. Jürgen Rehm, alkol kullanım bozukluğu ile mücadelede en önemli adımların vergilendirme, erişim kısıtlamaları ve pazarlamaya tam yasağın getirilmesi olduğunu vurguluyor.
Yeşilay tarafından 28-29 Kasım 2023 tarihlerinde gerçekleştirilen Uluslararası Alkol Bağımlılığı Kongresi’nin konuşmacıların olan Dr. Jurgen Rehm alkol kullanımının fiziksel ve psikolojik zararlarını açıklarken alkolün, birçok hastalık ve yaralanmaya neden olduğunu belirtiyor ve bunları şöyle sıralıyor: kanser, kardiyovasküler hastalıklar, siroz başta olmak üzere karaciğer hastalıkları ve yaralanmalar. Dr. Rehm, alkolün tepki süresini yavaşlattığını ve rasyonel değerlendirmeyi bozduğunu ifade ediyor. Alkol bağımlılığı bireyi olumsuz etkilediği kadar, kullanan kişilerin ailesini ve çevresindekileri de olumsuz etkiliyor. Dr. Jurgen Rehm, ailesinin ve çevrenin alkol kullanan kişiye karşı nasıl bir tavır alması gerektiğini şöyle açıklıyor: “Alkol kullanım bozukluğu bir beyin hastalığıdır; dolayısıyla aile, kişinin bu hastalığı yenmesine yardımcı olmak için profesyonel yardım alarak destek olmalıdır.”
Alkol kullanımına karşı devletlerin aldığı önlemleri sıralayan Dr. Jurgen Rehm, alkol kaynaklı sağlık sorunlarına önleme konusunda uygulanabilecek en iyi önlemleri şöyle sıralıyor: vergilendirme, erişim kısıtlamaları ve pazarlamaya tam yasağın getirilmesi. Dr. Rehm, alkol kullanımını kısıtlamanın kullanım oranlarına etkisi konusunda ise şunları söylüyor: “Mekân ve yaşa göre kullanımı kısıtlamanın alkol kullanım oranını düşürdüğü gözlemlenmiştir.”
“YASAKLAR SOSYAL MEDYAYI DA KAPSAMALI”
Alkol endüstrisinin gizli ve açık reklamları çeşitli ülkelerde çeşitli mecralarda yayınlanabiliyor. Bunun yanında sosyal medya-internet ortamında alkol reklamı yapılması daha da yaygın bir uygulama. Bunun bireyler üzerindeki olumsuz etkisini sorduğumuz Dr. Jurgen Rehm bu reklamlarla ilgili bir tehlikeye dikkat çekiyor: “Alkol reklamları ve pazarlama, alkolün normalleşmesine yol açar, yani toplum üyeleri alkolün her bireyin günlük yaşamının bir parçası olması gerektiğine inanır.” Dr. Jurgen Rehm sosyal medyada yer alan reklamlar için ise şunları söylüyor: “Kişiselleştirilmiş sosyal pazarlamanın en etkili pazarlama biçimi olduğu kanıtlanmış, dolayısıyla yasağın sosyal medyayı da kapsaması gerekmektedir.”
ALKOL BAĞIMLILIĞINDA GENETİK FAKTÖRLER
Alkol bağımlılığının genetik yönü konusunda sorularımızı yanıtlayan Dr. Jurgen Rehm, “Alkol bağımlılığında güçlü bir genetik etmen bulunmaktadır. Bu, tamamen genetik olarak belirlenmiş olduğu anlamına gelmez.” diyor ve ekliyor: “Alkol kullanım bozukluğu olan insanların çocuklarının da aynı sorunu yaşama riski daha yüksektir.”
Çocuğunun alkol kullandığını öğrenen ebeveynler telaşa kapılıp nasıl davranmaları gerektiği konusunda kararsız kalabiliyor ve tutarsız davranabiliyorlar. Dr. Jurgen Rehm, “Alkol kullanmaya başladığından şüphe duyulan gence nasıl yaklaşılmalıdır?” sorusunu şöyle yanıtlıyor: “Bu tamamen çocuğun yaşına bağlı olacaktır. Ebeveynler, çocuklarının neden alkol tükettiğini anlamalıdır, sadece yasaklamak yeterli olmayabilir.”
Dr. Jurgen Rehm, büyük alkol şirketlerinin alkolü dünyada yaygınlaştırma hedeflerine karşı halk sağlığı savunucularının öncelikle iyi bir hazırlık yapması gerektiğini söylüyor ve ardından: “Sivil toplum kuruluşları, akademik camia ve devletteki halk sağlığı yetkilileri arasında koalisyonlar oluşturmalı.” diyor.
KİMLER RİSK ALTINDA?
Dr. Jurgen Rehm, “Alkol bağımlılığı için daha yüksek bir risk altında olan bir kitle var mıdır? Bu kitle kendini bağımlılıktan nasıl koruyabilir?” sorusunu şöyle yanıtlıyor: “Alkol kullanım bozukluğu olan ebeveynlerin çocukları bağımlılık açısından daha yüksek bir risk altındadır ve alkolün etkilerini farklı hissetme eğilimindedirler. Önemli olan, insanların daha yüksek risk altında olduklarının farkında olmasıdır.”
ALKOL VE DEPRESYON İLİŞKİSİ
Alkol ile depresyon arasında güçlü bir ilişki olduğuna dikkat çeken Dr. Rehm, bu ilişkiyi şöyle açıklıyor: “Alkol ile depresyon arasında güçlü bir ilişki bulunmaktadır; ancak bu ilişki karmaşıktır. Alkol kullanımı, özellikle aşırı kullanım, depresyona neden olabilir, aynı zamanda depresyon da alkol kullanımına yol açabilir (örneğin, kendi kendine ilaç tedavisi yoluyla). Ayrıca hem alkol kullanımı ve hem de depresyona neden olan üçüncü bir sebep olarak genetik nedenler de olabilir. Bu üç etkeni ölçmek çok karmaşık olduğundan, alkol kullanımı hem Küresel Hastalık Yükü Çalışması’nda hem de DSÖ Küresel Durum Raporu’nda depresyon için bir risk faktörü değildir.”
Dr. Jurgen Rehm, son olarak Dünya Sağlık Örgütü’nün alkol bağımlılığına yaklaşımı konusunda şunları söylüyor: “DSÖ, alkol kullanımını hastalık yükü için önemli bir risk faktörü olarak görüyor. En iyi üç önlem olarak şunları öneriyor: vergilendirme, erişim kısıtlamaları ve pazarlamaya tam yasağın getirilmesi.”